Gençleşme yolunda kök hücreler
GÜZELLİK

Gençleşme yolunda kök hücreler

Araştırmacılara göre gelecek yıllarda daha genç bir cilde kavuşmanın iddialı bir çözüm yolu var; kök hücre enjeksiyon yöntemi.

GÜNCELLEME TARİHİ: 25 Ocak 2018

Pelin Hasçalık

Türkiye'de kök hücre uygulamaları oldukça yaygın fakat bu konuyla ilgili anlam kargaşası olduğu da bir gerçek. Acıbadem Altunizade Hastanesi'nden Yrd. Doç. Dr. Çiğdem Karadağ, PRP (Platelet Rich Plazma), PRF (Platelet Rich Fibrin) ya da fibroblast uygulamalarının hepsinin kullanım amacının, dozunun, uygulama sıklığının ve etki mekanizmasının birbirinden farklı olduğunu söylüyor: "Kök hücre (Stromal Vasküler Fraksiyon: SVF) bu yöntemlerden çok farklı olarak en zengin kök hücre yağ dokusunda yer alır. Anti-aging tedavisinde amaç yaşlanmış cildi tazelemektir; o nedenle uygulanacak kök hücre sayısı mutlaka bilinmeli. Olması gerektiğinden daha az sayıda kök hücre uygulamasının da hiçbir faydası olmayacaktır." Yeni yapılan araştırmalara göre yenidoğan bebeklerin kordon bağından elde edilen kök hücrenin cilt gençleştirici etkisi olduğu söyleniyor.

Dr. Karadağ, bu yöntemle elde edilen kök hücrelerin çok etkili ve yeni bir tedavi yöntemi olduğunu ve aynı zamanda riskleri de bulunduğunu anlatıyor: "Başka hücrelere aşırı duyarlılığa neden olabilir; bu da bazı sağlık sorunlarını beraberinde getirebilir." PRP uygulamasının cilt üzerindeki canlandırıcı ve yapılandırıcı etkisini anlatan Acıbadem Bağdat Caddesi Tıp Merkezi'nden Prof. Dr. Ayten Ferahbaş Kesikoğlu, bu tedavinin ortalama üç uygulamadan oluşan kürlerle, her 6-12 ayda bir kez tekrarlandığında kalıcı sayılabilecek kadar uzun süreli etki sağladığını söylüyor: "Yalnızca cilt altı dokusunda yeni kolajen hyalüronik asit gibi temel elemanlarının oluşumunu değil, derinin tüm yaşamsal işlevlerini destekler. Kırışıklıkların ve çizgilerin giderilmesini deriyi doldurarak değil, gençleştirerek sağlar. İlk uygulamadan sonra ortaya çıkan parlak ve sağlıklı görünüm bir süre sonra hafif bir gerileme gösterebilir, bunun için birkaç uygulama yapmak gerekir." Op. Dr. Aysun Mamak da PRP yönteminin son beş yılda çok daha popüler hale geldiğini vurgulayan doktorlar arasında: "PRP'nin değerlendirilme alanıyla ilgili birçok çalışma var. Bu çalışmalarda yanıklar, ameliyat izleri, akne skarları ve cilt gençleştirici yönünde çok da güzel sonuçlar yer alıyor. Fakat herkese bu yöntem uygulanamaz... Benim tercih ettiğim PRP'yi serbest hyalüronik asidin birleşimi ile kullanmak. Bunun çok daha etkili olduğunu düşünüyorum ve gözlemliyorum. "

