Beslenmede kuantum etkisi
LIFESTYLE

Beslenmede kuantum etkisi

Dr. Ayşegül Çoruhlu yeni kitabı Kuantum Beslenme ile vücudun genel iyilik ve sağlık halini belirleyen asitalkali dengesini inceliyor.

GÜNCELLEME TARİHİ: 20 Eylül 2017

Pelin Hasçalık

Alkali diyetin sağlık adına verilebilecek basit ama en güçlü destek olduğunu savunan Dr. Ayşegül Çoruhlu için asit yapan yiyecekleri azaltmak
gerekiyor; "Sağlıklı olarak bildiğimiz tüm gıdalar aslında vücutta alkali yapar. Örneğin tüm sebzeler-meyveler, baharatlar, kuruyemişler,
baklagiller, yağlı tohumlar alkalidir. Ayrıca besinlerin çiğ olması da alkali oranında belirleyicidir. Az miktarda hayvansal gıda tüketmek
yeterlidir çünkü fazlası asitlenmeyi artırır." Çoruhlu, yeni kitabı Kuantum Beslenme'de vücudu olumlu şekilde destekleme yöntemleri olarak alkali
beslenmenin yanı sıra sağlıklı yaşam tarzı, spor, meditasyon ve doğru nefes konuları hakkında da öneriler veriyor.

Kuantum beslenmenin ana fikri nedir?


Kuantum beslenmeye, alkali beslenmenin en ileri düzeyi diyebiliriz. Bu beslenme şeklinin ana fikrini de alkali diyetteki gibi midemizin değil;
hücrelerimizin beslenmesi olarak özetleyebiliriz. Alkali diyetten daha ayrıntılı olarak kuantum beslenme kitabında hücredeki enerji üretme işi en uç
noktaya getirilmiştir. Bu hücrelerde enerji üretimi, mitokondrilerile gerçekleşir. Minicik hücrelerimizin içinde binlerce sayıda enerji motoru
mitokondriler vardır. İşte bunlar tam anlamıyla vücudumuzun pilleri niteliğinde... Onlar olmadan enerji üretemez ve hayatta kalamayız. Bu bakımdan
beslenmenin mideyi değil; mitokondriler imizi beslemesi gerekir.

Kitabınızda tüm hastalıkların ortak tek bir mekanizması olduğunu söylüyorsunuz. Bu ortak nokta nedir?


Tüm hastalıklardaki ortak nokta başlangıçlarıdır. Hastalıklar istisnasız bir şekilde organların hücrelerinden başlar. Hücrelere baktığımızda da ilk
başlangıcın enerjinin ver imli üretilememesinden kaynaklandığını görürüz. Çünkü hücre enerji motorları olan mitokondriler yeterli enerjiyi
üretemezse, önce hücre sonra da organ işini yeterince yapamaz. Bu da hastalık olarak karşımıza çıkar. İstisnasız hemen tüm hastalıklarda mitokondri çalışmasıyla ilgili yetersizlikler söz konusudur. Bu sebeple tıp, artık tüm hastalıkları temelden iyileştirmek için mitokondrileri yakın takibe
alıyor.

Vücudumuzda asit ve alkali dengeyi nasıl sağlayabiliriz?


Bir gıdanın gerçekten sağlıklı sayılması için mitokondrilerimize yüksek enerji vermesi ve çok işlem artığı çıkarmaması gerekiyor. Zira bu fazlalık
hücreler için yorucudur. İşte burada asit ve alkali kavramları devreye giriyor çünkü hücreler ve özellikle mitokondriler alkalidir. Mitokondrilerin
alkali pH değerinde olması hayatidir. Öyle ki pH 7 değerinin üstü alkalidir, mitokondriler ise pH 8-9 gibi yüksek alkalidir. Bu değerleri göz önünde
bulundurmadan beslenirsek verimli enerji üretilemez. Biz de kendimizi yorgun hissederiz. Yiyecekleri enerjiye çeviremeyen asitlenmiş mitokondriler
bize kilo aldırır. İşte bu asitlenmeye katkı yapan yiyecekler sağlıksızdır. Zaten sağlıksız olduğunu bildiğimiz un, şeker, paketli ürünler, alkol,
kızartma, cips gibi gıdalardan bahsediyorum. Bu yiyeceklerden enerji üretmek mitokondirilerden ziyade işlem sonu artığı yani çöp oluşturur. Asit
artıklar da hastalığın altından çıkan serbest radikaller.