Vatan Şaşmaz'la Sevgililer Günü'ne hazırlandık

Vatan Şaşmaz’dan sevgililer gününde evlenme teklifi

Röportaj: Özlem Yılmaz Küçük
Fotoğraf: Şüheda Aykut

Aşkın önemsiz olduğunu ve en yakın arkadaşına Sevgililer Günü’nde evlenme teklif edeceğini açıklayan Vatan Şaşmaz’ı bu özel güne hazırladık. Düğününü Londra’da sade bir törenle gerçekleştirmek istediğini söyleyen Şaşmaz’ın kıyafetinden hediye seçimine, yemek yiyecekleri mekandan masa düzenine kadar hiçbir detayı atlamadan gerçekleştirdiğimiz hazırlık aşamalarını fotoğraflandırdık. İşte bu özel güne ait tüm detaylar ve çarpıcı açıklamalarla röportajımız…

Vatan, Armani Jeans'i çok seviyor... Biz de soluğu öncelikle Armani Jeans'de alıyoruz. Bir çok kıyafeti kombine ediyoruz, ancak Vatan'ın da stilini gözardı etmeden ortak bir karara varmaya çalışıyoruz. Vatan, Sevgililer Günün'de hem şık hem de trendy görünmek istiyor. Biz de şıklığı elden bırakmadan yılın trendleri arasında yer alan deri detayını kullanmak istiyoruz. Stiline uygun gömlek, pantalon, ayakkabı seçiyoruz. Deri bir montla da tamamlıyoruz.

Seçimlerimiz esnasında Vatan'a hayatıyla ve ilişkilerle ilgili tüm merak ettiğim soruları soruyorum. Vatan da tüm sorularıma sansürsüz cevap veriyor... 

36 yaşındasın ve bu yaşanmışlık sonucunda hayata dair edindiğin felsefe ne oldu? Yani, Vatan Şaşmaz kimdir?

İyi bir birey, mutlu bir insan, sağlıklı bir erkek olmaya çalışıyorum. Hayatta çok büyük ideallerim varsa bile bunlara bebek adımlarımla yaklaşıyorum. Erkekler geç olgunlaşır derler ama ben 30 yaşımdan sonra hayattan tat almaya başladığımı düşünüyorum. A.S.P.A.V.A. (Allah’ım sağlık, para, aşk ver amin)’yı  hayat felsefesi yaptım. Tabii ki çok güzel hayallerim var ama bunun yanında ideallerimin birçoğuna da kavuşmuş durumdayım. Hırslarıma boğularak, o çarkın içerisinde kendimi mutsuz hisseden biri değilim. Kendimce maddi manevi birçok şeyi başardım ve bu başarılarımla çok mutluyum. İnsanların çok doyumsuz ve mutsuz olduklarına tanıklık ediyorum. Ve o insanlardan mümkün olduğunca uzak durmaya çalışıyorum. Her şeyde başarılı olmaya çalışan, her işe el atan bir insan değilim. Bunu yapmaya çalışan insanların iç dünyası huzursuz. Bu iç dünya ve huzurum benim çok önemli.

İşimde iyiyim, bu yüzden mütevazı de olamam

Sunuculuk ve oyunculuğun yanında bir de “Öteki yüzüm gri” isimli bir kitap yazdın.  Biz seni ekranda sürekli güler yüzlü, sempatik tavırlarınla görüyoruz. Ama öteki yüzün gri, öyle mi?

Uzak Doğu’daki “Ying Yang” felsefesini bilirsin. Her siyahın içinde bir beyaz, her beyazın içinde bir siyah vardır. Yani her iyinin içinde bir kötü, her kötünün içinde bir iyi vardır gibi. Ben de hayatın ne simsiyah ne de bembeyaz olduğunu savunuyorum. Hayat benim gözümde gri. Bu da benim yarattığım bir felsefe. İçinde 14 tane gerçek ve fantastik hayat hikayesi, bir de şiir var. Aslında bir hikayem daha vardı ekleyebileceğim ama onu roman halinde yayınlamaya karar verdim.

