Bittiğinin anlaşıldığı anlar
Cosmopolitan/Can Yayımlar
Bazı insanlar en ufak bir hatada affetmez siler bitirir ilişkiyi. Bazısı da vardır ki asla kapatamaz o defteri; sürdürür, süründürür ilişkiyi. Peki hangisi doğru olanı? Ani kararla bitiren mi yoksa sakız gibi uzatıp karşı taraftan nefret edecek raddeye kadar getiren mi? Hâlâ o ilişkide kurtarılacak bir şeyler var mıdır yoksa geçmiş midir son kullanma tarihi?
Birlikteliğin yüzde yüzünün mutlu geçirildiği bir ilişki olmadığını çoktan itiraf etti uzmanlar. Hatta bir kısım uzmanlar, mutlu geçirilen zamanlar kadar, yaşanılan sıkıntıların da çiftleri birbirine bağladığını şiddetle savunuyor. Yoksa neden kutsal evlilik yemini bütün dillerde “iyi günde ve kötü günde” diye başlasın ki? Ne kadar yeminler edilse de, Shakespeare’e bulanmış romantik aşk cümleleri söylense de, gerçek ilişkiler her zaman mutlu sonla noktalanan Hollywood filmlerindense, uzadıkça uzayan ve sonu asla gelmeyecek gibi görünen bir Yalan Rüzgarı dizisine benziyor. Tam her şeyi hallettik artık mesut ve bahtiyar olabiliriz diyoruz ki, ya yeni bir sorun başlıyor ya da geçmişe gömdüğümüz bir mesele, su yüzüne çıkıyor. Hele konu ilişkiler olunca, onca yaşanmışlık, onca aşılan sorun ayrı bir külfet getiriyor iki tarafa da. O kadar uğraş çabala, sonra bir adım yol almamışız hissinde şeytan soruyor içeriden; “Tükendik mi acaba?” Kabul edin. Bitirmek daha zordur başlamaktan. Bitirdikten sonra yeniden başlamak ise en içinden çıkılmaz olanıdır. Bu yüzden hislerinizi iyi analiz edip kendi iyiliğiniz için en doğru kararı vermeniz, gelecekteki mutluluğunuz -veya mutsuzluğunuz- için çok önemli. Eğer aşağıdaki maddeler çoğunlukla ilişkinizin içinde bulunduğu durumu tanımlıyorsa belki de birlikteliğiniz çoktan bitmiştir de siz farkında değilsinizdir...
Bittiğinin anlaşıldığı anlar
1. Birlikteyken sıkılıyorsanız...
İnsan dediğimiz öyle bir varlıktır ki, an gelir ailesinden, kendi canından, kanından bile sıkılır. Ama bizim bahsettiğimiz buluştuğunuzda, birlikteyken yapacak, konuşacak bir şey bulamamaktan kaynaklanan ve tekrarlayan sıkılma anları. İlişki daha tazeyken yaşanan canım cicim zamanlarında iki taraf da kendini farklı gösterir. Biraz kendini beğendirmek, biraz da karşısındakini kırmamaktır amaç aslında. Zaman geçtikçe başlarda yapılan o romantik jestlerden, aşk dolu cümlelerden eser kalmaz. İlişki ilerleyip taşlar da oturunca artık gerçek yüzler ve istekler ortaya çıkmaya başlar. Birlikte geçirdiğiniz anları şöyle bir hatırlayın ve kendinize dürüstçe sorun: “Onsuz nasıl olurdu?” Yanınızda o değil de, sevdiğiniz bir arkadaşınız olsaydı daha mı çok eğlenirdiniz? Yoksa yanınızda o olmuş ya da başkası, fark etmez mi? Eğer cevabınız, başkasıyla daha iyi eğlenebileceğiniz yönündeyse onu özel yapan şeyler ilişkinin gidişatında erimiş olabilir. Bu konuda kendinizi suçlu hissetmenize gerek yok. Uzun süren pek çok ilişki zamanla bayağılaşıp sıradanlığa sarabilir.
