"Özgürlüğüne çok düşkün bir insanım"
Şamdan PLUS / Selin Öksüz
Beyazperdenin başarılı oyuncularından Diane Kruger, Herhangi bir stil danışmanı ile çalışmadığını ve merak edilen stil sırlarını bütün içtenliği ile açıkladı...
“Elbiseleri gerçekten çok seviyorum. Onları yapmak bir sanat ve giymek de kendini ifade etme şekli bence. Bunu oldukça duygusal buluyorum çünkü hayatımdaki bazı anları, o anki modumu, neler hissettiğimi hatırlatıyor her biri.”
2004yılında ‘Troy’ filmindeki Helen rolüyle Hollywood’a giriş yaptığından beri Diane Kruger, kendine has giyim tarzı ve asil duruşu ile dikkat çekiyor. Alman asıllı oyuncu, her zaman kırmızı halı törenlerinde şık görünmeyi başarıyor ve en önemli özelliklerinden biri de, mutlaka giydiği elbisenin herhangi bir yerinde dekolte kullanması. Şu anda Liam Neeson ile başrollerini paylaştığı ‘Unknown’ ile Marie Antoinette’i canlandırdığı ‘Farewell, May Queen’ adlı filmleri gösterime girecek olan Diane Kruger, stil sırlarını ve özel hayatı ile ilgili bilinmeyenleri anlattı.
"Özgürlüğüne çok düşkün bir insanım"
Los Angeles’ta 101 Coffee Shop’ta yağmurlu bir akşam üzerini yaşıyoruz. Burası sıklıkla takıldığınız bir mekan mı?
Evet, çok gelirim. Tasarımı biraz sıra dışı olan bir mekan ama seviyorum.
Amerikan cappucino’su ile Avrupa cappucino’sunu karşılaştırsanız,ne söylemek istersiniz?
Bence her ikisi de çok güzel, snob bir insan değilim.
Öyle birine benzemiyorsunuz zaten ama süper sofistike bir insansınız. O zaman biraz stil ve moda üzerine konuşalım...
Ne diyebilirim ki? Stil hakkında bir şey bilmiyorum. Ben sadece kendi stilimi biliyorum.
"Özgürlüğüne çok düşkün bir insanım"
Yine de her zaman giyiminizle dikkat çekiyorsunuz ve Karl Lagerfeld, Francisco Costa yakın arkadaşlarınız.
Elbiseleri gerçekten çok seviyorum. Onları yapmak bir sanat ve giymek de kendini ifade etme şekli bence. Bunu oldukça duygusal buluyorum çünkü hayatımdaki bazı anları, o anki modumu, neler hissettiğimi hatırlatıyor her biri.
Giyim tarzınızdan bahseder misiniz? Eğer Diane Kruger’ın sadece bir kıyafeti olsa, bu nasıl bir şey olurdu?
İyi kesim bir elbise... Benim için bir elbisede en önemli şey; kesim. Klasik olan her şeyi seviyorum, az ama öz olacak her şey. Tek tahammül edemediğim şey ise basit görünümler. Ne yazık ki Los Angeles’ta bundan çok var.
Bazen kıyafetler için savurganlık yapmak, düşünmeden para saçmak da zevkli değil mi?
Evet, kesinlikle! Bugüne kadar moda konusundaki en pahalı harcamamı yaklaşık altı yıl önce yaptım. Bütün hayatım boyunca Hermes Constance çantam olsun istemiştim ve Calvin Klein ile sözleşme imzaladığımda, artık bu çantayı alabileceğime karar verdim. Çanta için ödeme yaparken de ciddi anlamda soğuk terler döktüm.
"Özgürlüğüne çok düşkün bir insanım"
Peki, hiç supermarketlerden alışveriş yapar mısınız? Buralarda en çok ne satın almaktan hoşlanırsınız?
Bence büyük güneş gözlükleri süper marketlerde çok güzel oluyor. Her gittiğimde mutlaka satın alıyorum.
Ucuz kaçış noktalarınız nereleri?
Urban Outfitters ve Forever 21’i çok beğeniyorum.
Gerçekten de kişisel stil danışmanınız yok mu?
Hayır, gerçekten de yok. Sadece Oscar töreni ya da benzeri önemli ödül törenlerine gideceğim zaman ya da filmimin promosyon gezileri için altı hafta boyunca seyahat edip, 25 elbiseye ihtiyaç duyduğum zamanlarda stil danışmanlarıyla çalışıyorum, fakat o zamanlarda da ne istediğimi mutlaka söylüyorum.
"Özgürlüğüne çok düşkün bir insanım"
Şu anda takıntı haline getirdiğiniz herhangi bir trend var mı?
Şu aralar Oxford ayakkabılara fena halde kafayı taktım. Sürekli onları giyiyorum. Özellikle de tam anlamıyla klasik bir görüntüye ve kalın topuklara sahip olmalarına dikkat ediyorum.
