Viyana’nın genç mekânları

Prater çok groovy

Carol Reed'in film klasiği "Üçüncü Adam" başta olmak üzere, birçok şekilde ün yapmış olan dev dönme dolap Viyana'nın eğlence parkı Prater'in simgesi olmaya devam ediyor. Prater eğlence parkı da popülerliğin zirvesinde. Âdetâ klişe haline gelmiş bu eski Viyana'nın görünümünde kulüpler, galeriler ve lokaller gittikçe daha fazla öne çıkıyor. Yeni akımın başlangıcını Praterstern tren istasyonu yanında ve dev dönme dolabın çok yakınında bulunan Club Fluc yaptı. Sadece görünüşte geçici olan bu mimari tasarımın içerisinde barda bir içki yudumlayabileceğiniz gibi çoğu zaman dans da edebilirsiniz. Bunun bir kat aşağısında eski bir yaya alt geçidi olan Fluc_Wanne DJ ve müzik gruplarının hararetli gecelerine sahne oluyor. Buranın müzik seçenekleri deneysel elektronik müziğinden ve teknodan garage ve Industrial ve Indie-Rock akımlarına kadar uzanıyor. Karşısındaki Café Else ise bütün gün kahvaltı, DJ müziği ve genç sanat sunan, yine elektronik eğilimli bir altkültür lokalidir.

Fotoğraf: © Karl Thomas

Praterstern'den sadece birkaç dakikalık yürüyüş mesafesinde Vie i Pee Club ve Pratersauna bulunuyor. Buranın bahçe havuzlu 1960'lı yıllara özgü mimarisi nezih elektronik müzik ve uzun partiler için mükemmel sahneyi oluşturuyor. Genç sanat da burada verimli topraklar buluyor. Özellikle Praterstrasse 42'nin iç avlusunda bulunan dünya sergisi bürosu (Büro Weltausstellung) ve Proektraum Viktor Bucher sanat galerisi bu genç sanat mekânlarının başında geliyor. İyi espresso ve daha fazlasını Praterstrasse'de Balthasar ve Supersense kafelerinde bulursunuz. Harika yemek pişirilen yerlerin başında da Café Ansari, Ramasuri, Stewart ve – yaratıcı Japon mutfağı–Mochi ve onun paket servis şubesi o.m.k. geliyor. Taze malzemelerle hazırlanmış enfes lezzetler sunmak da Leones dondurma salonunun işi.

Mimari türden bir cazibe merkezini Prater'in hemen yakınındaki Campus WU oluşturuyor. Avrupa'nın bu en büyük iktisat bilimi kampüsü 25.000'den fazla öğrenciye sahip ve Zaha Hadid'den Peter Cook'a kadar uzanan sansasyonel uluslararası mimari örnekleriyle hayranlık uyandırıyor. "Das Campus", Library Cafe ve Nykke gibi şık lokallerin arasında burasının aslında bir üniversite kampüsü olduğunu neredeyse unutuyorsunuz. Çok yakındaki Vorgartenmarkt pazar yerinde de yeni Mochi Ramen Bar, bu bölgenin yeni şık mekânlarla ne kadar hızlı geliştiğini örnekliyor.

24 saat Naschmarkt

Karlsplatz meydanında minareleri akla getiren sütunlarıyla barok Karlskirche kilisesi Viyana'nın en çok fotoğrafı çekilen görüntülerinden biridir. Onun önündeki büyük gölet doğru ışık koşullarında büyüleyici yansımalar yaratıyor. Yaz aylarında bu göletin yanındaki sade görünümlü kulübenin yanında ve palmiyelerin altında birkaç sandalye kurulur: Calypso sıcak akşamlarda dünyayı unutmak için mükemmel bir yerdir. Onun karşı tarafında da Wien Museum şehrin tarihini sergiliyor. Onun yanındaki Künstlerhaus binası ise brut tiyatrosunu ve sanat ve gece hayatı arasındaki en heyecan verici ara yüzlerden biri olan burt adlı barı barındırıyor. Yine Künstlerhaus binası içerisinde bulunan şehir tiyatrosunun barındırdığı Ludwig&Adele fuaye barı da hararetle tavsiye edilen bir mekândır.

