Moda ve stil dolu bir hayat

Harper's Bazaar/Serli Gazer

Yasemin Taciroğlu, rafi ne bir stil anlayışı ile tasarlanan evlerinin kapısını Bazaar’a açtı; moda ve stil dolu bir hayat üzerine sohbet ettik.

Elbise, Nedret Taciroğlu 2012 Yaz koleksiyonundan.

Deri pantolon, H&M. Ceket, Nedret Taciroğlu. Ayakkabı, Giuseppe Zanotti.

Sarıyer’de üç katlı bir villanın basamaklarından çıkarken ailenin küçük kızı Yasemin Taciroğlu bize yol gösteriyor. Ahşap basamaklı merdivenlerde her adım atışımızda büyülenmeye başlıyoruz. Burası gerçek bir sarayı andırıyor. Yasemin Taciroğlu ailesiyle bu evde Boğaz manzarasının karşısında sükunetin tadını çıkardığı elegan bir hayat yaşıyor. Neredeyse tamamı, moda tasarımcısı aynı zamanda da iç mimar olan annesi Nedret Taciroğlu’nu tarafından yaratılan bu ev, ikinci derecede tarihi eser. Art Nouveau etkisi altında tasarlanan ev şu sıralar oldukça sakin. Bunun nedeni aile bireylerinin 18 Şubat’ta New York Moda Haftası’nda Nedret Taciroğlu 2012 Sonbahar-Kış koleksiyonunun sergileneceği defi le için yoğun bir dönem içinde olmaları. “Moda haftasının ardından 29 Şubat’ta Washington Büyük Elçiliği’nde bize özel bir gece düzenleniyor. Orada yine defi lemizi gerçekleştireceğiz. Şu an yoğun bir şekilde bu sunumlara hazırlanıyoruz” diyor heyecanı gözlerinden okunan Yasemin Taciroğlu

Elbise, Nedret Taciroğlu. Ayakkabı, Casadei.

Annesi Nedret Taciroğlu’nun yaklaşık otuz yıldır moda sektörünün içinde olması onun ‘moda gözünü’ geliştiren en büyük etkenlerden biri şüphesiz. “Moda benim işim, ilgi alanım, kendimi geliştirmekten, okumaktan, öğrenmekten ve uygulamaktan mutlu olduğum bir sektör.” Yasemin Taciroğlu’yu canlı tutan en önemli şey ise modanın, sürekli hareket halinde olması ve değişimi. “Çok hızlı değişiyor ve bu da benim bitmek bilmeyen enerjime çok iyi geliyor.” Şov ve ihtişam onun ruhunda var. Dolayısıyla kendisini ait hissettiği bu eğlenceli ve bir o kadar da yoğun dünya, sadece annesinin genlerinden kendisine aktarılan bir özellik değil aynı zamanda da bir ihtiyaç. “Annem ben henüz doğmadan Nedo ve Nedret Taciroğlu markalarını kurmuş. Çocukluğumdan beri modanın içindeyim” diyen Yasemin Taciroğlu’nun gardırobunda genelde deri ile tasarlanmış, asi olarak tanımlayabileceğimiz parçalar bulunuyor. “Rock-chic benim tarzıma en yakın olan stil sanırım. Zaman zaman asi olmayı seviyorum” diye anlatıyor kendisini. Kışın daha sakin ve minimal tasarımları tercih ederken yazın romantizmin etkisi altına girenlerden. “Kendi tarzım içinde belli sınırlarla aşırıya kaçmadan, kendime özgü olmayı seviyorum.”

Fransa’dan alınan bir tablo duvarı süslüyor. Evin her yanında geçmișten izler tașıyan aksesuarlar dikkat çekiyor.

Modanın içinde büyüyen bir çocukluğun ardından, Milano’da yedi yıl yaşaması Yasemin Taciroğlu’nun hiç kuşkusuz moda gözünü oluşturan en büyük etkenlerden biri. Çocukluğundan gençliğine giden yolda şekillenen stili bugün birçok insan tarafından konuşulan ve beğenilen kadınlar listesinin çok üstlerine taşıyor onu. Nedret Taciroğlu markası altında sunulan birçok tasarımda imzası bulunması da markaya genç bir bakış katıyor. Ne de olsa Yasemin Taciroğlu, dünya çapında moda çevrelerinde bulunan, şovlar düzenleyen, dünya çapında birçok özel kadına tasarımlar yapan Nedret Taciroğlu markasının genç kuşak temsilcisi. Konumu gereği risk aldığını belirten Taciroğlu, kendi stili söz konusu olduğunda da geri adım atmıyor ve cesur davranıyor. “Giyinirken aldığım risklerin kendime yakıştığından emin olmalıyım. Dünya çapında kabul gören stillerden ve kişilerden ilham aldığım için aslında risk olma özelliği de kayboluyor. Belki Türkiye’de çok görülmemiş ama dünyada kabul gören trendler buna örnek.” Haider Ackermann ve özellikle de Ninna Ricci’de çalıştığı dönem, Olivier Theyskens ve Gareth Pugh hayran olduğu ve ilham aldığı tasarımcılar arasında.