Haddimi biliyorum ama gereksiz mütevazılıktan hoşlanmıyorum

İlerleyen yıllarda sunucu, oyuncu ve aynı zamanda yazar olarak mı anılmak istiyorsun?

Yazarlık meslek olarak değil ancak hobi olarak yapabileceğim bir iş. Ben yazarım dersem, işin ehli yazarlara hakaret etmiş gibi olurum. Haddimi biliyorum, belki iyi bir yazar olarak değil ancak iyi bir sunucu, iyi bir oyuncu olarak anılmak isterim. Sunucu yönümde başarılıyım, oyuncu yönümde de başarı yolunda ilerlediğimi düşünüyorum.

Komedi rolünde oynuyorsun. Oyunculukta bu alanda mı kariyer yapmayı planlıyorsun?

Çocuklar duymasın bittikten sonra drama yönelmeyi düşünüyorum. Eğer dramda da kendimi ispatlarsam, iyi bir oyuncu olduğumu düşünüyor ve düşündürüyor olacağım. O zaman ben hem iyi bir sunucu hem de iyi bir oyuncuyum diyebileceğim. Mesleğim dahilinde yapmış olduğum işlerle ilgili mütevazı olamam. Gereksiz mütevazı olmak, gereksiz alçak gönüllü davranmak bana çok sahte geliyor. Sahte duygulardan hiç hoşlanmıyorum. Eğer iyiysen, iyi olduğunu düşünüyorsan masaya yumruğunu vurup “ben iyiyim” demelisin.

Vatan için seçtiğimiz kıyafetlerle küçük bir catwalk çalışmasına başlıyoruz. Ancak benim aklım yine de deri montla tamamladığım konbinasyonda. Merakla giymesini bekliyorum... 

Aslında Mayıs ayında çekimlerine başlayacağımız bir romantik komedi sinema filmi projemiz var.

Filmin konusu ne?

İki erkek arasında kalan bir kadının romantik ve komik hikayesi anlatılıyor. İki erkekten biri de benim.

Başka projeler var mı?

Çocuklar duymasın devam ediyor. 6-7 aydır süren Trt 3’de Salı akşamları yayınlanan futbol dışındaki sporları inceleyen kültür, sanat, eğlence programı  “Futbol Hariç”i sunuyorum. Ayrıca, Atv’de Pazar günleri haber öncesinde yayınlanacak olan “Kaç Para”isimli bir programımız başlayacak. 

Ben, işin içinde biri olarak sormak istiyorum. Nasıl bir internet kullanıcısın?

Facebook kullanmıyorum çünkü çok fazla sahte kullanıcı var. Hesabım var, kuzenim ilgileniyor. Sadece soruları cevaplıyorum ancak hiç ilgilenmiyorum. Tweeter kullanıyorum. 25.000 takipçim var. Ayrıca sahibinden.com ve ebay takipçisiyim. Tüm haber sitelerini takip ediyorum. Özellikle BBC Türkiye,  The Times, Reuters. Apple itunes movie ve Apple itunes music’i de takip ediyorum.

Ve sonunda kendi stilini de gözönünde bulundurarak seçmiş olduğum kombinasyonu giyiyor...

Peki takip ettiğin bloglar var mı?

Pucca’yı ve kız arkadaşımın bloğunu olan www.hayatbiraromadır.com’u takip ediyorum.

hayatbiraromadır.com’da neler var?

Nurşen, Roma’da hobi olarak aşçılık eğitimi aldı. Yaptığı çok özel yemekler var ve tabii her ne kadar versem de bana aldırmış olduğu 10 kilo. Öğrenmiş olduğu bu güzel ve özel yemekleri bloğunda paylaşıyor. İsmini de birlikte koyduk. 

Neden hayatbiraromadır.com ismini seçtiniz?

