Kilolarla savaşmadan önce kendinle barış
Cosmopolitan / S. Gonca Güzel
Birçoğumuzun kilo ile problemi neredeyse hayatının parçası olmuş gibidir. Hatta bu kiloları vermek de hayatımızın amacı haline gelmiştir. Kilo ile problemlerin başlaması neredeyse galibi belli olmayan bir savaşa benzer; kilo vermeye çalışırsınız, verdikçe mutlu olursunuz, ideal kilonuza inersiniz. Daha sonra ise hayatınızın aynı olduğunu keşfedersiniz, bir anda kilo vermekle hayatınızdaki problemlerin çözülmediğini kavrarsınız. Hâlâ aynı sıkıntılar devam etmektedir, hâlâ kendinizi güvensiz veya yalnız hissedersiniz. Çözüm yolu ararken yemek yemenin sizi mutlu ettiği küçük, tatlı anları aramaya ya da anın mutluluğunu besinlerle yakalamaya başlarsınız.
Kilolarla savaşmadan önce kendinle barış
Evet; duygularınızı yemek yiyerek bastırmaya başladığınız anda o aynı kısırdöngü hayatınıza geri döner. Kilo almışsınızdır. Hatta belki de verdiklerinizin çoğunu! Yine mutsuz olursunuz, çünkü şişman olmak sizin için mutsuzluk demektir. Sonra yine diyet yapmaya başlarsınız ve bilindik aynı döngü devam eder: Mutsuzluk, şişmanlık, depresyon, motivasyon, diyet, zayıflama, mutluluk, mutsuzluk şeklinde... Özellikle zayıf olmak için kısa süreli şok diyetler yapmaktan çekinmiyorsanız, yalnızken, kızgınken ya da üzgünken yemek yiyorsanız beslenme ile ilişkinizi tekrar gözden geçirmeniz gerektiğini söyleyebiliriz.
Kilolarla savaşmadan önce kendinle barış
Sorunun Kaynağını Bulmak Şart
Zor kilo verdiğini söyleyen kişileri incelediğimizde çoğunun çocukluk yıllarından gelen bir kilo problemi olduğunu görürüz. Bu kişiler besinlerle duygusal ilişki kurmaya çocukluk dönemlerinde başlamışlardır, hayatları diyet yapmakla geçmiştir. Zayıflamayı öncelikli ama hiçbir zaman ulaşabileceklerini düşünmedikleri son hedefleri yapmışlardır.Anne ve babalar gençlik döneminden itibaren bu kişileri diyet yaptırmaya zorlamış ve üzerlerinde baskı ve kontrol kurmuşlardır. Aslında “Kronik diyetçilik” veya “Müzmin şişmanlık” adıyla da adlandırılabilecek bu durum öyle tehlikeli ve derin ki! Sırf zayıflamak uğruna içeriğinde ne olduğunu bilmediği ilaçları içen, liposuction yaptıran veya mide kelepçesi ameliyatı olup hayatını kaybeden insanları düşündüğümüzde bu konuya çok daha geniş ve derinlemesine bakmamız ve önemsememiz gerektiğini görüyoruz. Küçük yaşlarda kilo problemi ortaya çıkınca çocuklarını spora veya sağlıklı beslenmeyi öğrenmeye yönlendireceklerine onları suçlamayı, reddetmeyi veya onlardan utanmayı tercih eden o kadar çok aile var ki! Oysa çocuğun o dönemde ihtiyacı olan tek şey sevgidir. Sevgi vermeyen, çocuğu beslenme uzmanları yerine akupunktur uzmanlarına, sıkı diyetçilere, estetik uzmanlarına götüren ve metabolizmalarının bozulmalarına sebep olan aileler aslında bu problemi daha da büyütüyor.
Kilolarla savaşmadan önce kendinle barış
Zor Kilo Verme ve Kronik Diyetçilik
Şişmanlama konusunda en önemli ve aslında bilinmeyen tek kural var: Bir insan bazal metabolizma hızının altında kaloriyle beslenirse kilo kaybeder ama bu, hızlı ve zararlı bir kilo kaybıdır. Bu beslenme şekli iki hafta sürerse bazal metabolizma hızının yaklaşık yüzde 20’si kaybolur. Bu şekilde beslenmeye üç ay devam edilirse metabolizma hızı yarıya düşer ve sıkı diyet programı bırakıldığı anda altı ay içinde fazlası geri alınır. Bu da zor kilo verenlerin en temel hatasıdır. Bundan sonra ise kronik diyetçilik başlar. Kilo verir ve kilo alırsınız, kilolar katlanarak artar. Sonunda ise müzmin şişmanlığa terfi edersiniz. Daha sonra ne yapsanız fayda etmez, kilo vermekte zorlanırsınız.
