Sindirim sistemini düzenleyen probiyotikler
GÜZELLİK

Sindirim sistemini düzenleyen probiyotikler

Sindirim sistemini düzenleyen probiyotikler, yaz güzelliğini pekiştiren öneriler...

GÜNCELLEME TARİHİ: 16 Ağustos 2019

Hazırlayan Pelin Hasçalık
Fotoğraflar Richard Phibbs

Sindirim sisteminin iyi hissetme hali üzerindei kritik önemi ve probiyotiklerin vücut, zihin ve cilt sağlığındaki etkili gücü.

Antik Yunan hekimi, tıbbın babası olarak anılan Hipokrat'a göre tüm hastalıkların ilk belirtisi içsel dünyada, yani sindirim sisteminde baş gösteriyor. Sindirim sisteminin insan biyolojisini çözümlemedeki bu kritik önemine ilgi, tarihte Viktoria devrinden önce başlıyor. Örneğin kadın hakları savunucusu, İngiliz yazar Mary Wollstonecraft, Amerikalı iş adamı Gilbert Imlay'e yazdığı aşk mektuplarında, duyduğu hisleri paylaşırken kontrol edemediği sindirim sistemine değiniyor. 80'lerin başında ise hastalıkların çıkış noktası olarak görülen sindirim sistemi üzerindeki çalışmalar yerini beyin araştırmalarına bırakıyor.

Aslında günümüzde çoğu kişi midenin tam olarak nerede olduğunu dahi bilmiyor. İpucu: Mide, sandığınızdan çok daha yukarılarda, kaburgaların alt kısmında konumlanıyor. Genellikle o bölgede hissedilen şişlik ya da ağrı ise mideden değil, karın bölgesinin alt kısmında yer alan bağırsaklardan kaynaklanıyor. Ayrıca yemeklerin sindirildiği bölge olan midenin, salgıladığı hidroklorik asit ile metal eritme gücüne sahip olduğu biliniyor.

Vücudumuzda sindirim sistemi ile beyin arasında işleyiş bakımından kuvvetli bir bağlantı var. Öyle ki, sindirim sistemi artık 'ikinci beyin' olarak adlandırılıyor ve ruh hali, hafıza, konsantrasyon üzerindeki etkisinin yanı sıra kanser, bunama, kalp hastalıkları, cilt sağlığı ve metabolizma (kilo kontrolünde de etkisi var) gibi konularda da söz sahibi oluyor.

Beslenme uzmanı Kim Pearson, "Vücuttaki mutluluk hormonu olan serotoninin yüzde 90'ının sindirim sistemiyle alakası olduğuna inanılıyor" diyor. Yapılan bir araştırmada, depresyon sorunu yaşayan bir kişiden alınan sindirim sistemi mikrobu farelere enjekte ediliyor, sonuç olarak farelerde yorgunluk, hareketsizlik hali ve
hastalık başlıyor.

Ne yazık ki, çoğu insanın ikinci beyni olması gerektiği gibi çalışamıyor. Sağlıklı bir sindirim sistemi yaklaşık 100 trilyon bakteriye sahip olmalı ve besleyici gıdaları ayırarak, yiyecekleri sindirebilmeli. Bu bakterilerin en ideal şekilde işlev gösterebilmeleri ise çeşitli olabilmeleriyle ilişkili. Tam bu noktada bağışıklık sistemi devreye giriyor. Sahip olduğunuz bakteriler ne kadar sağlıklı
ve çeşitliyse, hastalıklara karşı direnciniz de aynı oranda artış gösteriyor.

Mikro organizmalardan oluşan; mantar, virüs ve bakteriler içeren bu ekosistem mikrobiyota olarak adlandırılıyor. Hazır yiyecekler, endüstriyel tarım ve kimyasal gübreler sebebiyle mikrobiyotanın çeşitliliği azalıyor ve idealden çok uzaklaşıyor. (Tüm bunlara rağmen Arjantin'in kinoasını ya da Tayland'dan gelen tropik meyveleri tüketebileceğimiz bir çağdayız.)

Et, alkol ya da şekerin fazla tüketiminin de sindirim sistemindeki florayı bozduğu belirtiliyor. Aynı şekilde, sağlıklı olduğu iddia edilen çiğ beslenme tarzı kimileri için felakete yol açabiliyor. Bu sebeple, meşhur detoks yöntemleriyle öne çıkan Viva Mayr kliniklerindeki beslenme disiplini, saat 16:00'dan sonra çiğ beslenmeyi onaylamıyor.

Gereğinden fazla antibiyotik kullanımı mikrobiyotayı azaltırken, fazla strese maruz kalmak da yemek sindirme şekline etki ederek genel anlamda sindirim sistemine zarar veriyor.

Tüm bu faktörler, günümüzde probiyotiklere olan talebi ve probiyotik ürünlerin çeşitliliğini giderek artırıyor. Dünya Sağlık Örgütü'nün yeterli ölçüde alınmasının sağlık açısından yararlı olduğunu açıkladığı probiyotik, yoğurttan şampuana, kefirden kombucha çayına her yerde karşımıza çıkıyor.

