'O' PERDEYİ ARALADIĞIMIZDA
Sanatla olan bağını sadece tasarımlarına değil; hem benliğine hem de toplumsal kültüre aktarabilen Aslı Filinta'nın yaratıcılığını açığa çıkaranlara bütünsel bir bakış...
Eylem Şimşek
Fotoğraflar Selin Saral
Aslı Filinta kendi adınızı taşıyan markasını kurmasının ve ilk koleksiyonunu New York'ta tanıtmasının üzerinden sekiz yıl geçti. Bu süreçte de farklı coğrafyalarda bilinirliğe sahip olan ve kendi stil üslubunu oturtan bir markaya dönüştü. Bugün elleriyle tasarladığı ilk işleri düşündüğünde çok duygulanan ama hala yolunda başında olduğunu düşünen Filinta, daha önünde uzun bir serüven olduğu görüşünde. Belki de tasarımlarının her sezon öncekilerin üzerine eklenerek yükselmesinin en önemli sebebi budur. Tabii bir de olmazsa olmazlarına olan bağlılığı: "Çok çalışmak, bir değer yaratmaya niyet etmek, farklı düşünmek ve inanmak!" Filinta ile sanatın farklı dallarına dokunan tasarım anlayışını, 'üzerinde konuşulan' kişisel stilini ve Türk modasının geleceğini konuştuk.
'O' PERDEYİ ARALADIĞIMIZDA
Sonbahar/Kış 2017 koleksiyonunuzu opera sanatçısı Leyla Gencer'den ilham alarak oluşturdunuz. Sanatçıyla hangi yönlerden ortak paydada buluşuyorsunuz?
Leyla Gencer'in sesinin yanı sıra performanslarından önce yaşadığı heyecandan, köklerine bağlı olmasından, ülkesinde bir opera geleneği olmasa da çeşitli uygarlıkların kesiştiği topraklarda derinlere kök salmış belleğine inancından, bu çeşitlilikle, farklılıklarla, zenginlikle, tarihle ve coğrafyayla beslendiği yaratıcı gücünü ortaya koyarak aslında cesaretin tanımını yapmış olmasından etkileniyorum. Gencer'in perde arkasında yaşadığı endişeyi, perde önüne geçtiğindeki gurur ve etkileşimi, hayallerle gerçekliğin buluştuğu nokta olarak tanımladım. Her yaratımdan önce yaşanan endişe ve korkular, cesaret ile gerçekliğe ve birer izdüşümüne dönüşüyor. Bu cesaretin nereden geldiğini bilmiyoruz ama Leyla Gencer bunu çok güzel ifade etmiş. Aslında perdenin arkası, önünden daha sessiz ve derin. İçimizdeki yaratıcılığın ortaya çıkması için o perdeyi aralamak gerekiyor...
'O' PERDEYİ ARALADIĞIMIZDA
Bu etkileri koleksiyonda hangi detaylarda görüyoruz?
Leyla Gencer'in Bakırköy'de Milano'daki evinin bir replikası varmış, ben de yeni öğrendim. Piyanosunun olduğu bir oturma odası, yatak odası ve giyinme odasıyla üç bölümden oluşan bir ev. Orada kıyafetlerini; sahnede ne giydiğini, hangi renkleri tercih ettiğini, sahne performansı dışında hangi aksesuarları kullandığını inceleme şansım oldu. Mesela inci kolye çok takmış, İtalyan markaları tercih etmiş (Orada çok uzun yıllar yaşadığı için bence), Japon başbakan ona hayran olduğu için ipek bir kimono hediye etmiş. Koleksiyonumda desenleri ve renkleri onun kıyafetlerinin renklerinden, kumaşları ve kalıpları da tercih ettiği dokulardan ve stillerden seçtim. Sonra Milano'da, La Scala'ya gidip çerçevelenmiş resimlerine baktım, kulisini gezdim. Kırmızı kadife perdeler bir şekilde hep gözümün önündeydi süreç boyunca.
'O' PERDEYİ ARALADIĞIMIZDA
Bir röportajınızda her sezon öğrenmek istediğiniz konuların arka arkaya sıralandığını söylemiştiniz… Sanatın farklı dallarına açık biri olarak bu disiplini hangi kanallardan takip ettiğinizi öğrenebilir miyiz?
Evdeki kütüphanemde bulduğum bir kitap, atölyesine gittiğim bir ressam arkadaşım, İstanbul'da eserlerini görme şansına sahip olduğumuz yaratıcı dehalar (Mesela Mimar Sinan) veya sesinden etkilenerek başka dünyalara gittiğimiz sopranolar... Bunun dışında mutlaka bilgisayarımda her zaman üç pencere açıktır: Ted Talk, Google Arts & Culture ve bu aralar Khan Academy!
Koleksiyonunuza dahil ettiğiniz sanat eserleri arasında favorileriniz hangileri?
Koleksiyon konusunda acele etmiyorum; bir sanat eserine sahip olduğunuzda hakkını vermelisiniz diye düşünüyorum. Bu bağlamda koleksiyonumuza uzun zamandır aradığım Avni Arbaş'ın Nazım Hikmet kara kalem çalışması ekledik. Çok sevdiğimiz ve aile dostumuz Kazım Karakaya'nın Savaşçı heykelini çok seviyorum. Yaratıcı beyni kadar kalbini de sevdiğim Ali Elmacı'nın eserleri de beni hep çok gülümsetiyor! Bunun dışında Fikret Mualla ve Alev Ebuzziya 'mavileri' de en sevdiklerim.
Gardırobunuzda bulunan ve en çok giydiğiniz parçalar hangileri?
