Sade ve doğal: Shailene Woodley

Sinema

“Senden Bana Kalan”da canlandırdığı Alexandra rolüyle, sinemada sağlam bir kariyer sahibi olacağının işaretini veriyor.

Dört yaşından beri kameralarla iç içe bir yaşam sürdüren Shailene Woodley, oyunculuğunu bir süredir televizyon dizilerinde sürdürüyordu. 2008-2011 yılları arasında yayınlanan ve genç seyirci kitlesini hedefleyen ABC aile dizisi The Secret Life of the American Teenager kariyerinin dönüm noktası oldu. Woodley, tıpkı “Juno”daki gibi, 15 yaşında hamile kalan ve anne olmayı seçen Amy Juergens’i canlandırdı. Ona göre dizi, Amerikan gençliğinin cinsellikle olan ilişkisini ele alıyor ve ebeveynlerle ergenlik çağındaki gençler arasında bir köprü kurmayı başarıyordu.

1991 doğumlu oyuncu The Secret Life of the American Teenager’a kadar, çocuk oyuncu olarak pek çok popüler dizide yer aldı. Bunların arasında, Without a Trace, Everybody Loves Raymond, CSI:NY ve My Name is Earl de var. O.C. dizisinde altı bölüm boyunca Mischa Barton’ın canlandırdığı Marissa’nın kız kardeşini oynaması popülaritesini arttırdı. Hemen hemen eşzamanlı olarak, “A Place Called Home” adlı TV filminde Ann Margaret’in kızı rolünde yer aldı. Ertesi yıl, Amerikan gençlik edebiyatının 1980’lerdeki örneklerinden American Girl serisinden uyarlanan, 1750’lerde geçen Felicity: An American Girl Adventure dizisinde Felicity karakterini oynadı. Bu onun ilk başrolü olduğundan kariyerinin evrilmesinde önemli bir yere sahipti.

İlk sinema filmi, çok küçük bir rolde gözüktüğü “Moola”ydı. Sinema kariyerinin dönüm noktası ise yılın en fazla övgü toplayan filmlerinden biri olan “Senden Bana Kalan” oldu. George Clooney’nin canlandırdığı Matt King’in büyük kızı Alexandra rolü ona başta Altın Küre ödülleri olmak üzere filmin katıldığı pek çok festivalde çeşitli adaylıklar ve ödüller getirdi.

Woodley, kendi yaşına yakın bir karakter olan Alexandra’yı canlandırırken metot oyuncuları gibi davranmadığını, yaşayan bir karakter ya da bir dönem filmi sözkonusu değilse rollerine araştırma yaparak hazırlanmadığını belirtiyor.

Eleştirmenlerin ortak görüşü Woodley’nin karakterinin tüm keskinliklerini ve derinliklerini perdeye aktarmada harikulade bir performans sergilediği yönünde. Bunda oyuncu seçimi ve yönetimindeki becerisiyle tanınan yönetmen Alexander Payne’in de büyük payı var mutlaka. “Senden Bana Kalan”da hem güzelliği hem de yeteneğiyle dikkatleri üzerine çeken ve önemli bir çıkış yapan genç oyuncunun ileride çok daha sık karşımıza çıkacağına kesin gözüyle bakabiliriz.