Çook sıkıldım

Seks? ‘Olmasa da olur.’ İş? ‘Boşver gitsin.’ Gece eğlenceleri? ‘Artık eskisi kadar ilginç gelmiyor. Peki Neden? Çünkü çok sıkıldım!’. Bu aralar, sizin de arkadaşlarınızdan, yakınlarınızdan en sık duyduğunuz cümlelerin başında bunlar mı geliyor? Gerçekten de, son yıllarda, oldukça mükemmel bir hayata sahip olduğunu düşündüğümüz kişiler bile, zaman zaman benzer duygulardan şikayet ediyorlar. Bu alanda yapılan pek çok araştırmanın sonucu da bu savı destekler nitelikte. Örneğin geçtiğimiz günlerde İngiltere’de bir üniversitenin psikoloji kliniğinde yapılan bir çalışmaya göre, sürekli olarak bir şeylerle meşgul olmaya alışan günümüz 20 ve 30’lu yaşlar kuşağının en önemli sorunlarından birisi sıkılmak. Uzmanlar, bu kuşağın mensuplarının mütemadiyen bir şeylerle oyalanmaya alıştıklarını-bilgisayar oyunları, cep telefonları ya da mp3çalarlar- ve bu uyarıcı faktörlerden herhangi birisinin yoksunluğu durumunda hissettikleri duyguları da sıkılma olarak tanımladıklarını anlatıyorlar.

Cosmopolitan / Derleyen Elif Nazlı Duran

Oysa bu kuşaktakilerin ebeveynlerinin çoğunun evinde televizyon dahi yoktu. Üstelik işin daha da ilginç tarafı, her şeyden çok çabucak sıkılan bu kuşak, bu histen kurtulmak amacıyla asla bir şey yapmıyor, kendisini daha iyi hissetmek için harekete geçmek yerine, çoğu kez beklemeyi tercih ediyor. Sıkılma ve bıkkınlık hissi üzerine yapılan araştırmalar, her üç kişiden birisinin işinden sıkıldığını -ki bunların bazıları pek çoğuna göre ancak hayallerde yer alacak kadar iyi işler yapsalar bile- işaret ediyor. Yine bu çalışmalardan birisinin sonuçlarına göre, sıkılma işyerlerinde, çalışanlarca en sık hissedilen ikinci duygu (ilk sırada öfke geliyor; bazılarının fotokopi cihazıyla bile kavga edip, sinir krizi geçirmeleri tesadüf değil). Ve online yapılan bir anketin sonuçları da, ayrılıklarda, yüzde 39’luk bir oranla, yine sıkılmanın başrolde olduğunu gösteriyor. Bu konuda iyi haberse yine işin uzmanlarından, yani psikologlardan geliyor: “Sıkılma her zaman yıkıcı bir his olmak zorunda değildir. Eğer gelen mesajı doğru okuyabilirseniz, kesinlikle onu yapıcı bir hale dönüştürebilirsiniz”. İşte bu nedenle önerimiz, bir daha sefere kendinizi sıkıntıdan patlayacak gibi hissettiğinizde bir dakika durmanız ve düşünmeniz: “Ben gerçekten tam olarak neden sıkılıyorum?”

SORUN 1

İşyerinde Artık Her Gün Pazartesi!

İşler ve ilişkilerin birbirine ne kadar benzediğini hiç fark ettiniz mi? En başında ikisi de son derece heyecan vericidir. Bir yıl sonra kendimizi, bu ilişki içinde ya da işyerinde son derece güvende ve rahat hissederiz. Ancak üç yıl sonra, her şeyi boş vermiş gibi görünürüz: Gözlerimiz sürekli ekranda (bilgisayar ya da televizyon), yüzümüzde bir gram makyaj yok, üzerimizde bir jean pantolon ve kazak, ağzımızda bir sakız… Elbette ki, herkes için durum yukarıdaki tabloda tarif edildiği kadar vahim olmayabilir. Ancak istatistiklere göre, işten alınan tatmin, ilk birkaç yılda hızla azalıyor. İlk iki yılda kelimenin tam anlamıyla yeni işleriyle ‘aşk’ yaşayan pek çok kişi, üç ile beş yıl arasında işlerine karşı tam tersi duygularla dolup taşıyor. Fakat bu durumu ‘artık veda vakti geldi’ şeklinde yorumlamak son derece yanlış. Tıpkı evliliklerde olduğu gibi. Çünkü yapılan çalışmalar, bu duyguyla baş edip o iş ya da ilişkide sebat edenlerin sonunda kazançlı çıktığını gösteriyor. Maaş zamları ve terfiler bunlardan sadece ikisi… Öte yandan işe olan bağlılığınız azaldığında, yaptıklarınıza konsantre olamıyor ve dakikaları saymaya başlıyorsunuz. Buna ait bir diğer gösterge de çok çabuk öfkelenme hali.

