Pırıl Güleşçi Arıkonmaz, Pop Up projesini anlattı
LIFESTYLE

Pırıl Güleşçi Arıkonmaz, Pop Up projesini anlattı

25 yıllık PG Art Gallery evrimleşti ve yeni bir ‘uzva’ kavuştu. Sanatı günlük hayata dahil eden Pop Up projesini Pırıl Güleşçi Arıkonmaz’dan dinledik.

GÜNCELLEME TARİHİ: 29 Haziran 2018

Güneş Uysalefe
Fotoğraflar Selin Saral

Sanatçıyı, ona addedilen ulvi sınıflandırmadan kurtarmalı. Yetenekli ve vizyoner olması, fildişi kulelere hapsolmasını gerektirmemeli. Bir zamanlar toplumdan dışlanan, sonra yine aynı toplumca yüceltilen bu bireyler, postmodern çağda, toplumdan ayrı değil, onunla bir görülmeliler... Bunlar ideolojik sloganlar veya havalı aforizmalar değil; sanatçı tüketim toplumunda üretiyor ve son yapılan araştırmalar sanata ayrılan bütçenin antika ve tasarım objelere kaydığını gösteriyor. Bunun son örneği ise bu yılki edisyonunu rekor seviyede düşük hasılatla tamamlayan New York'taki prestijli çağdaş sanat fuarı Frieze.

Ancak sanat, işte tam da bu topluma getirdiği eleştirel bakış açısı ve yaratıcılığa hak ettiği değeri vermesiyle kutlanmaya devam ediyor. PG Art Gallery'nin kurucusu Pırıl Güleşçi Arıkonmaz, Türkiye'de bu misyonu üstlenen isimlerden. 25. yılını tamamlayan galeri, yeni oluşumu PG Pop Up ile dijital çağın doktrinlerine inat bir deneyimle karşımızda. Geleneksel mağazacılık e-ticaret karşısında gücünü kaybederken türeyen, içine girince gördüğünüz koltuktan çiçeğe her şeyin satılık olduğu 'ev tipi' butiklerin izindeki bu adres; Arıkonmaz tarafından steril galeriden çıkmak, yeni yetenekleri farklı formatlarda keşfetmek ve paylaşmak üzere kurulmuş. Bir heykeltıraşın kemer tokası tasarımından bir ressamın fular deseni çalışmasına, PG Pop Up hem seçkisi hem adresi hem de ardındaki beyinle, sanatı vitrinler ardında değil, birebir yaşayan estetlere hitap ediyor.

PG Art Gallery'ye böyle bir Pop Up mağaza katma fikri nasıl doğdu?
Galeride 25 yıldır çok farklı alanlardan çağdaş sanatçıları konuk ettik. Beyaz küpün katı sınırlarının ötesine geçip, sanata daha rahat nefes alabileceği bir alan açma vaktinin geldiğini hissetmiştik. Böylece farklı sorular etrafında, sanata bakışı yenileyebilecek bir deney gerçekleştirmeye yöneldik: Şeyler, bir koleksiyonerin evinde nasıl görünür? Sanatı ve tasarımı birlikte sunmak mümkün müdür? Kusursuzca hazırlanmış sergilerin içinde yalıtılmak, katalog fotoğraflarına sıkıştırılmak yerine bir arada bulunmalarına izin verilirse şeyler nasıl görünmeye başlar? Teması sürekli yeniden oluşturulabilen bir sergi tasarlanabilir mi? Bu soruların peşine düştükten sonra, Maslak Atatürk Oto Sanayi'de yer alan geleneksel bir atölyeyi açık bir sergi mekanına dönüştürdük.

