İzlemeniz gereken moda filmleri
Soğuk havanın keyfi, evde filmle çıkar. Sevdiğiniz konu modaysa ve hala bu filmleri izlemediyseniz; şimdi tam sırası!
Coco Before Chanel – Coco Chanel'den Önce
Yetimhanede başlayıp, kabare şarkıcılığına uzanan daha sonra da dünyanın en önemli modacısı olma yolunda ilerleyen, masal gibi bir hayat. Gerçek adı Gabriella Chanel olan Coco Chanel 'in Paris'e taşınmadan ve ünlü olmadan önceki yaşamından kesitleri sergileniyor.
İzlemeniz gereken moda filmleri
The Devil Wears Prada – Şeytan Marka Giyer
New York'ta yaşayan sade ve naif bir genç kız olan, henüz gazecilikten mezun Andrea Sachs bir işe girer. Runaway Magazin'in acımasız yöneticisi Miranda Priestly adlı güçlü ve sofistike bir kadının ikinci asistanı olarak görev almıştır. Andrea'nın hayali iyi bir gazeteci olmaktır. Söz konusu görev için aslında sıradan bir tarzı olsa da mücadeleci yapısı ile hızla başarı kazanacaktır. Ancak bu durumun da bedelleri vardır. Andy, kendisine uzak gibi görünen Miranda'nın o şatafatlı dünyasında bir yer kazanmıştır ancak önceki dostları ve tüm sevdikleri kendisinden kilometrelerce uzakta kalmış gibidir. Film, Lauren Weisberger'in altı ay liste başında duran romanından uyarlanmıştır.
İzlemeniz gereken moda filmleri
Valentino: The Last Emperor
Orta sınıf bir aileden gelen Valentino Clemente Ludovico Garavani, bir gün kimsenin hayal dahi edemeyeceği bir markanın kurucusu olur. Moda dünyasının en ilham verici markalarından biri olan Valentino'yu 45. kuruluş yılında ortaya çıkan film, Valentino'nun organize ettiği şovlar ve defilelerde gezinerek moda dünyasında olup bitenleri kameraya yansıtıyor. Matt Tyrnauer'ın yönetmenliğini yaptığı belgesel, Valentino'nun şık ve ışıltılı dünyasında boy gösteren ünlü moda ve sosyete ikonlarının yanı sıra bu görkemli moda imparatorluğunun içerisinde neler olup bittiğini de mercek altına alıyor.
İzlemeniz gereken moda filmleri
Zoolander – Zırtapoz
Yönetmenliğini Ben Stiller'ın üstlendiği 2001 tarihli Zoolander filmi 15 yıl aradan sonra yeniden beyaz perdeye konuk oluyor. Zamanının moda ikonu olan modelimiz Derek, bu defa Hansel ile birlikte tekrardan podyumlar dönmeye karar verirler. Ancak zaman Derek ve Hansel'e acımasız davranır. İşler tahmin ettikleri gibi kolay olmayacaktır. Podyumlar artık sosyal medyanın elindedir. Filmin yönetmen koltuğunda Ben Stiller oturuyor. Senaryo yazarları Justin theroux ve Ben Stiller & John Hamburg ve Nicholas Stoller var. Owen Wilson, Ben Stiller ve Will Ferrell'ı başrollerinde izleyeceğimiz filmde Penelope Cruz, Justin Bieber ve Milla Jovovich gibi ünlü isimler kamera karşısına geçiyor.
İzlemeniz gereken moda filmleri
Funny Face – Şahane Macera
Moda yayıncısı Maggie Prescott fotoğrafçı Dick Avery'den yeni bir yüz bulmasını ister. Yepyeni ve çok farklı bir model! Dergi ekibiyle birlikte şans eseri çekim yapmak için gittikleri Greenwich Village'daki bir kitapçıda çalışan Jı'yu kimse farketmez. Oysa bu kitap kurdu, 'entel' kızın eşi bulunmaz havası ve güzelliği Dick'in gözünden kaçmamıştır.
İzlemeniz gereken moda filmleri
Diana Vreeland: The Eye Has to Travel – Diana Vreeland: Göze Ziyafet Gerek
Harpers Bazaar dergisinin ilham verici moda editörü Diana Vreeland'in iş ve özel hayatını işleyen 2011 yapımı bir belgesel The Eye Has to Travel.
