Armani’nin muhteşem yatı
BAZAAR / J.J. Martin Fotoğraflar: Frederike Helwig
Hafif esintili bir yaz günü, Giorgio Armani’nin yatı The Main adeta yüzen bir ev gibi İtalyan limanı La Spezia’da demirlemiş vaziyette duruyor. Komşusu olan bir başka mega yat Linda Lou, Main’in zarif ve ince silüetinin yanında adeta kabarık bir krema parçası gibi görünüyor. Keskin ve ince hatlarıyla (tıpkı 76 yaşındaki sahibi gibi) Main, ünlü, sade ve abartısız Armani estetiğinin su üzerindeki versiyonu gibi. Köşeli silüeti ve sıradışı koyu yeşil rengiyle, bu yat daha çok sofistike bir savaş aleti gibi görünüyor. Moda bilirkişileri, Armani’nin 5 milyar dolarlık imparatorluğ unu adeta bir gemi yönetir gibi yönettiğini söylüyorlar. 12 genç ve bronz tenli yat çalışanı günde 3 kez üniforma değiştiriyor ve Armani’nin tatil programları da her seferinde bir İsviçre saati dakikliğinde işliyor. Tik ağacı ve alüminyum kaplı güvertede zaman çizelgesine büyük önem veriliyor. Yemek kırıntıları mikro dokumalı kauçuk halının üzerine düşer düşmez elektrikli süpürgeyle alınıyor. Yatın koyu yeşil kristal camlı duvarları daha kir ve lekeler görülmeden sürekli temizleniyor. Minimal bir şöminenin önünde oturmakta olan Armani, “Teknede olmanın en sevdiğim yanı ritim ve rutinler,” diyor. “Bana orduyu hatırlatıyor. Yani disiplini.” Tayfalar, patronlarının gece davetlerinden dönüşte bile bu disiplinden asla vazgeçmeyeceğini biliyorlar. O gelmeden önce hemen beyaz bermuda pantolonlarını giyiyorlar ve büyük tik ağacından merdivenin yanında asker düzeninde yan yana sıraya giriyorlar.
Armani’nin muhteşem yatı
Hemen ardından, üç adet siyah parlak Mercedes sedan yatın önünde duruyor ve kapılar açılıyor. Takım elbiseli adamlar hızla arabalardan iniyor. Armani’nin asistanı öne çıkıyor ve bavullar bagajlardan çıkartılıp yata taşınıyor. fiık lacivert bir pantolon ve lacivert gömlek giyen Armani, sportif tayfasının yanında oldukça cool görünüyor ve kaptanı yanaklarından öpüyor. Geri kalanlarla tokalaştıktan sonra Bar Rafaeli’yi görüp gülümsüyor. İsrailli ünlü model, bu sabahı teknede, tik ağacından yapılmış konforlu şezlonglardan birine yayılıp güneşlenerek geçirdiğini söylüyor. Armani, Rafaeli’nin erkek arkadaşı Leonardo DiCaprio’yu kastederek, “Leo nasıl?” diye soruyor. O da, “Gayet iyi,” diye yanıtlıyor. “Burada olduğum için biraz kıskanıyor.” Armani, “Tahmin ederim,” diyor. Kim kıskanmaz ki? Altı adet geniş misafir kamarası, asansör, jakuzi, kapalı spor salonu, sinema salonu, birkaç bar ve devasa güneşlenme terasıyla Main, Saint Tropez, Sardinya, Minorca ve Armani’nin bir evinin de bulunduğu Pantelleria duraklarına uğranacak altı haftalık gezi süresince, harika bir eğlence ve gurme adresi olacak.
Armani’nin muhteşem yatı
Yatta, altı şanslı arkadaş, bir şef ve özel bir antrenör var. Main akıl karıştıracak kadar büyük, içinde kaç tane merdiven
olduğunu bile kimse bilmiyor. İkinci kaptan, “Emin değilim ama baldırlarımın ağrısı beni öldürüyor,” diyor boş bulunduğu bir anda. En sonunda 12 tane olduğu anlaşılıyor. Eski yatı Mariu’dan 15 metre daha uzun olan Main’in deposu 42.000 galondan fazla yakıt alabiliyor ve 11 gün boyunca Atlantik Okyanusu’na açılabiliyor. “Bakım masrafı inanılmaz,” diyor Armani. “Böyle bir yat edinmeye karar verdiğinizde, 1000 Euro hiçbir şey demektir. Adeta bir kova suda bir damla gibi.” Dünyanın çeşitli yerlerinde 10 tane evi olan Armani, lüks evlere yabancı değil. Ama Main bunlar arasındaki en lüks ve pahalı evi.
