Galatasaray'ın yengesi: Yolanthe Sneijder
ŞamdanPlus
Sempatik, güleryüzlü ve samimi... Dünyaca ünlü futbol yıldızı Wesley Sneijder’ın esi Yolanthe Cabau, ülkemize ayak bastığı andan beri herkesin gönlünde taht kurdu. Galatasaraylı taraftarların “Yenge” diyerek bağırlarına bastıkları ünlü model ve oyuncu, simdi de kendi adını verdiği ‘YC Jewels’ markasının takı koleksiyonu ile gündemde. 21 Mayıs’tan itibaren Türkiye’de yalnızca lidyana.com’da satılacak takılar zarif ve şık tasarımlarıyla dikkat çekiyor. YC jewels koleksiyonunun tamamı Yolanthe Cabau’nun el emeği ile tasarlanmış. Koleksiyonun her parçası Yolanthe Cabau’nun yaratıcılığını ve estetik görüşünü yansıtıyor.
Modellik kariyeriniz nasıl başladı?
Annem ve beş kardeşimle birlikte İbiza’dan Hollanda’ya taşındığımız dönemde modelliğe başladım. O yaşlardayken hem oyuncu hem de model olmak istiyordum. Annem de ısrarlarıma dayanamayarak beni bir cast ajansına kaydettirdi. Çocuk giyim markalarında ve reklamlarda rol aldım. Daha sonra ergenlik yıllarıma girdiğimde de yine reklam ve çekimlerde rol almaya devam ettim. 16 yaşında kendi ülkem olan Hollanda’da ünlü bir oyuncu, model ve sunucu olmuştum.
Modellik kariyerinizde özellikle o dönemde begendiginiz idol isimler var mıydı?
Birçok modeli çok beğeniyordum ama en çok beğendiğim ve en özel bulduğum isim kesinlikle Kate Moss’tu. Onu hep çok beğendim ve hala da beğenirim.
2009 yılında Wesley Sneijder ile tanıştınız, onunla tanışmadan önce futbola bir ilginiz var mıydı, onun maçlarını takip eder miydiniz?
Maçlarını izlemezdim ama onu tabii ki tanırdım çünkü milli bir futbolcu olduğu için özellikle ülke maçlarında her oynadığında ben de onu izliyordum. Özellikle Dünya Kupası ve Avrupa Kupası maçlarını ilgiyle izlemiştim. Birlikte olmaya başladıktan sonra hiçbir maçını kaçırmadım tabii ki.
Galatasaray'ın yengesi: Yolanthe Sneijder
Tanıştıktan yaklaşık bir sene sonra evlendiniz. Sizin tanısma hikayenizi bilmiyoruz, nasıl tanıştınız, sizinki ilk görüşte aşk mıydı?
Benden önceki iki yıllık dönemde bekardı ama adı sürekli birileriyle yazılıyordu. Peşinde sürekli paparazziler vardı, o dönemde Real Madrid’de oynuyordu. Wesley de bir gün kendisiyle ilgili haberleri yapan basın mensuplarına “Sürekli benim adımı başkalarıyla yazıyorsunuz ama bunlar doğru değil, benim birlikte olmak istediğim hatta eşim olmasını istediğim tek kişi var o da Yolanthe Cabau, ama kendisini tanımıyorum” demiş. Basın mensubu arkadaslar da ona birlikte çekileceğimiz ilk fotoğrafı kendilerine vermemiz karşılığında benim telefon numaramı verebileceklerini söylemiş. Wesley de bu pazarlığı bana hiç sormadan ve beni hiç tanımadan kabul etmiş. Onunla hiç tanışmamış ve hiç yan yana gelmemiştim, Hollanda’da çalışıyordum. Sonra bir gün bana mesaj attı, neden bana mesaj atmış diye düşünüp cevap bile vermedim. Günlerce bana mesaj yazdı ama ben hiçbirine cevap vermedim. Daha sonra bir gün telefonumu bilinmeyen bir numara aradı. Telefonu açtığımda Wesley karşımdaydı. Bana “Neden mesajlarıma cevap vermedin?” diye sordu. Ben de “Neden peşimdesin?” diye sordum. O dönemde peşimde birçok erkek vardı ama ben kendi kariyerimi oluşturmak ve modelliğe devam etmek niyetindeydim. Ama Wesley hiç pes etmedi. Her gün aradı ya da mesaj attı. Ben de sonunda telefon numaramı değiştirmek zorunda kaldım. Ama yine yılmadı ve numaramı değiştirdiğim aynı gün yeni numaramı buldu. Bana “Beni yarım saat dinle, kapatma” dedi ve ben de onu dinledim. Böylece konuşmaya başladık.