Karlsplatz meydanının Naschmarkt'a bakan tarafında Kunsthalle Wien gösteri merkezinin "cam küpü" Glaskubus ve içindeki "Heuer am Karlsplatz" adlı havalı restoran bar bulunuyor. Caddenin karşısında da Secession sanatçılar birliği binası ve onun arkasında da şehrin en sevilen ve en büyük pazarı Naschmarkt yer alıyor. Adı "atıştırma pazarı" anlamına gelen Naschmarkt'ta dünyanın her yerinden gelme yiyecekleri alabilir ya da gittikçe daha popüler hale gelen lokallerden birinde çok çeşitli yemekler yiyebilir, örneğin Neni, DoAn, Deli ve onun çaprazındaki On Market restoranlarında.

Fotoğraf: © Christian Stemper

Naschmarkt'ın sadece birkaç adım ötesinde Schleifmühlgasse sokağındaki sanat galerileri, örneğin Gabriele Senn, Georg Kargl, Christine König, Galerie Schleifmühlgasse 12-14, unttld contemporary, Charim Events ve Michaela Stock, sanat dünyasında şu anda nelerin önemli olduğunu göz önüne serer. Yine yakın bir mesafe içerisinde bulunan bağımsız alternatif sanat mekânları (off-spaces) Kunstraum Super ve Pinacoteca, büyük isim sahibi olmadan da müthiş sanat ortamı sunulabileceğini gösteriyorlar. Galerilerle dolu bu bölge içerisinde Café Vollpension. kendi pişirdiği keklerle büyükanne nostaljisi sunuyor. Ayrıca The Breakfastclub güzel kahvaltılar servis ediyor, Comod genç moda sunuyor, onun karşısında da Hildegard Wurst lezzetli Hot Dog'lar yapıyor.

Kettenbrückensgasse'deki küçük ve nezih Bananas'ın bulundurduğu 1930'lu ile 1980'li yıllar arasındaki döneme ait mobilyalar da her daim güncel kalıyor. Yakındaki ChinaBar an der Wien de yeniliklere açık damaklara Çin'in Siçuan yöresinin acılı mutfağını sunuyor. Schikaneder ise sineması ve barıyla çoktan bu hareketli mahallenin sabit uğraklarından biri haline geldi. Gece uzun olacaksa da Sass Music Club ya da Roxy dans etmek –ya da barda takılmak– için iyi yerlerdir.

Karmelitermarkt uluslararası pazar yeri

Karmelitermarkt Tuna kanalının karşı yakasında eski bir Yahudi mahallesinin kalbini oluşturuyor. Şehir içinden sadece birkaç dakika yürüyüş mesafesindeki bu eski pazar tezgâhlarında heyecan verici bir lokal kültürü gelişti. En revacta olan yerler olarak çok çeşitli kahvaltı seçenekleriyle Cafemima, 5 element mutfağıyla Zimmer37, bölgesel lezzetleriyle Kaas am Markt ve dillere destan burger'leriyle Weinschenke Karmelitermarkt şarap barı sayılıyor. Hemen pazarın yanı başında nezih Akdeniz mutfağı sunan Marktlücke ve ayrıca eskiden Çin lokantası olan ve artık modern Viyana mutfağı servis eden Schöne Perle bulunuyor. Haidgasse sokağındaki minimalist balık barı Wulfisch'in menüsünde balık ve Kuzey Denizi yengeçleri sunuyor, bunun üstüne de Hollandstrasse'deki vejetaryen Café Fett+Zucker'in tatlıları çok güzel gidiyor.

Fotoğraf: © David Auner

Birkaç yüzyılın korkunç cinayetleri ve kimisi cinayetlerden daha az korkunç olmayan cezalandırma yöntemleri, Karmelitermarkt'ın karşısında bulunan suç müzesinin (Kriminalmuseum) konularını oluşturuyor. Onun da sadece birkaç sokak ötesinde ünlü Japon lokantası Okra, cool bir bar olan Franz von Hahn ve New Bar bulunuyor. Kendisine isim aranırken yeni bar diye anılan bu mekân gereksiz olan hiçbir şeye yer vermediği için, isim aramaktan da vazgeçip New Bar adını kalıcılaştırdı. Onun da bitişiğinde heyecan verici sanat mekânı D.U.O. Raum für Kunst, Film und Kommunikation faaliyet gösteriyor.

Nehir kenarına hücum

Viyana uzun yıllar boyunca Tuna'nın şehirden geçen kolu olan Tuna Kanalı'na özel bir ilgi göstermedi. Oysa Tuna'nın bu küçük yan kolu doğrudan şehir merkezinden geçiyor ve rıhtımları yayalara ve bisikletlilere mahsus bir bölge halinde.

