Çin'in yasakladığı meditasyon Türkiye'de
Aktuel / Necla Bayraktar
Çin hükümetinin yasakladığı, uygulayıcılarını tutukladığı falun dafa meditasyonu artık Türkiye'de!
►Falun Dafa çok eski bir uygulama olmasına rağmen 1992 yılında halka açıldı.
►İlk zamanlar devlet destekledi.
►İnsan sağlığına olan iyi etkisi üzerine araştırmalar yapıldı.
►Çok kısa sürede 100 milyon uygulayıcıya ulaştı.
►Çin hükümeti; iyi ahlak ve sağlıklı bir vücudu geliştiren uygulamadan ürkmeye başladı.
►1999 yılında yasaklandı ve uygulayıcılar tutuklandı.
►Uygulayıcılar çok sağlıklı olduğu için organları alınarak satıldı.
►Şimdi bu meditasyon Türkiye’de de uygulanmaya başlandı.
İlk zamanlar devlet destekledi.
►İnsan sağlığına olan iyi etkisi üzerine araştırmalar yapıldı.
►Çok kısa sürede 100 milyon uygulayıcıya ulaştı.
►Çin hükümeti; iyi ahlak ve sağlıklı bir vücudu geliştiren uygulamadan ürkmeye başladı.
►1999 yılında yasaklandı ve uygulayıcılar tutuklandı.
►Uygulayıcılar çok sağlıklı olduğu için organları alınarak satıldı.
►Şimdi bu meditasyon Türkiye’de de uygulanmaya başlandı.
Çin'in yasakladığı meditasyon Türkiye'de
Falun Dafa, kökeni Antik Çağ’a dayanan bir meditasyon yöntemi. Çin’de ortaya çıkan sonra yasaklanan ve binlerce kişinin öldürülmesine neden olan Falun Dafa’nın artık Türk uygulayıcıları da var. Türkiye’ye Falun Dafa’nın gelmesi bir Çinli olan Luna sayesinde olmuş. Bir süredir Türkiye’de faaliyet gösteren Falun Dafa uygulayıcıları hem bu sistemi ücretsiz öğretmek hem de Çin’de yaşananlara dikkat çekmek için uğraşıyorlar. Bizde henüz çok sözü edilmese de Avustralya’dan Kanada’ya; İngiltere’den Amerika’ya kadar birçok ülkede sistemin milyonlarca takipçisi var. Bugün dünyada 400 milyon kişi Falun Dafa yapıyor. Doğruluk,
merhamet ve hoşgörü sistemin temel ilkelerini oluşturuyor.
Çin'in yasakladığı meditasyon Türkiye'de
Uygulamanın 1992’ye kadar hep tek bir üstadı oldu. O üstat çevresindekilere egzersizleri öğretir, zamanı gelince öğrencilerinden birini seçer ve tabir uygunsa ona el verirdi. Fakat Mayıs 1992 tarihinde üstat Li Hongzhi isteyen herkese uygulamayı öğretmeye başladı. Beş takım egzersizden oluşan ve kişinin içsel bir disiplin geliştirmesini sağlamaya çalışan Falun Dafa kolayca öğreniliyor ve uygulanabiliniyor. Uygulayıcılar ilk andan itibaren vücudun değiştiğini, hastalıkların iyileştiğini, ruhun rahatladığını söylüyorlar. Vücuttaki enerji kanallarını açan egzersizler sayesinde beden dengesini buluyor. Ve dışarıdan dengesini bozacak, kendisine zarar verecek hiçbir maddeyi kabul etmiyor. Buna içki, sigara da dâhil. Hatta ilaç kullanmayanlar bile var.
Çin'in yasakladığı meditasyon Türkiye'de
İstanbul, Mersin, Ankara, Konya, Eskişehir ve Bursa’da halka açık alanlarda gönüllü eğitmenler tarafından çalışmalar yapılıyor.
Falun Dafa uygulayıcıları topluluklarının herhangi siyasi, dini, ticari bir yanı olmadığının altını ısrarla çiziyorlar. Falun
Dafa Türkiye Derneği Başkanı Ozan Buğdaycı, yöntemin Türkiye’deki gelişimini şöyle anlatıyor: “Birisi Falun Dafa’ya
başlıyor, fayda görüyor. Sonra yakın çevresi yapmaya başlıyor. Dernek kurduk çünkü broşür dağıtmak, toplantı yapmak için resmi bir kimliğimizin olması gerekiyordu.” Uygulayıcılarını bu kadar memnun eden, dünyada milyonlarca uygulayıcısı olan bu egzersizler Çin’de binlerce kişinin hayatına mal oldu. Bir meditasyon uygulaması olan, bir kişisel gelişim sistemi nasıl olur da kanlı uygulamalara, binlerce insanın hayatını kaybetmesine neden olur? İsterseniz süreci anlamak için biraz geriye gidelim…
Çin'in yasakladığı meditasyon Türkiye'de
Çin önce destekledi.
