Vizyona girenler: Abduction
Abduction: Gerçeklerin acıtan tarafı
Twilight serisiyle yıldızı parlayan kurt adam Jacob nam-ı diğer Taylor Lautner takipçilerine süpriz yapmak istemiş. Lautner yılbaşından bir gün önce vizyona girecek olan Abduction filminde gizemli bir çocuk karakterini canlandırıyor.
Arzu Çevikalp
Vizyona girenler: Abduction
'Abduction' (Kaçış), kâh hırsın kâh hüznün harmanlanmasından oluşan bir duygu bütünlüğünde, karakterler arasındaki savaşın sıkıntılı anlarına ayna tutmakla kalmayıp, intikamın ve iç çatışmaların birbirine kenetlenmesiyle ortaya çıkan olayların dramatik yönlerini su yüzüne çıkartarak, seyircilere önemli bir soru soruyor: Geçmişi unutmak mı, yoksa geçmişle beraber yaşamak mı? Film boyunca bu sorunun yanıtını ararken kafamızda belirli imgeler oluşur.
Vizyona girenler: Abduction
Vizyona girenler: Abduction
Mevzubahis olan bu imgeler sürekli yer değiştirerek, hafızamızın unutulmuş bölgelerine kilitlenmiş olayların, gün ışığına çıkmasına neden olan etmenlerden biridir aslında. Bu bağlamda, mistik bir atmosfer yakalayan yönetmen John Singleton adeta Nathan'ın geçmişiyle günümüz arasında bir köprü kuruyor. Çünkü aksiyon soslu 'Abduction' filmi akıl almayacak derecede tedirgin edici ve sert. İşte size filmin hikâyasi: Genç bir delikanlı olan Nathan (Taylor Lautner) ve arkadaşı Karen (Lily Collins) bir gün internette kayıp veya kaçırılan çocukların listelendiği bir site ile karşılaşırlar. Çocukların fotoğraflarını yaşlandırma tekniği ile değiştiren ikili, çocuklardan birinin Nathan'ın küçüklüğüne benzediğini keşfederler. Siteyi kuran kişilerle iletişime geçen Nathan, yıllardır anne ve babası olarak tanıdığı ebevyenlerinden gerçeği öğrenmek isteyen Nathan için işler hiç de beklediği gibi gelişmeyecektir...
Vizyona girenler: Abduction
Kişisel meseleler
Anlatılana göre filmin başında hızlı bir “zoom” la bizi filmin içine usul usul davet eden kameranın aile yaşantısını ön plana çıkarması çok akıl kârı. Çok büyük bir alanda sonsuz detayla ve sayısız geleneğin kaynaştığı durumlarda dramla iç içe geçen melodramın harmanlanmasından etkilenen Nathan’ın çevresine adapte olabilmek için kişilik çatışması yaşamasına ne demeli? Yaşadığı tüm o tatsızlıklara rağmen güçlü bir birey olduğunu kanıtlamaya çalışan Nathan'ın hiçbir zaman pes etmemesi kim bilir belki de yaşamın alt edilemez gücü sayesindedir.
Vizyona girenler: Abduction
Bu nedenle film; Nathan'ın gerçek ailesi olmadığını öğrendiği andan itibaren geçirdiği travmatik sarsıntının ve daha nicelerinin, sarılamayan birçok yaranın fitilini ateşliyor. Ve vicdanın ürkütücü etkisini fiziksel bir meseleye çeviriyor. Bunun yanı sıra ötekilik etkisi yaratmaya çalışan senarist Shawn Christensen, psikotravmatik sahnelerin derinliklerine sızmayı ve satır aralarını seyirciye geçirmeyi ustaca kullanırken, yönetmen Singleton ise hikâyenin görsel karşılıklarını -özellikle mekân kullanımıyla- dört dörtlük karşılaması ise takdire şayan. Yönetmen Singleton’ın aile dramını böylesine açık ve rahat şekilde perdeye yansıtması; kara ve acı gibi sıfatların beraberliğinden doğan bir düşünce olsa gerek… Ama şunu da belirtmeliyiz ki, bu hikâyenin içinde aşk olmasaydı bu film tadından yenmezdi.