En özel ve kilit parça: Mücevher

Karen Smith, Helen Ruth gibi dünyaca ünlü markaların koleksiyonlarının sergilendiği Leiper sanat galerisinde bir Türk mücevher tasarımcının, Zeynep Alppay'ın koleksiyonunun sergileneceğini biliyor muydunuz? Biz öğrendik ve sizinle bu genç yeteneği tanıştırmak istedik…

Biraz kendinizden, eğitiminizden, tasarımcı kimliğinizden ve markanızdan bahseder misiniz?

1981 yılı İstanbul doğumluyum. İstanbul Üniversitesi iktisat bölümünden mezun olduktan sonra Yıldız Teknik Üniversitesinde yüksek lisansımı tamamladım. Yaklaşık 11 sene boyunca finans sektöründe çalıştım. Ardından kurumsal hayata veda edip eşimin işi gereği bir yıl yurtdışında kaldım. Türkiye'ye döndüğümde artık tek isteğim kendi işimi kurmaktı.

İçimden gelen sesi dinledim. Çocukluğumdan beri büyük bir tutkum olan mücevher ve takıya olan ilgim, beni mücevher tasarımı yapmaya yönlendirdi. Yaklaşık 2,5 sene boyunca Kapalıçarşı'daki kuyumcu ustalarından sadekarlık ve geleneksel teknikler üzerine eğitim alarak bu yolculuğa başladım. Ardından mine, metal kili ve çağdaş takı tasarımı üzerine bir çok çalışmalara katıldım. Geçtiğimiz Mayıs ayında ilk karma sergimi gerçekleştirdim ve tasarımlarımla ilgili aldığım pozitif geri dönüşler markamı hayata geçirmemi daha da hızlandırdı.

Peki, koleksiyonu nelerden ilham alarak hazırladınız?

Hazırladığım her iki koleksiyonu da hayal ederken ilham kaynağım doğa ve insanın kendisiydi fakat üretirken asıl elimdeki maden ilham kaynağıma dönüştü. Genelin aksine tasarım yaparken çizerek başlamam. Atölyede tezgahın başına oturur, elime madeni alıp şekil vermeye başlarım. Önce bir parça çıkar ve içime sinmişse diğerleri gelir.

Özellikle Bright in the Dark isimli koleksiyonum böyle oluştu. Maden olarak mücevherde gümüşü kullanmayı çok seviyorum. Özellikle de okside edildiğine aldığı rengi çok beğeniyorum. Altınla bir arada kullanınca yarattığı kontrast bence çok çarpıcı ve çok farklı. Bu zaten koleksiyonda oldukça hissediliyor.

Sizin için mücevher neyi ifade ediyor?

Mücevher aslında benim için çok şeyi ifade ediyor. Ben mücevherin zamansız olduğuna inanıyorum. Benim için mücevher moda ve trendlere bağlı kalmadan yıllar boyu takılabilen bir parça ve zaman geçtikçe biriktirdiği anılar onu daha da özel ve değerli yapıyor. Bu kendi giyim tarzıma da yansıyor. Mücevheri asla tarzımı tamamlayan bir aksesuar olarak görmüyorum. Mücevher bana özel olan, aslında en kilit parça.

Glasgow'daki serginizden bahseder misiniz? Kaç parçayla katılıyorsunuz?

Glasgow'da düzenlenecek sergi Leiper Sanat Galerisinde gerçekleşecek. Daha önce Karen Smith, Helen Ruth gibi dünyaca ünlü markaların koleksiyonlarının sergilendiği Leiper sanat galerisinde bir Türk mücevher tasarımcısı olarak yer almak benim için çok gurur verici bir deneyim olacak. Bu sergiye Bright in the Dark adlı koleksiyonum için hazırladığım 12 parçayla katılacağım.

Beğendiğiniz tasarımcılar, stilini beğendiğiniz kişiler var mı?

Yakından takip ettiğim ve çok beğendiğim mücevher tasarımcıların başında Gürhan Orhan geliyor. Ayrıca yabancı tasarımcılardan da Sarah Swell ve Emilie Shapiro'yu çok beğeniyorum.

Tasarımlarınızla ulaşmayı hedeflediğiniz kitle nedir?

Aslında ulaşmayı hedeflediğim belli bir özel kitle var diyemem. Hepimiz birbirimizden çok farklıyız. İlgi alanlarımızdan, yetiştiğimiz kültüre kadar her şey birbirinden çok farklı. Bence tasarlarken, her şeyin çıkış noktası insanın kendisi. Ben her bir parçayı büyük bir özveri, emek ve titizlikle üretiyorum. Benim içinde en önemli olan o mücevhere baktığında, verdiğim emeği, değeri görebilen kişilere tasarımlarımın ulaşabilmesi.

Satış noktalarınız nereler?

Ankara'da S9 butik, İstanbul'da ise şimdilik sadece showroom'um da ürünlerimi bulmak mümkün. Ancak Türkiye'de Lidyana üzerinden, yurtdışında ise Wear Eponymous'da online olarak ürünler satışa çıktı. Bunun dışında yakın bir zamanda tasarladığım parçaları farklı yerlerde de görebileceğinizin ipucunu şimdiden verebilirim.

Yakın vade uzun vade planlarınız nedir?

Yakın vadedeki planım, marka işbirlikleri yaparak önemli mağaza zincirlerinde koleksiyonumla yer alabilmek ve yeni satış noktaları oluşturmak. Bu anlamda İstanbul, Londra ve New York'daki bazı mağazalarla görüşme halindeyim.

Uzun vadedeki planım ise mücevherin zamansızlığında kendimi bulmak yani bir gün olmadığım zamanlarda, mücevherlerim ile var olabilmek.