En popüler 20 seyahat rotası

Cosmopolitan/Biray Anıl Birer

Kurban Bayramı'na bir ay kaldı. Hem Türkiye’de hem de dünyanın dört bir yanında ilginç yerler ve farklı kültürler görmek için yeni bir tatil fırsatı kapıda. Tatil planınızı henüz yapmadıysanız hâlâ vaktiniz var. Sizin için son dönemde epey popüler olan 20 rotayı derledik. Bütçenize göre seçiminizi yapın ve tatilinizin tadını çıkarın.

1.Bangkok

13 milyon nüfusuyla dünyanın 22 mega
kentinden biri olan Bangkok tam bir vahşi orman. Taksiler ve tuk tuk’larla (üç tekerlekli bisiklet veya motorsiklet) dolu trafiği, kalabalığı, sıcağı ve nemi ürkütücü olsa da kent, size  yorgunluğunuzu unutturabilir. Zira burası, geleneksel Thai masajının
doğum yeri. Chao Phraya Nehri ile
Sukhumvit’in arasında yer alan Rattanakosin, tarihi bir Uzakdoğu öyküsüne dekor olabilecek otantik yapıda.

2.Budapeşte

Romantizmiyle ünlü Tuna Nehri dendi mi akla gelen ilk kent. Yükselen
restorasyon dalgası sayesinde Macaristan’ın başkenti turistik açıdan altın günlerine döndü. Eski Kent’in yokuşlu sokaklarını ve onu çevreleyen düz bulvarlarını yürüyerek kentin yaşayan, nefes alan ruhunu keşfedin. Macar tarzında yapılmış ve restore edilmiş Art Nouveau binalar hayranlık uyandırıcı. Dünyanın en büyük ikinci
sinagogu unvanlı Merkez Sinagogu, muazzam büyüklükteki St. Stephen Bazilikası ve beyaz taştan yapılmış Balıkçı Tabyası gözlerinizi kamaştıracak.

3.Kopenhag

Kopenhag eski ve yeninin heyecan verici bir birleşimi. Her köşesinde sürekli bir yenisi açılan tasarım mağazaları, gurme restoranları ve şarküterileriyle yıldızı giderek parlıyor. Büyüleyici kaleleri, rengarenk cepheli binaları, muhteşem çeşmeleri ve parke taşlı sokaklarını bozulmadan koruyabilen bu tarihi liman kentini mutlaka görün. Panayır ve
sergi meraklılarının mutlaka görmesi gereken Tivoli Bahçeleri, Langelinie limanındaki meşhur küçük denizkızı heykeli ve yuvarlak kule Rundetaam sizi bekliyor.

4.Floransa

Floransa’da kendinizi bir masalın içindeymiş gibi hissetmemeniz imkansız. Bu hareketli kentin tarihi sokaklarında dünya çapındaki sanat eserleri ve eşsiz mimari örnekleri görmek için bir Vespa’ya atlayın ve yollara düşün. Galleria delgi Uffizi’nin labirenti andıran galerileri Giotto, Leonardo da Vinci, Tiziano, Caravaggio ve elbette Boticelli’nin Venüs’ün Doğuşu gibi eserlerini içeren hızlı bir Rönesans dersi veriyor adeta. Üzerinde pastel renkli dükkânların bulunduğu eşsiz Ponte Vecchio ise İkinci Dünya Savaşı’nda yıkılmamış tek köprü.

5.New York

New York havalı, çok hızlı hareket eden ve hızlı konuşan bir metropol. Kocaman,
cüretkâr ve abartıya meraklı. Bu büyüleyici kentin derinliklerine inin, sanat ve mimarisini, hem zafer hem de trajedi dolu tarihini keşfedin. Rockefeller Center’ın gözetleme kulesinden görülen nefes kesici
Central Park manzarası, Manhattan’ın
büyüleyici siluetini oluşturan gökdelenleri en güzel şekilde görebileceğiniz Times Meydanı ve tasarımdan heykel ve fotoğrafçılığa,
geniş koleksiyonuyla bir New York klasiği olan Modern Sanat Müzesi, yani
MoMA, bu büyüleyici metropolde görebileceğiniz yerlerden sadece birkaçı.