Peki yüz yüze ne zaman tanıştınız?
Bu telefon trafiği tam üç ay sürdü, birbirimizi hiç görmeden konuşmaya ve mesajlaşmaya başlamıştık. Telefonda hiç görmediğim ve hiç yan yana gelmediğim bir adama aşık olmuştum. Onunla konuşmaya can atıyordum. Ne zaman beni arasa karnıma ağrılar giriyordu. Hep çok komik ve neşeli biriydi. Arkadaşlarım bile bana “Sen çok aşık oldun” diyorlardı. Üç ayın sonunda onun ısrarları üzerine buluştuk ve onu görür görmez aşkım daha arttı. Šİlk buluşmada ne giyeceğime bir türlü karar verememiştim, daha önce hiç böyle olmamıştım. Hiç kimse için bu heyecanları hissetmemiştim. Š İlk tanıştığımız geceden sonra ömür boyu ayrılamayacağımızı anladık ve bir buçuk sene sonra evlendik.
Galatasaray'ın yengesi: Yolanthe Sneijder
Peki evlendikten sonra hayatınız nasıl degişti?
Hayatım evlendikten sonra çok değişti. Evlenmeden önce Hollanda’da sunuculuk, oyunculuk ve modellik kariyerime devam ediyordum. Kendi iç çamaşırı markam vardı ve onunla ilgileniyordum. Šİşime çok düşkündüm ama Wesley’den de ayrı kalmak istemiyordum ve evlendikten sonra İspanya’ya taşındım. Wesley de bana çok çalıştığımı bu tempoya daha fazla devam edemeyeceğimi söylüyordu. Yaptığım tüm işleri çok seviyordum ve hiçbirini bırakmak istemiyordum ama onunla birlikte olmak için her türlü fedakarlığı yapardım ve birçok işime İspanya’da devam ettim. Wesley oyunculuk yapmamı çok kıskanıyordu. Birlikte rol aldığım erkek oyuncuları kıskanıyordu, “Eğer evlenirsek sorun yok, akşam evime yanıma geleceksin ama sevgili olmaya devam edersek bir gün seni kaybetmekten korkuyorum” deyince hiç düşünmeden evlendim. Böylece tutkum olan oyunculuğu da bırakmamış oldum. İlişkimizin başlamasından iki ay sonra bana evlenme teklif etti.
Galatasaray'ın yengesi: Yolanthe Sneijder
Henüz anne olmadınız ama eşinizin bir önceki eşinden olan oğluyla çok iyi anlaşıyorsunuz, yakın gelecekte anne olmayı düşünüyor musunuz?
Evet üvey oğlum Jessey’i çok seviyorum ve çok iyi anlaşıyoruz. Ben de yakında anne olmayı ve kendi çocuklarımı büyütmeyi çok arzu ediyorum.
Galatasaray transfer teklif ettiğinde siz neler düşündünüz, Türkiye’ye gelmek konusunda eşinizi desteklediniz mi?
Ben İstanbul’a gelmeyi çok istedim çünkü daha önce beş kez Türkiye’ye gelmiştim. Üç kez çekimler için gelmiştim, iki sene önce Wesley ile tatile gelmiştik. Bir kez de arkadaşlarımla beraber tatil yaptık. Türkiye ve İstanbul’u çok seviyordum. Hollanda’da birçok Türk arkadaşım ve komşum vardı. Türk insanlarının karakterini çok seviyorum, çok sıcakkanlı, sempatik ve konukseverler. Türkiye’de kendimi evimde hissediyorum. Ben gelmesini çok istedim ama asıl kararı Wesley verdi ve buraya geldik. Kendi kariyeri için en iyisi neyse o olsun istedim, ben onunla dünyanın her yerine giderdim zaten. Teklifi kabul edip bana geldi ve “Yedi saat sonra İstanbul’a gidiyoruz hazırlan” deyince ağlamaya başladım. Üvey oğlum Jessey de beni ilk kez ağlarken görüyordu, hepimiz çok duygusallaşmıştık. Buraya geldiğimizde çok mutlu olduk.
Galatasaray’dan önce de eşinize transfer teklifleri oldu mu Türk takımlarından?
Evet ona karşı Türk takımlarının hep ilgisi vardı ama Wesley Galatasaray’ı kabul etti ve buraya geldi.
İstanbul’da en çok nereleri beğeniyorsunuz?
