The Future
Pati Pati'nin gizemli hayatı: The Future
Kediseverlere müjde! Bir kedinin başından geçen maceraları anbean belleğimize kazıyan bağımsız bir film niteliğinde olan The Future, kedi sahiplerinin yapması gereken tüm fedakırlıkları etraflıca beyazperdeye yansıtıyor.
Arzu Çevikalp
The Future
Hayatınızda hiç konuşan bir kedi duydunuz mu? İşte karşınızda tüm sorunlarını anlatan ayağı sakat bir kedi var. Hadi hep beraber kedinin macerasını dinleyelim. Yıllarca ev kedisi olma hasretiyle oradan oraya savrularak badireler atlatan kedi sıcacık bir yuvası olsun istemiş. Kendini çoğu zaman yalnız hisseden kedi, soğukta sokaklarda yatmaktan o kadar bıkmış ki, sonunda bir hayırsever onu barınağa yerleştirmiş. Vahşice katledilen hayvanların arasından sıyrılmayı başaran kedi, tıpkı ufak bir çocuk edasıyla sevimleşmiş ve içgüdüleri aracılığıyla yeni bir yuva bulmak için çabalamış çabalamasına ama ilk önce ayağının tedavi edilmesi gerekiyormuş. Derken genç bir çift kediyi evlat edinmek üzere barınak sahiplerinden istekte bulunup Pati Pati ismini takmışlar ve böylece Pati Pati'nin dileği gerçek mi olmuş? Bilinen bir gerçeğe göre aktaracak olursak, kedinin tam anlamıyla yeni sahiplerine kavuşup kavuşamayacağı ancak 1 ay sonunda belli olacak. Tabi o 1 ayın geçmesi kedi için çok zorlu bir süreç. Kedinin gün sayacağına şahit olacak olmamız da işin ilginç tarafı... Kedinin hikâyesi böylece akıp gitti...
The Future
Sorumluluk sahibi olmanın bedelleri
Şimdi tüm bunların harmanlanıp bir film olduğunu hayal edin. Eğer ettiyseniz tam yerine geldiniz demektir. Çünkü bu hikâye, The Future (Gelecek) filminin ana ekseninde yer alıyor. Pati Pati'nin konuşma sekansıyla açılan film, daha önce aşina olduğumuz filmlerin girizgâhına hiç benzemiyor aslında. Diğer bir ifadeyle; fazlasıyla özgün... Film zaten en baştan alamet-i farikasını ortaya koyuyor. Hayvansever dostlara mesaj göndermek isteyen yönetmen Miranda Joly bağımsız filmlerin ayağını bir tamaya dayarken, hayvanların ufak bir çocuk kadar masum olduklarını ve yüreğimizin diğer bir köşesinde onlara yer ayırmamız gerektiğini vurguluyor. Bana kalırsa; onların evlatlarımızdan hiçbir farkı yok. Evlatlarımız da ilgi istiyor sahip olduğumuz hayvanlar da... Sorumluluk alma bilincimizi arttırmaya yönelik The Future-adından da anlaşılacağı gibi-kendi geleceklerini düşünen karakterleri sahnelemekten çok, hayvanların geleceğini düşünen insanların birlik içinde hareket etmeleri gerektiğine karşı atıfta bulunuyor sanki... Sokaklara atılan kediler ve köpekler zalim insanların ellerinde oyuncak olurlarken, şiddet duygusunun giderek yüzeye çıkıp kökleşmesi bizleri hüzünlendirmekle kalmıyor; adeta gözyaşlarımızın akmasına neden oluyor. Tabi tüm bunlar gerçeklerin çarpıtılmadan filme konu olması büyük etken. Festival-vari bir teknikle karakterleri tek bir merkeze toplayıp, ajitasyondan uzak duran ufak bütçeli The Future dramatik sahneleri öne çıkarıyor. Bunu yaparken de odağı tam yerine yerleştiriyor. Alın size teknik oyunlara başvurmadan yaratıcılığı öne çıkaran bir senaryo! Amma velakin, senaryodaki karakterler birbirlerine pamuk ipliğiyle bağlılar ve hepsinin kafalarında oluşturdukları yeni bir yaşam stili (yeni bir gelecek) var. O karakterlerin arasında dışavurumu başaramayan Sophie ve Jason çifti aslında ne istediklerini bilmeyen iki gizemli yabancı gibi... Herşey o kadar gizemli olmamalı öyle değil mi?
