Azzedine Alaïa'nın ardından
LIFESTYLE

Azzedine Alaïa'nın ardından

Kadın bedenine hem bir terzi hem de heykeltıraş gibi yaklaşan Azzedine Alaïa’nın tasarım mirası, bizzat kendisinin küratörlüğünde hazırlanan sanat eserleri ile Londra’daki yeni bir retrospektif sergide hatırlanıyor.

GÜNCELLEME TARİHİ: 31 Temmuz 2018

Güneş Uysalefe

Paris'in Marais semti, La Verrière Sokağı, No: 18... Avludan geçince ulaşılan sergi alanına müthiş bir sessizlik hakim, gezenlerin gıkı çıkmıyor. Azzedine Alaïa'nın bir zamanlar atölyesi olan bu adreste, kariyeri boyunca imza attığı en ikonik tasarımlar, çıplak duvarlara karşı, hiçbir dekor olmadan, yalın bir üslupla dizilmiş, ziyaretçileri karşılıyorlar. Bu parçalar, uzatılan etek boyları ve yerleştirildikleri manken vücutlarıyla çok daha heybetli bir görünüme sahipler, açıkçası biraz da korkutucular! Bir zamanlar Grace Jones'un giydiği fuşya kapüşonlu elbise veya kumaş üzerine fermuarı baştan aşağı bir spiral gibi yerleştirilmiş streç elbise, sanki hareketlerine sadece bir anlığına ara vermiş gibi duruyorlar.


Azzedine Alaïa Sonbahar/Kış 1986-87 koleksiyonundan bir parçayla Christy Turlington

Galeriye neredeyse kutsal bir hava hakim; Alaïa'nın bıraktığı iz sadece bu tasarımlarla değil, adeta yokluğuyla hissediliyor. Uzun süre içeride kalmaya yürek el vermiyor; kadınları insanüstü bir mevkiye taşıyan, yücelten ve -tıpkı bu sunumdaki sade ihtişamla verilmek istenen mesajda olduğu gibi- tanrıçalara çeviren tasarımcı, Kasım 2017'de, 77 yaşında geçirdiği kalp kriziyle aramızdan ayrılalı çok olmadı ve yarattığı hüzün henüz çok taze. Paris'teki bu sergi Haziran ayında kapanırken, matem havasını dağıtacak başka bir tanesi Londra'da açılmış bulunuyor. Design Museum'daki Azzedine Alaïa: The Couturier, moda tarihine heykeltıraş becerisiyle farklı bir şekil kazandıran bu ismi yaz süresince onurlandırıyor ve en az Paris'teki kadar kişisel olma özelliğ taşıyor çünkü küratörü Alaïa'nın bizzat kendisi.


Londra'daki Design Museum'un düzenlediği serginin mizanseni için farklı sanatçılarla işbirliğine gidilmiş

Günümüzde faaliyet göstermeye devam eden markayı Tunus'lu tasarımcı, üniversitede aldığı heykel eğitiminin ardından 1950'lerde Paris'e taşınıp, Guy Laroche ve Thierry Mugler gibi isimlerin atölyesinde çalıştıktan sonra, 1970'lerin sonunda kurmuştu. Alaïa, kariyeri boyunca hiçbir trendi takip etmeyişiyle tanınsa da 80'ler modasının kadın gücüne vurgu yapan feminist ideolojisiyle belli ki aynı paraleldeydi. Ancak o, vatkalı power suit tayyörler yerine bazen dekolte ve yırtmaçlarla, bazen de streç kumaşlarla vücudu tüm hatlarıyla sergileyerek, seksapel ile feminist manifestosunu yaymış ve bu şekilde partizanlarını kazanmıştı. Dönemin Tina Turner ve Madonna gibi yıldızlarının onu tercih etmesine sebep olan; deri ve streç kumaşlar, leopar deseni ve korseler kullanarak yarattığı bu 'süper kadın kahraman' imajıydı. Azzedine Alaïa, hiç eskiz yapmadan direkt mankenler üzerinde kıyafetlerini üretişi ve moda sisteminin şart koştuğu defile haftalarına katılmayı reddedişiyle de bu süreç içinde marjinal tavrıyla tanındı ve markasını kendi bildiği şekilde günümüze taşıdı.


Peter Lindbergh'in gözünden Azzedine Alaïa ve Tina Turner, 1980'ler

Tasarımcı, profesyonel camiada bir ilah olarak görülürken, yakın çevresi için sıcak bir yuvayı temsil ediyordu. Atölye ekibine, misafirlerine ve müşterilerine mutfağında yaptığı yemekler ve onun sofrasındaki samimi ortam, dışarıdan bakanlar için en az vitrinindeki elbiseler kadar imrendiriciydi. Örneğin bu küçük grubun demirbaş üyesi olan süpermodel Naomi Campbell ona "baba" diye hitap ediyordu çünkü kendisine küçük yaştan bu yana kol kanat germiş, modellik kariyerinde yol göstericilik yapmış, ailesinin bir parçası olmuştu. Diğer bir isim olan yakın arkadaşı Prosper Assouline ise 25 yıl önce çıkardığı, kendi çektiği fotoğraflarla belgesel niteliği taşıyan Alaïa: Livre de Collection'u yeniden yayınlayarak, Londra'daki sergiyle eş zamanlı olarak tasarımcıyı ananlar arasında.


Alaïa, vücut hatlarını yücelten body-con siluetleriyle efsaneleşti

Sergi, Paris'tekinin aksine işte böyle samimi ve kişisel anılara da yer veriyor. Arşivden tasarımlara nostaljik fotoğraflar, notlar ve videoların yanı sıra bir de Alaïa'nın bizzat küratörlüğünü üstlendiği özel bir sanat seçkisi eşlik ediyor. Bouroullec kardeşler, Marc Newson ve tasarımcının hayat arkadaşı Christophe Von Weyhe'nin Azzedine Alaïa: The Couturier için ürettiği özel eserler eşliğinde, kadın bedenini tüm kıvrımlarıyla kutlayan tasarımcının mirasını keşfetmek için 7 Ekim'e kadar vaktiniz var.