Ratatouille’de bir sahne vardır. Gaddar yemek eleştirmeni, Ratatouille’nin yapmış olduğu yemeği yer ve bir anda çocukluğuna döner. Yemekteki o tad, o koku onu bambaşka yerlere götürür. Koku, çok güçlü bir hissiyattır. Özellikle de tatla birleşirse.  Bu nedenle biz de hayatın bir aroma olduğunu düşünenlerdeniz.

Aşk’ın önemi yok!

Biraz da aştan bahsedelim. Aşk nedir sence Vatan?

Aşk, süreçlerden bir kesittir. Kesişme, tanışma, konuşma, aşk, seks, sevgi, tutku, mecburiyet, alışkanlık, monotonluk, ayrılık, boşanma, nafaka, ölüm. Aşk, bir kadınla bir erkek arasındaki iletişim sürecinin sadece bir bölümü. Ancak insanlar yalnızca aşkla ilgileniyor. Çünkü aşk, içinde şehvet barındırıyor, tutku barındırıyor, kırmızı rengi barındırıyor.  Bu yüzden aşk en önemliymiş gibi popülarize ediliyor. Aşktan bir sonraki evre olan sevgi daha önemlidir. Acıyla tatlı arasında gidip gelen bir ruh hali olan aşk, emek ya da fedakarlık istemiyor.

Aşkın bu git gellerinden olumlu ya da olumsuz etkilenen insanlar yazıyor, çiziyor, beste yapıyor. Ancak sevgi daha yüce bir duygudur. Çünkü sevince değişebiliyor ve değiştirebiliyorsun. Fedakarlık, emek, zaman, para her şeyi harcıyorsun. Bence asıl konuşulması  gereken şey sevgi. Popüler konu olan aşk, iki kilo çikolata yemekle aynı etkiyi yaratan bir duygu. 

Peki, sence popüler olan aşk ilk görüşte gerçekleşebiliyor mu?

Freud’un aşk için ilk 1o saniyede gerçekleştiğine dair bir teoremi vardı. Ben de buna inanıyorum. Kafamızda şablon bir insan belirliyoruz. Sarışın, mavi gözlü, esmer, yeşil gözlü, bu bel inceliğinde, şu ayakkabılı, bu ojeli, şu saatli, ya da şu sakallı gibi birilerini hayal ediyoruz. Bu şablonumuza çok yakın biriyle karşılaştığımızda ona aşık oluyoruz. Aslında aşk bizim kendi içimizde yarattığımız bir şey.

Peki, sence popüler olan aşk ilk görüşte gerçekleşebiliyor mu?

Freud’un aşk için ilk 1o saniyede gerçekleştiğine dair bir teoremi vardı. Ben de buna inanıyorum. Kafamızda şablon bir insan belirliyoruz. Sarışın, mavi gözlü, esmer, yeşil gözlü, bu bel inceliğinde, şu ayakkabılı, bu ojeli, şu saatli, ya da şu sakallı gibi birilerini hayal ediyoruz. Bu şablonumuza çok yakın biriyle karşılaştığımızda ona aşık oluyoruz. Aslında aşk bizim kendi içimizde yarattığımız bir şey.

Bu durumda yaratmış olduğumuz şablon üzerinden her birimizin ilk aşkı olma olasılığı yüksek. Sen, ilk aşkından bahseder misin?

16 yaşındaydım. Sahilde, buğday rengi teniyle, güneş sarısı saçlarıyla, mavi boncuk rengi gözleriyle bana ilk baktığında içimden geçirdiğim şey, “Acaba hangi şanslı erkek bu kızla çıkıyordur?” olmuştu. Tabii, akşamında el ele tutuşup diskoya giden şanslı erkeğin ben olacağım aklıma gelmemişti. Uzun yıllar sürdü aşkımız, sevgimiz, dostluğumuz. Yıllar sonra yollarımız ayrıldı. Üniversiteden sonra, iş hayatı ve sosyal dünya şartları ayırmıştı bizi. Bildiğim üzere, şimdi evli, mutlu ve bir de çocuğu var. Tabii özellikle o ilk gördüğüm anı hiç unutmam.

