İspanyol tarzı bir sayfiye evi

House Beautiful

Küçük bir evi en iyi biçimde ortaya çıkarmak istiyorsanız, incelikli bir renk yelpazesi ve net çizgilerde doğal malzemeler kullanmalısınız.

İç mimar ve tasarımcı Chris Barrett, Brentwood’daki 1929 yapımı evinin
İspanyol Koloni dönemi mimarisine çok yönlülük kazandırmış. Salondaki şöminenin üstündeki küçük ‘Van Eyke’ ayna Charles Fradin’den ve oymalı aynanın minyatürü. “Aynanın mekana boyut kazandırması için büyük olması gerekmiyor,” diyor tasarımcı.

Sarmaşık gülleri terra-cotta zeminli ön verandayı yumuşatıyor. Barrett, meşe ön kapıyı ‘sanki ezelden beri oradaymış gibi’ görünecek şekilde tasarlamış.

Salonun odak noktası, Cavendish Grey’den 18. yüzyıl kireçtaşı şömine. Barrett bu mekanda dönem mobilyalarını, sözgelimi 1950’lerden bir çift İtalyan koltuğu ve yüzyıl ortasına tarihlenen bir sehpayı, kendi tasarımı olan etekli kanepe ile harmanlamış. “Bütün siluetler birbirini tamamlıyor, çünkü hepsi yuvarlak hatlı.” Donghia ‘Sauvage’ doğal ipek-jüt perdeler pürüzsüz alçı duvarlarla dokusal tezat yakalamış. Kanepe duvarını büyük bir Brian Hodges fotoğrafı süslüyor.

Tavana kadar uzanan kitaplıklar, yemek odası, ofis, kütüphane bölümüne derinlik katıyor. “Eşyaların etrafında boşluklar kalmalı. Böylece onlara nefes alacak alanlar açmış olursunuz,” diyor Barrett. Danimarka’dan Barok bir masa, hem yemek masası görevini üstleniyor hem de evin köpeği Frankie’nin takılabileceği bir mekan oluşturuyor. Hollyhock’tan ince ağ görünümlü fener ve 19. yüzyıl ‘Windsor’ sandalyelere dönüştürülmüş bambu sandalyeler Çin rüzgarı estiriyor.

Salonun bir köşesinde yerini almış ‘Tansu’ konsol, görsel bir odak noktası yaratıyor ve görkemli bir hava yaratıyor.

Barrett, 1860’lardan kalma güzel bacaklı yüksek Çekoslovakya masayı J. F. Chen’den bulmuş ve “Yemek masası için fazla küçük, ama hiçbir şey koymayacak kadar da değil,” dediği mutfağa çok yakışmış. Kahvaltı yapmak ve terasta büfe olarak kullanmak için ideal.

Dolap yerine kullanılan raflar, küçük mutfağın daha büyük görünmesini sağlamış ve Barrett’a çeşitli biçimlerdeki sürahilerini ve küçük resimlerini sergileyebileceği bir alan yaratmış. Solgun ‘Calacatta Gold’ mermer tezgahı, beyaz Waterworks fayanslar tamamlamış.

Bir İspanyol yatak başı ve 19. yüzyıldan kalma koltuk 2,40x3,60 metrelik misafir odasına antikacı havası kazandırmış.

Barrett’ın bahçesinden toplanan güller, ‘beyaz-üstüne-beyaz-üstünebeyaz’ renk paletine feminen bir hava kazandırıyor.

Barrett, terastaki divanının minderleri için vintage duvar kağıtlarından ve dokumalarından esinlenerek dış mekan kumaşları tasarlamış.

Ebeveyn banyosunun lavabo dolabı ve ecza dolapları Barrett’ın ihtiyaçları göz önünde bulundurularak özel olarak yapılmış. Küvet ayrı bir nişe yerleştirilerek oda içinde oda algısı yaratılmış. Böylece mekan olduğundan büyük görünmüş.

Paola Lenti’nin ‘Float’ uzanma koltukları, pembe renkleriyle gözü tepeden aşağıya, bahçenin daha alt kısımlarına kaydırıyor.

İşlemeli vintage yastık Maison au Naturel’den ve Barrett’ın özel yapım kanepesindeki yerini almış.

1950’lerin koltuğunun üstündeki Ikea post, Bob’un yumuşak dinlenme köşesi.

Anthropologie Fas halısının üstündeki vintage ‘Lane’ komodin, tasarımını Barrett’ın yaptığı beyaz denim yatak başının yanında yerini almış.

Rustik bir Fransız bistro masası ve sandalyeleri Inner Gardens’tan ve Barrett’ın Milano’dan aldığı keten örtü ve peçetelerle canlandırılmış. “Kendinizi Siena’da sanabilirsiniz,” diyor tasarımcı.

Mutfağın terasında yüzyıl ortasından koltuklar ve taş tablalı demir sehpalar, Barrett’ın tasarladığı L şeklindeki sedir ile güzel bir tezat yaratıyor. Yastıklar onun yeni dış mekan tekstil koleksiyonundan kullandığı canlı desenlere bürünmüş.