Çinli sanatçıların gerçek olaylardan yola çıkarak yaptıkları yağlıboya tablolardan bir sergi oluşturuldu. Tüm dünyayı gezen sergi Nisan ayı içinde İstanbul’a gelecek.
Uygulama, ilk kez büyük halk kitlelerine Li Hongzhi tarafından 13 Mayıs 1992 tarihinde tanıtıldı ve öğretildi. Bu tarih yaşanacak zorlu ve kanlı yılların da başlangıcı oldu aynı zamanda. İlk zamanlar Li Hongzhi devlet tarafından desteklendi, ücretsiz derslerle yöntemi halka tanıttı. Ülkenin farklı yerlerinde uygulama alanları açıldı, egzersizlertoplu olarak yapılıyordu. Hatta uygulayıcılar üzerinde araştırmalar yapıldı ve egzersizlerin insan sağlığına olumlu etkisi araştırıldı. Fakat 20 Temmuz 1999 tarihinde bu uygulama Çin Hükümeti tarafından yasaklandı. Gerekçe bu tür uygulamaların batıl inanç olduğuydu.
Çin'in yasakladığı meditasyon Türkiye'de
Fakat asıl korku bu kadar insanın siyasi bir güç oluşturma olasılığıydı. Ardından binlerce uygulayıcı hapishanelere ya da çalışma kamplarına gönderildi. İddialara göre tutuklananlar türlü işkencelerden geçtiler. Bu uğurda binlercesi hayatını kaybetti. Tüm dünyayı sarsan iddia ise 2000’li yılların başında ortaya çıktı. Çin Hükümeti özellikle Falun Dafa uygulayıcılarının organlarını onlar canlıyken alıp satıyordu. 2007 yılına kadar bu bir iddia olarak kaldı. Ta ki bir
sivil toplum örgütü olan, Amerika Washington’da faaliyet gösteren ve bir kolu Kanada Ottawa’da bulunan “Çin’deki
Falun Gong Zulmünü Araştırma Koalisyonu” (CPIFG) uluslararası insan hakları avukatı olan Kanadalı David Matas ve Kanada Hükümeti Asya Pasifik bölgesi eski sekreteri olan David Kilgour’dan Çin Halk Cumhuriyeti’ne yöneltilen suçları
araştırmasını isteyene kadar. 2007 yılında, ikili hazırladığı raporu açıkladığında dünya gerçek bir şok geçirdi. Çünkü iddialar doğruydu. Çin vatandaşlarından canlıyken organlarını alıyor ve pazarlıyordu.
Çin'in yasakladığı meditasyon Türkiye'de
Öyle ki 2003 yılında Kanada’da bir böbrek için hastanın bekleme süresi ortalama 32 ay, bu süre Çin Uluslararası Nakil Birliği’nin açıklamasına göre sadece bir hafta, en fazla bir aydı. Çin yönetimi idam edilen mahkûmların organlarını aldığını zaten açıklamıştı. Bu raporla birlikte Çin’in özellikle Falun Dafa uygulayıcılarını organ temini için kullandığı da açıklık kazandı.
Çin'in yasakladığı meditasyon Türkiye'de
Beyin yıkama merkezleri kuruldu.
Dünya kamuoyunun bu olanlardan haberdar olmasıyla birlikte bir başka gerçek daha ortaya çıktı. Çin hükümeti Falun Dafa uygulayıcılarını bertaraf etmek için 1999-2004 yılları arasında hükümet bütçesinin yüzde 20’sini bu iş için kurduğu 610 adlı ofise ayırmıştı. Hatta 1.5 milyon casus uygulayıcıların tespit edilip tutuklanması için görevlendirilmişti. Bu koşullarda herkes büyük bir korku yaşamaya başladı, komşusuna hatta ailesine bile güvenemez hale geldiler; “Acaba beni ihbar eder mi?” diye. Sözü Ozan Buğdaycı’ya bırakalım: “Beyin yıkama merkezleri de kurdular. Falun Dafa uygulayıcılarının değişmeyen inançlarının kaynağını anlayamadıkları için ‘dönüştürme’ çalışmaları adı altında işler yaptılar…
Çin'in yasakladığı meditasyon Türkiye'de
Neye dönüştürmeye çalıştıkları ise hâlâ meçhul. Bilinçaltlarına girerek beyinlerini temizlemeye çalıştılar bir nevi… İnsanlar çok korktu tabii. Çünkü yapılanlar çok ürkütücüydü ve yaşamayanın anlayamayacağı ölçülerdeydi. Bu insanlar doktor, mühendis, öğretmen, öğrenci, sivil insanlar… İlk defa gözaltına alınanmışlar, zehirli ilaç enjekte ettiler bu insanlara… Sinir sistemi felç oldu birçoğunun ya da büyük fiziksel tahribatlar yaşandı…”Bunlar olurken uygulayıcılar sessizce protestolarını sürdürdüler. Hayatlarına mal olsa bile geri adım atmadılar. Bu insanları Çin Hükümeti’nin zulmüne karşı dirençli kılan neydi? Bu soruya Falun Dafa Dernek Başkanı Ozan Buğdaycı şöyle yanıt veriyor: “Falun Dafa, doğruluk, dürüstlük, merhamet, sabır, dayanıklılık gibi kavramların geliştirilmesini öğretiyor.