Şimdi başka biri ve evliliğe doğru ilerleyen bir ilişkin var. Artık kimin şanslı sevgilisisin? Nasıl tanıştınız? Nasıl karar verdiniz evliliğe?

Adı, Nurşen Kocayaş. 2.5 yıl önce askere gitmeden önce tanışmıştık. Bir iş için birlikte çalışmıştık. Daha sonra bu çalışma arkadaşlığa, arkadaşlık askerliğim sonrasında aşka, aşk sevgiye, sevgi birlikteliğe, birliktelik güvene, güven tekrar sevgiye ve sevgi evliliğe doğru giden bir süreç oldu. Aslında ben, en iyi arkadaşımla evleniyorum. Vaktini hep en iyi anlaştığın arkadaşınla geçirmek istersin. Benim de en iyi anlaştığım arkadaşım, sevgilim Nurşen.

İlişki için iyi anlaşmak yetiyor mu?

İlişkimizin içinde tabii ki sevgi var ve bu olmazsa olmazlardan. Aslında, danışmanıma sorduğum şey çok etkilemişti beni. Bir kadınla bir erkeğin iletişimi 1 saat seks dışında günün neredeyse tamamı olan 23 saattir. Kendine bu insanla, 23 saat ne yapacağım şeklinde soru sormamalısın. Onunla aynı filmleri izliyor, aynı sitelere giriyor, aynı müziği dinliyor, aynı kitabı okuyor olmak ya da farklı şeyleri yaşıyor ama aynı şeyleri tartışıyor olmak gerekiyor. 24 saati çok iyi geçirebileceğim, çok sevdiğim birine ve aynı zamanda en iyi arkadaşıma evlenme teklif edeceğim.

Cafe RUJ’la Sevgililer Günü'ne hazırlandığımız bugünde evlilik teklifi planı yapmaya başladım

Henüz evlenme teklifi etmedin demek ki… Sevgililer gününü değerlendirmeye ne dersin?

Aslında sevgililer günü evlenme teklifi için büyük bir klişe gibi görünse de güzel olabilir. Evlenme teklifine dair hiçbir planım yoktu ama seninle Sevgililer Günü için hazırlandığımız, plan yaptığımız bugün boyunca aklımda evlilik teklifi planları oluşmaya başladı. Evet, sevgililer gününde evlenme teklifimi yapmalıyım artık.

Kıyafet alışverişimizi bitiriyoruz ve hemen hediye seçimine başlıyoruz. Vatan mücevher almak istediğini söylüyor. Tabii ki bu özel seçimine de yardımcı oluyoruz...

Bu güzel ve özel kararına katkımız varsa bizim için sevindirici bir durum. Peki, yapmış olduğunuz bir düğün planı var mı? 

Londra’da kuzenlerim yaşıyor. Konsoloslukta çok sevdiğimiz birkaç arkadaşımızın olduğu bir törenle evlenmeyi düşünüyoruz. Balayını da Londra’da geçireceğiz. Bu planımızı henüz kimse bilmiyor.

Soluğu işin uzmanı Topall Mücevheratta alıyoruz. Göz kamaştırıcı mücevherler içinden seçim yapmakta zorlanıyoruz.

Merak ediyorum, birbirinize nasıl hitap ediyorsunuz? Aşkım, şekerim, böceğim gibi terimler kullanıyor musunuz?

Aslında pek fazla bu tarz kelimeler kullanmıyoruz. Biz sanırım bir üst seviyeye geçtik. Bakışlarımızdan birbirimize ne söylemek istediğimizi anlayabiliyoruz. Sevgimizin ne zaman normal halinden daha fazla kabardığını ya da ne istediğimizi söylemek yerine bakışlarımızdan anlayabiliyoruz.

Ancak genelde kadınlar böyle şeyleri duymak isterler…

Şöyle bir şansım var benim. Nurşen, yıl dönümümüzde hediye bekleyen ya da “bana neden seni seviyorum demedin” şeklinde davranan bir kadın değil. Ben çok romantik ve duygusal bir insanım. Bunları da yaparım ancak yapmak zorunda olduğum için değil istediğimde yaparım. Örneğin yıldönümümüzde beklenti karşılığı değil de istediğim için herhangi bir günde sarı lalelerle uyandırabilirim. Nurşen’in de böyle beklentileri olmaz.