İzlemeniz gereken moda filmleri
Yves Saint Laurent
1957 yılında, Paris'teyiz. Henüz 21 yaşında olan üstün yetenekli tasarımcı Yves Saint Laurent, moda gurusu Christian Dior'un sağ koludur. Christian Dior ansızın hayatını kaybettikten sonra işlerin başına geçen Saint Laurent, ilk tasarımını hazırladıktan sonra ünü tüm hızıyla yayılmaya başlar. Artık moda dünyasının yükselen yıldızıdır. Bir moda şovu sırasında Pierre Bergé ile karşılaştığında ise hayatını tamamen değiştirecek bir ilişkiye adım atmış olur. Birbirlerine aşık olan ikili, iş hayatında da birlikte hareket etmeye başlarlar. Üç yıl sonra ise kendi markasını, Yves Saint Laurent'i yaratmış olur. Ne var ki Yves Saint Laurent'in yaratıcılığı hem özel hayatını hem de iş yaşamını etkiler hale gelir. Jalil Lespert'in yönetmenliğinde çekilen film, Laurence Benaïm'in kitabından Jacques Fieschi, Jalil Lespert ve Marie-Pierre Huster tarafıdan beyzperdeye uyarlandı. Başrol Yves Saint Laurent'i ise Pierre Niney canlandırıyor.
İzlemeniz gereken moda filmleri
Iris
Belgesel, New York moda sahnesinde onlarca yıl varlığını sürdüren yetenekli, kıvrak zekâlı ve göz alıcı olan 93 yaşındaki Irıs Apfel'ı anlatıyor. Bir moda filminden ziyade, belgesel nasıl yaratıcı olunacağına ve Irıs'in ileri yaşına rağmen ilham veren, yükselen ruhunun hikâyesine odaklanır. IRIS, bir kadının moda için duyduğu coşkuyu tasvir ederek, sanatın insanların hayat desteği ve giyinmenin gerçek hayatın bir deneyden başka bir şey olmadığını hatırlatır. Hayatındaki göz kamaştırıcılığın bolluğuna rağmen Irıs, var olan iş etiğini benimseye devam etmiştir. "Çalıştığımdan dolayı şanslı hissediyorum. Eğer sevdiğiniz bir şeyi yapacak kadar şanslıysanız diğer şeyler kendiliğinden gelir." der Irıs Apfel.
İzlemeniz gereken moda filmleri
Dior and I
2011 senesinin mart ayında, John Galliano dünyanın en prestijli moda evlerinden biri olan Dior'dan olaylı bir şekilde ayrıldıktan sonra, tahtına kimin geçeceği telaşı tüm moda dünyasını sarmıştı! dior-raf-simons-1Ve gerçekten ünlü Fransız moda evi, uzun süre markasının 'kalbini' teslim edeceği yeni sanat direktörünü aradı. Nihayet 2012 yılının nisanında Raf Simons bu mühim göreve layık görüldüğünde, Belçikalı tasarımcının yaratacağı harikalardan herkes bir haberdi.
Raf Simons kesinlikle beklenen bir tercih değildi. Bir defa erkek koleksiyoncusu olarak biliniyordu. Minimalist, politik ve kışkırtıcı tarzı ile kabul görmüştü. Dior'un feminen, zarif ama bir o kadar da cesur ve 'avant-garde' kimliğini özümseyip onu modern tasarımlarla podyuma yorumlayabileceği tartışma konusu halindeyken, Simons ilk Haute Couture defilesi için kolları sıvadı. Önünde sadece 8 haftası vardı!
yellowtrace_dior-autun-2012Bütün moda otoritelerinden tam not alacağı şovun hazırlanması elbet oldukça çetrefilli bir mücadeleydi. İşte "Dior and I", bütün bu hazırlık dönemini gözler önüne seren bir belgesel denemesi. Hayır film sandığınız gibi, modanın büyülü dünyasını, romantik Dior kadınını, zarif siluetleri beyaz perdeye taşımıyor. Bilakis! Moda dünyasının baş döndüren temposunu, temponun yarattığı kaosu, kaos içerisinde her daim öne çıkmak zorunda olan moda evlerinin çabasını, bitmeyen rekabeti, acımasız eleştirileri ve zamana karşı verilen 'en iyi' olma performansını gözler önüne seriyor. Doksan dakikalık "Dior and I", ilk defa moda dünyasının mutfağını izleyici ile buluşturuyor. Hem de Raf Simons'ın birebir yaşadıkları ile… Baska bir deyişle, burada bir markanın 'kalbi' pozisyonundaki sanat direktörünün, markanın kültürel mirası ve özünden beslenerek, yaratıcılığını nasıl işleve soktuğuna şahit oluyoruz.