Bununla beraber, tüm probiyotiklerin aynı oranda yararlı olduğu düşünülmemeli. Eczacı ve Victoria Health markasının kurucusu Shabir Daya, probiyotikli olduğu iddia edilen ürünlerin içerdiği canlı bakterilerin daha paketleme aşamasında, kullanıcının sindirim sistemine ulaşmadan çok önce öldüklerini iddia ediyor. Fakat kimi bakteriler de belirtilen raf ömrünün son gününe dek canlı kalabiliyor. Bu nedenle, bu tip paketli ürünlerde son kullanım tarihine dikkat etmeniz gerekiyor.

Ayrıca, gereğinden fazla probiyotik tüketmek de sindirim sistemine yanlış bakterileri dahil etme riski taşıyor. Probiyotik uzmanı Dr Nigel Plummer öncülüğündeki bir araştırmada, probiyotiklerin okul çağındaki öğrencilerin bağışıklık sistemine olan etkisi incelenmiş. Sonuçta, soğuk algınlığı, öksürük ve solunumla ilgili diğer enfeksiyonlara bağlı devamsızlığın yüzde 30 oranında azaldığı gözlemlenmiş. Dr Plummer'a ait bir diğer çalışma, probiyotik kullanan bebeklerde alerjik egzamanın yüzde 57 oranda azaldığı, laktoz intoleransı oluşma ihtimalinin de yüzde 44 oranda düştüğü yönünde.

Hem akne ya da gül hastalığı gibi cilt sorunlarının hem de cilt dokusu ve renginin sindirim sisteminin sağlığıyla bağlantılı olduğu biliniyor. Bu bakımdan, güzellik ürünlerinin içeriğinde yer alan probiyotikler de mikrobiyotayı dengede tutmaya yardımcı oluyor; ciltteki hyalüronik asit ve kolajen peptitlerindeki artış cildi dolgunlaştırıyor ve sağlıklı bir pH dengesi oluşturuyor. Önerimiz; gerçek pre+probiyotiklerin yanı sıra shea yağı, avokado yağı ve vitamin E içeriğiyle cildin doğal florasını dengeleyen Atelier Rebul Pharmacy Collection Pre+Probiyotik'li nemlendirici serum ve nemlendirici.

Size en uygun olan probiyotik reçetesi, yapılan kan testine göre belirlenebiliyor. Fakat bu teste hazır değilseniz, Shabir Daya'nın önerisi lactobacillus ve bifidobacterium türlerini barındıran probiyotiklere yönelmeniz: "Sindirim sisteminde şişkinliği azaltma işlevi gören lactobacillus, daha sakin hissetmenizi sağlayan GABA (sinir sistemindeki önemli bir nörotransmiter) üretimini artırıyor. Aynı zamanda beyindeki kortizol üretimini dengeleyerek, bağışıklık sistemini destekliyor. Bifodobacteria ise bağırsak düzensizliklerine karşı tedavi sağlayıcı özellikte. Ayrıca kolesterolü düşürüyor, laktoz intoleransına karşı direnç sağlamanızı destekliyor."

Sindirim sistemini düzenlemek için eczacı Raj Bhachu'nun iki önerisi var; sindirmeye yardımcı enzimleri artırmak ve bolca çiğnemek: "Sindirim ağızdaki salya ile başlar ki, bunun artışı da sindirime yardımcı olan enzimlere bağlıdır. Yemeklerden 20 dakika önce ve sonra, salyayı sulandıracağı ve etkinliğini azaltacağı için su içmeyi önermiyorum." Viva Mayr uzmanları da her lokmayı 30 kere çiğnemenizi tavsiye ediyorlar. Bhachu, bunu başarabilmek için ilk olarak kendinizi 15'er kez çiğnemeye alıştırmanızı söylüyor: "Bilinçli şekilde yemek yiyin. Gözlerinizle ve tat duyunuzla yediğiniz yemeği takdir ederek sindirim sisteminin ideal şekilde çalışmasına yardımcı olun. Doyduğunuza dair algı, yemek yedikten 20 dakika sonra beyninizde başlar. Bu nedenle mümkün olduğunca yavaş tempoda yemek yiyin."

Pek çok uzmana göre yemek yeme şekliniz, hangi besinleri tükettiğiniz kadar önemli. Ayrıca, eğer stresliyseniz bazı öğünleri atlamanız da tavsiye edilenler arasında. Kısaca: Oturun, yavaşlayın ve her anın keyfini çıkarın.

Kusursuz cilt için probiyotik destek


Atelier Rebul Pre + Probiyotikli Nemlendirici, 179,90 TL - BiGaia D Vitaminli Damla, 93,50 TL


Charmzone Ginkgo Emulsiyon, 140 TL - Dior Hydra Life Sorbet Water Essence, 425 TL


Elemis Superfood Facial Oil, 529 TL - Clinique ID Nemlendirici, 279 TL


Cake Beauty Heavy Cream Vücut Balm'ı, 104,90 TL - Origins Ginzing SPF 40 Energy Boosting Renkli Nemlendirici, 205 TL


Pure Beauty/Watsons Hydrating Urban Shield Nem Takviye Serumu, 69,90 TL - Embryolisse Lait Crème Concentré, 145 TL