ÇÖZÜM 1

Motivasyonunuzu Tekrar Kazanın

Yaptığınız işte tekrar motivasyon kazanmak için yapabileceğiniz en iyi şey, o işe başladığınız ilk 3 ay neler hissettiğinizi hatırlamaya çalışmak. O günlerde neden öyle heyecanlı ve motivasyon doluydunuz? Şimdi ne değişti? Eğer değişen pek bir şey yoksa ve bu işe sahip olmakla aslında ne kadar şanslı olduğunuzu (en azından mantıklı düşününce) kabul edebiliyorsanız, o zaman tekrar motive olmak için farklı birkaç yönteme başvurabilirsiniz.

Hedeflerinizi Tekrar Gözden Geçirin: Gerçekten büyük düşünüyor musunuz? Peki hayallerinizi gerçeğe dönüştürmek için daha başka neler yapabilirsiniz? Bu ve benzeri sorulara somut yanıtlar bulmaya ve harekete geçerek sorunları ortadan kaldırmaya çalışın.

Kitap Yazın ya da Blog Tutun: O güne kadar kariyerinizde elde ettiğiniz tecrübeleri başkalarıyla paylaşabilir, bu yöntemle, o güne kadar ne çok yol kat etmiş olduğunuzu kendiniz de bir kez daha görebilirsiniz. Bunun için en ideal yolsa bir kitap yazmak ya da blog tutmak olabilir.

Danışmanlık Yapın: Mesleğinizde kazandığınız birikimi işe yeni başlayanlarla paylaşarak meslek hayatınıza biraz renk katabilirsiniz. Ayrıca, bu işi yaparken alacağınız iltifatların da son derece motive edici olacağı açık…

ÇÖZÜM 2

Aşk Ateşini Bir Daha Yakın

Öncelikle, bu meselede sizin de sorumluluğunuz olduğunu kabul edin ve tüm suçu partnerinize atmayı bırakın. Unutmayın ki, bizim iyi vakit geçirmemizi sağlamak diğerlerinin görevi değildir. İyi vakit geçirip geçirmememizde en büyük pay yine bize aittir.

Ona Onu İlk Kez Görüyormuş Gibi Bakın: İlişkilerimizin, partnerimize gerçekten bakmayı ve onu gerçekten dinlemeyi bıraktığımızda tükenmeye başladığını hiç düşündünüz mü? İşte bu nedenle ona, sanki onu ilk kez görüyormuş gibi bakın: Sevmeye değer ne çok şeyi olduğunu hatırlayacaksınız. Çünkü o sizin aşık olduğunuz kişi.

Geçmişi Değil, Geleceği Düşünün: Zaman değişiyor, tıpkı sizin gibi, tıpkı onun gibi… İşte bu nedenle sevgilinizin nasıl geliştiğini ve değiştiğini anlamaya çalışın. Yeni müzikler sevebilir, yeni ilgi alanları geliştirebilir. Sizin bunlara kayıtsız kalmanızsa aranızda bir boşluk doğmasına yol açabilir. Unutmayın ki bir ilişkiye başlamanız ya da bir imza atmanız, birbirinizde keşfedecek hiçbir şey kalmadığı anlamına gelmemeli asla.

