Bedenimizin de bir dili var
LIFESTYLE

Bedenimizin de bir dili var

İletişimin sadece sözcüklerle olduğunu sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Ağzınızdan çıkanlar aksini söylese bile beden diliniz, karşınızdakine bambaşka bir mesaj verebilir. Neyse ki beden dilinin şifrelerini öğrenmeniz mümkün.

GÜNCELLEME TARİHİ: 30 Mayıs 2013

Bizler pek farkında olmasak da, diğerleriyle kurduğumuz iletişimin önemli bir parçası vücut dilimiz aracılığıyla oluyor. Farkında olmadan, hem onların mimikleri, el, kol ve baş hareketleriyle neler anlattığını algılıyor hem de bizler duygularımızı karşımızdakilere aktarırken vücut dilimizi kullanıyoruz. Bu konuda biraz daha bilinçlenmek yani bu hareketlerin ne anlama gelebileceğini öğrenmekse, kendimizi daha iyi ifade etmemizi sağlayabileceği kadar, etrafımızda olanları daha iyi anlamamıza yardımcı olabiliyor. Özellikle de duygularını ifade etmekte zorlanan ya da pek fazla duygusal olmayan bir insansanız, vücut dilinizi daha fazla kullanmanız, çevrenizle daha başarılı şekilde iletişim kurmanızı sağlayabiliyor. Aslında mimikler ve jestler söz konusu olunca birçok kişi buradaki en önemli aracın yüz olduğunu düşünüyor. Oysa uzmanlara göre, ayak parmakları da dâhil tüm vücut devreye giriyor iletişimde. Elleriniz, ayaklarınız, kollarınız duygularınızı diğerlerine aktarmak ya da aksine gizlemek için bir araç haline gelebiliyor. Ve yukarıda da belirttiğimiz gibi, çoğu zaman tüm bunları bilinçsiz şekilde yapıyoruz. Oysa yazının devamındaki mini rehberi inceleyerek, vücut dilinizi daha efektif şekilde kullanmanın yollarını öğrenebilirsiniz.

YÜZÜNÜZ VE BAŞINIZ

Yüz ifadesi insanlarda zamanla yerleşiyor ve bunu değiştirmek için yapacak pek fazla şey bulunmuyor. Ama yine de psikologlara göre, özellikle yüz ve göz çevresindeki kasların hareketi, düşünceleriniz hakkında dışarıya çok önemli mesajlar iletebiliyor. Üstelik bu mesajlar bazen doğru bazen de tamamen yanlış olabiliyor. Yani, çok mutlu biri, sadece aşağı doğru eğimli duran ağız etrafı kasları veya çatık kaşları yüzünden, dışarıya üzgünmüş izlenimi verebiliyor. Eğer siz de böyle bir soruna sahip olduğunuzu düşünüyorsanız daha fazla gülümsemeye çalışın. İnsanların kontrol etmekte zorlandıkları bir bölgeleri de alınları. Sıkıntılı ve endişeli oldukları anlarda birçok kişi, alnını kırıştırıyor ve kaşlarını yukarıya kaldırıyor. Ayrıca bir şey anlattığınız zaman -örneğin ofisteki toplantıda şefinize bir sunum yaparken yine kaşlarınızı kaldırmanız ve çok fazla yüzünüzü buruşturmanız, inandırıcılığınızın kaybolmasına yol açabiliyor.

GÖVDENİZ

Yukarıda anlatıldığı gibi, başınızı dik tuttuğunuz takdirde, sırtınız ve omurganız da dik, düz bir hal alıyor. Buna özen göstermek, özgüveni yüksek bir imaj yaratmak için atacağınız ilk adım olabilir. Omuzların düşük olduğu, kambur duruşlar, etrafınıza, kendinize olan güveniniz hakkında pek de iyi ipuçları vermeyecektir. Ama bir istisna hariç; size yardım etmesini ya da size hoşgörülü davranmasını istediğiniz birisiyle beraberseniz, dimdik durmak yerine bir tarafa daha fazla ağırlık verin ya da oturuyorsanız, sağa veya sola yaslanın. Böylece çok daha sempatik bir görünüş sergileyecek, meydan okuyan bir tavır takınmamış olacaksınız.