Fotoğraf: © Peter Rigaud

Geçtiğimiz yıllarda Viyana'nın Tuna Kanalı ile ilişkisi muazzam bir değişim geçirdi. Kıyılarda lokaller açıldı ve özellikle de yaz aylarında Tuna Kanalı şehrin en heyecan verici yerlerinden biri haline geldi. Strandbar Hermann, Adria Wien, Tel Aviv Beach, Figar macht Urlaub, Hafenkneipe ve Central Garden mekânları Viyana'ya plaj duygularını taşıyor. Bunlara her yıl değişen ve Pop-Up lokalleri diye anılan geçici yerler ekleniyor. Buna karşılık Otto Wagner'e ait bir bina olan 100 yıldan fazla bir geçmişe sahip Schützenhaus'ta tarihsel dekorların arasında yemek yenebiliyor. Badeschiff ise sıcak yaz günlerinde yüzmeye, kış aylarında da curling oynamaya davet ediyor. Schwedenplatz meydanında geleceğin dünyası stilindeki gemi iskelesi (Viyana/Bratislava İkiz Şehirler Hattına ait) müthiş bir alt kültür atmosferi içerisinde harika yemekler servis eden Motto am Fluss restoranını barındırıyor. Avusturya'nın en eski halka açık rasathanesi Urania'nın yanında modern bir restoran olan Klyo bulunuyor. Buranın terasından havalı kokteyller eşliğinde Tuna Kanalı'nın Prater'deki dev dönme dolaba kadar muhteşem bir manzarası seyredilebiliyor. Tuna Kanalındaki eğlence hayatının başını Flex çekti: Punkçı bir geçmişe sahip olan bu kulüpte Arcade Fire, Tyler Ward, Wanda ve Bilderbuch gibi müzik grupları ve Jeff Mills ve DJ DSL gibi DJ'ler sahne aldılar. Mayıs ayından eylüle kadar da kıyıdaki yaz sahnesi (Summerstage) üzerinde çeşitli lokaller ve kıyıdaki bir teras bir dinlenme molasına davet ediyor. Şehir yönünde biraz ötesinde de Viyana gece hayatının en revaçta mekânlarından ikisi olan Das Werk ve Grelle Forelle eğlence severleri kendilerine çekiyor.

Buluşma noktası Müzeler

Yeni bir güne başlamanın harika bir yolu, müzeler semti MuseumsQuartier'de bulunan çok sayıdaki lokalden birinde, örneğin MQdaily, Kantine, Café-Restaurant Corbaci ya da Café Leopold'da geç bir kahvaltı yapmaktır. Sonrasında da mumok (Viyana Ludwig Vakfı Modern Sanat Müzesi) ya da diğer kültür yerlerine bir ziyaret güzel gider; örneğin dünyanın en büyük Schiele koleksiyonuna sahip Leopold müzesi, Kunsthalle Wien ya da Viyana Mimarlık Merkezi gibi.

Fotoğraf: (c) Christian Stemper

Atari'den Vectrex'e kadar eski bilgisayar oyunlarına özlem duyanlar ise Subotron Shop'a ve dolayısıyla Q21 yaratıcılık kümesine mutlaka uğramak zorunda. Bu yaratıcılık kümesi dijital kültür, moda ve tasarım alanlarından kurumları müzeler semtinde barındırıyor. MQ'nün karşısında bulunan Volkstheater binasındaki Rote Bar ise sahne sanatları, müzik ve gece hayatının birbirine nasıl yakıştığını gözler önüne seriyor.

"MQ'de yaz" ve "MQ'de kış" programları çerçevesinde sevilen müzeler semtinin iç avluları konserler, ışık enstolasyonları, seminerler, okumalar ve daha pek çok şeyle hareketlenir.

Mariahilfer caddesi boyunca alışveriş ve gece hayatı

MuseumsQuartier'in bir yanında Viyana'nın en büyük alışveriş caddesi olan Mariahilfer Strasse ve onun alışveriş mağazaları ve uluslararası zincirlerin şubeleri uzanıyor. Mariahilfer Strasse'nin yan sokaklarında her biri kendine özel ürün çeşitlerine sahip olan genç markaları sunan çok sayıda küçük dükkan yer alıyor. Bunun güzel bir örneğini Werkprunk, Wabisabi, A&C Store, Elke Freytag, Ozelot gibi dükkanlarıyla ve ayrıca genç Avusturyalı moda kültürünün bir showroomu olan AFA Offspace ile modanın ana akımına uzak duran şık bir moda caddesine dönüşmüş olan Lindengasse oluşturuyor. Buradan da kafe ve barıyla birlikte konsept mağazası Sneak In'e, Restaurant Ulrich'e ve Erich Bar'a, harika bir vegan dondurmacısı olan Eissalon eganista'ya ya oda vejetaryen restoran Tian Bistro'ya uzanmaya değer.

