Akdeniz'de bir kültür mozaiği "Malta"
Şamdan PLUS
Malta, Akdeniz’de yer alan, 450 bin kişinin yaşadığı bir ada. Farklı kültürlerin bir sentezi olmasından dolayı diğer Akdeniz ülkelerinden ayrılıyor. Örneğin sokaklarındaki mektup kutuları İngiltere’deki gibi kırmızı. İngiltere’de olduğu gibi trafik soldan akıyor. Mutfakları ise tipik Sicilya örnekleriyle dolu. Kentlerinin, Kuzey Afrika’nın mimarisinden etkilendiği hemen fark ediliyor. Kendinizi Tunus ya da Fas’ta hissedebilirsiniz. Malta’yı işgal eden tüm halklar, ona kendilerinden bir şeyler katmışlar. Maltalılar, bu kadar karışık kültürlerin etkisi altında kalmasına rağmen kimliklerini asırlar boyu korumayı başarmış.
Akdeniz'de bir kültür mozaiği "Malta"
Bu kimliğin en belirgin özellikleri, nezaket, misafirperverlik ve muhafazakarlık… Malta, ekonomi olarak sıkıntı çekmeyen bir ülke. Ülkede evsiz kimse yok. Nüfusun yoğun olmaması sebebiyle halkın refah düzeyi gelişmiş. Ülkenin gelirlerinin yaklaşık yüzde 97’sini turizm oluşturuyor. Özellikle dil okullarının bunda etkisi büyük. Ülkede 50’den fazla dil okulu var. Ülkede, asırlarca hakimiyet kurmuş her kültürden izler var. Surlar ve derinliği ile dikkat çeken Marsamxett ve Grand limanları göz alıcı… Başkent Valetta’da şövalyelerin hakimiyetini hala hissetmek mümkün. Valetta’da bulunan müzelerde şövalyelere ait olan zırhlar en çok ilgi çeken bölümler arasında. Birçok kilise, bina, tersane, yüksek katedraller ile Malta’nın başkentinin daracık sokakları, sarı Malta taşından yapılmış evleri, bu evlerin kapı kolları ve dış süslemeleri bile birer şaheser niteliğinde. Türklerin Maltalılar açısından özel bir önemi bulunuyor.
Akdeniz'de bir kültür mozaiği "Malta"
Turgut Reis tarafından 1573 yılında kuşatılan ancak düşürülemeyen Malta Adası’nda Türk gemilerini gözlemek için kurulan kaleler dikkat çekici. Katedrallerdeki fresk ve süslemelere Türk izleri hakim. Kuşatmayı canlandıran gravürler, kırmızı bayrak üzerindeki 3 hilal göze çarpıyor. Malta’nın en önemli yapılarından biri St. John Katedrali. 1572 yılında adından da anlaşılacağı gibi St. John Şövalyeleri için kurulmuş olan bu yapının dış mimarisi kadar iç mimarisi de bir başka güzellikte. İçerisinde bulunan Michelangelo’nun iki tablosu da katedrale ayrı bir özellik katıyor. Şövalyeler Sarayı, şövalyeler dönemine ait birçok eseri bünyesinde barındırıyor. Günümüzde ise bu saray Parlamento Binası olarak kullanılıyor. Sarayda bulunan zırh ve silahlar, dünyanın en büyük koleksiyonları arasında sayılıyor. Malta’nın eski başkenti Mdina’yı da görmelisiniz. Soyluların oturduğu sokaklarda, buram buram tarih kokusu var. Malta’da deniz ürünlerinin tüm çeşitlerini bulmak mümkün; ahtapot ve diğer ürünlerle hazırlanan soslu makarnalar, değişik balıklar, istiridye çeşitleri, midyeler… Balık çorbasının tadına doyulmuyor.
Akdeniz'de bir kültür mozaiği "Malta"
Yemek kültürünü biraz da İtalyan tarzından aldıkları için pizza ve makarnayı her yerde bulabilirsiniz. Malta’da yemeklerde yanınıza eşlik edecek içecek, beyaz ya da kırmızı şarap olabilir. Ülkenin en gözde restoranları arasında Barracuda, San Giuliano, Tal Familja, Gillieru, Medina ve Arzella sayılabilir. Malta’da başkent Valletta’da opera salonları ve festivallerin dışında gece hayatının pek gelişmiş olduğu söylenemez. Başkentin dışındaki bölgelerde ise gece hayatı daha renkli. Bay Street adlı bölgede sıra sıra barlar, restoranlar ve kulüpler bulunuyor.