Çok konuşanlar dikkat!
LIFESTYLE

Çok konuşanlar dikkat!

Çok konuşanlar şişkinlik şikayeti yaşayabilir.

GÜNCELLEME TARİHİ: 15 Aralık 2014

Yemeklerden sonra karın bölgesinde yaşanan şişkinlik, birçok kişinin kabusu haline gelebiliyor. Ancak alınacak birkaç basit önlem, karın bölgesindeki şişkinliklerden kurtulmanızı sağlayabilir. Memorial Şişli Hastanesi Gastroenteroloji Bölümü'nden Uz. Dr. Koray Tuncer, aniden ortaya çıkan ve uzun süre geçmeyen karın bölgesi şişkinliklerinin göz ardı edilmemesi gerektiğini belirterek, karındaki şişkinlikler ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.

Beslenmeye yeterli zamanı ayırın

Gün içinde karın bölgesinde yaşanan şişkinliklerin en sık rastlanan nedeni, hızlı beslenmenin getirdiği sıkıntılar olarak görülmektedir. Sindirimin ağızda başladığını unutmamak gerekir. Gıdaların, çiğnemeye belli bir süre ayrılmadan yutulması durumunda, ağız içinde yapılması gereken sindirimin kalitesi istenildiği kadar gerçekleşmemektedir. Mide, ön hazırlık yapılmadan yutulan gıdaları sindirebilmek için normalden daha fazla çalışmaktadır. Ağızda kötü başlayan sindirim, kişide şişkinlik yaratarak, yiyeceklerin mideye oturması hissini yaratabilmektedir. Sofraya oturulduğunda günlük sorunları unutup, tamamen yemeğe odaklanmak gerekmektedir. Ana öğünleri atlamamak kadar, ara öğünlerde de küçük atıştırmalıklar, hızlı beslenmenin önüne geçebilmektedir.

Ağız içi sağlığı önemli

Yavaş beslenmenin yanı sıra, ağız içi sağlığının da iyi olması gerekmektedir. Çok sayıda diş eksikliği söz konusuysa, yavaş beslenilse bile istenilen sonuç alınamamaktadır. Diş sağlığı sorununun mutlaka dikkate alınıp çözüme gidilmesi gerekmektedir. Halledilmediği durumlarda sorunlar yaşanması kaçınılmaz olmaktadır.

Yutulan hava şişkinlik yapabilir

Hızlı beslenmenin diğer olumsuz yönü de, farkına varmadan hava yutulmasıdır. Lokmayı ağıza alırken, ister istemez ağız boşluğuna hava girmektedir. Yavaş beslenen bir kişi, çiğneme esnasında ağız ve burundan bu havayı dışarı atabilmektedir. Hızlı beslenen kişilerde ise, bu hava lokmalarla birlikte mideye inebilmektedir.

İş gereği çok fazla konuşmak zorundaysanız dikkat

Hava yutulması sadece beslenme sırasında olmayabilir. Gün içerisinde çok konuşmak, sakız çiğnemek ve sigara içmek de fazla hava yutulmasına neden olabilmektedir. Sofrada sohbet etmek yemeğin hızını azaltmak açısından uygun gibi gözükse de, fazla hava yutulması yönünden zararlı olabilmektedir. Midede oluşan gaz, tamamen yuttuğumuz havadan kaynaklanmaktadır. Gün içerisinde, sekreter- çağrı merkezi çalışanları gibi, işi gereği çok konuşmak zorunda kalan kişiler, şişkinliğe neden olan diğer faktörleri kontrol altına almaları gerekmektedir.

Kuru baklagilleri özenli tüketin

Mideden farklı olarak bağırsaklarda, sindirim sırasında gaz oluşmaktadır. Bu konuda kuru baklagiller dikkat edilmesi gereken gıdalar arasında bulunmaktadır. Kuru baklagillerin yanı sıra süt, yoğurt ve çiğ sebzeler şişkinliği artırabilmektedir. Kişinin tiroidi iyi çalışmıyorsa, ya da pankreas gibi, ek sindirim organlarında sorun varsa, bu durum sindirim sisteminin yavaş çalışmasına ve hazımsızlık sıkıntıları yaşanmasına neden olabilmektedir.

Şişkinlik ciddi hastalık habercisi olabilir

Karın bölgesindeki şişkinlikler, gastrit-ülser gibi rahatsızlıklarda görülebileceği gibi, karın içinde sıvı toplanması ve kanser gibi hastalıkların da habercisi olabilmektedir. Karın bölgesindeki şişkinlik, yakın zaman içinde çıkan ve şişkinlik hissi hiç bitmeyen bir şikayetse, bir hekime gözükmek gerekmektedir. Tuvalet alışkanlıklarında ani değişimler ve uzun süre tuvalete çıkamamak da ciddi hastalıkların ilk belirtileri olabilmektedir.

Düzenli kontrollerinizi ihmal etmeyin

Karın bölgesinde şişkinlikler, çarpıntı, nefes darlığı, karın içinde yer değiştiren ağrılara neden olabilmektedir. Gastrit ve özellikle ülser gibi durumlarda, midede bakteri (H. pylori) saptanırsa, genellikle 2 hafta süren antibiyotikli tedaviler uygulanmaktadır. 45-50 yaş üzerinde olan kişilerin, en az bir kez gastroskopi ve kolonoskopi yaptırması gerekmektedir. Ailesinde mide veya kolon kanseri olan kişilerin hekim tarafından uygun görülen sıklıkta, (çoğunlukla beş yılda bir, fakat saptanan bulgulara göre süre değişebilir) gastroskopik/kolonoskopik takipleri yapılmalıdır.