Bittiğinin anlaşıldığı anlar
2. Seks konusu
Sıradanlığın yatak odasına taşınmasından daha kötüsü, haftanın belli günlerinde sadece içgüdüsel isteklerle yapılan duygusuz seksin, aslında ilişkinizde hiçbir sorun olmadığını düşündürmesidir. Özellikle erkekler seks bittiğinde uyuklamanın bu kadar “oturmuş” bir ilişkide herhangi bir sorun yaratamayacağı konusunda emindirler. Oysa cinsellik, hormonal veya içgüdüsel bir dürtünün ötesinde bir duygu paylaşımıdır; bir heyecan, bir keşiftir. Eğer siz ya da partneriniz yatakta artık yeni şeyler denemenizin gereği olmadığını düşünüyor, seksi daha çok bir barışma aracı ya da sıkıldığınızda güzel vakit geçirebileceğiniz, aynı zamanda sportif bir aktivite olarak görüyorsanız ilişkinizi gözden geçirmenizde yarar var. Burada yine karşı tarafı suçlamadan önce sizin ilk adımı atmanızı öneririz. Yeni seks oyunlarını ve oyuncaklarını denemek sadece cinsel hayatınıza değil, bütün ilişkinize yeni bir enerji getirecek. Oyun ve oyuncaklar denince gözünüz korkmasın. Öyle çok büyük değişikliklere ihtiyacınız yok. En basitinden bir kere de ışıklar açıkken sevişmeyi deneyin. Ayrıca yatak odasıyla sınırlı kalmak yerine farklı yerler denemeniz de işe heyecan katacaktır. Eğer bu
denemelerinize rağmen, seks sırasında o
karşılıklı yoğun duyguları hissetmiyor, buna
daha çok “ilişkinin tadı tuzu” gözüyle bakıyorsanız belki de ilişkinizi sonlandırarak hayatınızda köklü değişiklikler yapmanın zamanı gelmiştir.
Bittiğinin anlaşıldığı anlar
3. Sıradanlık
Bütün uzun süreli ilişkiler harika gidiyor denemez. Elbette yaşanılanlar bir ilişkiyi güçlendirir ama geçen onca sürede farklı deneyimlerden ziyade sıklıkla aynı şeyleri yaşıyorsanız oturup kendinizi ve onu dürüstçe sorgulamanızda yarar var. Burada sadece karşı tarafı suçlamak yanlış olur. İlk buluşmanızı hatırlayın. O gün kendinize gösterdiğiniz özeni, süslenip şıkır şıkır giyinip heyecanla randevu yerinize gittiğiniz anı hatırlıyor musunuz? En son hangi buluşmanıza böylesine özenerek gittiniz? “Aman beni her halimle görmüş insan. Özensem ne olur, özenmesem ne” şeklindeki düşüncelerinizle ilişkiyi içinden çıkılmaz bir hale sokan siz olabilirsiniz. Ayrıca gerekli gereksiz hissetmeden kurulan geçiştirme “seni seviyorum” ve benzeri cümleler, artık sıradanlaşmış, pek bir şey hissettirmeyen öpüşmeler de ilişkiyi rutine sürükleyen faktörlerdendir. Hemen panik yapmayın. Her sıradanlığa girmiş ilişki bitmiş demek değildir. Karşı taraftan bir şey beklemek yerine ilk adımı önce siz atın. Bazen çok küçük değişiklikler taze bir başlangıç için yeter de artar bile. Biraz kendinize özenmeniz, ilişkinin o güzel günlerinde yaptığınız gibi dışarıda romantik bir yemek yemeniz ya da sıkı bir hafta sonu kaçamağı yapmanız ilişkiyi rutinden çıkartarak keyifli bir yola sokmaya yeter. Çekinmeyin ve başlangıcı siz yapın. Onunla konuşup birlikte yeni şeyler yapabileceğinizi anlatın ve onun da ilişkiyi canlandırma konusunda fikrini alın. Aksi halde, planlarınıza pek karşılık bulamayabilirsiniz.
Bittiğinin anlaşıldığı anlar
Gereksiz tartışmalar
“Tuzu, biberidir” derler kavgalar için. Doğrudur da kimi zaman. Fakat burada asıl belirleyici olan kavgaların sebebi olan konu başlıklarıdır. Eğer hâlâ konu dönüp dolaşıp aylar önce ortak arkadaşlarınızdan doğan kıskançlık krizlerine geliyorsa, ya da “bir daha olmayacak, bu sorunu aştık” dediğiniz şeyler sürekli olarak konuşuluyorsa durup bir düşünün. “Bu tartışma nereye gidiyor?” İnsanlar doğruyu bulmak için tartışırlar. Peki siz ortak bir doğruda bulaşabilecek misiniz bu tartışma sonunda yoksa sadece gereksiz yere gırtlağınızı mı zorluyorsunuz? Yaşadığınız son üç büyük kavganın başlığını yazın ve altlarına nereden başladıklarını, nasıl geliştiklerini maddeleyin. Bazen en büyük tartışmaların kaynağında karşı tarafın istediği ve beklediği ilginin, özverinin gösterilmemesi yatar. Kendi düşüncelerinizi iyice yazdıktan sonra onun da düşüncelerini sorun. O ne hissediyor aynı kavgalarda? Belki de ilgi beklerken onu boğuyorsunuz da farkında değilsinizdir. Tartışmalara yol açmadan yapıcı bir şekilde karşılaştırın yazdıklarınızı aynı kavga başlığı için. Ortak bir paydada bulaşacağınız bir gerçek, tabii niyet ortak bir yolda yürümeye devam etmekse... Eğer onca yapıcılığınıza rağmen hâlâ bir ilerleme olmuyor, sorunlar çözülmüyor ve artık ciddi anlamda ilişkiniz size mutluluk vermiyorsa belki de gemiyi terk etmenin vakti gelmiştir.