Elke Freytag – © Elke Freytag

Alışveriş gezisinden sonra da Zollergasse ve Kirchengasse arasındaki çok sayıda trend lokalden birine uğranabilir. Örneğin alt kültür çevrelerinin buluşma yerleri Europa ve Liebling, Vietnam yemekleri yiyebileceğiniz Sapa ya da hakiki bir barista kahvesi sunan Kaffemik gibi. Ayrıca burger yemeye Weinschenke, soya burger için Swing Kitchen, bir kiş yemeye Le Troquet, geç bir kahvaltı için Figar ya da bir kadeh atmaya Agent Oscar ya da R&Bar da var. Yine buranın birkaç adım ötesinde Schadekgasse 12, futuregarden, Miranda Bar, Otto Bauer ve Elektro Gönner adlarında, minimalist mimariye sahip ve müşterileri kalbur üstü olan beş lokal yer alıyor.

Tanzcafe Jenseits © WienTourismus

Yeni yükselen gözde mekânların başında da Louisiana'dan ilham alan If dogs run free barı, retro kulüp Wellmann, şarap lokali Zum Gschupftn Ferdl und Puff geliyor. Geceyi bitirmenin en güzel şeklini kırmızı pelüşlü dans kafesi Jenseits, Die Parfümerie ya da Chaya Fuera''ya uğramak oluşturuyor. Hotel am Brillantengrund'a gidenler ise geceleyin turntable başında duran DJ'lerden birine sabahleyin otelde brunch yaparken rastlayabilirler.

Gustav Klimt ve Viyana'da modernizmin doğuşu

Gustav Klimt (1862-1918) modern resim sanatının biçimlenmesinde önemli rol oynadı ve Jugendstil üslubunu dünyaca üne kavuşturdu. Bu resim dehasının tabloları –en başta da dünyanın en ünlü tablolarından biri olan "Öpücük"– yeni bir çağın başlangıcının simgeleri olarak değerlendirilir. Viyana müzelerinde ve kültür merkezlerinde Klimt'in çok sayıda eseri sergileniyor.

© Belvedere, Wien

1900 yılının Viyana'sında kültürün tüm alanlarındaki en üstün örnekler bir araya geldi. Edebiyatta, güzel sanatlarda, mimarlıkta ve müzikte yenilikler ve çığır açan eserler eşi görülmemiş bir yoğunlukta ve hızda ortaya çıktı. 1910 yılında Viyana iki milyon nüfusuyla dünyanın beşinci büyük şehri ve Orta Avrupa'nın tartışmasız kültürel merkeziydi. Gustav Klimt bu yükseliş ve değişim döneminin sanat ve bilimdeki keşif ve gelişmelerini tablolarında ölümsüzleştirdi.

Klimt'in eserleri sanatsal olarak "Ringstrasse dönemi" adıyla bilinen 1857-1914 yıllarından soyut sanat döneminin başlangıcına kadarki zamanı yansıtır. 19. yüzyılın sonlarına damgasını vuran Viyanalı ressam Hans Makart'tan etkilenen Klimt, kardeşi Ernst ve dostu Franz Matsch ile beraber Ringstrasse üzerindeki bazı binaları süsleyecek resimler yapma görevini üstlendi. Bu şekilde Viyana Sanat Tarihi Müzesinin ve Burgtheater'in merdiven sahanlıklarını dekore ettiler. Klimt'in daha sonraki çalışmaları ve daha sonraki yıllarda geliştirdiği üslubu da kendisinden daha genç olan çağdaşları Egon Schiele ve Oskar Kokoschka'nın sanat yoluna öncülük etti.

