Kömür karası şiirler
LIFESTYLE

Kömür karası şiirler

Türkiye, Soma'da yitirdiği canlara ağlarken, yürekleri yananlar acısını madencilerin zorlu yaşamının anlatıldığı kömür karası şiirler paylaşarak dindirmeye çalışıyor.

GÜNCELLEME TARİHİ: 16 Mayıs 2014

Türkiye, Soma'da yitirdiği canlara ağlarken, facianın ardından yürekleri yananlar, acılarını, madencilerin zorlu yaşamının anlatıldığı kömür karası şiirler paylaşarak dindirmeye çalışıyor.

Bunlar arasında Türk şiirinin önemli isimlerinden Orhan Veli'nin 1946 yılında yazdığı "Yüz karası değil, kömür karası", sosyal medyada en çok paylaşılanlar arasında yer alıyor:

"Güneşli bir günde masmavi göreceğiz Karadeniz'i / Balkaya'dan Kapuz'a kadar, karış karış biliriz bu şehri / Eki'nin çiçekli bahçeleri, rıhtıma kömür taşıyan vagonlarıyla / Paydos saatlerinde yollara dökülen, soluk benizli insanlarıyla / Siyah akar Zonguldağın deresi /Yüz karası değil, kömür karası / Böyle kazanılır ekmek parası"

Twitter'da en çok paylaşılan şiirlerden diğerinde, şair İlhan Berk "Bu şiir kömür kokar" sözüyle başladığı aynı adlı şiirinde şöyle devam ediyor.

"Öyle insanlar gördüm ki ölüm peşlerine düşmeye korkardı / Kılları uzamış hayvanların yanı sıra ya kuyulara iniyorlar ya kuyulardan çıkıyorlardı / Kazmaları kürekleri lambalarıyle ya insanlar gibi toprağın üstünde ya köstebekler gibi toprağın altındaydılar / Bir düdük sesinde bütün şehir ayaktaydı / Dağlara tepelere doğru bir ayaklanmadır başlıyordu / İkinci düdüğe kadar bütün şehirde tıs yoktu / Uyudum uyandım hep aynı seslerdi / Anladım insanlar bir vardiya giriyorlar bir vardiya çıkıyorlardı / Anladım en kısa ömür insanoğlunundu / Sonra kurtlar böcekler ve tarla farelerinindi.

Bu şiir kömür kokar / Bu şiirde ölüm iki kaş arasıdır / Bu şiirde insanlar / Birbirinin nefesiyle yaşarlar / Birbirlerinin soluğuna kulak verip çalışırlar / Bu şiirde insanlar / Vatan dışı dünya dışıdır"



"Yer altında yitmiş kocaman ellerin"


Türkiye'nin en büyük şairi sıfatını vefatına kadar 40 yıl taşıyan Fazıl Hüsnü Dağlarca da 1965 yılında Zonguldak Ağıdı şiirinde madencileri anlatmıştı:

"Bir kömür, bir uzak, bir kara, bir derin / Ellerin, yer altında yitmiş kocaman ellerin / Yıllarca çalışırsın gündeliğin on lira / Açsın, susar kuyular bağıra bağıra / Ko yamyassı ayakların balçık toprağa girsin / Kim yürürse öldürürler bilirsin"

Ceyhun Atıf Kansu da "Ana, kardeş, çocuk bıraktılar geldiler, yeryüzünden yüz kırk metre aşağıya indiler" dizeleriyle başlayan Çaylar Kuyusu şiirinde, hayatını kaybeden madencileri şöyle anıyor:

"Yüz beş işçi indi yer altına bir postada / Kırksekizi kaldı yer altında bir postada / İncir harmanı bölümünde Çaylar Kuyusu / Ağır olur kara gözlü kömürlerin uykusu / Çeker kucağına Ereğli'den, Devrek'ten / Nice uykusuz garipleri bir anda uyutur /Çaylar Kuyusu derler bir derin kuyudur"

Şerif Erginbay 2010'da grizu patlamasının ardından yazdığı şiirde ise "Işığım söndü, işte gidiyorum / Ah, en çok da şimdi, bir bilseniz/ Nasıl da bulutları, ağaçları, gökyüzünü özlüyorum / Işığım söndü, hoşçakalın, arkadaşlarım çoktan gitti /Artık ben de gidiyorum" ifadelerini kullanıyor.

Sivas'taki Madımak olaylarında yaşamını yitiren şairi Metin Altınok da "Bağırsam neye yarar, nasılsa duymazlar / Ben bir kömür ocağının onulmaz göçüğüyüm / içimde cesetler ve daha ölmemişler var" sözleriyle hatırlatıyor madencileri.

Maden ocağının dibinde

Yalnızca şiir değil kara elmasın insan hayatını kast eden zorlu erişim süreci türkülere, şarkılara, romanlara hatta filmlere bile konu oldu. Bugüne kadar meydana gelen onlarca kaza binlerce insanın hayatını karartması, sanatçılarını da etkileyerek kimi zaman ağıt oldu dillerden döküldü, kimi zaman ışık oldu beyaz perdeye yansıdı.

Atıf Yılmaz'ın yapımcılığını üstlendiği Maden filmi, maden işçilerinin kötü çalışma şartlarını düzeltme mücadelelerini ve yaşanan göçüğün ardından işçilerin greve gitmesini anlattı. 15. Altın Portakal Flim Festivali'nden dört ödülle dönen 1978 yapımı filmde başrolleri Cüneyt Arkın, Tarık Akan, Hale Soygazi, Halil Ergün ve Meral Orhonsay paylaşmıştı.

Cem Karaca'nın "Maden Ocağının Dibinde" adlı şarkısında ise "Maden ocağının dibinde / Hava yok ışık yok/ Maden ocağının dibinde / Besin yok karın yok / Maden ocağının dibinde / Oğlun bile yok / Maden ocağının dibinde / Bir sen varsın, direnen" sözleri müziğin ritmiyle akıllarda yer ediyor.