Nişantaşı’nda oturuyoruz ve orayı çok seviyorum. Bir yanında lüks markaların yer aldığı alışveriş sokakları var ama bir yanında da başka bir dünya var, pazarların küçük dükkanların arasında gezerek ayrı bir dünyaya dalabiliyorsunuz. Ayağıma spor ayakkabılarımı geçirip Nişantaşı sokaklarında yürümeyi çok seviyorum. Sultanahmet ve o civarı da çok seviyorum, oranın o tarihi dokusu sanki bir film setini andırıyor.
Galatasaray'ın yengesi: Yolanthe Sneijder
Peki günleriniz burada nasıl geçiyor, diğer futbolcu eşleri ile birlikte vakit geçiriyor musunuz?
Aslında hepsiyle iki gün önce şampiyonluğumuzu kutlamak için Reina’da bir araya geldik ve hepsiyle bu sayede tanıştım. Hepsi çok şekerlerdi ve çok iyi anlaştık. Artık hepsiyle görüşeceğiz. Birlikte vakit geçireceğiz. Bundan önce günlerim genelde spor yaparak ve İstanbul’u gezerek geçiyordu.
Galatasaraylı taraftarlar sizi çok seviyor ve size “yenge” diyorlar. Siz bu ilgi ve sevgi için neler söylemek istersiniz?
Onların ilgisi ve sevgisi gerçekten harika. Onlar bana yenge diyerek beni ailelerin içine soktular. Bu çok özel bir duygu, bu insanların hiçbiri beni gerçekten tanımıyor ama sanki tanıyormuşçasına seviyor ve sahipleniyorlar. Diğer ülkelerin insanları böyle değil, bu bence Türk insanına has bir özellik. Hem kadınlar hem de erkekler bana “Yenge” diye sesleniyorlar. Yolda yürürken “Yenge bir fotoğraf çektirebilir miyiz?” diyorlar.
Galatasaray’ın şampiyonluğunu evde eşinizle nasıl kutladınız?
O da bize kalsın. Size detaylı anlatamam bu çok özel ama Reina’da çok keyifli bir partiye şampiyonluğumuzu kutladık.
Çok yakında lig sona eriyor ve tatil dönemi başlıyor. Eşinizle birlikte bu yaz tatil planlarınız neler?
Biz her yaz doğduğum ve altı yıl yaşadığım İbiza Adası’na tatile gidiyoruz. İbiza da hem akrabalarım hem de babamın mezarı bulunuyor. Üç kız kardeşim ve iki erkek kardeşim orada yaşıyor. Her yaz tatilde kuzenlerimiz ve akrabalarımızla bir araya geliyoruz. Wesley benden önce İbiza’yı bir tatil yeri olarak görüyordu ama benimle birlikte adanın en ücra köşelerini de gezme fırsatını buldu ve İbiza’ya bayıldı. Bir yere bir hafta tatile gittiğinizde belli yerleri görebiliyorsunuz ama ben İbiza’nın her yerini çok iyi biliyorum. İbiza dışında Wesley’nin benim için hazırladığı özel bir tatil programı da olabilir.
Peki takı koleksiyonunuzdan bahsetmek istiyorum. Kendi ellerinizle hazırladığınız, kendi markanızın ‘YC Jewels’ın koleksiyonunu çıkardınız. Koleksiyonu hazırlarken size neler ilham verdi?
Hayatımda yaşadığım tüm olaylardan, yaşadığım tüm ülkelerden ve tanıştığım tüm insanlar ve kültürlerden ilham alarak bu koleksiyonu çıkardım. Koleksiyonda ‘Memory Bracelets’ dediğim özel ürünler yer alıyor, tüm bu el emeği bileziklerin üzerinde kelimeler yazıyor. İnanç ya da kutsal gibi kelimeler yazıyor. Çok renkli ürünlerim de var koleksiyonda, bunlar da İbiza’nın ruhunu yansıtıyor. Bir de Türkiye’de hem parmağınıza hem de elinize taktığınız özel bir takı var, ondan da esinlenerek bazı ürünler tasarladım. Ayrıca haremden ilham alarak tasarladığım saç aksesuarları ve halhallar var. Hem gençlere hem de orta yaşlı kadınlara özel ürünler var. Kolyeler, bilezikler, yüzükler, küpeler, saç takıları, earcuff denilen kulak kelepçeleri ve halhallar koleksiyonumu oluşturuyor.
Galatasaray'ın yengesi: Yolanthe Sneijder
Cinsel istismara maruz kalan çocukları korumak için kurduğunuz ‘Free A Girl Vakfı’ için de özel bir bilezik tasarladınız değil mi? Bu vakfın kuruluş hikayesini sizden dinleyebilir miyiz?