Çin'in yasakladığı meditasyon Türkiye'de
Ne kadar büyük zorluklar olursa olsun bu ilkelerin daima sabit kalan, asla değişmeyen ilkeler olduğunu çok iyi biliyor Falun Dafa uygulayıcıları. Dolayısıyla cesaretleri ve direnme güçleri bu gibi sarsılmaz ve doğru ilkelerden geliyor. Falun Dafa bir din değil. Hiçbir dini ritüele sahip değil. Falun Dafa uygulamasının öğretisi geleneksel, sarsılmaz ve derin bir felsefe… Ne olursa olsun asla yalan söylememek gibi, bir canlıyı asla öldürmemek gibi... Falun Dafa uygulayıcılarının direnci ve motivasyonu sadece Falun Dafa’nın öğrettiği temel prensiplerden kaynaklanıyor.”
Çin'in yasakladığı meditasyon Türkiye'de
13 Mayıs Dünya Falun Dafa Günü
Falun Dafa dünyada o kadar yaygın ki 13 Mayıs, Dünya Falun Dafa günü olarak ilan edildi. Türkiye’deki uygulayıcı sayısı dünyadaki rakamlara göre oldukça mütevazı. Grup, küçük ama çabaları büyük. Çin’de zulüm görenlere yardım etmeye, ve kamuoyu oluşturmaya çabalıyorlar. www.falundafatr. org adresinden egzersiz alanlarını görmek, tüm egzersiz ve kitapları ücretsiz indirmek mümkün.
Çin'in yasakladığı meditasyon Türkiye'de
“Artık hiç bitmeyen bir enerjim var”
DERRİN TUNÇDOĞAN (42)
“İsviçre doğumluyum. Çocukluğumdan beri içe kapanık, özgüveni olmayan ve korkan bir yapıya sahiptim. Üç yıl önce tesadüfen Falun Dafa ile tanışmamın ardından Zhuan Falun kitabını okumaya başladım. Kitapta anlatılanlar hayatımı yeniden gözden geçirmemi ve mevcut takıntılarımdan nasıl kurtulabileceğimi bana gösterdi. Doğruluk, merhamet ve hoşgörü ilkelerine göre yaşamaya başladıktan sonra yavaş yavaş korkularımdan kurtuldum. Öfke, sinir, stres, kaygı gibi sayısız takıntımı bırakarak eskisinden çok daha huzurlu bir hale geldim ve bunun çevreme yansımasını da net bir şekilde gözlemleyebiliyorum.”
Çin'in yasakladığı meditasyon Türkiye'de
“Sağlıklı bir kadın oldum”
DEMET PAŞAOĞLU (32)
“32 yaşındayım. İstanbul’da özel sektörde çalışıyorum. Yaşamım boyunca çeşitli rahatsızlıklarım oldu. Zaten bağışıklık sistemim çok zayıftı; güneş açar, rüzgar eser hasta olurdum. Bazıları uzun tedaviler gerektirdi. İleri derecede kansızlık,böbrekte kum, enfeksiyon ve en önemlisi son zamanda yaşadığım doktorların teşhis koyamadığı bir durumdu. Göz çevrem, dudaklarım morarıp bayılıveriyordum. Yemek yiyemiyor su bile içemiyordum. Gece uykusu haram olmuştu dik yatmam gerekiyordu. Mutsuzdum, canım acıyor, birçok ilaç kullanıyor ancak çözüme kavuşamıyordum. 2004 yılında tanıştığım ancak kıymetini bilip devam edemediğim Falun Dafa’ya başladım. Sonra yavaş yavaş bütün rahatsızlıklarım geçti. Egzersizlere başladığımda vücudumda gezen enerjinin ısısını hissettim. Son bir yıldır ağrı kesici dâhil hiçbir ilacı evime sokmuyorum. Zaman zaman kan bağışında bulunmaya başladım kan değerlerim bir kadın için oldukça iyi çıkıyor. Falun Dafa beni sadece sağlığıma kavuşturmadı, hayata bakışımı değiştirdi insanlarla ilişkim farklılaştı.”