Müzik tutkum hayatımı mahvediyordu
Cosmopolitan/Elif Nazlı Duran
Saatlerce müzik dinlemek 25 yaşındaki Tuğba’nın en büyük tutkusuydu. Çevresini rahatsız etmeden sesi sonuna kadar açabilmek için sürekli kulaklık kullanıyordu. Tuğba hayatta hiçbir şeyin onu bu tutkusundan vazgeçiremeyeceğine emindi. Ta ki, bir gün kulağında hiç kesilmeyen o ıslık sesini hissedene ve gittiği uzman doktordan bunun bir daha hiç geçmeyeceğini öğrenene kadar...
Teknolojinin hayatımıza kattıkları tartışılamaz. Peki ya götürdükleri? Teknoloji, ne yazık ki, onu dikkatli kullanmadığımız zamanlarda en büyük düşmanlarımızdan biri haline gelebiliyor. Ekran karşısında geçirilen saatler nedeniyle kuruyan gözler, tutulan boyunlar, mouse-fare kullanmaktan bitap düşen bileklerle birlikte hayatımıza yeni hastalıklar da girmeye başladı. Ama herhalde teknolojiyi sağlığı için bir tehdide dönüştürme konusunda en kötü tecrübeyi okurlarımızdan birisi yaşadı. Birkaç ay önce, kendisine KBB uzmanları tarafından konan teşhisle şok yaşayan Tuğba B., bize bir mektup yazmış ve durumunu anlatmış. Şimdi tek isteği başka kimsenin bu kötü tecrübeyi yaşamaması ve kendisinin de bu yeni durumuna bir an önce alışması. Şimdi ayrıntıları ondan dinleyin.
Müzik tutkum hayatımı mahvediyordu
“Gaz kaçağı var sandım”
“Tam olarak gününü bile hatırlıyorum. 25 Nisan’dı, bir pazartesi günüydü. O sabah da reklam yazarı olarak çalıştığım ajansa gitmek üzere servis minibüsüne bindim. Her zamanki gibi, kulaklıklarım kulağımdaydı. Ajansta da kulaklıklarımı hiç çıkarmadım, hatta müziğin sesini biraz daha açtım. Yan masamda oturan ofis arkadaşım erkek arkadaşıyla sorun yaşıyordu ve bütün gün fısır fısır, beni çok rahatsız eden bir ses tonuyla telefonda kavga ediyordu. Benimse, eski usul üretim yapan bir sabun markası için slogan bulmam gerekiyordu ve hatta bu yüzden 60’lı yılların müziklerini dinliyordum. Ofisten çıkınca da kulaklıklarımı çıkarmadım, hatta eve gelince de… Saat 21:30 gibi müziği kapattım çünkü İzmir’deki aileme telefon edecektim. Ama müziği kapatmama rağmen evde tam bir sessizlik olmadı. Çok yakından gelen, oldukça yüksek, tıslama diye tarif edebileceğim bir ses her yandaydı. Bunun dinlediğim müzikle bir ilgisi olabileceği pek aklıma gelmedi açıkçası. Çünkü daha önce gece kulüplerinden, diskodan çıktıktan sonra kulaklarda olan çınlamayı ve işitme kaybını iyi bilirdim
Müzik tutkum hayatımı mahvediyordu
Evde bir yerde bir gaz kaçağı olduğuna kanaat getirdim ve kapıcıyı çağırdım. Ama o bir ses duymadığını iddia etti ve yine de evi aradı. Adamın haklı olduğu belliydi çünkü evin hangi köşesine gidersem gideyim, sesin yüksekliği bana olan yakınlığı hiç değişmiyordu. Aileme telefon ettim ve onlarla güç bela konuştum. Ve sesin sabah kalktığımda geçmiş olmasını umarak yatağa gittim. Yatakta, karanlıkta ses ve bana verdiği rahatsızlık fazlasıyla arttı. Duymamak için televizyonu açtım ve pek işe yaramasa da binbir zorlukla uyudum. Sabah uyandığımda tabii ki ilk fark ettiğim şey o korkunç ıslık sesi oldu. Hiç azalmamış, değişmemişti, aynen duruyordu. Kesinlikle sorun vardı.
“Tinnitus”u hayatınızdan uzak tutmak için...
● Günde bir saatten daha fazla kulaklıkla müzik dinlemeyin.
● Müziğin sesini konuşma sesi düzeyinden yani 80-85 desibelin üzerinde açmayın.
● Bir saatten uzun süre kulaklıkla müzik dinleyecekseniz hiç değilse 20 dakika ara verin.
● Konserlerde ve müzik çalınan yerlerde nasla hoparlörlerin yanında yer almamaya çalışın.
● Kulağınızda yüksek volümlü müzik dinlemek nedeniyle hafif bir sorun oluşmuşsa bu tam olarak geçmeden bir daha müzik dinlemeyin.
● Ayrıca gürültülü ortamlarda kulak tıkacı kullanmanın kulak sağlığını korumak açısından çok önemli olduğu kabul ediliyor.
Müzik tutkum hayatımı mahvediyordu
“Kesinlikle sağır olacağımı düşündüm.”