Evdeki her detay ve her köșe aynı zamanda iç mimar olan Nedret Taciroğlu tarafından gerçeğe dönüștürülüyor.

Annesi ise onun en büyük stil ikonu. “Saçı, makyajı, tarzı, enerjisi, anneliği, bitmek tükenmek bilmeyen hayal dünyasıyla beni en çok etkileyen insan.” Nedret Taciroğlu gerçekten de etkilenilmeyecek bir kadın değil. Markasını getirdiği noktalardan, evinin içindeki en küçük detaya kadar her şeyle kendisi birebir ilgileniyor. Tadilatlardan dolayı altı yıl boyunca bu eve taşınmayı bekleyen Taciroğlu ailesi 13 yıldır burada yaşıyor. Evin her köşesini, her mobilyasını kendi elleriyle hazırlayan Nedret Taciroğlu, evin altına bir marangozhane kurup işleri kolaylaştırıyor. “Merdivenlerimiz, Paris Louvre Müzesi’nin karşısındaki metro istasyonundan ilham alınarak tasarlandı. Sütunların üzerindeki tüm Art Nouveau detayları ellerimle yaptım. Bir tek Ralph Lauren koltuğumuz hazır alındı. Diğer bütün mobilyalar bizim tasarımımız” diyor Nedret Taciroğlu, biz kızı Yasemin’in bir başka büyüleyici kıyafeti giymesini beklerken sohbet ettiğimiz. Yasemin aramıza geldiğinde, “Bu ev tam anlamıyla benim annem. Tıpkı onun gibi narin, çok özellikleri olan, asil ruhlu, oya gibi işlenmiş, ışıl ışıl ve Türkiye’de tek” diyor.

Elbise, Nedret Taciroğlu. Ayakkabı, Giuseppe Zanotti. Fonda her zaman klasik müziğin çaldığı bu villa, şu an New York Moda Haftası Week telaşından dolayı oldukça sessiz ve sakin. Herkes bütün konsantresini bu önemli etkinliğe vermiş durumda. “Yine de zaman zaman 30-40 kişilik büyük davetlere zaman ayırmaya çalışıyoruz. Dostlarla müzik eşliğinde birçok keyifl i zaman geçiriyoruz. Misafi r ağırlamayı seven bir aileye sahibim” diyor Yasemin Taciroğlu. Tüm evin dekorasyonunda görselliğin ve ihtişamın yanı sıra konfora da büyük önem veriliyor. “Yataklarımız o kadar büyük ve rahat ki insan içinden çıkmak istemiyor.” Gece camdan içeri gelen dalga sesleri bu ihtişamlı evin huzur kaynaklarından biri. “Bu ev annemin gözbebeği. Benim için de en büyük anlam burada saklı aslında.”

İhtișamlı ve konforlu yatak odaları evin en dikkat çeken özelliklerinden.

Ailece toplanıp akşam yemekleri yemek, yazın ise bahçede hep birlikte zaman geçirmek tüm aile bireylerinin oldukça keyif aldıkları anlardan bazıları. “Üstelik harika bir manzaramız var. Böyle bir görüntüye bakmak çok huzur veriyor.”

Paris, Palace Vendôme’da bulunan bir antikacıdan alınan tarihi eser saat 1900’lerden kalma. (Üstte) Merdiven kenarındaki trabzanlar, Louvre Müzesi’nin karșısındaki metro durağından esinlenilerek tasarlanmıș. (Solda)

Elbise, Nedret Taciroğlu. Ayakkabı, Alaïa. Saat, Bulgari. Yüzük, annesinin 18. yaș hediyesi, kendi tasarımı. Ailesiyle birlikte yaşayan Yasemin Taciroğlu için kendi yaşam alanlarında çok rahat ettiği bir kanepe ya da yatağın olması çok mühim. “Konfor benim için çok önemli. Bunun dışında da fotoğrafl arın mekana verdiği yaşanmışlık hissi çok hoşuma gidiyor. Ortama hayat katıp, mekanı daha samimi bir yer haline getiriyorlar. Dolayısıyla benim için olmazsa olmazlardan.”

Sabahları, babasının açtığı klasik müzik eşliğinde Boğaz’ın büyüleyici manzarası karşısında güne gözlerini açtığında Yasemin Taciroğlu için yoğun bir süreç başlıyor. Türk kahvesini yudumladıktan sonra tüm sorumluluklarının bilincinde koşturmaya başlıyor. O, annesinin bugünlere taşıdığı markasının yeni kuşak temsilcisi. Sorumluluğu büyük. “Duruma göre değişse de iddialı olduğumu söyleyebilirim ama asla aşırı hırslı değilim. Kafama koyduğum ve inandığım her şeyde sonuna kadar gider, başarı için elimden geleni yaparım. Aslında bu noktada tek amacım kendimi kendime kanıtlamak.” Pozitif düşünmek, her tersliğin ardında mutlaka bambaşka güzellikler doğacağına inanmak Yasemin Taciroğlu’nun en önemli motto’larından biri. O, söz konusu stil sahibi olmaya gelince tıpkı evleri gibi farkını, tarzını ortaya koyabilmenin önemine inanıyor. “İnsanda baktıkça daha fazla bakma isteği uyandırmalı,” diye özetliyor.