Junya Watanabe önü yamuk iliklenen hırkam (Bayılıyorum insanların üzerimde düzeltmeye çalışmalarına!) ve bu yaz en çok giydiğim Christopher Kane Crocs'larım!
'O' PERDEYİ ARALADIĞIMIZDA
Tasarımcı kimliğine sahip olmak günlük hayatınızdaki kıyafet tercihlerinizi etkiliyor mu?
Olabilecek en hızlı ve pratik şekilde hazırlanıyorum evden çıkarken. Fakat hiçbir zaman çıkarken üzerimde olan kıyafetle dönmüyorum eve. O gün yeni koleksiyondan neyi fit ediyorsak, onu üzerime giyerek test sürüşüne çıkarıyorum: Kalıbında bir problem var mı? Kumaşı doğru mu? İçinde nasıl hissediyorum? Çok iltifat alıyor muyum? Tabii bu durumda çoğu zaman üzerimde ipleri sarkan, tamamlanmamış kıyafetler oluyor. Dolayısıyla mutlaka üzerinde konuşuluyor. Mesela 'Çok değişik olmuş' almayı en sevdiğim iltifatlardan biri...
'O' PERDEYİ ARALADIĞIMIZDA
Hangi kıyafetlerin içinde kendinizi güçlü hissedersiniz?
Kendimi herhangi bir kıyafetle daha güçlü hissetmem. Fakat spor yaptığımda dinç, heykel çalıştığımda huzurlu, meditasyon yaptığım zamanlarda da daha mutlu hissediyorum.
Seyahate çıktığınızda valizinizde mutlaka yer verdiğiniz, olmazsa olmazlarınız neler oluyor?
Tatile gidiyorsam suluboya ve eskiz defterlerim, boya, fırça ve kalemlerim!
'O' PERDEYİ ARALADIĞIMIZDA
Bugüne kadar sizi en çok etkileyen seyahat rotası hangisiydi?
İtalya'da Prochida ve Puerto Rico'daki El Yunque yağmur ormanları.
En çok görmek istediğiniz yer?
Galapagos Adas
'O' PERDEYİ ARALADIĞIMIZDA
Anne olmak yaşam tarzınızda ve hayata bakış açınızda ne tür değişiklikler ortaya çıkardı?
Hayatım şu anda tam bir lunapark gibi! Dönme dolaptan inip gondola, gondoldan inip atlıkarıncaya biniyorum. Baş döndürücü ve bir o kadar da eğlenceli. İş ve aile hayatımı da olduğum anda kalarak ve her iki tarafa da kaliteli zaman vererek dengelemeye çalışıyorum; başka formülü olan varsa söylesin lütfen
'O' PERDEYİ ARALADIĞIMIZDA
Yakın zaman içinde hedefledikleriniz ya da gelecekte hayata geçirmek istediğiniz projeler neler?
İlki Korhan Başaran koreografisi ile planladığımız Benim Adım Leyla dans performansı. Leyla Gencer'in hayatındaki kesitlerden esinlenerek hazırladığım kostümler ve 12 farklı dansçıyla Gencer'in sahneye çıkmadan önce yaşadığı endişe ve heyecanın sahne önünde yok olmasıyla birlikte gelen cesareti aktarmayı amaçladığımız bir performans olacak. Bir de beni çok heyecanlandıran Ben de Buradayım adlı bir belgeselde yer alıyorum. Senegalli Göçmen Amina'nın model olma hayalleriyle gerçek dünyanın kesiştiği, Antalya Film Festivali'nde ödül kazanan bir belgesel bu. Yönetmen Kıvılcım Akay ve yapımcı Aslıhan Altuğ beni daha önce Türkiye'de Modanın 100 Yılı belgeseline çekmişlerdi. Bu projede hem danışman olarak hem de kendi adıma yer almaktan mutluyum!
'O' PERDEYİ ARALADIĞIMIZDA
Kütüphanenizde bulunan ve son zamanlarda okuyup etkilendiğiniz bir kitaplar hangileri?
Zeynep Oral'ın Tutkunun Romanı, Malcolm Gladwell'in Blink'i ve Özgür Bolat'ın Beni Ödül ile Cezalandırma kitabı. Ayrıca Bilmiş Fare Tuna ile Sanatçı Olmak İsteyen Kurt da favorilerimizden.
'O' PERDEYİ ARALADIĞIMIZDA
Lokal etkiler barındıran tasarımlar yapıp global marka olarak kalmanın zorlukları neler?
Kendi tarihimi, kültürümü, köklerimi araştırmak, içlerinde bir kıvılcım yaratan hikayeler bulmak beni bu yoğun tempolu işe bağlayan tek nokta ve bu benim lüksüm. Bu ağır iş yükünün içinde kendime öğrenme süreci yaratmaktan çok mutluyum ve öğrendikçe de etkilenmemek imkansız. Global dünyaya satış yapmak ise işimin stratejik yapısı. Dolayısıyla özel bir zorluğu yok, iş başlı başına hayli zor zaten.
'O' PERDEYİ ARALADIĞIMIZDA
Bu bağlamda İstanbul'u moda konusunda hangi aşamada görüyorsunuz? Türk markaları moda yaratma konusunda sizce dünyada hangi noktada?
Türk markaları aslında üretim, kalite ve kumaş konusunda oldukça ileride. Bunun yanında dünya çapında planlama ve pazarlama konusunda eksiklerimiz var. Yıllarca marka çalışmalarını geride bırakıp başka markalar için tedarik ve üretim sağlamış, tekstil sektöründe hep para kazanmışız. Marka kurmak yatırım yapmaktır, para kazanmadan önce harcamak, inanmak ve zaman gerek. Henüz yeni yeni alışıyoruz bu fikre...