Birbirinin içinden geçen kalp objeli bir yüzük beğeniyorum ve hemen Vatan'a gösteriyorum. Vatan, yüzüğü yakından incelemeye alıyor. Tabii, zor ve önemli bir seçim oluyor. Sonunda tercihimizi belirliyoruz. Günün anlam ve önemine de uygun olan iki kalpli yüzükte hemfikir oluyoruz. 

Bu vagonu kaçırırsam bir daha evlilik kararı alamam

Zamanı geldi, evlenmeliyim diye mi düşündün? Yoksa aradığım kişiyi buldum ve evleniyorum diyenlerden misin?

Zamanı geldiği faktörü %20’yi geçmez. Doğru kişiyi bulduğuma inanmadığım için bu zamana kadar evlenmedim. Açıkçası ben bu ilişkimi, bu vagonu kaçırırsam, denemezsem ya da deneyip de başaramazsam bu saatten sonra başka bir evlilik kararı benim için zor. Erkek için 40 yaş kritik bir yaştır ve bu tren benim için son lokomotif olabilir. Bir daha başka bir insana bu kadar zaman, bu kadar emek, bu kadar gönül verip hayatımın önemli kısmını harcayabileceğimi sanmıyorum. Aslında bir yaştan sonra evliliği bile insanın kafası kaldırmıyor.

Seda Sayan’nın altı kez evlenmesi ama bir kez çocuk yapması düşündürücü  

Dediğim gibi 40 yaş erkek için trenin son vagonu ve 35 de kadın için. Asıl evlilik ise, çocuk olduğunda başlıyor. Tanışma, flört, beraber yaşama, evlilik. Aslında bunların arasında hiçbir fark yok.  Nasıl gidip 15 dakikada evlenebiliyorsam, aynı şekilde gidip boşanabilirim. Ancak eğer çocuk olursa, boşansan bile karşındaki kişi hayatının sonuna kadar senin akraban olmuş oluyor. Evlilik çocuk yoksa çok önemli bir kavram değil. Belki de bu yüzden Seda Sayan altı kez evlendi ancak bir kez çocuk yaptı. Bunu bir düşünmek lazım aslında. Tabii, sadece çocuk için evlenilmez. Evlilik eşittir çocuk demek değil. Belki de istediğim halde çocuğum olmayacak, bunu bilemem. Ama yine de sevdiğim bir insanla evleniyor olmak bana mutluluk veriyor. 

Peki, ilişki terapisti ya da yaşam koçundan destek alıyor musun?

Nasıl bankada bir müşteri uzmanımız, Starbucks’da bir kahve uzmanımız varsa özel hayatımızda da bir hayat danışmanımıza ihtiyacımız var. Son 5-6 yıldır bir yaşam koçuyla çalışıyorum. Hayatımdaki önemli kararlarımda: Evlenmek, işten ayrılmak, tatile gitmek gibi ve kafamdaki sorulara cevap bulmak için yaşam koçumdan destek alıyorum. Ve etkisi de çok büyük oluyor. Hayatımdaki 1. göz: Anne, baba yani çekirdek ailemdir. 2. göz: Yakın çevremdeki insanlardır. Beni dışardan gören 3. göz de yaşam koçumdur. Yaşam koçumla bazı kararlarımın sağlamasını yapmış oluyorum. Nurşen’le de birkaç seansa katıldık ve doğru kişiler olduğumuzun, doğru çift olduğumuzun sağlamasını yapmak beni çok mutlu etti. Yani evliliğe psikolojik olarak da hazırım.