Bittiğinin anlaşıldığı anlar
5. Başkasına ilgi duyabiliyorsanız
Dikkatinizi çekeriz; “ilgi duyabiliyorsanız” dedik. İlişkiye ve kendinize olan saygınızdan dolayı sadık bir insan olabilirsiniz ama unutmayın ki aldatmak sadece fiziksel olarak yapılan bir eylem değildir. İlişkinize rağmen, yeni tanıştığınız biri dikkatinizi çekiyor olabilir. Onunla birlikte olsaydınız nasıl bir hayatınızın olacağını ciddi ciddi merak ediyor olabilirsiniz. Belki de gizli hoşlanma diyebileceğimiz, arkadaşlık adı altında sürekli mesajlaşıp, ortak planlar yapıyorsunuzdur. Bunun altında onunla daha iyi anlaştığınızı düşünmeniz ve partnerinizin bazı eksikliklerini hissetmeniz olabilir. “Arkadaşlık” kılıfı altında olsa da ona ilgi duyma, onun çekimine adeta kapılma, aldatmanın bir boyutudur. Kendinizi suçlu hissetmektense ilişkinizde neyin eksik olduğunu, ilgi duyduğunuz kişide ise neyin farklı olduğunu bulmaya çalışın. Bazen sadece kaçış, belki sadece biraz daha ilgi aradığınız için öylesine birine de kapılmış olabilirsiniz. Ne olursa olsun başkasına ilgi duyduğunuzu hissettiğiniz anda iyice sorgulayın kendinizi ve duygularınızı tam olarak isimlendirene kadar bundan pek kimseye de bahsetmeyin.
Bittiğinin anlaşıldığı anlar
Sonuç
Bu kadar okumanıza rağmen partnerinizle bu saydıklarımızın herhangi birini yapmak içinizden gelmediyse belki de artık denemekten yorulmuş, bu ilişki için daha fazla enerji harcamak istemiyor olabilirsiniz. Bu vurdumduymaz tavrınınız belki de ilişkinizin aslında sizin kafanızda çoktan bittiğini ama sırf alışkanlıklardan dolayı devam ettiği anlamına gelebilir. En nihayetinde bütün bunları okuyup ilişkinizin geleceğine karar verdiğinizde içinizde bir pişmanlık hissetmeyeceğinize emin olun. Beyninizde bir simülasyon yapın hatta. Kapatın gözlerinizi ve hayal etmeye başlayın onsuz hayatınızı. Nasıl görüyorsunuz kendinizi? Üzgün mü, özgür mü? Depresif mi, yeni doğmuş gibi mi? Küçük notlar alarak hayalinizi genişletmeye devam edin ve hiçbir detayı atlamayın. Bu kısım önemli çünkü aklınıza gelen, genellikle başınıza gelir ve tecrübeyle sabittir ki, ayrılıktan daha kötü olan bir şey varsa ağlaya ağlaya ilişkiye aynı sorunlarla yeniden başlamaktır. Unutmayın, karar vermekten daha zor olanı, kararınızın arkasında sonuna kadar durmaktır. Eğer içinizde hep eksik kalan, hâlâ yaşayamadığınız şeyler olduğunu düşünüyorsanız belki o anları başka biriyle yaşamanız en doğru olandır. İlişkinizle ilgili şüpheleriniz varsa ona biraz daha zaman verin ve gerçekten bir şeylerin değişmediğini, değişemeyeceğini görene kadar bekleyin. Çünkü bir ilişki “tamam, bitti” dendiğinde değil, ona karşı gerçekten hiçbir şey hissetmediğiniz anda biter...