Şimdi tüm bunların harmanlanıp bir film olduğunu hayal edin. Eğer ettiyseniz tam yerine geldiniz demektir. Çünkü bu hikâye, The Future (Gelecek) filminin ana ekseninde yer alıyor. Pati Pati'nin konuşma sekansıyla açılan film, daha önce aşina olduğumuz filmlerin girizgâhına hiç benzemiyor aslında. Diğer bir ifadeyle; fazlasıyla özgün... Film zaten en baştan alamet-i farikasını ortaya koyuyor. Hayvansever dostlara mesaj göndermek isteyen yönetmen Miranda Joly bağımsız filmlerin ayağını bir tamaya dayarken, hayvanların ufak bir çocuk kadar masum olduklarını ve yüreğimizin diğer bir köşesinde onlara yer ayırmamız gerektiğini vurguluyor. Bana kalırsa; onların evlatlarımızdan hiçbir farkı yok. Evlatlarımız da ilgi istiyor sahip olduğumuz hayvanlar da... Sorumluluk alma bilincimizi arttırmaya yönelik The Future-adından da anlaşılacağı gibi-kendi geleceklerini düşünen karakterleri sahnelemekten çok, hayvanların geleceğini düşünen insanların birlik içinde hareket etmeleri gerektiğine karşı atıfta bulunuyor sanki... Sokaklara atılan kediler ve köpekler zalim insanların ellerinde oyuncak olurlarken, şiddet duygusunun giderek yüzeye çıkıp kökleşmesi bizleri hüzünlendirmekle kalmıyor; adeta gözyaşlarımızın akmasına neden oluyor. Tabi tüm bunlar gerçeklerin çarpıtılmadan filme konu olması büyük etken. Festival-vari bir teknikle karakterleri tek bir merkeze toplayıp, ajitasyondan uzak duran ufak bütçeli The Future dramatik sahneleri öne çıkarıyor. Bunu yaparken de odağı tam yerine yerleştiriyor. Alın size teknik oyunlara başvurmadan yaratıcılığı öne çıkaran bir senaryo! Amma velakin, senaryodaki karakterler birbirlerine pamuk ipliğiyle bağlılar ve hepsinin kafalarında oluşturdukları yeni bir yaşam stili (yeni bir gelecek) var. O karakterlerin arasında dışavurumu başaramayan Sophie ve Jason çifti aslında ne istediklerini bilmeyen iki gizemli yabancı gibi... Herşey o kadar gizemli olmamalı öyle değil mi?
The Future
Mutsuz son portresi
Jason ve Sophie arasındaki uçurum gitgide tehlikeli bir hal alırken, Pati'ni hayatlarına girecek olması tüm dengeleri değiştiriyor. Bir kedi deyip geçmeyi sakın! Bazen yapılan en ufacık değişiklik bile insan hayatını büsbütün başka bir biçime sokabiliyor. Jason ve Sophie için de aynı durum geçerli. Sevgiyi hep farklı yerlerde arayan genç çiftin iyi birer aile ferdi olmadıklarını gözlerimizin önüne seren film, özverili ve sevecen olma yolunun bu kez Pati Pati'den geçtiğini mercek altına alıyor. Burada Pati Pati devreye girip onlara: " Üzülmeyin 1 ay sonra sizlere mutluluk aşılayacağım" diye iç geçiriyor. Çöküşe geçilen zamanlarda bir kedi almak ya da onu evlat edinmek başta yapbozun parçalarını tamamlıyor belki ama kedi kendisine şefkat verilmediğinin farkına vardığında hayata küsüyor. Tıpkı genç çiftin arasındaki yaşananlardan nasibini alan Pati Pati misali... Tabi hikâyenin mistik tarafının, irdelendiğini de belirtmeden geçmek olmaz. Öfke krizi geçiren ve kontrolü kaybeden genç çift yaşamlarının içindeki karmaşadan daha büyük bir karmaşaya sürükleniyorlar: mutsuz sona...
The Future
Mistik bir dünyaya aralanan kapı
Peki, nedir bu mutsuz son? Aslında herşey Pati Pati'nin vizyonuna göre gelişiyor ve Pati Pati'yi bekleyen sonu sizlere aktarmak sırtınızdan vurulmaya benzer. Çünkü filmin düğüm noktası hikâyenin finalinde gizli. İhmalkârlığın, sorumsuzluğun ve diğer sorunların Jason ve Sophie'nin üzerinde ağ kurarak onların asıl dünyadan kopmalarına vesile olması, sanalla gerçeklik arasındaki ince çizgiyi iyice zayıflatıyor. "Bugünün işini yarına bırakmayın" mesajını veren The Future "Hayattaki amacınız nedir...?" sorusunu sordurtarak cevabı bulmamıza olanak sağlayan hem teorik hem de de ütopik bir film.
The Future
Genel itibariyle değerlendirdiğimizde The Future'da Pati Pati'nin konuşuyor oluşu ve bunun yanı sıra yönetmen July'nin o konuşmaları "monolog" olarak filmin alt metinlerine yerleştirmesi hem yaratıcı hem de ütopik. July'nin ütopyasının bu denli yaratıcı olmasına şaşırmamak lazım.
The Future
Kıssadan hisse; birçok fikri analiz eden, kedinin hislerine tercüman olan ve egosal oyunları baz alarak insanın iç yapısına atıfta bulunan The Future'in vizyona girmesi beni çok sevindirdi. Daha önce hiç denenmemiş bir fikrin, bu film ile ön plana çıkması çok zekiceydi. Kedi sahibi biri olarak Yönetmen July'e ne kadar teşekkür etsem azdır. Sayın okuyucular Pati Pati'nin sizlere selamı var!