Güçlü, tutkulu ve girişimci
LIFESTYLE

Güçlü, tutkulu ve girişimci

Girişimcilik zorlu bir yolculuk olsa da doğuştan gelen içgüdü ve yetenekler, kadınlara özel bir konum yaratıyor. Farklı sektörden üç başarılı kadın girişimciye ilham kaynaklarını, karşılaştıkları zorlukları ve iş geliştirme konusunda düşünce metotlarını s

GÜNCELLEME TARİHİ: 1 Kasım 2017

Çağla Bingöl
Fotoğraflar Serkan Eldeleklioğlu

Son dönemde Türk girişimcileri arasında başarılı kadınların yükselişte olduğunu gözlemliyoruz. Bu kadınlar sadece yarattıkları markalarla değil; farklı sektörlere yayılmış olmalarıyla, kendi yollarında yürüme konusunda gösterdikleri tutkuyla ve girişimlerini yurt dışından önemli yatırım kaynaklarının dikkatini çekebilecek düzeye taşımalarıyla da övgü topluyorlar. Amatör bir ruhla kurulan fakat bugün Türkiye'yi gastronomi alanında dünyaya tanıtan Big Chef zincirinin yaratıcısı Gamze Cizreli, özellikle meme kanseri alanında çalışan cerrahların gelişimine büyük katkıda bulunan Surgitate'in kurucusu Özge Akbulut ve modada 'paylaşım ekonomisi' konusunda bir kazanç modeli sağlayan online platform ModaCruz'un CEO'su Melis Güçtaş ile kadınların gücü üzerine konuştuk.

Kariyeriniz pek çok girişimci adayına örnek olmuş bir başarı hikayesi. Bize Cafemiz'den Big Chefs'e dönüşümdeki kırılma noktasını anlatır mısınız?

Eski eşim ve ortağımla birlikte 90'lı yılların başında Ankara'nın ilk cafesi olan Cafemiz'i hayata geçirmiştik. Mekan, o yıllarda Ankara'nın sosyal yaşamını değiştiren çok önemli bir markaydı. Sonrasında Kuki ve Quick China geldi. Hatta biraz modaya da bulaşıp DKNY markasının Ankara temsilciliğini aldık. Ama işteki başarıyı özel hayatta gösteremeyince 2006 yılında ortağımdan ayrılıp diğer markaları da geride bırakarak yoluma tek başıma devam ettim. 2007'de hayatımda yepyeni bir sayfa açtığım bu ikinci girişimcilik serüvenimde yüzde 100'ü banka kredisiyle Big Chefs'i kurdum. 2007 Aralıkta Ankara'da ilk açtığımız yer çok başarılı olunca kısa sürede dört lokasyona ulaştık. 2009'da Saruhan Tan ortaklığıyla İstanbul'a geldik ve markamız çok hızlı bir büyüme dönemine girdi. Doğru zamanda doğru lokasyonlarda bulunarak bugün 47 şubeli 2800 çalışanlı, beş ülkede faaliyet gösteren global bir zincir olduk. Big Chefs aslında kalabalık sofralardan geldiği için sumak ekşili kuru patlıcan dolmasını da Adana usulü bici biciyi de menüsüne dahil eden Diyarbakırlı bir kızın hayali...

Peki en büyük desteği nereden, kimden aldınız?

Öyle bir dönemde tekrar ayağa kalkma mücadelesi verdim ki doğrusunu söylemek gerekirse bu kadar büyüyeceğimi bende tahmin etmezdim. Ama tekrar ayağa kalkabileceğimin inancı her zaman içimde vardı. Arkama hiçbir zaman bakmadım. Bu yolculuğun başlangıcında en büyük desteği ailem ve Ankaralı dostlarım verdi. Bakanlardan kuvvet komutanlarına, gazetecilerden iş adamlarına ve ODTÜ'deki hocalarıma kadar tüm Ankara adeta kenetlenerek markamızı hep destekledi. Bunun yanında Mandela'nın şu lafı hep aklımdaydı: "Hayattaki en büyük zafer hiçbir zaman düşmemekte değil; her düştüğünde ayağa kalkmakta yatar."

Girişimcilik sizce kadınlar için daha mı zor?

