Zıt kutuplar

Cosmopolitan / Eda Başar

Sevgilinizle ayrı dünyaların insanı olduğunuzu hiç düşündünüz mü? Onunla zevkleriniz ve alışkanlıklarınız çok farklı olabilir. Ancak kim bilir belki de bu zıtlıklar aşkınızı kuvvetlendiriyordur. Peki o zaman neden sizden
bu kadar farklı olan ve anlaşamayacağınız bir erkeği seçtiniz? İşte olası sebepler...

İlişkilerin bazı dinamikleri vardır. Bu dinamikler ilişkinin yaşamasını, evrilmesini ve soluk almasını sağlar. Kısacası, ilişkiyi canlı tutar. Kimileri için bunun yolu kıskançlık, kimileri için
karşısındakine yeterince teslim olmamak, kimileri için kaçma - kovalama oyunu, kimileri için her daim sevgisini belli etmek, kimileri içinse kavga etmektir. Bazen bütün bunları sağlayan ise; temel bir fiziksel kanun olan zıt kutupların birbirini çekmesidir. Peki işin bilimsel yönünü bir kenara  bırakırsak, neden “asla beraber olamam” dediğimiz, tam zıddımız bir erkek bizi çeker? Çünkü aşık olduğumuz kişi üzerinden kimi zaman kendi eksikliklerimizi tamamlar, özlemlerimizi giderir, korkularımızı bastırır ve hayallerimizi gerçekleştiririz. Bu nedenle, olmak istediğimiz ama bir türlü olamadığımız kişiliklere aşık olma ihtimalimiz yüksektir. Sevgilimiz, içimizdeki gizli kişiyi yansıtır. İçimizdeki  farklılıklar bilinçaltının çok derinliklerinde gizli olduğu için, bunu anlamamız da kolay olmaz. Bu nedenle sosyal hayatta zıt karakterde birini görünce hemen ona saldırır ya da onu kendimize benzetmeye çalışırız. Bu kavga da böylece sürüp gider.

Eğer onun içindeki gizli arzuları yansıtıyorsanız, değmeyin zevkinize. Sizinle uğraşıp durur. Hal böyle olunca bu ilişki de tam karnaval yerine döner… Kimi zaman çiftlerin zıt karakterde olması ilişkiye dinamizm ve ruh katar. Kimi zamansa onu yıkıma sürükler. Bazen genel resimde bir zıtlık yoktur, sadece bazı detaylarda iki kişi net farklılıklar gösterir. Ancak önemsiz gibi görünen bu ayrıntıları iki taraf da çok büyütür. Her üç durumda da yolun sonunun nereye varacağını belirleyecek olan sizin ve sevgilinizin tutumu ve iradesidir. Bu zıtlıklardan beslenmeli mi, birer adım atıp orta yolda mı buluşmalı, yol yakınken ayrılmalı mı? Hepsi sizin kararlarınıza bağlı… Bu zıtlıklarla nasıl baş edeceğinize göre ilişkinin seyri, geleceği, kaderiniz belirlenecektir. Size bir yol haritası sağlaması için işte en sık rastlanan bazı zıt kutup örnekleri ve bu ilişkilerin geleceğine dair bazı önseziler…

Serseri Mayın ve Sadık Köle

Klişelerden biridir. Erkek cazibelidir, çevresinde çok kadın vardır. Halinden memnun gibi görünse de aslında tek bir kişiye bağlanamama sendromu ve narsist karakter özellikleri gösterir. Kadın ise erkeği yalnızca kendisine isteyerek, bu konuda inat ederek, sadık ve köle rolünü benimseyerek, kendinden vazgeçer. Erkek içindeki sadık kadını, kadın da içindeki çapkın erkeği birbirinde bularak tamamlanır. Ancak bu sağlıklı bir zıtlık olmadığı için, birbirlerini harap ederek, kıskançlık krizlerine girerek, hep daha fazlasını isteyerek birbirlerini tüketip dururlar. Ne zaman ki taraflardan biri, kökten değişme kararı alır ve bunu uygular, o zaman ya yeni bir denge durumu oluşur ya da ilişki sona erer.