Kilolarla savaşmadan önce kendinle barış
Vücudunuza bu kadar acı çektirdiğiniz için duygusal yemek yeme alışkanlığınız ise daha da şiddetlenir. Buraya kadar anlattıklarımın yarısına bile sahipseniz şimdi durun ve derin nefes alın. Aşağıdaki sorulara cevap verin.
1. Kilo almak sizin için ne demek?
2. Kilolu olunca kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Kilo verince kendinizi nasıl hissediyorsunuz?
3. Hayatınızda eksikliğini çektiğiniz en temel duygu ne?
4. Duygularınızı yaşamaktan korktuğunuzda besinlerle bunu bastırmaya çalışıyor olabilir misiniz?
5. Yemek yemek sizin için ne ifade ediyor?
6. Kendinizi bütün olarak seviyor ve kabul ediyor musunuz?
Kilolarla savaşmadan önce kendinle barış
Kronik diyetçiyseniz bu soruları yazarak çalışın ve aslında neyin eksikliğini çektiğinizi ve o duygunun yerine ne koyduğunuzu keşfedin. Güven, sevgi aradığınız her neyse o aslında içsel olarak kendinizde hissetmediğiniz ama aslında içinizde olan bir duygudur. Sevginin yerini yemek alınca duygusal beslenme problemleri ve oburluk başlıyor, bu da birçok kilo probleminin temelini oluşturuyor. Güçlü olun, hayatınızın sorumluluğunu alın ve kendinize ‘Bunu ben yarattım ve ben halledeceğim’ deyin. İçinizde sizi sabote eden duyguyu bulun, sizi yoldan çıkaran ve cezalandıran o sabotajcı sesle savaşmayı bırakın. Onu kabul edin ve serbest bırakın. Güç ve sorumluluğunuzu bütünüyle ele aldığınızda değişimler geçireceksiniz.
Kilolarla savaşmadan önce kendinle barış
Bilinçaltının Gücü
Reklamlarda, medyada her yerde insanları bilinçaltından etkileyen subliminal mesajlar var. Bu mesajlar ile her gün kandırılıyoruz. Mesela bir fast-food reklamı ile bir hamburgerin çok lezzetli ve dayanılmaz olduğunu bilinçaltımıza kaydediyoruz. Aslında lezzetli ve dayanılmaz olduğuna inanırsanız salatalık ve yoğurt bile vazgeçilemez olabilir. Çikolata çok lezzetli olabilir ama muzun da tadına vararak ve lezzetli olduğuna inanarak yerseniz ondan da çok zevk alırsınız. Bu yüzden size öğretilen mesajları değil, kendi seçimlerinizi yapmalısınız.
Diyet Yerine Dengeli Beslenin
Eğer kronik diyetçiyseniz öncelikle kilolarla savaşı bırakıp kendinizle barışmanız gerekiyor. Bu yüzden bedeninizi dinleyin ve kendinize
güvenin. Dengeli beslenin ve sadece kendinizi aç hissetttiğinizde yemek yiyin. Farkında olarak beslenin yani her besinin hakkını vererek tadına vararak, ondan mutlu olup şükrederek beslenin. Eskiden her yemekte dua eden bir toplumduk. Siz de yemeye başlamadan önce ve sonra teşekkür edin ve yemeği suçluluk duygusuyla değil, mutlulukla yiyin.
Kilolarla savaşmadan önce kendinle barış
Kendini Yöneten, Dünyayı Yönetir
Şunu unutmayın ki beslenmenizden ve kendinizden sadece ve sadece siz sorumlusunuz. Kendinizi kontrol etmeyi değil yönetmeyi seçin. Bu sebeple önce kendi sağlığınıza değer verin. Her zaman güçlü ve güvende olduğunuzu bilin ve bunu hissedin.
Bağımlılığı Kırın
Beslenmeyle ilgili duygularınızın sizi yönettiği durumlarda en çok hangi yiyecekleri yediğinizi bir not defterine yazın. Hamburger, çikolata, veya patates kızartması gibi sizi yatıştıran bu zararlı besinler için bir kabul etme çalışması yapın. Mesela kendi kendinize ‘Çikolataya bağımlılığım var ama buna rağmen kabul ediyor ve onaylıyorum’ deyin. Her birini kabul ettikten sonra bu besinlerin karnınıza bir bağla bağlandığını hayal edin ve ışıktan bir kılıçla o bağları kırın ve o yiyecekleri sonsuza kadar serbest bırakın.