Aklıma erkek kardeşimin anlattığı bir hikaye geldi. Saatlerce hiç ara vermeden çok yüksek sesle müzik dinleyen bir adam, bir gün ansızın sağır olmuştu. Acaba ben de birkaç saat içinde işitme duygumu tamamen kaybedecek ve tamamen sağır mı olacaktım? Bir an önce bir doktora gitmek istiyordum ama ertelemenin imkansız olduğu bir toplantım vardı. Önemli bir müşterimizle görüşecektik. Sanıyorum, toplantının berbat geçtiğini ve kesinlikle konuşulanlara konsantre olamadığımı siz de tahmin edersiniz. Sonunda dayanamadım ve toplantıdakilere yaşadığım sorunu biraz anlattım. Odadakilerden birisi ağabeyinin kulak-burun-boğaz (KBB) uzmanı olduğunu söyledi ve hemen telefon etti. Telefonun diğer ucundaki doktorsa, telaş etmememi sesin birkaç gün içinde geçebileceğini, geçmezse o zaman bir doktora gitmem gerektiğini söylüyordu.
Müzik tutkum hayatımı mahvediyordu
Bu tavsiye beni önce biraz ümitlendirdi. Ama çok kısa bir süre sonra karamsarlığa kapıldım. Çünkü sesin seviyesi kesinlikle azalmıyor, değişmiyordu. Asla bir yere gideceği yoktu. Bu arada da hayat benim için çekilmez bir hale gelmişti. Hiçbir şeye konsantre olamıyor sadece kulağımdaki sesi duyuyordum. Alçak sesle konuşanların ne dediğini anlayamıyor, telefonla konuşurken de çok zorlanıyordum. Belki yüksek sesle müzik çalan bir disko ya da kulübe gitsem biraz rahatlardım ama bunun da durumumu daha da kötü hale getireceğinden korkuyordum. Büyük stres altındaydım, iştahım tamamen kesilmişti. Kulak çınlaması belki çoğu insana dünyanın en kötü hastalıklarından birisi gibi gelmeyebilir ancak bunu aralıksız olarak yaşamak gerçek bir kabustu. Doktora gitmeyiyse erteliyordum çünkü duyacaklarımdan korkuyordum. Nihayet olaydan yaklaşık bir ay sonra bir KBB uzmanına başvurdum ve korktuğum cümleyi duydum; bu ses hiçbir zaman kesilmeyecekti! Tinnitus isimli bir hastalıktı bu yaşadığım ve benim vakam için bugünün şartlarında tedavisi imkansız gibi görünüyordu.
Müzik tutkum hayatımı mahvediyordu
KBB uzmanım bana bu kadar karamsar olmamam gerektiğini aynı sorunu yaşayanların yaklaşık iki yıl içinde buna tamamen alışabildiklerini hatırlattı. Bu dönemde yapabileceğim tek şeyse, daha kötü olmasını önlemekti. Yani bir daha asla kulaklıkla müzik dinlemeyecektim. Sürecin hızlanması için bir psikolağa gitmeye başladım. Bunun kısa sürede bana çok faydası oldu çünkü terapilerle bana nasıl rahatlayabileceğimi ve bu durumu nasıl hayatımın bir parçası olarak kabul edebileceğimi öğretti. Ayrıca, onun sayesinde yine disko, gece kulübü ve konserle gitmeme olanak tanıyacak özel kulaklıklar bulup, satın aldım.”
Peki uzmanlar ne diyor?
Tuğba’nın durumu gerçekten korkutucu. Onun hikayesini okuyunca büyük ihtimalle sizin de aklınıza tıpkı bizim gibi aynı soru geldi: “Ya bana da olursa?” Biz de, bunu bir uzmana danıştık ve hem tinnitus hem de bundan korunma yolları hakkında ayrıntılı bilgi aldık.
Müzik tutkum hayatımı mahvediyordu
Medicana Hastanesi KBB Uzmanı Prof. Dr. Tanfer Kunt kulaklıkla müzik dinlemenin ve bunu yüksek volümle yapmanın iç kulak hücrelerinde tahribat yaptığını söyleyerek başladı bu konudaki bilgilerini aktarmaya. Bunun sonucunun sinirsel tip işitme kaybına varacağını ve kayıpların sese maruz kalma süresiyle yakından ilgili olduğunu sözlerine ekleyen Prof. Dr. Tanfer Kunt, kısa süreli yüksek sese maruz kalmada geçici işitme kaybı görünürken, bu süre uzadığı takdirde kalıcı işitme kayıpları kaçınılmaz olacağını hatırlatıyor. Peki, kulak çınlaması nedir ve gerçekten de böylesine kolayca kalıcı hale gelebilir mi? Kulak çınlaması, tıbbi adıyla da “tinnitus”un kulakta ya da kafa içinde varolmayan bir sesin duyulması olduğunu belirten Prof. Dr. Kunt, duyulan sesin su şarıltısı, motor gürültüsü, telsiz sesi, cırcır böceği sesi gibi tarif edildiğini anlatıyor. Orta kulak problemlerinde, daha çok iç kulak ve sinir yollarındaki hastalıklarda duyulan çınlamanın şiddeti yorgunluk ya da stresle şiddeti artabiliyor ve geçici olduğu kadar kalıcı hale de gelebiliyor. Tabii ki bunda yani kalıcı hale gelmesinde kişisel faktörler de rol oynuyor, özellikle iç kulak hassasiyeti daha fazla olan kişiler çınlama sorununa daha açık. Ancak yine de herkesin dikkatli olması günde bir saatten fazla yüksek sesli müzik dinlememesi şart!