Herhangi bir yanlış anlaşılmaya engel olmak için akla gelen ilk soruyu aradan çıkaralım; burası ulaşılabilir sanata ulaştığımız bir adres mi?
Ulaşılabilirlikten kastınız düşük bütçe ile alınabilir sanatsa her eser için aynı şeyi söyleyemem. Burada sanatçıların resim, heykel, fotoğraf, özgün baskı ve yerleştirmelerinin yanı sıra her türlü üretimlerini görmek mümkün. Örneğin Mehmet Sinan Kuran tasarımı halı, Ayşe Wilson, Belkıs Balpınar, Elsa Ers, Hale Güngör Oppenheimer, Horasan, Reysi Kamhi, Seda Gazioğlu ve Sedat Akdoğan tarafından tasarlanan edisyonlu ipek eşarplar, Diana Broussard tasarımı led ekranlı çanta, Ayşe Gül Süter, Candaş Şişman, Devran Mursaloğlu ve Günnur Özsoy'un kolye ve anahtarlıklarda oynatılan video çalışmaları, Kağan Toros tasarımı kemer, Felekşan Onar tasarımı cam ürünleri gibi sanatçıların farklı alanlarda ortaya koyduğu pek çok üretimini The Snob Collector oluşumu altında izleyiciyle buluşturmayı hedefliyoruz.

Ulaşım demişken; galeriniz Çukurcuma'da, PG Pop Up neden Maslak, Sanayi Mahallesi'nde?
Maslak Atatürk Oto Sanayi epeydir sanatçı atölyelerine ev sahipliği yapıyor. Etrafta sadece iş yerlerinin bulunuyor olması önemli bir çekim gücü. Bu durum sanatçıların geç saatlere kadar kimseyi rahatsız etmeden özgürce çalışmalarına olanak sağladığı için oldukça avantajlı bir zemin oluşturuyor. Bizim tercih sebebimiz ise Ayla Turan, Günnür Özsoy, Kağan Toros, Kemal Tufan ve Seda Gazioğlu gibi galeri tarafından temsil edilen sanatçıların da atölyelerinin burada konumlanıyor olması ve uzun zamandır işbirliği içinde olduğumuz Sanayi 313'e olan yakınlığı.

Burada yer alan seçkiye gelirsek; nasıl oluştuğundan, bir araya geldiklerinden bahsedebilir misiniz?
PG Pop Up'ta galeri tarafından temsil edilen sanatçıların yanı sıra işbirliği içinde olduğumuz bağımsız sanatçıların çalışmaları ve tasarımcıların üretimleri de yer alıyor. Genellikle sanatçıların en yeni ve en özgün işlerini izleyiciyle buluşturmayı hedefliyoruz. Seçkiyi yaparken göz önünde bulundurduğumuz başlıca kriterlerden biri bu. Öte yandan, galeride gerçekleştirdiğimiz sergilerde yaptığımızın aksine, burada eser seçiminde belli bir konu bütünlüğünü göz önünde bulundurmuyoruz. Farklı tekniklerde bambaşka temalara odaklanan sanatçıların üretimleri, mekanın yaşama karışma hissine uygun olarak doğal bir uyum içinde bir araya gelerek sergileniyor.

Endüstriyel tasarımın da bir sanat formu olduğunu düşünüyor musunuz?
Günümüzde sanat, tasarım, moda, mimari gibi alanlar arasındaki sınırlar kalktı. Hepsi iç içe geçmiş durumda. Benim burada, PG Pop Up'ta altını çizmek istediğim konulardan biri de bu.

Son olarak projelerinizi soralım...
Mayıs ayında PG Pop Up'ta babam Hasan Güleşçi'nin Bodrum Deniz Müzesi'nde sergilenen 5000 parçalık deniz kabuğu koleksiyonundan yapılan ufak bir seçki beraberinde, bu koleksiyonun kitaplarının yer aldığı bir etkinlikte, sanatçı Evi Savvaidi'nin aynı temalı özgün baskılarını yan yana getirdik. Haziran ayında da Felekşan Onar'ın PG Pop Up'a özel olarak ürettiği, Life is a Celebration başlığı altında sunacağı yeni seri üretimleri sergilenecek. PG Art Gallery'de ise 22 Mayıs'ta Elsa Ers'in ölü doğayı ya da doğanın ölümünü mercek altına aldığı resimlerinin yer aldığı Yokluğunda adlı kişisel sergisi ziyarete açıldı. Bu yıl, PG Art Gallery'nin 25. yılı şerefine bir kitap hazırlıyoruz. Editörlüğünü Arie Amaya-Akkermans'ın üstlendiği kitabın, galerinin 25 yıllık geçmişi üzerinden Türkiye sanat ortamını okutabilmesini hedefliyorum. Yazarlardan Matt Hanson ise benimle bu serüveni paylaşan birçok sanatçıyla röportaj yaparak onların bakış açısından galeriyi yansıtacak.