İlişki durumum: Açık evli
Cosmopolitan/Elif Nazlı Duran Çoğumuz sosyal paylaşım sitelerinde “evli” ve “bekâr” hanelerinin yanına eklenmesiyle farkına varsak da, aslında “open marriage” yani “açık evlilik” neredeyse 40 yıldır tartışılan bir konu. Kimileri evlilik kurumunun artık yenilenmeye ihtiyacı olduğunu savunurken kimileri de idealinin daima tek eşlilik olduğunu iddia ediyor. “Open marriage” yani açık evlilik. Sözlüklerdeki tanımı, “partnerlerin her birinin, diğerinin başka kişilerle seks ilişkisi kurmasının sadakatsizlik olarak tanımlanmayacağı evlilik türü” olarak geçiyor. Bu ilişki tipinden, tam olarak ne zaman bahsedilmeye başlandığı ve kimlerin ilk olarak bunu benimsediği net olarak bilinmese de, 60’lı yıllardaki özgürlük rüzgarıyla çok sayıda çiftin, evliliklerini de böyle özgürce yaşadığı hatırlanıyor. Tanımı tam olarak lügatlere sokansa, 1972 yılında yayınlanan ve neredeyse 1,5 milyon satarak o yılların adından en fazla söz edilen kitabı Açık Evlilik (Open Marriage). Nena ve George O’Neill yazdıkları bu kitapta, her birinin ayrı bir odaya ve yaşama, başka arkadaşlara sahip olduğu gerçek hikayelerini anlatmış; dürüstlüğün, iletişimin, bireyselliğin ve tabii esnekliğin ön plana çıktığı bu evlilik türü büyük yankılar uyandırmıştı. Özellikle, kitabın en fazla ilgi uyandıran, “Kıskançlık Olmadan Aşk” başlıklı 16. bölümü, başka seks partnerleri edinmenin kesinlikle sadakatsizlik olarak tanımlanamayacağını anlatıyordu.
İlişki durumum: Açık evli
Kitabın yayımlanma tarihi milat kabul edildiğinde, açık evlilik tanımının en azından 40 yıllık bir geçmişe sahip olduğu görülüyor. Ancak son 20 yılda, sol bloğun çökmesiyle dünyayı muhafazakarlık akımları sararken, böyle bir ilişki tipini benimseyen, hele hele bunu dosta-düşmana ilan eden çiftler hâlâ oldukça cesur kabul ediliyor. Öte yandan, sosyolog ve psikologlardan oluşan bir kesim de günümüzün evlilik kurumunun artık çürüdüğünü, yeni bir sistemin benimsenme zamanının geldiğini savunuyor.
Biz de, sosyal paylaşım sitelerinde, medeni durum hanesinde “evli”, “nişanlı”, “sözlü” ve “bekar” seçeneklerinin yanına eklenmesiyle
tekrar gündeme gelen “açık evlilik” meselesini ele almak ve öncelikle bunu yaşayanlara sormak istedik. Okurumuz, Didem S. bize yaşadıklarını tüm ayrıntılarıyla anlattı, danıştığımız uzmanlarsa bizimle bu konudaki görüşlerini paylaştı. Okuyun ve hangisi doğru, hangisi yanlış, böyle bir ilişki yürür mü, yürümez mi; kararı siz verin…
İlişki durumum: Açık evli
Aslında her şey mükemmeldi…
“Eşim yani Utku’yla 1994 yılında tanıştık. O tıp fakültesinde okuyordu, bense iktisat. Bir konserde tanıştık ve ilişkimiz çok hızlı bir şekilde başladı. Hayatımın ilk aşkıydı ve o günlerde bana sorsanız, aklıma son gelen şey ilk erkek arkadaşımla evlenmek olurdu. Oysa öyle iyi anlaşıyorduk ki; dinlediğimiz müzik, sevdiğimiz filmler, hayat görüşümüz tamamen aynıydı. Utku İstanbul dışında doğmuş ve büyümüştü, bense hep İstanbul’da yaşamıştım. Biz ikimiz çok benzesek de, aslında ailelerimiz biraz farklıydı ve onun benim aileme göre oldukça tutucu bir ailesi vardı. İlişkimizi yürütelim, bir sonuca vardıralım gibi bir çabamız yoktu. Ama aramızdaki bağ oldukça sağlammış ki, tam sekiz yıl boyunca ayrılmadık ve bu süre zarfında da gözümüz başka kimseyi görmedi. İkimiz de okulları bitirdik, iyi işler bulduk. Zaten o hep yalnız oturduğu ve ben de çoğu zaman onda kaldığım için beraber yaşıyor gibiydik. Zamanla, onun ailesinden daha yoğun olmak üzere, her iki aileden de evlenin baskıları gelmeye başladı. Aslında buna pek niyetimiz yoktu ama ilişkimiz tam 10 yılı doldurduğu sırada ben hamile kaldım.
İlişki durumum: Açık evli
Çok iyi anlaştığım, sevdiğim, alıştığım birisiyle beraberdim ve 32 yaşındaydım. Üstelik bir gün mutlaka çocuk sahibi olmak istiyordum. O gün pekâlâ bugün olabilirdi… Evlenme kararını işte böyle hızlıca verdik. Kızımız doğduktan sonraki iki, iki-buçuk yıl tam bir koşturma içinde geçti, ikimiz de bir yandan çocuğumuzu en iyi şekilde büyütmeye çalışıyor, bir yandan da son sürat kariyer peşinde koşuyorduk. Birbirimizi tekrar hatırladığımızda evliliğimizin üç yılı geride kalmıştı bile. Ve ben, kendimi evli gibi değil, çok iyi bir arkadaşımla aynı evi paylaşıyor gibi hissediyordum artık. Büyük bir boşluk içine düşmüştüm. Dışarıdan baktığınızda her şey mükemmel görünüyordu, oysa içimde parçaların en önemli kısmı eksikti sanki. Onu seviyordum ama “aşk” kelimesi en az okul yıllarım kadar uzaktı… Böyle gitmeyeceğini düşündüm ve konuşmaya karar verdim.”