Birlikte Değişin: İlişkiyi hep canlı ve hareketli tutmanın en güzel yollarından birisi de beraber değişmek ve kendinize ortak ilgi alanları yaratmak. Birlikte farklı bir alana, spora yoğunlaşabilir, beraber bir dans ya da yemek kursuna yazılabilirsiniz. Bu yenilik ilişkinize de heyecan katacaktır.

Kendi Alanınızı da Koruyun: Birlikte bir şeyler yapmanız, ortak hobilere sahip olmanız güzel. Ancak uzmanların bir önerisi de, birey olarak varlığınızı sürdürmek için sadece size ait bazı alanlar oluşturmayı ihmal etmemeniz.

SORUN 3

Her Şey Boş!

Çağın en önemli sorunlarından birisinin genel olarak her şeyden sıkılmak olduğunu yazının başında belirtmiştik. Psikologlara göre bu durumu en fazla, hayatlarında istedikleri değişikliklerin olması için, bir şeyler yapmak yerine, sadece beklemeyi tercih eden kişiler yaşıyor. Etrafında olup bitenlerden çok, kendi hayatına odaklanan kişiler diğerlerine kıyasla bu sorundan daha ciddi şekilde etkileniyor. Uzmanlar bu durumu bir tür ‘merak eksikliği’ olarak da nitelendiriyor. Eğer yukarıda tarif edilenler size de tanıdık geliyorsa, benzer bir sorundan muzdarip olabilirsiniz. Bununla savaşmanın en etkili yoluysa; bazı şeyleri artık sırf alışkanlık haline geldiği ya da başkaları yapmanızı istediği için yapmayı kesmeniz ve gerçekten arzu ettiğiniz, sizi mutlu edecek şeylerle uğraşmanız.

ÇÖZÜM 3

Kontrolü Ele Alın

Boş Zamanlarınız için Yeni Uğraşlar Bulun: Kendinize bir sorun; son zamanlarda yaptığınız şeylerin hangilerini gerçekten istediğiniz için yaptınız? Eğer bu soruya doğru dürüst bir cevap veremiyorsanız hemen şimdi harekete geçin ve ilginizi en fazla çeken alana eğilin. Bu alan her neyse -örneğin düzenli olarak yoga dersine katılabilir ya da resim yapmaya başlayabilirsiniz- onunla yoğun bir şekilde ilgilenmeye çalışın.

Yaptığınız Şeyler Ne Çok Zor Olsun Ne de Kolay: Uzmanlar insanların hiç sıkılmadan, zamanın nasıl geçtiğinin bile farkına varmadan yaptıkları şeyleri araştırmış ve bunun sonucuna göre, ideal uğraş tanımını şu şekilde belirlemişler: Ne ilginizin dağılmasına yol açacak kadar kolay ne de bıktıracak derecede zor. Siz de bunu dikkate alarak kendinize yeni bir uğraş bulabilir ya da var olan uğraşlarınızı bir üst boyuta taşıyabilirsiniz. Örneğin yıllardır, arkadaşlarınızla tenis mi oynuyorsunuz; o zaman bu yıl bir turnuvaya hazırlanmaya ne dersiniz?

Yenilik Arayın: Eğer cuma gecesi oturup mutfağın yerlerini ovma fikri bile size yıllardır gittiğiniz bara gitme düşüncesinden daha çekici geliyorsa, tüm gece kıyafetlerinizi çöpe atmadan önce biraz bekleyin. Çünkü tek çare kesinlikle bu değil. İşe yeni restoran ve barları deneyerek başlayabilirsiniz. Buralarda yeni insanlarla tanışabilir ve renklenen sosyal çevreniz sayesinde sıkıntınızı bir parça da olsa hafifletebilirsiniz. Hatta bir kulüp ya da bara gitmek yerine çok daha farklı aktivitelere (konser ve tiyatrolar gibi) katılmayı da deneyebilirsiniz. Kesinlikle, bunlardan biri size gece gezmelerini tekrar sevdirecek. Cosmopolitan okuduğunuza göre içinizde bir yerlerde ateşli, eğlenceli ve seksi bir Cosmo kızı olmalı!