Bir robot işinizi kapabilir mi?
LIFESTYLE

Bir robot işinizi kapabilir mi?

Yapay zekanın durdurulamaz yükselişine dair pesimist tahminlere rağmen, durum insanlar için o kadar da kötü olmayabilir.

GÜNCELLEME TARİHİ: 20 Ocak 2019

Lydia Slater

BBC'nin internet sayfasında, Oxford Üniversitesi'nin 2013'te yayınladığı etkileyici raporu temel alan bir risk tahmin aracı bulunuyor. Oraya mesleğinizi yazıyorsunuz ve size önümüzdeki yirmi yıl içinde otomatize olma ihtimalinin yüzdesini veriyor. Bu analiz, % 99, 98 ve 95 oranlarıyla sırasıyla telefonla satış yapanlar, hukuk müşavirleri ve mali müşavirler için son derece moral bozucu. Ben bir gazeteci olarak, sadece % 8'lik bir risk oranıyla nispeten daha emniyette gözüksem de, bu yazıyı kaleme almak için masa başına oturduğum gün bir bilgisayarın Shakespeare tarzı soneler yazmaya programlanabildiğini öğeniyorum. Bunu tek bir düğmeye basarak metin oluşturabileceğiniz günler izleyebilir mi acaba?

Sorun şu ki, cevabı kimse bilmiyor; bu esnada dördüncü endüstri devrimi iş dünyasını benzeri görülmemiş bir hızda dönüştürüyor.

Anne-babalarımız bir ömür boyu aynı işi yapıyorlardı, hatta bu genellikle tek bir şirket bünyesinde oluyordu. Çocuklarımızın ise şu an var olmayan meslekler için bir şekilde hazırlanmaları gerekiyor. Ve geleceğin ne getireceğine dair uzmanlar bile hemfikir olabilmiş değil. Bazıları hayatımızın rüya gibi bir hale geleceğine inanıyor; vergi iade formlarını doldurmak, banyoyu ovalamak gibi sıkıcı rutin işleri yapay zekalara bırakıp sadece keyif aldığımız şeyleri yapabiliriz. Bazıları ise işsiz kitlelerin sebep olacağı toplumsal buhranın hakim olacağı, tüm güç ve paranın teknokrat bir azınlığın elinde yoğunlaşacağı dehşet verici bir gelecek hakkında uyarıyor. University College London'daki Uzamsal Analiz Merkezi'nde şehir matematiği doçenti olan ve yeni kitabı Hello World: How to be Human in the Age of Machine geçtiğimiz aylarda yayınlanan Hannah Fry "Ben bunun bir kıyamet senaryosu olduğunu düşünmüyorum" diyor ve ekliyor; "Tüm bu argüman ve sorular, bilgisayarlar var olduğundan beri ortaya sürülüyor. Teknoloji ilerliyor ve bir şey kaybedecekmişiz gibi hissediyoruz ama biz insanların temel bazı ihtiyaçları var; Skype gibi bir uygulama olduğu halde hala bir araya geliyoruz çünkü sosyalleşmeye ihtiyacımız var."

Dahası, teknolojinin pek çok açıdan henüz insan faktörünün yerine geçebilecek kadar ilerlemediğini söylüyor: "İnsanlar sürücüsüz bir arabanın otoyolda seyrettiği bir videoyu izliyor ve taksilerin, kamyonların sürücüsüz olacağı bir geleceğin bizi beklediğini düşünüyor... Ancak bu noktaya gelmek için daha çok aşama var. Silikon Vadisi'nde araç sürmekle sabahın 03.00'ünde Soho'da sarhoşlar ve bisikletlilerin arasında sürmek oldukça farklı. Makineler hala hataya oldukça açıklar. Mesele kontrolü devretmek değil, mesele işleri daha etkin ve hızlı halledecek bir insan-makine ekibi kurmaya çalışmak."

Yakın bir zamanda gözlemlediği bir olayı anımsıyor; bir patoloji uzmanı dünyanın dört bir yanından bilgisayarların oluşturduğu takıma meydan okuyarak, 400 adet meme dokusu biyopsisini inceleyip tümörleri tespit etmeye çalışıyor. Bilgisayarlar hücre gruplarındaki ufacık anormallikleri tespit etmede çok başarılı ama aynı zamanda sahte pozitif sonuç vermeye de daha yatkınlar. Buna karşın bir patoloji uzmanı, bazı hücresel anormallikleri gözden kaçırsa da daha yerinde tespitler yapıyor. Çözüm aslında çok açık; önce bir algoritma ana taramayı yapacak ve şüpheli slaytları patolojist değerlendirip sonuca varacak. Bu teknik ile doğru teşhis oranı %99,5 gibi bir orana yükselirken doktorları da uzun saatler süren hamallık niteliğinde bir iş yükünden kurtarıyor.