Secession ve Viyana Atölyesi

Gustav Klimt ve sanatçı arkadaşları tarafından 1897 yılında çağın gerisinde kalan sanat anlayışını "protesto" etmek amacıyla kurulan "Wiener Secession" adlı sanat derneği günümüzde de gözle görülen sonuçlar yarattı. Mimar Otto Wagner'in yanında çalışan Joseph Maria Olbrich tarafından yaratılan yeni sergi binası "Secession" üzerinde yol gösterici slogan olarak "Çağa kendine ait sanat, sanata özgürlük" yazılıdır. Klimt bu bina için Beethoven kabartmasını yarattı. Secession akımının kurucularından biri de mimar Josef Hoffmann'dı. Sanatçılar Brüksel'deki Palais Stoclet ile, dünyanın herhalde en önemli Jugendstil toplam sanat eserini yarattılar. Klimt ayrıca 1903 yılında Hoffmann ve Kolo Moser tarafından kurulan ve tasarımcılığı kalıcı bir şekilde değiştiren Viyana Atölyesi (Wiener Werkstaette) üzerinde de büyük etki yarattı. Bu sanatçıların ve çağdaşlarının çalışmalarının izleri Viyana'nın sadece müzelerinde ve koleksiyonlarında yer almakla kalmazlar, ayrıca şehrin görünümüne de damgasını vururlar.

Fotoğraf: © Christian Stemper

Yüzyıl dönümünde toplumsal yapı da büyük bir dönüşüm geçirdi. Klimt'in kadın tasvirlerinden özgüvenli bir burjuvazinin yükselişini takip etmek mümkündür. 1898'de yarattığı Sonja Knips tablosuyla Klimt zengin Viyanalı büyük burjuvazinin portrecisi haline geldi. Klimt tarafından yaratılan Fritza Riedler ve Adele Bloch-Bauer (dünyanın en pahalı tablolarından biri) tabloları, tıpkı bağımsız ve modern bir kadın olan hayat arkadaşı Emilie Flöge'nin portresi gibi, günümüz sanatseverlerini de büyülemeye devam ediyor.

Viyana'da Klimt izleri

Viyana 2018 yılında ölümünün yüzüncü yılı dolayısıyla Gustav Klimt'i şehrin büyük müzelerinde ve birçok başka kurumundaki özel sergilerle anacak (www.wienermoderne2018.info). Ayrıca 2018 Yılının Viyana Modernizmi Sanat Teması Yılı dolayısıyla da Klimt'in çok sayıda eseri, özellikle de sanat hayatının ilk dönemlerine ait eserleri, Viyana'da sürekli gösterimde olacak.

Albertina
Albertinaplatz 1, 1010 Wien, www.albertina.at
Viyana Albertina müzesi görsel koleksiyonunda Gustav Klimt'in yaklaşık 170 resmi yer alıyor. Bunlar arasında sanatçının önemli alegorik tablolar ve portreler için yaptığı birkaç figür etüdü dizisi de yer alıyor.

Fotoğraf: © Lois Lammerhuber

Klimt'in "Gümüşçünler (su perileri, sirenler)" adlı tablosunun orijinali Albertina'da sürekli serginin bir parçası olarak görülebilir ve sergi koleksiyonu içerisinde Claude Monet'nin "Nilüfer Göleti"nin karşısında duracak. İki eser de 1900 yılı dolaylarında büyük rağbet gören su temasının çeşitlemeleridir. Klimt'in narin çizimlerinin kopyaları da müzenin görkem salonlarında sergileniyor.

Belvedere
Oberes Belvedere, Prinz-Eugen-Straße 27, 1030 Wien, www.belvedere.at
Belvedere müzesi 24 çalışmayla dünyaca ünlü sanatçının en büyük yağlı boya tabloları koleksiyonuna sahip. Bunlar arasında ustanın altın dönemine ait iki şaheseri "Öpücük (aşıklar)" ve "Judith" bulunuyor. Ayrıca Sonja Knips, Fritza Riedler ve Johanna Staude'nin ünlü portreleri ve çok sayıda manzara resmi ve alegorik tasvir de koleksiyona dahil.

Wien Tourismus © Christian Stemper

Klimt'in otografik bir taslak defteri ve Viyana Secession binasının anıtsal Beethoven kabartması da Belvedere müzesinin hazineleri arasındadır. Gustav Klimt'in şaheserleri 2018 yılında koleksiyonun Yukarı Belvedere binasında yeniden düzenlenmesi vesilesiyle yeni bir ışık altında ve yeni bir bağlam içerisinde görülebilecek. Bu arada görme engellilere "Öpücük" tablosunun bir dokunma kabartması sunuluyor.

Burgtheater
Universitätsring 2, 1010 Wien, www.burgtheater.at
Gustav Klimt kardeşi Ernst ve dostu Franz Matsch ile birlikte, Burgtheater'in merdiven sahanlıklarındaki göz alıcı tavan resimlerini yarattı. Bu resimlerde örneğin Taormina'daki antik tiyatro, Shakespeare'in "Romeo ve Jülyet"inin son sahnesiyle birlikte Londra'nın ünlü Globe tiyatrosu tasvir edilir.