Armani’nin muhteşem yatı
Bu sığınak, Armani’nin var olan standartlarına uygun bir biçimde, özel olarak yapılmış. İçi en sevdiği renkler olan gri ve bejin çeşitli tonlarında döşenmiş, yerler açık renk ahşap parke ve koyu yeşil lake kaplı duvarlar da yatın dış gövdesiyle uyumlu. Desenli ipek duvar kaplamalarından Armani Casa mobilyalara, bembeyaz ve lekesiz motorların bulunduğu makine dairesinden dört çamaşır ve dört kurutma makinesinin bulunduğu çamaşır odasına kadar, yatın her yerinde Armani hassasiyetinin ve kusursuzluğunun izleri görülebiliyor. Main, rahat ve mütevazı bir havaya sahip ama aynı zamanda her şeyin mümkün olduğu ileri teknoloji ürünü bir mabet: Kapılar ve masalar otomatik olarak açılıp kapanıyor, ayna kaplı duvarlar TV ekranlarına dönüşüyor ve hatta üst güvertedeki zeminin bir kısmı açılabiliyor. Üstelik tüm bunlar tek bir düğmeyle halloluyor. Armani’nin çok özel merkezinde, tüm mobilyalardan ikişer tane var ve istenirse her oda bir duvarla tam ortadan ikiye ayrılabiliyor. Bu, bir anda kavgaya tutuşan çiftler için mucizevi bir tasarım çözümü!
Gülerek, “Ah, kötü bir düşünce!” diyor. “Aslında biri sadece uyumak da isteyebilir. Bunu gayet medenice bulunuyorum.” Bu düşüncesi, Armani’nin erkek giyim tasarımcısı ve yıllardır partneri olan Leo Dell’Orco’yu memnun ediyor olmalı. “Leo, hayatımdaki en önemli insan,” diyor. “Yatı benimle paylaşıyor.”
Armani’nin muhteşem yatı
“Onun adı Kaptan fiık’tır,” diyor Naomi Watts. “Yatı, kendisinin yüzen bir versiyonu gibi; zarif, seksi ve çok rahat.”
Ama herkes Armani’nin zaman çizelgesine uyum sağlayamaz. Sabahları yedide kalkıyor ve günlük egzersizlerini yapıyor, saat dokuz gibi kahvaltı ediyor (“Geç kalkanlarla birlikte,” diyor), plajda gezintiye çıkıyor, sonra öğle yemeği ve kısa bir öğle uykusu, liman ziyareti, ardından aperatif saati ve akşam yemeği. Misafir listesi, bu düzeni bilen ve buna uyabilen yakın arkadaşlarla sınırlı. “Bu yatın bazı kuralları var,” diyor gülerek ama şaka yapmayarak. “Kimi davet etmek istediğimize Leo’yla birlikte karar veriyoruz ve bunlar genelde hep aynı insanlar oluyor.” Armani, adeta bir tatil canavarı gibi görünüyor ama yakı n arkadaşları onun aslında ne kadar sakin ve sevgi dolu olabildiğini biliyorlar.
Armani’nin muhteşem yatı
Arkadaşı manken Eugenia Silva, “Bir keresinde bana Pantelleria’daki evini, tüm çalışanları, tarlası nda yetişen yiyecekleri ve ürettiği şaraplarıyla birlikte tahsis etmişti,” diyor. “Size kendinizi evinizde gibi hissettiriyor.” Cannes’a demirlediğinde yatta kalan Naomi Watts gibi davetliler de aynı sevgiyi hissediyorlar. “Onun adı Kaptan fiık’tır,” diyor Watts. “Yatı, kendisinin yüzen bir versiyonu gibi; zarif, seksi ve çok rahat.” Cannes’da 100 kişilik muhteşem bir parti vermesine rağmen Armani, Main’i bir parti adresi olarak kullanmıyor. “Bazı Amerikalılar’ın yaptığı gibi bara yapışık bir şekilde yaşamıyorum,” diyor. “Ve tabii ki istesem birçok büyük parti verebilirim ama benim tarzım değil.” Birden, pırıl pırıl halının üzerindeki mikroskobik bir iz dikkatini dağıtıyor. “Bar’ın kıyafetinin payetlerinden biri,” diyor gözünü rahatsız eden detayı yardımcılarından birine bırakarak.
Armani’nin muhteşem yatı
Kamarasına gidiyor. Bir hafta sonra, beyaz Speedo mayoyla denizde yüzerken çekilmiş fotoğraşarı haftalık magazin dergilerini süslüyor. Kopkoyu teni ve inanılmaz derecede fit vücuduyla kontrol tamamen onda görünüyor. “Hayatının sonu” mu? Bu, kesinlikle tırnak içine alınması gereken bir kavram!