Vizyona girenler: Niko & the way to the stars

Sömestr tatilinde izlenebilecek iyi tercihlerden biri olan 'Niko & The Way to The Stars' çocukların ve çocuk kalanların hoşça vakit geçirebilecekleri özgün bir anime. 'Niko & The Way to The Stars'ı Dvd raflarında bulabilirsiniz.

Arzu Çevikalp

Ice Age ( Buz Devri) filmini anımsatan 'Niko & The Way To The Stars' 3 boyutlu animasyon tekniğiyle hazırlanmış bir Finlandiya yapımı. Beyazperdeyi nadiren ziyaret eden animelerden biri olmaya hak kazanan 'Niko & The Way To The Stars', iki rekora imza atıyor. Birincisi; 6.1 milyon avroluk bütçesiyle şimdiye kadar yapılmış en pahalı Finlandiya prodüksiyonu. İkincisi; bu ülkenin yurt dışında en geniş dağıtıma girmiş yapım olma özelliğini taşıyan farklı bir animasyon. Hiç kuşku yok ki, şu sıralar animasyon filmleri oldukça revaçta. Hatırlarsanız Hollywood yapımı 'Wall-E' hem senaryosuyla, hem de özgün tarzıyla beyazperdeye damgasını vurmuştu. Ardından 'Bolt' ve 'Despero' seyircilerin beğenisini toplayarak adlarından söz ettirdiler. Şimdi ise 'Niko & The Way To The Stars' bu kervana girmeye çalışan animelerin öncülüğünü üstleniyor.

Hollywood’un genel olarak çizgi film yapımındaki üstünlüğü, bilinen bir olayken, Finlandiya yapımı 'Niko & The Way To The Stars' ın kendine has bir tarzı olduğunu belirtmek gerek. Beyaz tonlarının ağır bastığı renk paletinde mekânın ve kârakterlerin ustaca kullanımıyla adeta seyircileri koltuğuna mıhlatan 'Niko & The Way To The Stars' çocukların ve yetişkinlerin de izleyebileceği türden bir animasyon.

Ne var ki, animasyon “çocuklara yönelik mecra” algısını az da olsa değiştiriyor. Bu nedenle, içimizdeki çocuğu dışarı çıkartmak için 'Niko & The Way To The Stars'ı izlemek lazım. Çünkü tesadüfen uğradığımız yerkürede sevimli kahraman Niko’nun ne denli önemli bir ren geyiği olduğuna tanık olmak ve hayat denen o armağanın ve o tarifsiz mucizenin değerini kavramak filmin ana temasını oluşturan önemli unsurlardan. Hazır lafı açılmışken kısaca filmin temasından bahsedelim. Sevimli bir ren geyiği olan Niko, Noel Baba’nın uçan geyiklerinden biri olduğunu öğrendiği babasını bulmak üzere yola koyulur. En büyük hayali babası gibi uçmak olan Niko, kötü kurtlara yakalanmamak için sincap Julius ve Wilma ile maceradan maceraya koşar.

Lâkin Niko’nun Noel Baba’nın uçuş geyiklerinin arasına katılması için öncelikle “kahraman” olması şart. Aslında Niko başına buyruk, kafasına estiğini yapan, idealleri uğruna gözü kimseyi görmeyen ve aynı zamanda iyi niyetli yavru bir ren geyiğidir. Ama her zaman kahraman olmak ister. Tıpkı 'Despero' filmindeki minik fare gibi… Boyları küçük ama yürekleri büyük. İlla kahramanlar dev olacak diye bir kural yok ki… Tüm bunlara istinaden, Niko büyümüş küçülmüş bir ren geyiği gibi mi davranıyor yoksa zekâsını kullanarak uçmayı mı öğreniyor? Yoksa kalp süsü verdiği aklını kullanarak korkusuz olmayı mı? Aklınızdan geçeni tahmin etmek zor değil. Çünkü soruların yanıtı açık ve seçik belli: uçma sevdası cesaret ve kahramanlık.

Hikâyenin tepe noktasını özel efekt mamülü Niko’nun kurtlarla mücadelesi ve uçmayı öğrenmek için babasını bulmaya çalışması oluşturuyor desem senaryonun oldukça akıcı olduğu gerçeği ortaya çıkar. Çünkü yönetmen Hegner’ın Niko’yu ve kurtları zorluklara gebe bir serüvenin ortasına iterek umutla umutsuzluğu aynı kareler içerisine hapsetmesi de çok parlak bir fikir bence. Tabii bunu takiben, Hegner metinlerin derinliklerine sızmayı ve satır aralarını seyirciye geçirmeyi çok iyi başarmakla kalmıyor, geniş ekran kadrajıyla hikâyenin görsel karşılıklarını özellikle 3 boyut ruhuyla karşılıyor. Artı işin doğası gereği sürpriz