KOLLARINIZ VE ELLERİNİZ

Kollarınız ve elleriniz de dışarıya iç dünyanız hakkında birçok mesaj verebilir. Ve eğer dikkat etmezseniz onlar aracılığıyla başkalarının pek de bilmesini istemediği duygularınızı kolayca ele verebilirsiniz. Kollarınızı sıkıca önünüzde kavuşturmanız, başkaları tarafından, genellikle gergin ve öfkeli; ellerinizi belinize koymanızsa kibirli birisi olduğunuza işaret edecek ya da başkalarınca öyle algılanmanıza neden olacaktır. (Tabii dışarıya vermek istediğiniz tam da bu mesajlarsa kollarınızı sıkıca önünüzde kenetleyebilir ya da belinize koyabilirsiniz). Uzmanların önerisiyse, sakin ve kendine güvenli bir duruş sergilemek için ayaktayken kollarınızı doğal şekilde yana sarkıtmanız ve otururken de fazla sıkmadan, hafifçe kucağınızda birleştirmeniz.

BACAKLARINIZ

Siz hiç farkında olmasanız da, vücut dilinin önemli bir parçası da bacaklarınız. Eğer bir kişi, sizi tepeden tırnağa görüyorsa, ister oturuyor isterseniz de ayakta olun, bacaklarınızın şekliyle ona birçok şey anlatabilirsiniz. Neler mi? Örneğin bir iskemlede oturan ve bacaklarını sıkı sıkıya birbirine kenetleyen bir kişi, içine kapalı ve etrafıyla pek fazla iletişim içine girmekten hoşlanmayan, çekingen bir insan imajı yaratıyor ve beden diliyle "benimle çok samimi olmanı istemiyorum" diyor. Bacakların hafifçe açık olması bunun tam aksini ifade ederken, koltuk ya da sandalyeye yayılarak oturmak ve bacakları çok açmak, fazla rahat ve kayıtsız görülmeye yol açabiliyor. Bacakların şeklini sürekli değiştirmek, onları sallamak da huzursuz bir tavır sergilemesine neden oluyor. Unutmayın ki, bacaklarınız vücudunuzun en büyük bölümlerinden biri ve onları sürekli hareket ettirmeniz de mutlaka dikkat çekiyor. Bacaklarınızı sinirli şekilde salladığınız ya da ayağınızı yere vurarak tempo tuttuğunuzu fark ederseniz hemen bu kötü alışkanlıktan kurtulmaya bakın.

AYAKLARINIZ

Çoğu zaman güçlü ve yere sağlam basan adımlar, aynı sıfatlarla nitelendirilen bir karakterle özdeşleştiriliyor. Zaten, dik ve doğru durmayı bilen kişilerin yürüyüşleri de buna uygun olarak düzeliyor ve daha iyi görünüyorlar. Öte yandan, küçük, ürkek adımlar, fazla sallanarak ya da yaylanarak yürümek, daha çekingen ya da lâkayt görünmenize yol açabiliyor. Düzgün şekilde yürümek konusunda seçilen ayakkabılar da çok büyük önem taşıyor. Ayaklarınızı olduğundan daha büyük gösteren kaba ayakkabılar, yürümenizi bozan çok düz sandaletler ya da tam aksine adım atmanızı bırakın, ayakta durmanızı bile zorlaştıran ince topuklu stiletto'lar hem duruşunuzu hem de yürüyüşünüzü ve tabii dolaylı olarak da dışarıya sergilediğiniz imajı bozacaktır. Özellikle de işyerlerinde… Bu gibi detaylar sizinle ilgili yanlış izlenimler verebilir, dikkat!

Elif Nazlı Duran/Cosmopolitan