Medyada güçlü bir kadın lider: Anne Meyer-Minnemann
LIFESTYLE

Medyada güçlü bir kadın lider: Anne Meyer-Minnemann

Avrupa’nın jet-set yaşamına ışık tutmanın yanında moda gündemini takip eden, Almanya’nın en popüler yayınlarından Gala’nın Genel Yayın Yönetmeni Anne Meyer-Minnemann, kariyeri, kişiliği ve seçimleri ile medya dünyasının örnek gösterilen kadın liderlerinde

GÜNCELLEME TARİHİ: 16 Mart 2018

Röportaj: Çağla Bingöl
Fotoğraflar: Aytekin Yalçın

Minnemann ile kariyer geçmişinden hayat prensiplerine, Berlin Moda Haftası'ndan günlük rutinine, mesleğinde örnek aldığı isimlerden Berlin'deki favori adreslerine ve son dönemde sıkça gündeme gelen profesyonel hayatta kadın dayanışmasına kadar birçok konuda konuştuk.

Bize kariyerinizden bahseder misiniz? Ne zaman, nerede başladınız? Okuldayken de medya sektörünün içinde olmayı mı istemiştiniz? O dönem bir rol modeliniz var mıydı?
Üniversitede Kültürel Bilimler bölümünde okuduğum dönem yerel bir gazeteye freelance yazarlık yapmaya başlamadan önce aslında böyle bir düşüncem yoktu. O zamana kadar gazeteciliğe olan tutkumun farkında değildim. Staj teklifi aldığımda bu fırsatı sevinerek kabul ettim. Ben her zaman güçlü kadın yazarlardan ve editörlerden ilham aldım. Dorothy Parker ve Diane Vreeland bu isimler arasındaydı.

Bugün medya dünyasındaki en ilham verici isimlerden birisiniz ve aynı zamanda genç meslektaşlarınız için de iyi bir örneksiniz. Genel hayat prensipleriniz neler?
Yaptığınız işe disiplinle yaklaşmıyorsanız ve tutku duymuyorsanız başarılı olamazsınız. Eğer disiplin olmazsa sınırları aşmak için kendinizi zorlamazsınız, tutku olmazsa mükemmeli aramazsınız. Bunların yanı sıra ben kariyerime hayat boyu öğrenmeyle geçen bir serüven olarak bakıyorum. Her zaman bana ilham verecek ve zorlayacak yeniliklerin arayışındayım. Böylece işim hakkında daha derin bir anlayışa ulaşabileceğimi düşünüyorum.

Bugünlerde konuştuğumuz en güncel meselelerden biri iş hayatında kadın ve erkekler arasındaki eşitsizlikler. Sizin kendi deneyiminiz nasıldı? Bugün oldukça rekabetçi bir sektörde en üst pozisyonlardan birinde olduğunuzu göz önünde bulundurursak, hiç zor bir durumla karşılaştınız mı?
Şanslıyım ki, kariyerimde çok nadir olarak cinsiyet eşitsizliği ile karşılaştım. Yine de, Almanya kadar gelişmiş bir ülkede bile çoğunlukla yayın yönetmenliği pozisyonlarında erkekleri görüyoruz. Özellikle de içeriği moda ya da güzellik olmayan dergi ve gazetelerin başlarında. Kesinlikle bu konuda daha çok çaba göstermemiz gerekiyor!

Sistemi düzeltmek için ne yapmamız gerekiyor sizce?
İş hayatındaki kadınların daha çok bir araya gelmesi gerekiyor. Birbirimize destek olmak üzere network'ler oluşturmaya gayret etmeliyiz ve geleceğin kadın liderlerine mentorluk görevi üstlenmeliyiz. Üzerimizdeki 'cam tavan'ı (erkeklerin baskın olduğu iş alanlarında kadınların ilerlemesine olanak sağlamayan soyut bir engel) ancak bir arada durursak ve eşit maaş, rahat çalışma saatleri, idari pozisyonlarda kadına daha çok kadro gibi isteklerimizi birlikte seslendirirsek kırabiliriz.

Normal bir iş gününüz nasıl geçiyor? Ve sizin için mükemmel bir tatil günü nasıl olmalı?
Benim günüm genelde saat altı gibi kahve eşliğinde dünya haberlerine göz atarak başlar. Eğer seyahatte değilsem, 08:30 gibi ofiste olmadan önce çocuklarımı okula bırakırım. Saat 10:30'da gerçekleşen günlük ekip toplantımızı ya bir iş yemeği ya da spor antrenörümle bir seans takip eder. Öğleden sonra saatlerini genelde editoryal işlerime ya da müşteri toplantılarına ayırırım. Akşamları özel yemek davetlerine ya da kırmızı halı etkinliklerine katılmak da işimin bir parçası. Tatil günümde ise evde kalmak, çocuklarımla kaliteli zaman geçirmek, iyi bir kitap okumak ya da biraz kickbox çalışmak en hoşuma giden şeyler.

