İkonların sırrı çözüldü!

Cosmopolitan/ Ezgi Tanlak

Onlarca yıldır süregelen şöhretleri, güzelliklerinden ileri geliyor. Kiminin ismi seks objesi olarak anılıyor, kimisi duru güzelliğiyle akıllara kazınmış. Stilleri hâlâ günümüze ışık tutan ikonlarının güzellik sırlarını merak etmiyor musunuz?

Kiminin adı en çok tercih edilen aksesuarlara verildi, kimisi defalarca kez dergi kapaklarını süsledi. Fakat her biri farklı dönemlerde, modaya ışık tutan trendler belirledi. Seks ilahesi Marilyn Monroe, efsane prenses Grace Kelly, femme fatale Edie Sedgwick’in de aralarında bulunduğu, güzellik tarihine damgalarını vurmuş ikonlarının sırlarını ortaya çıkarıp, yorumladık.

 Rita Hayworth

40’lı yılların ışık saçan güzeli, Pin-up kızı ve güzellik ikonu... Oynadığı sekiz ayrı film için sekiz kere saç rengi değiştiren Rita Hayworth (Bizim favorimiz kızıl saçlı hali), kendi döneminde tüm erkeklerin yüreklerini hoplatmayı layıkıyla yerine getirmiş. Manikür trendini başlatan ve uzun tırnaklarıyla dergi kapaklarına ilk kez çıkan Rita, bakımını kendisi yapıyor, akşamları yatmadan önce kırılmamaları için tırnaklarına mutlaka nemlendirici sürüyormuş. Ünlü yıldız, Artist League of America tarafından en güzel dudaklı kadın seçilerek Max Factor’un Tru-Color isimli rujunun da reklam yüzü olmuş.

Jane Birkin

Birçoğumuz aklımıza ne zaman Jane Birkin gelse, kahkül kestirmek isteriz. Onun çocuk gibi rastgele ayırdığı saçları ve doğal güzelliği, makyajla ortaya çıkarılması gerekenin yalnızca dudaklar ya da gözler olmadığını gösteriyor. Stiliyle bir moda akımına önderlik etmesinin yanında, dünyanın en pahalı çantalarından biri olan Hermès Birkin’e adını veren ikon, bizce doğal ve eşsiz güzelliği ile mükemmel bir Anglo-Fransız karışımı.

Audrey Hepburn

Alışılageldik yüz hatlarından çok uzakta, masum ve sempatik bir güzellik... Zarafeti ile baş döndüren yıldızın güzellik anlayışı da diğer ikonlardan oldukça farklı. Çünkü o etkileyici dudakların sırrının, nazik sözcüklerle konuşmaktan; gülen gözlerin, insanların içindeki iyiliği aramaktan geçtiğini düşünüyordu. Fakat yine de şüphesiz ki Audrey Hepburn’ün naif yüzü ve nefes kesici güzelliği, en az Oscar ödülünü kazandığı “Roma Tatili” adlı filmdeki etkileyici performansı kadar unutulmazdı.

Elizabeth Taylor

Güzelliği genç yaşlarında fark edilen menekşe gözlü yıldız, o zamanlar bir efsaneye dönüşeceğinden haberdar mıydı dersiniz? Masumiyet ve baştan çıkarıcılığın enteresan bir kombinasyonu olan görüntüsü şüphesiz ki popülaritesindeki en önemli etken. Fakat yapılan kimi araştırmalar Elizabeth’in güzelliğinin kaynağına daha fazla ışık tutuyor. Harvard Üniversitesi psikologlarından Nancy Etcoff, Elizabeth Taylor’un çekiciliğini, birbirinin etkisini iyice güçlendiren menekşe gözleri, beyaz teni ve koyu saç renginin mükemmel uyumuna bağlıyor. “Bu özelliklerin yarattığı kontrast, yüzünün daha feminen görünmesine neden oluyor” diyor. Erkeklerin çoğu tarafından tahrik unsuru kabul edilen kum saati şeklindeki vücudu ise ona çılgınca aşık olan yedi kocasını haklı çıkarıyor.