"Bir yandan yerini tamamen teknolojiye bırakan iş kollarından bahsedebiliriz" diye kabul ediyor, Tiffani Bova; kendisi Salesforce'da küresel müşteri geliştirme ve inovasyon sorumlusu. "Tüm mesele adapte olabilmekle ilgili. Kariyer geçmişime dönüp baktığımda görüyorum ki şu an on yıl önce yaptığım hiçbir şeyi yapmıyorum, ama daha evvel yaptığım her şey beni bugün yaptıklarıma hazırlamış. Önemli olan merakı korumak ve yeni şeyler denemeye istekli olmak." Bugünün CEO'sunun en önemli görevi son derece haklı endişeleri olan çalışanları bu gibi adaptasyonlara açık hale getirmek. Tam da bu yüzden, kadın yöneticilerin doğuştan gelen empati yetenekleri sayesinde avantajlı olduklarına inanıyor Bova. "Benzersiz bir konumdayız. Şirketin neyi, neden yapmak istediğini doğru şekilde anlatabilme becerisine sahibiz."

BT'nin Küresel Hizmet Bölümü'nün dijital, küresel portfolyo ve pazarlama başkanı olan Maria Grazia Pecorari, "İşleri zora sokacak yaklaşım, tipik duygulardan arınmış erkek yöneticilik tarzıdır" diye gözlemde bulunuyor. "Teknoloji, rasyonel oyun sahasını yıkıyor. Dijital, odağı kullanıcıya ve deneyim merkezli çalışma ve kazanma biçimlerine kaydırıyor. Bu da empati, yaratıcılık ve anlayış gibi özelikleri gittikçe daha önemli kılıyor. Sonuç olarak teknoloji, insanlığımızı etkisiz hale getirmiyor, bilakis bunun önemini artırıyor."

Dahası, kadınlar yıllardır esnek çalışma şekline ve iş ve ev hayatının çoğu zaman çatışan sorumluluklarına alışkın oldukları için, yeni çağda başarılı olabilmek için gereken hızlı düşünme biçimine yabancı değiller. "Kendinizi gelecekten korumanın püf noktası sürekli öğrenmek, yeni beceriler edinmek ve olabildiğince çevik kalmak" diyor kreatif dünya için bir LinkedIn olan Dots'un kurucusu Pip Jamieson. "En temel, aktarılabilir becerileriniz açısından düşünmeniz gerek. Yaratıcılığınızı önemseyin. Bunu otomatize edemezsiniz." Buluştuğumuzda Jamieson'ın üzerinde Etsy.com üzerinden satış yapan ve tek başına bir kadın tarafından idare edilen bir markaya ait tulum var. "Bu bana elle yazılmış bir not ile birlikte geldi, paramın doğrudan o kişiye gittiğini bilmek çok güzel. Teknoloji hayatımızı ele geçirdikçe, insani deneyimlere olan iştahımız
artıyor."

Bu gözlem, mücevher tasarımcısı Jessica McCormack tarafından da doğrulanıyor; sipariş üzerine hazırlanan özel parçalar öyle çok talep görmüş ki, Mayfair'deki atölyesinde çalışanların sayısını ikiye katlaması gerekmiş; "Her şeyi makinelerin yaptığı bir çağda, lüks kişisel ve el yapımı olana döndü" diyor kendisi.

Bu demek değil ki teknoloji iş kaybına yol açmayacak; ama BBC'nin risk hesaplayıcısı da gereğinden fazla karamsar görünüyor. Organisation for Economic Co-operation'ın geçenlerde yaptığı çalışmaya göre, Oxford'un yayınladığı raporda belirtilenden çok daha az iş kolu yapay zekaya teslim olacak; yani %35 değil, yalnızca %12. Fry tartışmaya yer bırakmayan, rahatlatıcı bir mantık ile "Neticede, eğer kimsenin işi olmazsa, kimsenin o robot hizmetlerini satın alacak parası da olmaz" diyerek tartışmaya son noktayı koyuyor.