Fotoğraf: © Christian Stemper

Arka planda da ressam kendini ve iki meslektaşını ölümsüzleştirmiş. Bu tavan resimlerinin paha biçilmez taslak çizimleri ancak 1990 yılında Burgtheater'in tavan arasında bulundu. Bunlar da restore edildikten sonra Burgtheater müzesinin "Klimt salonu"nda sürekli olara sergileniyorlar ve rehberli turlarda ve akşamları tiyatro ziyareti dolayısıyla görülebilir.

Klimt-Villa
Feldmühlgasse 11, 1130 Wien, www.klimtvilla.at
Gustav Klimt 1911'den 1918'deki ölümüne kadar 13. Bezirk'teki bir villayı atölye olarak kullandı. Bu atölye tekrar canlandırıldı ve halka açıldı. Klimt bahçe içinde başlangıçta üst katı olmadan inşa edilen binayı son yaratım döneminde atölyesi olarak kullandı. Binannı zemin katında dönemin atölyesi o zamana ait tariflere ve resimlere göre tüm ayrıntılarıyla orijinal haliyle yeniden yaratıldı.

Fotoğraf: © Christian Stemper

Böylece Klimt'in içerisinde yaşadığı ve çalıştığı ortam atmosferiyle ve içeriğiyle yaşanabilir kılınmak istendi. Bu amaçla "kabul odası"nın ve "atölye"nin mobilyaları Moritz Naehr'e ait fotoğraflardan ve bazı eşyaların (örn. halının) günümüze kalmış orijinal desenlerinden yararlanılarak yeniden yaratıldı. Atölyenin diğer odalarında ise Klimt'in bu yaratma döneminde önemli rol oynayan modeller ve "müşterisi" hanımlar hakkında bilgiler aktarılıyor.

Kunsthistorisches Museum Wien
Maria-Theresien-Platz, 1010 Wien, www.khm.at
Gustav Klimt, kardeşi Ernst ve Franz Matsch'a 1890 yılında Sanat Tarihi Müzesi'nin görkemli merdiven sahanlığındaki kemer ve sütunlar arasındaki dar duvar bölümlerinin dekorasyonuyla görevlendirildiler. 40 adet köşe yüzey ve sütun arası resimlerin on biri Gustav Klimt tarafından yaratıldı, diğerleri kardeşi Ernst'e ve arkadaşı Franz Matsch'a ait.

Fotoğraf: © KHM-Museumsverband

Resimlerin tamamı sanatın ve sanat mesleğinin eski Mısır'daki ilk yıllardan yakın zamana kadarki tarihini canlandırıyor. Klimt'in Jugendstil'in sembolizmine yönelmesinin ilk belirtilerini de barındıran bu resimlerle Gustav Klimt yüzyıl dönümündeki dünyaca ünlü eserlerinin kilit öneme sahip eserlerini yaratmış oldu.

Leopold Museum
MuseumsQuartier, Museumsplatz 1, 1070 Wien, www.leopoldmuseum.org
Viyana'nın müzeler semtindeki Leopold müzesi sürekli değişen heyecan verici geçici sergilerinin yanında sadece dünyanın en geniş kapsamlı ve en önemli Egon Schiele koleksiyonunu barındırmakla kalmıyor, ayrıca Gustav Klimt'in öne çıkan bazı şaheserlerine de ev sahipliği yapıyor.

Klimt'in herhalde en önemli figüratif resmi olan "Ölüm ve Hayat" alegorisi ve ayrıca "Gölette bir sabah" ve "Atter gölü kıyısında" adlı manzara resimleri, müzenin sürekli "Viyana 1900" sergisinin birer parçasıdır. Leopold müzesi koleksiyonunda Gustav Klimt'in önemli bazı çizimleri de bulunuyor. Sürekli serginin bir başka öğesini, Klimt'in 1911 yılına kadar kullanmaya devam ettiği Josefstaedter sokağındaki atölyesinin kabul odasının rekonstrüksiyonu oluşturuyor. Atölyenin Josef Hoffmann'ın yaratmış olduğu ve Ernst Ploil'in koleksiyonundan müzeye cömertlikle ödünç vermiş olduğu orijinal mobilyaları, müzeyi gezenlere yüzyıl dönümünün atmosferini bizzat hissetme fırsatını sunuyor.

Viyana hakkında daha fazla bilgi için tıklayınız

*Bu bir reklamdır