Sıra  yemek yiyecekleri restorana karar vermeye geliyor. Vatan, sürekli gittiği bir kaç yerden bahsediyor. Biz de bahsi geçen mekanlar arasında bu özel gece için muhteşem bir boğaz manzarasına sahip olan Sun Set Restaurant'ı öneriyoruz. Tabii yapmış olduğumuz styling ve hediye seçimi sonunda kendimizi biraz yorulmuş ve de acıkmış hiddediyoruz. Hem bir şeyler atıştırmak, hem biraz dinlenmek, hem de röportajımıza devam etmek için ekibimiz ve Vatan'la birlikte Sun Set'in yolunu tutuyoruz. 

Kadınlar için yaşayan kadınları sevmiyorum!

Kadınlar kariyer de yaparım çocuk da felsefesinden yola çıkıyorlar. Hem evde hem işte çalışıyor hem de çocukla ilgileniyorlar ve aslında kadınlar erkeklere göre daha narin yapıdalar. Kadının bu yaşam standartındaki ters orantı hakkında ne düşünüyorsun?

Evet, burada kariyer kadınından bahsettin. Ancak Karadeniz’in ücra bir köyünde kadın sabah 05.30 kalkıyor, inekleri sağıyor, sonra kahvaltı hazırlayıp çocukları uyandırıyor, çocukları okula gönderiyor, eşinin kahvaltısını hazırlıyor ve kahveye gönderiyor. Kendisi gidip çay topluyor, öğlen eve geliyor tekrar inekleri sağıyor, çocuklara yemek hazırlıyor,  eşine yemek hazırlıyor ve gün batmadan yorgun düşüp belki de eşinden güzel bir çift söz duymadan uykuya dalıyor. Kadın, aslında her yerde böyle. Bence kadınlar erkeklerden çok daha güçlü ancak biraz daha karmaşıklar.

Karmaşık derken?

Benim özellikle uzak durduğum kadınlar vardır. Örneğin kafası karışık kadınlar, ne istediğini bilmeyen kadınlar. Bir şey istiyor ama biraz sonra fikir değiştirip başka bir şey istediğini söylüyor. Bir de sadece kadınlar için yaşayan kadınlardan uzak duruyorum. Sadece ayakkabı, çanta gibi objelerle ilgilenen kadınlar. Birbirleriyle rekabete giren kadınlar.

Doyumsuz kadınları sevmiyorum. Kadın erkek ruhundan anlamalı. Hem dişi, hem anaç, hem kardeş, hem de arkadaş olmalı. Bunların hepsi yeri geldiğinde doğru noktada doğru iletişimi kurarak olmalı. Kadın asil olmalı. Oturmasını kalkmasını, kiminle nasıl konuşmasını ya da konuşmamasını bilmeli. Yeri geldiğinde şen kahkahasını da atmayı bilecek ama asla ucuza gülmeyecek. Kadın hayranlık uyandıracak. Kadında asalet çok önemli.

Kadından beklentiler çok fazla. Peki ya bu saydıklarının hepsine sahip bir kadının yanındaki erkek nasıl olmalı?

Kendi adıma konuşmak istiyorum bu konuda. Ben bir centilmenim. Kurallara dikkat eden, zarif ve naif olmaya çalışan bir erkeğim. Ayrıca erk, güç sahibi olup bu gücü yerinde göstermeli. Güç demek benim için şıklık, yani centilmenlik ve bilgi demek. 

Sorularım bitmek bilmiyor, laf lafı açıyor... Eminim Vatan'dan ilişkilere ve yaşama dair öğrenebileceğimiz birçok şey var. Ancak, saate bakıyorum ve artık evlere dağılma vaktimizin geldiğini görüyorum... 

Bu arada Vatan Londra'da yapmayı planladığı düğününden ilk görüntüleri bize göndereceği sözünü veriyor. Ancak biz, öncelikle Sevgilier Günün'de Nurşen'e yapacağı evlilik teklifinin sonucunu merakla bekliyoruz...

Vatan ve Nurşen çiftine mutluluklar diliyoruz...
Ve son olarak sloganımız olan "Dişital Hayat'a bağlı kalın" önerisinde bulunuyoruz. :)