6.Dubrovnik

Lord Byron’un deyişiyle “Adriyatik’in
İncisi” Dubrovnik kesinlikle özel bir kent. Dar sokaklarını ve barok tarzı yapılmış binalarını çevreleyen surlar tarihle tekrar tanıştırıyor sizi. Sadece yayaların kullandığı ana cadde Placa, çevresinde anıtların bulunduğu kafe ve dükkanlarla dolu. Oyma taş kiliseler, manastırlar ve müzeler sizi zaman yolculuğuna çıkarırcasına zarif Tarihi Onofrio Çeşmesi, St. Saviour Kilisesi,
Sponza Sarayı ve muhteşem limanı ise
Dubrovnik’i Dubrovnik yapan yapılar arasında.

7.Hamburg

Hamburg bir liman kentinden çok bir metropolü anımsatıyor. Kentsel tasarım, sanat ve yeme-içme dünyasındaki yenilikçi, şaşırtıcı ve yaratıcı tavrıyla kent, Almanya’nın Berlin ve Münih’ten sonra yeni yıldızı olmaya aday. 19. yüzyılın ortalarında çıkan büyük bir yangın ve İkinci Dünya Savaşı’nda müttefiklerin bombardımanı nedeniyle iyice tahrip olan kent, titiz bir yenilenme süreci geçirdi. Hamburg bugün modern yapıları, kilise kuleleri ve üçgen şeklindeki Hansa çatılarıyla çekici ve
modern bir görünüme sahip. “Almanya’nın dünyaya açılan kapısı” olarak da anılan kent, ülkenin en büyük limanına da sahip.

8.Riga

Yarım kilometre genişliğindeki Daugava
Nehri’nin ikiye ayırdığı düz bir ovada kurulmuş Letonya’nın başkenti, kendine özgü Art-Nouveau mimarisi, güler yüzlü halkı ve şehrin her yerine yayılmış büyük parklarıyla dikkat çekiyor. Mum ışığıyla aydınlatılan bir bara girdiğinizde veya rüzgarlı ve karla kaplı taş sokaklarında kaybolduğunuzda bir daha buradan ayrılmak istemeyeceksiniz. Renkli gece yaşamı ve heyecan verici restoranlarıyla Riga’nın oyuncak gibi
sevimli bir şehir düzenlemesi var.

9.Granada

Bu nefis Endülüs güzelinin curcunalı
sokaklarını adımlamak ve İspanya’nın
en çok ziyaret edilen tarihi yapılarından
biri olan Elhamra’yı görmek turistleri
çok cezbediyor. Ortaçağ Arap mimarisi
ve kültürel mirasıyla büyüleyen kent
leziz yöresel mutfağıyla da ilgi çekiyor.
Granada’daki her ara sokaktan, meydandan ve geçitten tarih fışkırıyor. Ama kente siluetini veren, Nasri hükümdarlarının evi ve korunağı olan Mağribi sarayı Elhamra’yı görmeden
Granada’dan ayrılmayın.

10.Beyrut

Bakir doğası, misafirperver halkı, kumarhaneleri ve gece kulüpleriyle pek çok oryantalistin en sevdiği Ortadoğu tatil destinasyonlarından biri olan Beyrut
önce iç savaşın, ardından İsrail saldırılarının yaralarını sarmaya devam ediyor. Bugün birinci sınıf otelleri,
fine-dining restoranları, şık ve lüks butikleriyle bir çekim merkezi. Osmanlı dönemi ve Art Deco binalar, kilise ve camiiler, beş caddenin açıldığı meydan ve meydanın ortasındaki saat kulesi pırıl pırıl. Beyrut’un meşhur gece hayatını görmek içinse adresiniz Gemmayzeh semtindeki Rue Gouraud sokağı.