Evet, koleksiyonda böyle bir bilezik var. Bileziğin üzerinde vakfın sembolü olan bir tarafı açık bir kare işareti var. Bu kare seks köleliğini, açık kalan tarafı ise o kölelikten küçük kız çocuklarının kurtulacağının simgesini oluşturuyor. Ayrıca bilezikte bir nazar boncuğu da yer alıyor. Yedi sene önce ben 21 yaşındayken, Hollanda’da tanıştığım birisi bana Hindistan’da altı yaşındaki çocukların bile seks kölesi olarak çalıştırıldığını anlattı. Duyduklarımdan çok etkilendim ve Hindistan’a gittim. Gittigimde gördüğüm manzara içler acısıydı. Küçücük çocuklar seks kölesi olarak çalıştırılıyordu ve hiç kimse onları korumak için bir adım atmıyordu. Hepsini alıp evime götürmek istedim ama bu mümkün değildi. Ben de şöhretimi olumlu bir yönde kullanmak istedim ve bu vakfı kurdum. Tanrı bana bu sorunu göstermişti, bunca şeyi görüp körmüş gibi davranamazdım. Altı yaşında bir çocuk için seks kölesi olmak cehennemdi. Başta onlara yardım edecek bir vakıf aradım ama aradığım vakfı bulamayınca kendim kurdum. Şimdi birçok etkinlik düzenliyor ve onlara yardım ediyoruz. Onlara evler yapıyoruz ve onları bu durumdan kurtarıyoruz. Her sene ülkeleri gezip, bu kızlar hakkında belgeseller çekiyorum. Şimdi bu koleksiyonda yer alan bilezikten elde edilen satışı da bu vakfa bağışlıyorum.
YC Jewels koleksiyonu lidyana.com sitesi üzerinden satışa sunulacak. Lidyana.com ile işbirliğiniz nasıl gerçekleşti?
İtalya’dayken bu takı koleksiyonunu hazırlamış ve satışa çıkartmaya hazırlanıyordum ama biz İstanbul’a gelince tüm anlaşmalarım yarıda kaldı. İstanbul’a gelince lidyana.com benimle irtibata geçti ve benimle çalışmak istediklerini dile getirdi. Ben de bu teklife çok sevindim ve kabul ettim. Hemen birlikte çalışmaya başladık, onlar işlerinde çok iyiler. Tüm koleksiyonu aynı zamanda www.yolanthe.com adlı kendi sitemde de satışa sunacağım.
Galatasaray'ın yengesi: Yolanthe Sneijder
Bu yıl düzenlenen İstanbul Fashion Week’te podyuma çıktınız. Türk tasarımcılardan beğendiniz isimler var mı?
Türk tasarımcıların çoğunu tanımıyorum ama gördüğüm kadarıyla hepsi çok başarılı. Buraya gelmeden önce Türkiye hakkında çok bilgim vardı ama modaya bakış açısının bu denli iyi olduğunu, tasarım dünyasının bu denli ileride olduğunu Türkiye’ye gelince gördüm. Yurtdışında moda denilince herkes Milano, New York ya da Paris’ten bahsediyor. Kimse İstanbul’dan bahsetmiyor bence bu büyük bir eksiklik. İstanbul da diğer moda kentleri kadar önemli bir yere sahip olmalı. Buradaki moda Hollanda’dan çok daha yaratıcı ve üst seviyede.
Bizlerle paylaşabileceğiniz güzellik sırlarınız var mı?
Evet, benim de bazı sırlarım var ama bunları bence Türk kadınları kesin biliyor. Bence Türkiye’deki kadınlardan benim güzellik üzerine öğreneceğim çok şey var. Evimize haftada iki kez gelip ev işlerine yardım eden genç bir kız var. Geçen günlerde ben kaşlarımı alırken birden gelip eline ipi geçirdi ve benim kaşlarımı aldı. Canım biraz yandı itiraf etmeliyim ama ortaya çıkan sonuca hayran kaldım. Hatta bunu Wesley’e anlattığımda gülmekten karnına ağrılar girdi. Formda kalmaya gelince, ben hiçbir zaman diyet yapan kadınlardan birisi olmadım. Ben haftada 4-5 gün mutlaka spor yapıyorum. Eğer o gün tatlı yemişsem, ertesi gün koşu bandında 10 dakika daha fazla koşuyorum.
Kebaplara çok düşkün olduğunuzu biliyoruz...
Evet, (gülüyor) kebap çok seviyorum ama biraz aşırıya kaçarsam hemen sporla dengeliyorum, bu yıllardır böyle... Güzellikle ilgili tüm sırlarımı yakında benim sitemde de bulabilirsiniz