Olmaz mı; elbette girişimci olmak zorlukları göze almak ve mücadele etmek anlamına geliyor. Özellikle sektöre girdiğim yıllarda bu sektörde neredeyse yok denecek kadar az kadın girişimcinin varolması açıkçası beni zorlayan en büyük faktörlerden biriydi. Tamamen sermayesiz ve öz kaynaksız hayal ettiğim iş için gerçekten çok çalıştım, özveride bulundum. Ayrıca hem annelik hem girişimcilik kadın için zorlu bir yolculuk. Tüm bunlara rağmen kadınların doğuştan gelen birden fazla işi aynı anda yapabilme yetenekleri sayesinde bu sorunu da aştıklarını düşünüyorum. Ama kadınların önündeki en büyük engel sermayeye erişim bana göre. Çünkü Türkiye'deki bankacılık sistemi tamamen teminata dayalı kredi üstüne. Kadınların da üzerine olan gayrimenkul tapusu ülkemizde maalesef çok az oranda. Bu nedenle çok iyi fikriniz, projeniz dahi olsa, kredi almak çok kolay olmuyor. Benim de en zorlandığım konu bu olmuştu.

Big Chefs artık dünyaya açılmış bir marka. Global iş dünyasının dinamikleri çok farklı mı? Kadın girişimciler için daha mı kolay yurt dışında işler?

İş dünyasının dinamikleri ülkelere göre çok değişiyor. Her ülkenin kültürü, ekonomik şartları, coğrafi ve demografik yapısı birbirinden farklı olduğu için bizi de lokalleşmeye zorluyor. Biz körfez ülkelerinde ve İran'da varız. Aslında bu bölgelerde bir kadın girişimci olarak varolmak sanıldığı kadar zor değil. Örneğin Kuveyt'te kadınların hemen hepsi çok eğitimli, yüzde 70'i üniversite mezunu. İran'da da durum çok benzer. Suudi Arabistan'da ise kadın istihdamı yavaş yavaş artıyor. Bir kadın girişimci olarak hem bölgedeki yerel ortaklarımdan hem de orada iş yaparken tanıştığım kişilerden çok saygı görüyorum.

Siz kimden ilham alıyorsunuz, nerelerden besleniyorsunuz?

Sadece gastronomiyle ilgili yayınları ve trendleri değil; moda, dekorasyon, müzik gibi birçok farklı alandaki gelişmeleri yakından takip etmeye özen gösteriyorum. Ayrıca yıl içinde keşif turlarına çıkıyor, bu seyahatlerde ilgimi çeken ve Big Chefs ruhuna yakışacağını inandığım detayları not alıp fotoğraflıyorum, ekibimle paylaşıyorum. Marka imajımızı küçük detaylarla işlemeye ve sürekli yenilemeye çalışıyoruz.

Karar verirken nelere dikkat edersiniz ve kimlerin fikirlerine başvurursunuz?

Hem özel hayat hem de iş hayatında vereceğim tüm kararlarda iç sesimi dinleyenlerdenim. Tabii aileme, yakın dostlarıma, ortaklarıma, çalışma arkadaşlarıma her zaman danışırım. Dinlerim ama son kararı yine iç sesimle konuşarak kendim veririm. Bu sayede çoğu zaman doğru kararlar verdiğimi görüyorum.

İş hayatı dışında bu sıralar nelerle ilgileniyorsunuz? Son seyahatiniz, aklınıza son dönemde yer eden bir kitap, film ya da sergi oldu mu?

Kurban Bayramı'nda küçük oğlum Ali ve arkadaşlarımızla ile birlikte Namibya'ya gittik. Şimdiye kadar gördüğüm ülkeler arasında en büyülü olanıydı! 45 milyon yıllık Namib Çölü'nde kızıl kum tepelerine tırmanmak, sonsuzluğu hissetmek, Himba kabilesini yakından tanımak, Afrika'nın el değmemiş vahşiliğine tanık olmak olağanüstü bir deneyimdi.

Son olarak sizi örnek alan girişimci adaylarına öncelikli öğüdünüz ne olurdu?

İnsanın sevdiği, keyif aldığı işi yapması çok büyük şans. Öncelikle hayal güçlerine ve sezgilerine güvenmelerini ve gerçekten ne yapmak istedikleri konusunda kararlı ve cesur olmalarını öneriyorum. Hayalimizi işimize taşırken onu sürekli beslemeyi asla unutmamalıyız. Bunlara ek olarak net bir vizyona sahip olmak, hızlı karar verebilmek, daha kuvvetli iletişim kurmak, tutku ve heyecanımızı hiçbir zaman yitirmememiz gerekiyor. Yol arkadaşlarınızın da size, ortaya koyduğunuz vizyona inanmalı. Coşkuyla, aşkla, ruhunuzu katarak bir işi yaparsanız zaten başarı da ardından geliyor.

Bize kendi hikayenizden biraz söz eder misiniz?

