Osmanlı saraylarından günümüze dans
Touch İstanbul/Şule Kaya
Unutulmuş Osmanlı saray dansları, Berrak Yedek’le yeniden hayat buluyor. Uzun yıllar yurtdışında yaşamasına rağmen geleneksel Türk danslarına yönelen dansçı, hazırladığı üçlemenin son ayağı olan “Taksim Taksim”le bizlere geçmişimizi anlatıyor.
Berrak Yedek, beş yaşından bu yana yurtdışında yaşıyor. Dans eğitimini Almanya, Suudi Arabistan, İngiltere, Rusya ve İngiltere’de aldıktan sonra 1992 yılında Boğaziçi Üniversitesi’nde okumak üzere bir süreliğine Türkiye’ye dönmüş. Farklı ülkelerde birçok farklı dans dalını deneyen sanatçının geleneksel Türk danslarına yönelmesini sağlayan kırılma noktası da bu sıralarda olmuş.
Osmanlı saraylarından günümüze dans
Türkiye’ye geldikten kısa süre sonra bir konserde dinlediği ney taksimleri Berrak Yedek’in tüm dikkatini Klasik Türk Müziği’ne vermesine neden olmuş. Uzun yıllar sadece musiki dinlemiş, en çok ilgisini çekenler ise taksimler olmuş: “Beni taksimlerde etkileyen, her birinin bir ‘hal’e dokunması, içimizdeki bir durumu harekete geçirmesiydi.”
Osmanlı saraylarından günümüze dans
Çıkış noktası saray estetiği
Projenin son ayağı ise 12 Aralık’ta Bilgi
Üniversitesi’nde prömiyeri yapılan “Taksim Taksim”. Sanatçının bu projedeki çıkış noktasını Türk klasik müziği eserleri ve Osmanlı saray estetiği oluşturuyor: “Altı dansın bulunduğu gösteri/konserin özü muhabbet. Yani dansla müziğin uyumu. Aynı zamanda sazendelerle dansçının muhabbeti.”
Osmanlı saraylarından günümüze dans
Kardeşi Burak Yedek, üfl ediği neyiyle bu projede de dansçının yanında. Ayrıca neyzen Salih Bilgin, tanburi Murat Aydemir, perküsyonist Türker Çolak ve arp sanatçısı Zeynep Öykü de Yedek’e eşlik ediyor. Gösteride 16- 20. yüzyıllara ait pek çoğumuzun bildiği Klasik Türk Müziği eserlerinin yanı sıra, bugüne kadar duyulmamış besteler de çalınıyor. Berrak Yedek, Taksim Taksim projesi için “Ne bir müzikli dans gösterisi ne de danslı bir konser. Gösteriyi ilginç kılan nokta da bu” diyor ve şöyle devam ediyor: “Bu gösteride musiki ve dans kendi değerlerini koruyarak, kendi dillerini kullanarak eşit oldukları bir ortamda karşılaşıyor ve muhabbet haline giriyor. Amacımız otantik, tarihi bir gösteri yapmak değil, tarihteki izlerden, seslerden esinlenerek bugünün sanatçıları olarak bir düş, duygu, dans ve müzik dünyası yaratmak.”
Osmanlı saraylarından günümüze dans
Peki bu üç projeyi birbirine bağlayan özellik ne? Berrak Yedek şöyle yanıtlıyor: “Hepsinin birer taksim ya da birden fazla taksimlerden oluşması. Belirli bir koreografi yok. Taksim sanatında olduğu gibi belirli bir yön var ama her seferinde bu güzergah farklı biçimlerde yaratılıyor.”