İlişki durumum: Açık evli
Aşk bitince evlilik de bitmeli mi?
“Utku da benzer duygular içindeydi, önce boşanmaya karar verdik. Kararı ailelere açıklamak, avukat bulmak, malların paylaşımı ve diğer benzer işler zor gelmiş olacak ki, bir süre de bu şekilde geçti. Yeni bir hayata başlamak beni korkutuyordu ama daha şimdiden kendimi özgür hissediyordum. Bu sırada eşim, yurtdışına bir kongreye gitti ve kongre dönüşü bana orada birisiyle beraber olduğunu itiraf etti. Elbette, başta kıskandım, üzüldüm ama sonra beni, bunun çok mekanik bir şey olduğuna, şimdi kadının yüzünü bile hatırlamadığına ikna etti. Ve ardından işte o çok önemli cümle geldi: “Aynı şeyi sen de yaşayabilirsin, ne de olsa artık boşanmak üzereyiz”. O an bilmiyorduk ama bu söz ilişkimiz için bir dönüm noktası oldu. Aşk bitmişti, seks hayatımız tükenmek üzereydi. Ama sağlam bir dostluğumuz, iyi yetiştirmek istediğimiz bir çocuğumuz vardı. Bir açıdan da baktığınızda biz ticari açıdan da ortaktık, yatırımlar yapıyor, sahip olduğu muz varlığı gün geçtikçe büyütüyorduk. Biraz heyecan için tüm bunlardan vazgeçmeye değer miydi?
İlişki durumum: Açık evli
Uzun uzun konuştuk ve şimdilerin moda terimiyle bir açık evlilik yaşamaya karar verdik. İlişkimiz artık tamamen dürüstlük üzerine kurulu. Birbirini her fırsatta aldatan, birbirlerine ucuz yalanlar söyleyen çiftlerden çok daha samimi bir şey yaşadığımızı düşünüyorum. Elbette birbirimize, kimlerle neler yaptığımızı anlatmıyoruz. Ailelerimize, arkadaşlarımıza da bunu açıklamayı tercih etmiyoruz. Çünkü kendimizi sürekli başka kadınların hayalini kuran erkeklerin, kocasına dokunmaya bile tahammülü kalmamış kadınların, ikiyüzlü ve acımasız eleştirilerine tabii çoğu da arkamızdan maruz bırakmaya hiç niyetimiz yok.” Didem S. açık evlilik kararı almalarının üzerinden tam dört yıl geçtiğini ve her şeyin yolunda gittiğini söylüyor.
İlişki durumum: Açık evli
İlişki durumum: Açık evli
Önemli Olan Karşılıklı Onay Didem S.’nin hikayesini okuyan ilişki terapisti Can Bahadır, bu tip ilişkilerde öncelikli olanın partnerler arasındaki karşılıklı onay olduğunu belirtiyor. Bazı çiftler, bu şekilde son derece mutlu bir ilişki yaşadıklarını anlatırken bazılarının, zamanla açık evlilikten vazgeçip tekrar monogami yani tek eşliliğe döndüklerini de söyleyen Bahadır, sözlerine şu şekilde devam ediyor: “Açık evliliği benimseyen çiftlerin, öncelikle kendi aralarında bazı ortak kurallar oluşturmaları ve bunları sıkı sıkıya bağlı kalmaları çok önemli. Bu kurallar sayesinde yaşayacakları diğer ilişkilerde nasıl davranmaları gerekeceğine dair bir rehber oluşturabilir ve ilişkilerini sorunsuz, çelişkisiz bir şekilde sürdürebilirler. Bu kuralların çoğunun kıskançlık duygusunu yönetmekle ilgili olduğunu söyleyebilirim.
İlişki durumum: Açık evli
Genellikle açık evliliği benimseyen kişiler partnerlerinde kıskançlığı körükleyecek tavırlarla karşılaşmak istemiyorlar. Bir önemli konu da elbette, sağlık yani cinsel hastalıklar. Partnerler bu konuda da sorun yaşamayacaklarından emin olmak istiyorlar. Didem’in hikayesi, benim de daha önce benzerlerine şahit olduğum en tipik örneklerden birisi. Önce boşanma kararı ardından da boşanmanın da hiç olmayacağı görülüp yeni bir yol deneniyor. Burada evliliğin sadece duygusal değil, daha pek çok boyutunun olduğu açıkça görülüyor. Böyle bir ilişkide, elbette en önemli olan nokta çiftlerin olması; eğer onlar böyle bir ilişkiyi yaşamadan yürütebiliyorlarsa, bunun ya da yanlış olduğunu, etik sayılıp sayılamayacağını sorgulamak yerinde olmayacaktır. Bu kararı alan çiftlerin bunu aileleriyle arkadaşlarıyla paylaşmaları da, ilişkinin devam sürecinde oldukça önemli. Çünkü bazen çift, kendi içinde mutlu bile olsa özellikle tutucu toplumlarda, çevrenin baskısına dayanmak son derece güç bir hal alabiliyor.”