Erkeğin kendini rezil etmesinin 1001 yolu
Cosmopolitan/ Mehmet Can
Bundan yaklaşık bir yıl önce bu dergide ‘’Kadınların bittiği anlar’’ adlı bir yazı yazmıştım. Sezar’ın hakkını Sezar’a vermek ve biraz da eğlenmek için şimdi de bu durumun erkek tarafına bakalım…
Günlerin Köpüğü
►ABD’de kadın bir psikolog, hastalarını soyunarak tedavi ediyormuş. Sonunda ruh hastalığımın bir işe yarayacağını biliyordum!
► Bloguma ambargo koydular: “Bu siteye erişim mahkeme kararıyla engellenmiştir”. Bana mahkeme celbi gelmedi ki hiç?
► Köşe yazarları her cümlenin sonuna mutlaka üç nokta işareti koymuyorlar mı? Sinir oluyorum...
► Şimdi fark ettim ki ben de koyuyormuşum... Kendime de sinir olayım bari yeri gelmişken!
► Mart ayındaki favori cümlem: “Oğlum olursa adını okyanus koyacağım, dalgası büyük olsun diye!”
► Yabancı ülkelerde yapılan protestolar bizimkilere göre çok daha eğlenceli ve yaratıcı oluyor farkında mısınız? Soyunmak, Meksika dalgası yapmak, bedava bira ve patates dağıtmak gibi. Biraz biz de feyz alsak?
Erkeğin kendini rezil etmesinin 1001 yolu
Seçtiğiniz her iki yolun da iyi ve kötü sonuçları olabilir. Asıl merak ettiğim, uzun vadede çok üzüleceğimizi bilerek neden çözüm bulmayı erteleriz? Hep konuşulur erkekler arasında, “Bu çirkin adamın bu güzel kızın yanında ne işi var?’’ meselesi. Hasetimizden çatlayan bizler de çamur atmaya başlarız “parası, arabası çoktur’’ diye. Halbuki durum hiç de öyle değildir; o erkekler konuşmayı, düzgün davranmayı, espri yapmayı ve eğlenceli olmayı bilirler sadece, o kadar! Yazıya ilhamı bir kadının anlattıklarından aldım. Hikaye şu; son derece yakışıklı bir erkeği kayak pistinin başında görüyor çapkın kızımız. Güzel bakış fırlatmalar, ilgi çekmeye çalışmalar derken sırası geliyor telesiyeje binip gidiyor kız. Aradan vakit geçiyor, bir de bakıyor ki çocuk aynı yerde heykel misali duruyor. Yılmıyor kız, ortak bir tanıdık buluyor, “Niye burada duruyor” diye soruyor merakından.
Erkeğin kendini rezil etmesinin 1001 yolu
Cevap çok net oluyor; “Ha o mu kaymayı bilmiyor.” Sonrasını tahmin edersiniz, çapkın kızımız bir daha esas oğlanın yüzüne bile bakmıyor…
Buradan çıkarılabilecek iki sonuç var; erkeklerin tercih edeceği sonuç “kadınlar gaddardır” ama aslında doğrusu şu: Sopagibidururetrafıkeseryerebakaryürekyakarım erkekler kadınları çek-mi-yor! Burada bir parantez açmak istiyorum. Ne de olsa bu paragrafa kadar bana sabreden kadınlardansanız, “Peki sen ne yapıyorsun Mehmet Beyyy” dediğinizi biliyorum. Cevabım net: “Eğer bilmiyorsan, yapma!”. Halıcılar derneği ayağa kalkacak belki ama; Kapalıçarşı’da “Karpıt madam, fayf dallırs’’ tarzı İngilizce konuşmayın -eğer ingilizce iyi bilmiyorsanızmesela. İşin daha da kötüsü, özellikle Türk erkeklerinin çok iddialı olduğu konularda da rezil olmak. “Ben bir şişe rakıyı deviririm” iddiasında olan bir erkeğin içkinin şişede durduğu gibi durmadığını bilmediğini bir hayal edin... Bunların arasında en beteri ise konuşana kadar ilah olan tipler. Karşısındaki kadın, adam ne dese bir yandan gülmekten kırılacak diğer taraftan gerdanını kıvıracak haldeyken, öyle bir laf ediyor ki, sonrasında yıllarca dedikodu malzemesi oluyorlar.
Erkeğin kendini rezil etmesinin 1001 yolu
Bu duruma düşen erkeklere yazık diyeceğim ama diyemiyorum, çünkü onlar olmasa ne ben bu yazıyı yazabilecek malzeme bulabilirim ne de birlikte olabileceğim bir kadın! “Nisan-Mayıs ayları, gevşer gönül yayları” diye boşuna dememişler. Önümüz bahar, kalbiniz boş ise karşınıza pek çok aday çıkacaktır. Ben diyorum ki, bu ayki Cosmo’yu yanınızdan eksik etmeyin. Yeni bir erkekle tanıştığınız zaman da açın benim sayfamı, bir güzel karşınızdakini teste tabi tutun, bakalım sınavı geçebilecekler mi? Geçemezlerse, haberim olsun. Olsun ki bana daha da çok yazacak malzeme çıksın… Yazar olmanın en güzel tarafı da bu aslında. Bir an soluklanıp yazımı baştan okuyunca, sanki erkekler bana gıcık oluyor, kadınlar da bayılıyor imajı oluşuyor. Bu durum bu yazıyı yazmak için oturduğum kafede bir yandan karşımda oturan güzel kıza gülücükler atmaya devam ederken, bir yandan da yemek siparişimi verene kadar devam ediyor. Siparişimi alan garsona dilimin sürçmesi sonucu: “Zebzeleri çok pişirmeyin lütfen’’ diyorum, tabii kızcağız arkasına bile bakmadan kaçıyor. Kadınlar gerçekten de pek zalimsiniz, hepinizden şikayetçiyim!
Sonuçta ben de bir erkeğim.