İlişkinin Geleceği: Ha hep ya hiç! Trajik bir son ya da ruhsuz bir hayat…

Ev Kedisi ve Sokak Köpeği

Siz gezip tozmayı sosyalleşmeyi seviyorsunuz, o ise her seferinde ya erkenden eve kaçmak istiyor ya da buluşmalar hep evde gerçekleşiyor. İki kişi de gezmeyi sevse ne kadar uyumlu olurdu diye mi düşünüyorsunuz? Emin misiniz? Oysa, aşırıya kaçıldığı zaman geri adım atıp orta noktada buluştuğunuz sürece, bu zıtlığı koruyarak ilişkiyi sürdürmeniz daha kolay. O, sizin sessizlikle, sakinlikle yüzleşerek, kendinizle daha çok zaman geçirebilme cesaretinizi ortaya çıkarıyor, siz de ona insanlardan çekinmemeyi, yeni birileriyle rahatça sohbete girebilmeyi öğretiyorsunuz. İkiniz birbirinizi dengeliyorsunuz. Yeter ki dışarıda geçirilen günlerle, evde oturduğunuz günlerin terazideki dağılımı adil olsun.

İlişkinin Geleceği: İki taraf da çok aşırıya kaçıp,  inatlaşmadıkça böyle gelmiş, böyle gider…

Titiz Hanımefendi ve Pasaklı Çocuk

Evet kısacası siz anne rolünü o da büyümeyen çocuk rolünü üstlenmiş. Onun pasaklı hali sizi ne kadar sinir etse de, kendinize ona öğüt verme, yola getirme sorumluluğu vermişsiniz. Bu yetişkin rolünün başarıyla üstesinden
geldiğiniz için gizliden gizliye kendinizle övünüyorsunuz. Bu sizin zaafınız. Bütün bu yaramazlıklarınıza rağmen terk edilmedikçe o da sizin tarafınızdan sevildiğini anlayarak güven duyuyor. Bu da onun zaafı. Oysa birbirinize sevginizi göstermenin daha kolay yolları da var. “Ne yapalım canım, huylu huyundan vazgeçer mi?” demeyin. Aşk için biraz daha titiz olmak ve biraz daha dağınık olmak mümkün değilse aşk neye yarar o zaman?

İlişkinin Geleceği: Evlenene kadar sürer. Evlendikten sonra ya bir ay ya da kavga dövüş maksimum dört yıl…

Dobra Papağan ve Dut Yemiş Bülbül

“Konuşmalı, konuşmalı, bütün aklımdan geçenleri, duygularımı, öfkemi, eleştirilerimi sunmalı” diyen ve iletişimin, kendinizi ifade etmenin gücüne inanan siz... Diğer yanda ise kelime haznesi dar, duygularını kolay kolay açıklamayan o… Kavga sebebi hep aynı… Mükemmel uyum diye buna nedir ancak sanmayın ki bu size özel bir durum. İlişkilerin çoğunda erkekler sessiz bakışlarda, kadınlar da monologlarda yeteneklidir. Eğer ısrardan vazgeçmezseniz, zamanla konuşmayı öğrenebilir. İşte o zaman daha gerçek bir diyalog kurmaya başlayabilirsiniz. Ancak öz eleştiri yapmak adına, gerçekten gerekli olduğu için mi bu kadar çok konuştuğunuza yoksa bunun sonunun dırdırcı kadına mı varacağına kafa yorabilirsiniz.

İlişkinin Geleceği: Erkek biraz konuşmayı, kadın da biraz susmayı öğrenirse onlar erer muradına…

Şık Tuvalet ve Paspal Pijama

Bakımlı, giyinmeyi, alışverişi seven sizin gibi birinin, sürekli aynı kıyafetleri giyen, üstelik renk uyumunun zerresini bilmeyen biriyle beraber olması nasıl mümkün oldu? Bunu
sık sık kendinize soruyorsunuz. İyi bir ikili oluşturmadığını düşünüyorsunuz ama üzerine yakışan pantolonu seçemiyor diye de terk etmek istemiyorsunuz. O halde onun hem sevgilisi hem imaj danışmanı olabilirsiniz. Buraya kadar her şey yolunda, işte birbirinizi tamamlıyorsunuz. Sorun, onun direnç göstermesiyle başlıyor. Önerilerinize kulak asmıyor, hatta sizin alışveriş sevdanızdan tiksiniyor. Kısacası kendi bildiğini okuyor, sizin deyiminizle korkunç kıyafetlerini giymeye devam ediyor. Çatışma başladı. Ya birbirinizi böyle sevmeyi kabul edeceksiniz ya da sonu gelmeyen moda ve ikon savaşlarına başlayacaksınız.

İlişkinin Geleceği: Sanal olarak sürer, sosyal olarak sürmez! Dışarıda sakın görüşmeyin!

