Madrid rehberi
Şamdan
İspanya’nın başkenti Madrid, eski ile yeniyi bir arada sunan merak uyandırıcı bir şehir. Adım başı tarihi bir yapıya rastlayacağınız şehir, kültür, müzik ve eğlence anlamında da beklentileri karşılayacak özelliklere sahip...
Madrid rehberi
İber Yarımadası’nın ortasında yer alan Madrid, yarımadanın merkezi olduğu kadar, İspanya’nın da başkentidir. 1562 yılında başkent olan şehir aynı zamanda Avrupa’nın denizden en yüksek olan şehridir. Habsburg imparatorluğu döneminde de önemli bir merkez olan şehir birçok değerli tarihi eserlere sahiptir. Eski ile yeninin merak uyandırıcı karışımını yansıtan Madrid, önemli bir kültür merkezi olmasının yanı sıra barları, kafeleri, gece kulüpleri ve diskoları ile canlı bir metropoldür.
Madrid rehberi
Madrid’i gezmeye başlanacak en iyi nokta, 10 sokağın birleştiği ve 'Güneş Kapısı' anlamına gelen Puerto Del Sol’dur. III.Carlos’un heykeli ve Madrid’in arması olan Madrano ağacına uzanmış ayı heykeli de burada. bulunuyor. Şehrin en önemli yapıtlarından biri, 17. yüzyıl mimari başyapıtlarından olan Plaza Mayor (Ana Meydan). Boğa güreşlerinin, törenlerin, hatta halka açık infazların yapıldığı, trafiğe kapalı toplanma mekanı olan meydanda II. Felipe’nin atlı heykeli yer alıyor.
Madrid rehberi
Manzaranes Vadisi’ne bakan uçurumun tepesinde, düzenli bahçelerin arasına kurulmuş olan Palacio Real (Kraliyet Sarayı) V. Felipe tarafından eski Mağribi Kalesi yerine yaptırılan bir saray. 18. yüzyılın ortalarından, 1931 yılında Kral Alfonso’nun sürgüne gitmesine kadar tüm İspanyol krallarının ikametgahı olan sarayda Rokoko tarzındaki Gasparini Salonu, 145 kisinin rahatça oturabileceği Resmi Yemek Salonu ve Tiepolo’nun muhteşem tavan freşklerine sahip, Taht Salonu, burada görülebilecek 50 odanın en önemlileri arasında sayılabilir. Madrid’in ana caddesi olarak kabul edilen Gran Via da mutlaka görmeniz gereken yer arasında. Dükkanlar, oteller, restoranlar, tiyatrolar, kafe ve gece kulüpleri ile dolu olan Gran Via hem gece hem gündüz çok renkli ve hareketli.
Madrid rehberi
Madrid’de mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri de Prado Müzesi. 1785-1819 yılları arasında inşa edilen müze, İspanya monarsisinin olağanüstü hazineleriyle dolu. Dünyanın en büyük İspanyol ressamlarından El Greco, Ribera, Zurbaran, Velazquez, Murillo ve Goya’nın eserlerinin yanı sıra Rubens, Rafaello, Tiziano ve Tintoretto gibi eski İtalyan ustaların da değerli eserleri de bu müzede. Madrid’in en sevilen gezinti yerlerinden birisi Retiro Park. 17. yüzyıl Habsburg av arazisi olan park, ağaçlık caddeleri, çiçek tarhları, bankları, gül bahçesi, sandalla gezilen gölü ile 121 hektarlık bir alanın içinde bulunuyor. Madrid’de mutlaka bir gece Flamenko müzik yapan gece kulüplerinden birine gidin. Hızlı ritmi,şakırdayan parmakları, tepinen topukları, rengarenk elbiseleri ve heyecan uyandıran sarkıları ile İspanya’da mutlaka görülmesi gereken yerlerden birisidir buraları. Flamenko şarkıları iki ana grupta toplanıyor. Canlı ve neseli ‘cante chico’ ve yavaş, insanın içine işleyerek aşktan, ölümden ve insanlık dramından söz eden ‘cante jonto’. Bu arada aklınızda olsun; İspanyollar saat 22.00’den önce akşam yemeklerini yemedikleri için gece hayatı geç başlayıp geç bitiyor.