11.Kapadokya

Taşların içindeki antik kiliseler, duvarlara oyulmuş Bizans freskleri ve yerel üzümlerden yapılan mis gibi şaraplar… Kapadokya’nın asıl güzelliği butik otellerin zenginliğinden, muhteşem gün batımlarından veya misafirperver yerli sakinlerinden gelmiyor aslında. Büyüleyici peri bacalarının merkezi Kapadokya’nın sizi içine çeken en büyük yanı, Akdeniz bölgesindeki çoğu jet-set turizm merkezinin veya İstanbul keşmekeşinin aksine yaşamın hâlâ köy ritminde ilerlemesi. Bırakın o sizi kendi içine çeksin.

12.Kaş

Kaş’a bir kere gitmiş olanlar oranın adını sayıklar durur. Likya Yolu’nun
tam ortasındaki bu dalış cennetinin
çekim gücü sandığınızdan fazla. Pansiyon, restoran ve barlar burada
sıra sıra dizilip sıcak bir atmosfer
oluşturuyor, size de rahat ve sakin
bir tatil yapmak düşüyor. Günübirlik
bir tekne gezisine çıkarak Kekova
bölgesinde antik kent Simena ve
sadece deniz yoluyla ulaşılan Kaleköy’ü görmeden dönmek olmaz. Dalmayı bilmiyorsanız bile küçük bir keşif dalışına çıkın, yamaç paraşütü yapın, gece ise ünlü Mavi Bar’ın müziklerine kapılabilirsiniz.

13.Şirince

Ege’nin adı gibi şirin eski Rum köyü Şirince, kent hayatının keşmekeşinden
uzaklaşmak ve sessizliğin içinde huzur bulmak isteyenler için biçilmiş kaftan. Özellikle Efes antik kentine çok yakın
olduğu için günübirlik de olsa çok turist çeken, tipik Rum mimarisinden örnekler görebileceğiniz köy iki yamaca ayrılmış
ve birbirinin önünü kapatmayan evlerden ovaların, karşı tepelerin manzarasının tadını çıkarabiliyorsunuz.
Gitmişken köyün meşhur meyve şaraplarından bol bol deneyin, hatta yanınıza da birkaç şişe almayı unutmayın.

14.Kıbrıs

Yaz aylarında sıcağı bunaltsa da, kışın teninizi güzel güzel okşayan güneşi ve sakinliğiyle ideal bir destinasyon Kıbrıs.
Hem epey uzak hem de yeterince yakın bir yere gitmek istiyorsanız güneşli kollarını açmış sizi bekliyor. Kıbrıs’ın
en turistik kenti Girne, Osmanlı-Rum etkileri taşıyan mimarisi ve liman çevresindeki restoran-barları ve kalesiyle içinizi ısıtacak türden küçük ve sevimli bir kent. Kentin biraz dışına çıktığınızda burnunuza gelecek portakal
ağaçlarının ve denizin harmanlanmış kokusu ise size bir sonraki bayrama kadar enerji vermeye yeter. Kıbrıs
günden güne gelişen şehir yapılanması ve civar otelleriyle tatilcilerin de favori seçeneklerinden bir tanesi. Dört
mevsim güneş alma özelliğiyle yaz sezonu oldukça uzun ve Kıbrıs’ın pek çok yerinden denize girilebiliyor. Altın
sarısı kumu ve temiz deniziyle dikkat çeken ada, Caretta Caretta kaplumbağalarıyla da oldukça meşhur.

15.Mardin

Murathan Mungan’ın doğup büyüdüğü
ve her fırsatta üzerindeki etkisini dile
getirdiği bu masalsı kent için “Gündüz
seyranlık, gece gerdanlık” denir. Bunun
sebebi ise kentin meşhur taş binalarının
gündüz çok güzel görünmesi, gece
olduğunda ise uzaktan bakıldığında
yukarıdaki kalenin dağı sarmalayan bir
gerdanlığa benzer bir şekilde aydınlatılıyor olması. Tarih boyunca pek çok kültüre ev sahipliği yapmış kentin büyülü taş sokaklarını gezip ustalarının el işi örneklerini (Telkari) görün.

