New Yorker French
LIFESTYLE

New Yorker French

Bugünlerde yolumuz sıkça Arnavutköy’e düşüyor. Bunun bir nedeni de yaratıcı menüsü ve her ay duvarlarında farklı sanatçıların eserlerine yer vererek aynı zamanda galeriye dönüşen Hudson.

GÜNCELLEME TARİHİ: 16 Kasım 2016

Bu yıl kapılarını açtığı günden bu yana hızla popülaritesini artıran Hudson, kış sezonuna yeni menüsüyle adım atıyor. Zaten mekanın alametifarikası mutfak ekibi tarafından geliştirilen Uzak Doğu sosları ile Akdeniz mutfağının lezzetlerini harmanlayan sıra dışı lezzetleri. Kış sezonunda menüde yine aynı felsefeyle yaratılmış. Öyle ki zencefilli ve ponzu soslu somon tataki, sarımsaklı soya soslu dana carpaccio, zeytinyağlı enginar, özel bir teknikle hazırlanan organik portakal kabuğu tozuyla harmanlanan cibes salatası ve miso sosla marine edilmiş ızgara somon bu tatlardan bazıları... Burada 'iyi yemek, iyi müzik ve sanat' konseptine zengin bir kokteyl menüsü eşlik ediyor. Hatta Hudson Mule ve Passion Elyxr favoriler arasında. Akşam yemeğinin ardından bar konseptine dönüşen mekanın kapısı, iyi müzik dinlemek ve eğlenmek isteyen herkese sonuna kadar açık. Aslında Hudson bir karakter olsa onu 'New Yorker French' tarzı birine benzebilirdik. Bu yüzden mekanı sofistike, havalı ve dinamik sözcüklerinin bileşimi gibi de düşünebilirsiniz. Kuşkusuz bunda mimar Mehmet Yücebaşoğlu imzasını taşıyan dekorasyonunun da payı var. Hudson, Belçika'dan özel olarak seçilen retro objeler, özel kesim bardaklar, yeşil su şişeleri, özel üretim peçeteleriyle sizi evinizdeymişçesine içine çekiyor aynı zamanda. Bunun yanında mekan sanatla da iç içe. Öyle ki BuBiProje ile ortaklaşa gerçekleştirilen Building Art Wall projesi kapsamında her ay farklı bir genç sanatçı eserlerini Hudson duvarlarında sergileme imkanı buluyor.