Boston Wentworth Institute of Technology'de endüstriyel tasarım okudum. Okul bittikten hemen sonra Boston'da bir start-up'ta iki yıl dijital marketing üzerine çalıştım. Sekiz yıllık Amerika macerasının ardından Türkiye'ye kesin dönüş yaptığımda bavullar dolusu eşyam vardı... İşte o sırada giymediğim lüks markalı kıyafetleri satıp nakde çevirmenin yollarını aramaya başladım. Ancak özellikle bu amaca yani lüks markada ikinci el modaya hizmet eden bir platformun Türkiye'de henüz kurulmamış olduğunu fark ettim. Oysa ki paylaşım ekonomisi, Avrupa ve Amerika'da oldukça revaçta olan bir iş modeli. Böylece Türkiye'de de benim gibi hisseden birçok kadın olduğunu düşünerek ModaCruz.com'u kurmaya karar verdim. İlk zamanlar sitede 309 ürün vardı. Kendimin ve yakınlarımın kıyafetleri satarak başladım işe. Şu anda siteye altı milyondan fazla ürün yüklenmiş durumda. 15 kategoride 5.000'den fazla marka yer alıyor. Üç yılda beş milyon dolar yatırım aldık ve Türkiye'nin en büyük ikinci el moda platformu olmayı başardık.

Sizce girişimcilik kadınlar için daha mı zor? Modacruz.com'un kuruluş aşamasında engellerle karşılaştınız mı?

Kadın girişimcilerin fikirlerinin daha çabuk yatırım ve manevi destek bulduğunu düşünüyorum. Çünkü kadınlar yaptıkları her türlü işe sımsıkı sarılıyor ve özenle yapıyor. İlişki kurmada ve içgüdüleriyle hareket etmede çok daha başarılılar. Aynı vizyonu paylaşmadığımız birçok arkadaşımız, 'Bu iş tutmaz, boşuna uğraşmayın' gibi yorumlarda bulundu. Yapılacak en iyi şey bunlara kulak tıkamak. Bir de bu işe girdiğimde yatırım neden yapılır, yatırımcı ne yapar, hiçbir fikrim yoktu. Start-up'ı olan birkaç arkadaş edindim. Üç kez ret cevabı aldığım yatırımcı oldu ama pes etmedim.

Peki en büyük desteği nereden, kimden aldınız?

Bir gece aileme fikrimden bahsettim. Hepsi de heyecanıma ortak oldu. Sanıyorum yeterince motive olduğunuzda 'Beni en çok teşvik eden kişiydi O'ydu' diyemiyorsunuz. Çünkü en büyük motivasyonu içinizde buluyorsunuz. Ancak kabul etmeliyim ki bu süreçte hayatımı her anlamda en çok kolaylaştıran ve hemen her gün gelişim sürecini yakından takip eden kişi eşim oldu. Yatırım desteği olarak ise 100 bin dolarlık ilk yatırımı Temmuz 2014'te Aslanoba Capital'den, 350 bin dolarlık ikinci tur yatırımı Nevzat Aydın, Serkan Borançalı ve Burak Divanoğlu'ndan, 2015'te 2.5 milyon dolar Hummingbird Ventures Capital'den ve Haziran'da Dubai merkezli yatırım şirketi Middle East Venture Partners'tan 2 milyon dolar aldık.Böylece son yatırım turuyla birlikte bugüne kadar 5 milyon dolar yatırım almış olduk.

Markanızla ilgili yeni dönem planlarınız neler? Yeni bir heyecan veya gelişme var mı ufukta?

Ekim ayı içinde Kanyon'da ModaCruz store açılıyor. Sadece ikinci el lüks ürünler satılacak. Önümüzdeki üç yıl içinde hedefimiz Türkiye'de online erişimi olan her kadının en az bir kere ModaCruz.com'u deneyimlemiş olması ve alışveriş esnasında aklına iki şekilde gelebilmek: 'Almak üzere olduğum ürünü ModaCruz.com'da daha uygun fiyata bulabilir miyim?' ve 'Aldığım ürünü nasıl olsa ModaCruz. com'dan satabilirim.'

İkinci el satın almanın penetrasyonu ne durumda?

Paylaşmak aslında bizim için eskiden beri önemli bir kavram. Kız kardeşimizle gardırobumuzu paylaşıyoruz, en yakın kız arkadaşımızla kıyafetlerimizi. Buna rağmen üç yıl önce ModaCruz.com'u kurduğumuzda ikinci el varolan bir kültür değildi. İki yılın sonunda ise bir milyondan fazla kullanıcıya ulaşmıştık. Mobilin yükselişi ve fiyat avantajları özellikle son iki yılda kadınların ikinci el alışverişe yönelmesini sağladı. Bu durumun en büyük nedenleri ise para tasarrufu yapmak ve ek gelir elde etmek. Diğer sebepler ise dayanışma amaçlı ve çevreye katkı sağlamakla ilgili. İkinci el sayesinde hem kullanılmayan kaynaklar değerlendiriliyor hem de ihtiyacı olanlar para kazanıyor.