Kişisel stilinizi nasıl tanımlarsınız?
Kişisel stilimi sanırım zahmetsiz şıklık olarak tanımlayabilirim. Chloé, Isabel Marant, Marni gibi modaevlerinin gardırop klasiği parçalarını, Talbot Runhof, Dawid Tomaszewski, Nobi Talaj gibi Alman tasarımcıların dikkat çekici parçaları ile kombinlemeyi seviyorum. Her zaman topuklu ayakkabı giyerim, spor ayakkabıların bana yakışmadığını düşünüyorum.

"Başarı için giyinmek" sözü sizin için ne ifade ediyor?
İnsanların kişisel stilleri her zaman karakterleri ile uyum içinde olmalı. Utangaç bir insanı gösterişli, 'va va voom' bir elbise içine sokmak doğru olmaz. Karşımdakinin fazla kafa yormadan, daha önce akla gelmemiş kombinleri bir araya getirdiği stiller beni etkiliyor. Böylece bir duruş ortaya koyuyorlar. Moda tamamen tavırla alakalı bir şey.

Berlin Moda Haftası hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce Paris, Londra, New York gibi birincil moda haftalarıyla rekabet içinde mi? Ya da onlardan biri olmaya çalışmalı mı?
Berlin'in Milano ya da Paris gibi büyük moda şehirlerinden farklı bir tavrı var. Daha genç, daha deneysel ve alışılmışın dışında. Ayrıca güçlü bir underground kültüre sahip. Bence birincil moda haftaları ile rekabet etmek hatalı olurdu. Ama her zaman Alman yeteneklerimizi desteklememiz gerekiyor ki, daha geniş bir kitleye ve uluslararası müşterilere ulaşabilsinler. Alman tasarımcılar için özel olarak düzenlenen Der Berliner Modesalon bunun için güzel bir fırsat.

Moda haftası sırasında Gala nasıl işbirliklerine imza atıyor?
Biz genelde moda haftasının son günü bir davet düzenliyoruz. Bu, tüm moda haftasına katılanların bir araya gelmek ve geride kalan haftayı değerlendirmek için mutlaka yer aldıkları bir etkinlik oluyor.

Bize Berlin'deki favori mekanlarınızdan ve keşfedilmesi gereken gizli kalmış adreslerden bahseder misiniz?
En favori adreslerimden biri Borchardt. O an kim şehirde diye başka bir yere gitmenize gerek yok çünkü genelde herkes bu restorana geliyor zaten. Postdamer Caddesi'ndeki Golvet, harika bir Berlin manzarası ve müthiş yemekleri ile öne çıkıyor. Postdamer çevresindeki bölge de sanat galerileri için çok gözde bir yer haline geldi. Alışveriş için mutlaka The Corner'a göz atarım; benim için ikinci ev haline gelen Titanic Hotel Gendarmenmarkt'a da kısa bir yürüme mesafesinde.

Sosyal medyanın moda üzerindeki etkisi hakkında ne düşünüyorsunuz?
İlk bakışta sosyal medyanın birçok avantajı var. Oldukça hızlı, çok sesli, daha ulaşılır ve konvansiyonel medyaya göre daha özgün. Ama sonuç olarak o da bir iş. Ve ne kadar görünür olursanız, bir influencer olarak güvenilir kalabilme şansınız o kadar azalıyor. Ayrıca sosyal medyanın da katkısı ile modanın çarkı gittikçe daha hızlı dönüyor. Her sezon çıkan koleksiyonların sayısı çoğalıyor ve 'See Now, Buy Now' gibi yeni konseptler moda endüstrisini zorluyor.

Basının bugünkü durumu hakkında ne düşünüyorsunuz? Dijital medyanın büyümesiyle önemini yitirmeye mi başlıyor sizce? Yoksa bazı değişimlerden geçerek kendine yeni bir yol mu bulacak? Gala'nın sürekli güncel kalmasını nasıl sağlıyorsunuz?
Basılı medya son yıllarda büyük değişimler geçirdi. Hedef okuyucuya haberi vermektense, zaten haberi olan okuyucuya hikayenin perde arkasını anlatmaya ve içyüzünü sunmaya doğru evrildi. Dijital medya ne kadar hızlanırsa, basının da o kadar derinlemesine bilgi sunması gerekiyor okuyucusuna. Bizim Gala'daki stratejimiz de bu. Web sitemizde hızlı haberlere ve 'tadımlık' bilgilere yer veriyoruz. Büyük çekimler, önemli röportajlar, detaylı haberler ise dergide yer alıyor. Böylece bir marka altında okuyucularımızın tüm ihtiyaçlarına cevap veriyoruz.

Geleceğini medyada görmek isteyen genç meslektaşlarınıza önerileriniz neler?
Çok yönlü olmaları gerekiyor. Birçok farklı alanda çalışabilme kabiliyeti edinmeliler. Her zaman gerçeğin peşinde olmalılar. İyi gazeteciliğe bugün her zamankinden fazla ihtiyaç var. Tutku ile çalışsınlar. Bu sadece bir öneri değil, aynı zamanda bir çağrı.