Elsa Hosk, Harper's Bazaar Türkiye için objektif karşısında!

İsveç doğumlu Elsa Hosk, sezonun en can alıcı renklerini sonbaharı en güzel yaşayan New York sokaklarına taşıyor. Otuzuncu yaşına günler kala, ona kutlama planlarını, stilini ve elbette Karlar Ülkesi'ni sorduk...

Fotoğraflar MEHMET ERZİNCAN
Moda editörü BENGİSU GÜREL
Röportaj ÇİMEN UZSOY G.

Doğum gününüz bu ay, bir şeyler planladınız mı?
Doğum günüm tam Victoria's Secret defilesinden önceki gün, o yüzden maalesef pastaya gömülemem! Ancak defilenin hemen ertesinde tüm arkadaşlarımla çıkacağım büyük bir tatil planlıyorum, böylece en sevdiğim insanlarla tüm hafta boyunca yeni yaşımı kutlayabileceğim.

Tipik bir Akrep misiniz?
Evet! Akrepler çok güçlüdür. Duygusalız ama kimsenin bunu görmesine izin vermeyiz. Çok sadığız ama çok da kindarız. İşte, bunlar tam ben.

Modelliğe lise yıllarınızda başladınız, o dönem aynı zamanda profesyonel basketbol oyuncusuydunuz. Basketboldan vazgeçmek zor oldu mu?
Oldukça zor bir karardı benim için. Çocukluğumdan beri emek verdiğim bir şeyi bırakmak üzücüydü ama modellik de vazgeçmek için fazla heyecan vericiydi!

Hâlâ arada basketbol oynuyor musunuz, yoksa sakatlanma riskine karşı tamamen uzak durmanız mı gerekiyor?
Nadiren oynuyorum çünkü insanları bir araya toplamak çok zor. Sakatlanmaktan korkmuyorum. Sporda kendinizi tamamen oyuna vermeniz gerekiyor, zaten sporun özü bu.

Hayatınızın dönüm noktasını nasıl tarif edersiniz?
En yakın arkadaşlarım olacak insanlarla tanışmak; hayatımı en çok onlar değiştirdi. Erkek kardeşlere sahip olmak. Yirmi yaşında New York'a taşınmak. Victoria's Secret meleği olmak. Önemli defilelere seçilmek...

Victoria's Secret podyumunda yürümenin diğer defilelerde yürümekten nasıl bir farkı var? Modeller üzerinde daha fazla stres yarattığı doğru mu?
Milyonlarca kişi tarafından izlendiği için kesinlikle çok daha stresli. Muhtemelen dünyadaki en zor defile. Bu sene benim sekizinci yılım olacak; her defasında yerimi hak etmek için çok çalışıyorum ve milyonlarca kez şükrediyorum.

Günlük bakım rutininiz nasıl?
Temizleme, nemlendirme, serumlar, mutluluk ve sağlıklı yiyecekler.

Çalışmadığınız zamanlarda nasıl giyinirsiniz?
Tamamen kendi stilime uygun giyinirim. Vintage seviyorum. Ender bulunan Chanel çantalara takıntım var. Önceliğim her zaman konforlu olmak ve bir başkası gibi değil, kendim gibi hissetmek.

Favoriniz olan sezon trendleri?
Oversize trençkotlar, erkek takım elbiseleri, chunky sneaker'lar ve kalın çoraplar.

İsveç'te büyüdünüz ve on sene önce New York'a taşındınız. Hayatınızın hangi yanları İsveçli, hangi tarafları New York'lu?
İsveçli kadınlar oldukça bağımsızdır, feministtir ve eşitliğe inanırlar. New York'a ilk taşındığım dönemde hesabı erkeklerin ödemesine izin vermekte zorlandım. Her şeyi hızlı yapmam ve her şeyin hızlı bir biçimde akmasını beklemem New York'lu tarafım. New York'tan öğrendiğim diğer şeyler ise profesyonellik, saçmalıklara tahammül etmemek ve kimsenin benden faydalanmasına izin vermemek.

Her ne kadar kabul etmeseniz de insanlar sizin Karlar Ülkesi'ndeki Elsa'nın ilham perisi olduğunuzu düşünmeye devam ediyorlar. Arada duştayken Let It Go söylüyor musunuz ya da Cadılar Bayramı'nda Elsa kostümü giymişliğiniz var mı?
Hayır ama sanırım bir gün hayranlarımı mutlu etmek için yapabilirim!