Favori tasarımcılarınız kimler?
Tabi ki Chanel. Aynı zamanda Calvin Klein ve Jason Wu’ya da bayılıyorum. Biraz da erkek arkadaşınız Joshua Jackson’ın tarzından bahsedelim.
Sizinle beraber olmaya başladıktan sonra, giyim tarzında fark edilir değişiklikler oldu. Sizce de öyle değil mi?
Kesinlikle. Bir ilişki yaşarken, beraber olduğunuz insanın sizin sevdiklerinizi sevmesini istiyorsunuz. Belki bu biraz olağandışı gibi gelebilir kulağa ama aslında güzel bir şey.
"Özgürlüğüne çok düşkün bir insanım"
Onun stilini siz mi değiştirdiniz tam anlamıyla?
Beraber alışverişe gidiyoruz ama o da bundan zevk alıyor. Ben gerçekten de onun 1,5 sene boyunca ayağından çıkarmadığı mavi spor ayakkabılardan nefret ediyordum.
Gitti mi o ayakkabılar?
Hayır, artık hafta sonu ayakkabısı oldular. Spor ayakkabılarından asla vazgeçemiyordu birçok erkek gibi. 15 yaşından kalma spor ayakkabılarını bile hala saklıyordu.
15 yaşından beri sakladığı favori ayakkabısını attırdınız mı?
Evet (gülüyor). Artık ayağına olmuyordu. Gerçek şu ki, erkeklere “Bu sana çok yakışıyor” derseniz, ne giymesi gerektiğini hemen anlar.
"Özgürlüğüne çok düşkün bir insanım"
Şimdi biraz da hayattan bahsedelim. Bütün hayatınız boyunca oyuncu olmayı mı hayal ediyordunuz?
Sahnede olmak istiyordum. Almanya’da küçük bir kasabada büyüdüm ve hiçbir zaman tiyatro ile hayatımı geçindirebilecek kadar para kazanabileceğimi düşünmedim. Benim için sadece bir hobiydi. Bunun için Hollywood’da yaşamanın şart olduğunu düşünüyordum. Bu yüzden de asıl dürtüm daha sonra geldi; yani model olduğum zaman..
16 yaşındayken evden ayrıldınız değil mi?
15 yaşındayken part time modellik yapmaya başladım. Annem, “Okuldan bir seneliğine ayrılıp, Paris’e gidebilirsin” dedi. Dünyayı görmek istiyordum.
Daha önceki röportajlarınızdan birinde babanızdan ve onun alkol probleminden bahsetmiştiniz. Bu problem ailenizi nasıl etkiledi?
13 yaşındayken annem, ağabeyim ve ben babamı terk ettik. Çok zor zamanlardı, özellikle de finansal açıdan. Tabi ki bütün zorluğu annem çekiyordu. Bale, benim disiplinli olmamı sağlıyordu, benim tutkumdu. Babamın davranışlarının acısını, hayatıma giren erkeklerin çoğundan çıkardım.
"Özgürlüğüne çok düşkün bir insanım"
Ona çok kızgın olduğunuz için mi?
Hiçbir zaman kimseye bağlanamıyordum. Aslında hala çok fazla özgürlüğüme düşkünüm. Geriye dönüp baktığımda, çok hata yaptığımı görebiliyorum ne yazık ki. Çok genç yaşta evlendiniz ve boşandınız.
Bu tecrübe, hayatınız için nasıl bir ders oldu?
Çok genç yaşta evlendim. Evlendiğimizde yedi yıldır birlikteydik. Çok pesimist gözükmek istemiyorum ama bu tecrübemin ardından evliliğe inanmadığımı anladım. Kalbiniz ile verdiğiniz bağlılık sözüne inanıyorum. Sizi beraber olmaya zorlayacak hiçbir kağıt parçasının olduğuna inanmıyorum. Bir arkadaşım bana bir şey söyledi ve gerçekten de çok mantıklı bence; “İnsanlar yolun sonunda evlenmeli, en başında değil”... Gençken, ‘sonsuza kadar’ cümlesinin ne anlama geldiğinin pek farkında olamıyorsunuz. Yıllar öncesinden çok farklı bir insanım artık.
"Özgürlüğüne çok düşkün bir insanım"
Çocuk istiyor musunuz?
Evet, istiyorum ama doğru zaman geldiğinde. Hayatınızdaki hedeflerinize ulaşmış görünüyorsunuz.
Hayalleri çok uzakta görünen kadınlara ne söylemek istersiniz?
Sorular her zaman sorundur. Etrafınızı, size yardım edebilecek insanlarla çevirin. Her şeyi bilemeyeceğinizi bilecek kadar akıllı olun fakat her zaman kendinize güvenin ve inanın. Ben kesinlikle kendime inanıyorum.