Kimi doktorlara göre ise kök hücre konusu biraz karmaşık. Prof. Dr. Akın Yücel, kök hücrenin neye dönüşeceğini ihtiyaca, yapılan bölgeye ve hazırlanma şekline göre değiştiğini söylüyor ve şöyle devam ediyor; "Kordon kanından alınanlar gibi pek çok kök hücre var ve bunlar her şeye dönüşebiliyorlar. Biz daha çok 'multipotent kök hücreler' üzerinde çalışıyoruz. Bunlar zengin kökenli, vücudun yumuşak dokusunu üretmeye yönelik ve kozmetik amaçlı kullanılan hücrelerde iyi sonuçlar sağlıyor. Zorluğu ise hazırlanma süreci çok pratik değil; sıkı denetlenen yasal süreçlere bağlı." Zamanla yıpranan hücrelerle birlikte ciltte kolajen ve elastin üretiminin azalması nedeniyle cilt dokusunun gevşeyip canlılığını kaybetmesi, ciltte kırışıklıkların, donuk ve mat görünümün oluşması kaçınılmaz. Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Gökhan Haytoğlu, bu sorunları gidermek amacıyla uygulanan yöntemlerden biri olarak kök hücreyi ve Fibrocell tedavisini işaret ediyor: "Fibrocell, gerçek anlamda kişinin kendi dokularından üretilen ve cilt dokusunu iyileştirici etkiye sahip kök hücrelerin yüz, saç, boyun ve dekolte bölgesine uygulanması işlemidir. Bu tedavide, kulak arkasından ufak bir doku örneği alınıyor. Klinik şartlarda alınan bu doku, daha sonra uygulama için özel şartlarda hazırlanmış olan laboratuvara yollanıyor. Tedavi, kırışıklıkların yanı sıra cilt çatlakları ya da yara izlerinin tedavisinde de kullanıyor ve son derece başarılı sonuçlar elde ediliyor. Yakın dönemde saç tedavisinde de aktif olarak rol oynamaya başlayan uygulama aynı zamanda saç dökülmesini de belirgin şekilde azaltıyor."

Uzmanlara göre 2020 yılından sonra ana tedavi yöntemlerinden biri, kök hücre ve hücre tedavileri... Liv Hospital Estetik, Plastik ve Rekonstriktüf Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Gürsel Turgut'a göre genç yaşta ve olabildiğince erken dönemde kordon kanı, kordon dokusu, 20 yaş dişleri, kemik iliği ve yağ kök hücrelerinin banka edilmesi ileride oluşabilecek hastalıklarda ya da anti-aging amaçlı olarak kullanılacak önemli tedavilerde önemli bir kaynak oluşturacak; "Kök hücre içerikli yağ enjeksiyonu, kemik iliği ve yağdan elde edilen kök hücreler özellikle cildin canlandırılması ve hacim kazanması için kritik öneme sahip."

Ana hücreden elde edilen ve yeni hücrelerin tedavi amaçlı tekrar vücuda geri verilerek hasarlı dokunun tamirini amaçlayan kök hücre çalışmaları hakkında René Clinic kurucu ortağı Prof. Dr. Reha Yavuzer'in yorumu ise şöyle: "Doku kalitesinde ve iyileşme kapasitesinde artışa neden olmaları sebebiyle kök hücre tedavileri destekleyici niteliktedir; fakat tek başına yaşlanma sürecindeki tüm sorunları giderememektedir." diyor. Ardından yaygın olarak uygulanılan iki yöntem hakkında bilgi veriyor: "Erişkin kök hücre uygulamasında kişiden yağ dokusu alınır. Yağın içerisinde yumuşak doku kaynaklı kök hücreler özel ayrıştırma metotları ile belirlenir ve toplanır. Başka bir yöntem de yenidoğan kordon kanı kaynaklı kök hücre uygulamaları. Doğum esnasında yeni doğan bebeğin kordonundaki kanda fetal kök hücreler mevcut. Bu sınırlı sayıdaki kök hücrenin estetik amaçlı kullanımı çok yaygın bir uygulama değil. Buradaki asıl amaç, ileride kordon kanı alınan bebeğin olası bir kanser nedeniyle kök hücre tedavisi ihtiyacı olduğunda kendi hücrelerinin kullanılma şansına sahip olmasıdır."