Grace Kelly

Güzellik anlayışında yarattığı devrim dünya üzerindeki çok az kadın tarafından başarılabilirdi. O, Hollywood dünyasında önemli işler sığdırdığı hayatını gerçek bir prenses olarak devam ettirdi. Ölümünün üzerinden neredeyse 30 yıl geçmiş olmasına karşın adı hâlâ kusursuz, elegan güzelliğiyle anılan Grace Kelly, dışarıya yansıtmasa da kendine göre hiç de o kadar kusursuz değilmiş. Ünlü kostüm tasarımcısı Edith Head’e göre bel bölgesi kısa, bacak boyu ise normalden fazla uzunmuş. Fakat yine de o her yaptığı işte tam bir profesyoneldi ve kusurlarını da aynı profesyonellikle gizleyebildiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.

Marilyn Monroe

Keşfedildikten kısa bir süre sonra koyu renk saçlarını peroksitle sarartarak, sarışınlığıyla dikkat çeken Marilyn Monroe, aramızdan ayrılalı 49 yıl olmasına rağmen hâlâ dünyanın en güzel kadını olarak anılıyor. Kırmızı rujla özdeşleştirdiğimiz seks ilahesi, bizim baktığımız açıdan kusursuz görünse de aslında gülümsediğinde diş etlerinin fazla görünmesinden dolayı camiadaki yakınları tarafından defalarca kere uyarılmış. Güzel yüzündeki şuh tebessümün ardındaki neden de bu. Porselen görünümlü cildini uzun yıllar muhafaza etmeye çalışırken kullandığı en önemli silahın yoğurt ve bal olması da insanı fazlasıyla şaşırtıyor. Marilyn Monroe’nun tercihi olması sebebiyle adını bambaşka bir yere taşıyan Chanel No:5 parfüm ise, Marilyn’in hiçbir şey giymeden girdiği yatağını süsleyen yegane aksesuar, bildiğiniz gibi.

Brigitte Bardot

Marilyn Monroe’nun altın çağlarının ardından deyim yerindeyse “Tanrı kadını yarattı”. Mükemmele yakın vücut hatları, dolgun dudakları ve uykudan yeni uyanmışçasına baygın bakışları ile Brigitte Bardot 50’li, 60’lı yıllara adeta damgasını vurdu. Popülerliğinin kaynağı olan denizkızı stili saçları ise hâlâ günümüz saç modasına ışık tutuyor. Bardot, beyaz kalemle dudaklarını çerçeveleyerek daha kalın görünmelerini sağlıyormuş. Formunu korumasının sırrı ise her sabah 10 dakika hulahop ile yaptığı egzersizlermiş. Siz de Brigitte Bardot’nunkiler kadar buğulu bakışlara kavuşmak istiyorsanız gözünüzün dış tarafında kalan kirpiklerinize bolca kaskara uygulayın. Siyah göz kalemiyle dış ucunu yukarı doğru uzatarak çektiğiniz eye liner da bu etkiyi iyice güçlendirecek.

Edie Sedgwick

Güzelliğiyle Andy Warhol’un dikkatini çekmekte hiç de zorlanmamış olacak ki bir anda ünlü yönetmenin “fabrika”sına dahil oluverdi Edie Sedgwick. İri, koyu renk gözleri, kısacık sarı saçları ve bembeyaz teniyle bulunduğu çevrede fark yaratan güzel, birçok kere özel davetlere Andy Warhol’un partneri olarak katıldı. Soylu ve varlıklı bir ailenin tek kızıydı ve New York’un en pahalı mağazalarından tamamladığı imajıyla gülümserken dahi, yüzündeki hüzün okunabiliyordu. Buna rağmen erkekleri fazlasıyla etkilediğiyse bir gerçek. Bembeyaz teni, dudak rengi ruju, mat tonlarda beyaz bir farla aydınlatılmış göz çevresi ve kalınca uygulanmış siyah eye liner ile belirginleştirdiği gözleri ile şüphesiz ki günümüze ışık tutan 60’lar makyajının kült örneklerinden biri.