16.Eskişehir

Bir zamanların çorak bozkır kenti Eskişehir, artık o bozkırda açan bir çiçek. Tarihi Osmanlı evleri restore
edildi, yeni oteller açıldı, Porsuk Nehri temizlenip düzenlendi, büyük parklar ve çevre düzenlemeleri yapıldı. Porsuk’ta kısa bir nehir gezintisine çıktığınızda
kendinizi Amsterdam’da sanmanız işten bile değil. Anadolu Üniversitesi’ni de barındıran kente pek çok yerli turist geliyor şimdi. Eskişehir’de Tatar mutfağından çiğböreğin hasını yiyebilirsiniz.

17.Van

Hakkında bildiğiniz tek şey kahvaltısı,
kedisi ve canavarıysa Doğu Anadolu’nun bu canlı ve farklı kentini görmenizde yarar var. Tutuculuktan uzak halkı sizi şaşırtacak, kalesinden görünen muhteşem manzara ise büyüleyecek.
Tabii kahvaltıları da hatırlatalım. Masmavi Van Gölü, Çavuştepe’de
yer alan antik Urartu kenti ve Gürpınar
ilçesindeki Hoşap Kalesi uçsuz bucaksızlığın ne anlama geldiğini size bir kez daha hatırlatacak. Göl kıyındaki toprakların verimli, akarsuların bol ve iklim koşullarının diğer Doğu Anadolu şehirlerine göre daha elverişli olduğu Van, bölge insanı için de ideal bir yerleşim merkezi.

18.Kaz Dağları

“Benim meskenim dağlardır dağlar”
derken İda Dağı’nı, yani Kaz Dağları’nı kastetmiş Sabahattin Ali. Homeros ise “Tanrısal” olarak adlandırmış. Dünyanın en ekolojik bölgelerinden biri olan Kaz Dağları Marmara Bölgesi’nin güneybatısında yer alan ve Ege Bölgesi’yle doğal bir sınır oluşturan dağ sırası. Bölgenin tertemiz havası, dingin atmosferi, bereketli toprağından fışkıran şifalı otları ve en değerli hazinesi zeytinin tadı bambaşka. “Nerede kalırım” diye endişelenmeyin, dönmek istemeyeceğiniz kadar sakin ve güzel
küçük oteller sizi bekliyor.

19.Çıralı

Cennet vatan kelimesinin karşılığı Çıralı’da anlamını buluyor. Kışlık giysilerin çoktan yüklükten çıkarıldığı
kasım ayında siz kendinizi gönül rahatlığıyla Çıralı’nın berrak denizine atabilirsiniz. Çünkü Çıralı’da bu ayda bile deniz epey sıcak oluyor. Caretta caretta’ların yumurtlama alanı olan Çıralı’nın arka tarafında heybetli Toroslar, önünde ise masmavi bir Akdeniz tüm dinginliğiyle sizi bekliyor. Bir saatlik yürüme mesafesinde yer alan Yanartaş ise mitolojilere bile konu olmuş eşsiz bir doğa harikası.

20.Sapanca

İstanbul’dan fazla uzaklaşmadan huzurun kapısını çalmak istiyorsanız istikametiniz Sapanca olmalı. İlçeye adını veren Sapanca Gölü’nde sandal sefası yapmak ise ayrı bir keyif. Kıyı şeridinden başlayıp dağlara kadar uzanan yeşil tonları ise kent yorgunluğunuzu alıp, ruhunuzu dinlendirecek. İlçeye bağlı Kırkpınar
beldesi ağaçlıklı yolları ve lüks göl evleriyle Kuzey Amerika’da bir banliyö havasında. Maşukiye beldesi ise göl
manzarasına karşı köy kahvaltısı yapmak için ideal. Aktivite arayanlar ise
Maşukiye’den kısa süre içinde kayak
merkezi Kartepe’ye ulaşabilir. Sapanca
Gölü, dünyada kendi kendini besleyebilen iki gölden bir tanesi olmasıyla da dikkat çekiyor. Kıyısında çeşitli balık restoranları ve pansiyonlar da bulunuyor. Kaynağını dağlardan gelen kar suları ve Derbent deresinden alan gölde, turna balığı, yayın balığı, sazan türleri ve alabalık bol miktarda bulunuyor. Balık yemeği seviyorsanız göl kenarındaki restoranlar sizin için iyi bir adres olabilir.