Çılgın Bediş ve Sakin Ermiş

Yerinizde duramazsınız… Dağların tepesine çıkmak, barda sahneye atlamak, en olmadık şakaları ve sürprizleri yapmak, bol bol gülmek… Bunlar sizi tanımlıyor. O ise kaya gibi sağlam durur, adım atmadan önce ölçer biçer, hesapsız kitapsız yola çıkmaz, temkinli konuşur, çok gülmez. Siz yokuş aşağı giden bir araba, o sizin freniniz. O, patlamaya hazır bir volkan, siz onun ateşleyicisi. İkiniz de birbiriniz olmadan çok sıkıcı ya da çok zırdeli olurdunuz. O sizin cesaretinize hayran, siz onun ağırbaşlılığına. Yeter ki ilişkinin en başında birbirinizden etkilenmenizi sağlayan bu zıtlığın, en büyük düşmanınız olmasına izin vermeyin. Birbirinizi çok eleştirmeyin. Zamanla onun değişeceğini de sanmayın. Kısacası ikiniz de hep böyle kalın.

İlişkinin Geleceği: Çılgınlıklar ‘saçma’, ağırbaşlılık ise ‘sıkıcı’ gelene kadar siz çifte kumrusunuz …

Cimri Cem ve Müsrif Cemile

Bu ilişkinin birbirini dengelemek üzerine kurulu olduğu, birinin eli açıkken, diğerinin eli sıkı olduğu çok belli… Bu karakter farklılığı, ebeveynlerden alınan paralar söz konusuyken çok göze batmaz ama herkes kendi parasını kazanıyorsa ya da zengin kız-fakir oğlan çatışması varsa zıtlık iyice su yüzüne çıkar. Zaman geçtikçe ortak amaçlar, eğlence ve tatil planları söz konusu olunca büyük kavgalara ve mutsuzluklara sebep olabilir. Bu zıtlaşmanın özünde “Bir daha mı geleceğiz dünyaya?” ile “Yarını da düşünmek lazım” çelişkisi yatar. Kuvvetle muhtemel, bu zıtlaşma sadece para konuları ile sınırlı kalmayarak başka alanlara da sıçrar. Tatile istediğiniz yere gidemeyince ya da tatilde istediğiniz kadar para harcamayınca da her şey size zehir olabilir. Ancak  unutmayın ki bu zıtlığın büyük bir soruna dönüşmesini engellerseniz, bu zıtlıktan büyük yarar  sağlamanız ve birbirini tamamlayan bir çift olabilirsiniz.

İlişkinin Geleceği: Uzun vadede, kara geçmek ve bir yastıkta kocamak mümkün… Kısa vadede ise tez ayrılık görünüyor.

Gerçek Bir Obur ve Sağlıklı Yaşam Tutkunu

Çok mutlusunuz onunla, ta ki yemek saati gelene kadar. Su içse yaramayan, yarasa da umursamayan sevgiliniz, büyük bir zevkle midesini şenlendirirken siz, onun yediklerinin
toplam kalorisini hesaplamaya uğraşıyorsunuz. Onun yediklerini siz yeseniz, yok vazgeçtiniz, bunu hayal etmesi bile çok güç… Ona gıpta ediyor, bir yandan da çok  sinirleniyorsunuz. Rejimde olduğunuzu bile bile nasıl olup da karşınızda bu kadar rahat davranıyor! Evde otursanız tıkınmadan duramıyor, restorana gitseniz masayı donatıyor.
Bir de alkollü içecek kalorisi ekleniyor ki onunla geçirdiğiniz her gün, yarım kilo aldığınıza eminsiniz. Evet her şey çok keyifli ama ah bir de şu rejim olmasa… Onun yorumu ise şöyle; “Ben yemek için yaşıyorum sen yaşamak için yiyorsun, ayrı dünyaların insanlarıyız, sen rejim yapmasan da düşkün değilsin ki yemeğe!” Peki bu sorun ayrılığa, mahkeme salonlarına kadar varır mı? Bu farklılıktan özgün bir  demokrasi yaratmak yine size bağlı. Kendi irade   sorununuzun kaynağını, kendi suçlarınızı ona yükleyebilirsiniz ya da aynı anda farklı tat ve kalorideki yemeklerle anın tadını çıkarmaya devam edebilirsiniz.

İlişkinin Geleceği: Ana yemek gelene kadar sohbet ağır aksak ilerler. Tatlı gelince kıyamet kopar, bu da rejimin altıncı ayına denk düşer.

İşte benzer zorluklar içeren ilişkiler yaşayan çiftlerin ağzından samimi açıklamalar... Zıtlıklar bazen ilişkinin geleceğine dair önemli sinyaller verir.

"Onu ilk gördügüm an hiç anlaşamayacagımızı anlamıştım.”

"Ondan pek hoşlanmamıştım ama şeytan tüyü vardı sanki.”

"O kadar farklıyız ki birbirimizde ne buluyoruz hâlâ anlamıyorum.”

"Benim ak dedigime o kara der, bu ilişki sürmez dedim, 4 yıl geçti bile.”

"Ayrı Dünyaların insanlarıyız..."