Jane Birkin yeniden sahnede

Bana kalırsa kadınlar ancak 30 yaşından sonra kendileri gibi görünmeye başlıyorlar. Kendi gibi görünmekten kastım ise bir kızın kendi yaşını kabullenmesi, gerçek yüzünü gizlememesi ve sadece erkek arkadaşlar, kocalar için giyinmemesi. 60'lara ait tüm fotoğraflarımı sakladım ama bugün onlara baktığımda hiç benmişim gibi gelmiyor. Tüm o kıyafetler! Göz makyajı! Barbie bebekler gibi görünüyorduk. Diğer yandan, o fotoğraflar sayesinde tanınan biri olmak sıradışı bir hayat yaşamamı sağladı. Öyle ki, cinayet işlesem bile yanıma kalırdı! En popüler gece kulüplerine babetler, salaş bir tişört ve sırt çantamla, sanki mekan benimmiş gibi girerdim.

Aktris olan annem, "Biraz çaba gösteremez misin?" diye sorardı. Onun olayı buydu, kıyafetlerini günde üç kez değiştirirdi. Ama ben bunu istemiyordum. Tam aksine, genç bir kızken Paris'e ilk gittiğimde, diğer İngiliz kızları hemen ayırt edebiliyordum çünkü kıyafetleri birbirine uydurma konusunda berbattık. Fransız kadınlar da aynı parçalara sahiptiler ama daha iyi kullanıyorlardı. Kadife saç bantları, incileri ve omuzlarına öylesine attıkları eşarpları ile her zaman çok güzel görünüyorlardı. Ancak karşı kültür Avrupa'da yayıldıkça, ne istersen onu giymek popülerlik kazandı ve ancak o zaman Fransız kızlar karşısında avantajımız oluştu. Julie Christie'yi evinin merdivenlerinde pijamaları ve lastik botları üzerine giydiği yağmurlukla, gözlüğü burnunun ucuna kaymış halde görebilirdiniz. Planlanmamıştı ve çok İngiliz'di. Gördüğünüz gibi, özgüven olmadan stil sahibi olmak imkansız.

Ben üniformamı yaklaşık 20 yıl önce buldum ve o zamandan beri aynı. Bana göre sade bir kaşmir kazakla kombinlenmiş boyfriend jean ya da pantolondan daha güzeli yok. Hiçbir zaman topuklu ayakkabılara çok ilgim olmadı ve her fırsatta eski Converse'lerime geri dönüyorum. Eğer biri beni bir kokteyl elbisesinin içine sokmak istese, bir hayli sefil görünürdüm. Yaşlı bir adamın giyeceği türden smokinler giyiyorum o tip gecelerde, eğer bulabilirseniz siz de almalısınız. Delikleri olsa bile yıllarca giyebilirsiniz.

Ceketler dışında kıyafetlerimin hiçbiri vücuduma tam oturmuyor çünkü buna uygun bir figüre sahip değilim. Alışverişten de nefret ediyorum. Kate (besteci John Barry ile evliliğinden olan kızı) beni hep alışverişe çıkarırdı. O öldükten sonra evden hiç çıkmadım ve birkaç yıl kimseyle görüşmedim. Sonra sanat direktörüm aradı ve yeniden sahneye çıkmamı önerdi. Müzik kaçmama yardım etti; o kadar düşünmeme gerek kalmıyordu. Birden geceleri ne yapacağımı bilir hale gelmiştim. Sahne ve en iyi arkadaşım Gabrielle son 4 yılı atlatmamı sağladı. Bir de bulldog'um Dolly! Sabahları onunla uyanmak harika. Sonra bir bakmışsınız, gece haberlerini birlikte seyrediyoruz...

Jane Birkin kızı Kate Barry ile birlikte

Artık çok makyaj yapmıyorum. Yaşlandığınızda neyi saklamanız gerektiğini, neyi ortaya çıkaracağınızı biliyorsunuz. 16 yaşındayken istediğiniz kadar makyaj yapabilirsiniz ama benim yaşımdaysanız bu size bir cadı gibi gösterebilir. Güzel kokmanız çok daha önemli. Londra'lı parfümör Miller Harris ile kendi parfümümü, L'Air de Rien'i yarattım. Tütünün misk, portakal çiçeği ve vanilya ile birleşimi. Kadınlara vermek istediğim bir başka tavsiye ise kalsiyum desteği almaları. Yakın zamanda torunlarımla saklambaç oynuyordum ve merdivenlerden düştüm. Kadınlar kemiklerine iyi bakmalılar. Ve çorapları ile merdivenlerden yukarı koşmamalılar!

Yaşlanmak gerçekten çok garip bir şey. Geçenlerde kızım Lou Doillon' a, "Gitti" dedim. "Ne gitti anne?" dedi o da. "Güzelliğim" diye cevap verdim. Sanki bir gün uyanıyorsunuz ve dışarıdakiler içeridekilerle uyuşmuyor. O zamandan beri düşüncelerimi biraz değiştirdim. Bugün benim için en önemlisi güzel bir espri anlayışı. Neyse ki kızlarım buna da sahip.

Yaşlanmak aynı zamanda özgürleştirici bir deneyim. Eğer birini hoş buluyorsanız, direkt yüzüne söyleyebiliyorsunuz ve kimse flört ettiğinizi düşünmüyor. Geçen gün taksi şoförüne burnunun güzel olduğunu söyledim. Uzun ve kemerliydi ancak bana göre güzeldi. Neredeyse arabayı çarpıyordu.

Jane Birkin'in, Birkin/Gainsbourg: Le Symphonique albümündeki şarkıların yaratıcısı ve geçmişte hayat arkadaşı olan Serge Gainsbourg'a ithaf ettiği turne Nisan'da Şili ve Slovakya konserleri ile sürüyor.