24 saatte New York
LIFESTYLE

24 saatte New York

New York'un hızı başınızı döndürse de bu tempoya ayak uydurmamak imkansız. Şehrin yaz takvimine uyan sergileri ve ruhu olan mekanları Aytül Ayke Fıratoğlu yazıyor.

GÜNCELLEME TARİHİ: 11 Şubat 2019

New York düzenli olarak Spa'ya gidip cildine bakan bir kadın gibi sürekli yenileniyor, kabuk değiştiriyor. Ama hiçbir zaman aşırı makyajlı olmuyor. Hep kendine has, detaylarla vurucu ve her zaman iddialı. Her adım attığınızda sizi kendine yeniden aşık etmeyi başarıyor. Bu şehirde hep bir şeyler kaçırıyorum korkusunu yenebilmenin tek ilacı sabah 06:00'da hayatın içine dalmak. Central Park'ta yürüyüp koşarken zaten günün geri kalanı için bolca enerji toplamış oluyorsunuz. Parka giderken suyunuzu yanınıza almayı ve biraz meyve atıştırmayı ihmal etmeyin. Zira juice barların çoğu sabah 08:00-08:30 gibi açılıyor; green juice'unuza ancak bu saatte kavuşabiliyorsunuz. Her şeyin son derece hızlı tüketildiği bir ortamda kale fırtınası tüm hızıyla meyve sularında, salatalarda ve aperatiflerde başrol oynamaya devam ediyor. Chia ve keten tohumunun farklı versiyonları meyve sularınızla buluşuyor.

Ne arabaya binip trafikte zaman kaybetmek ne de metroyu tercih edip gün ışığından uzaklaşmak istemiyorsanız bol bol yürümeniz gereken bir şehir New York. Sadece sneaker'larınız sizinle olsun yeter. Sabah saatlerinin en güzel yanı, iş öncesi insanların şahane bir şekilde sosyalleştiği cafelerde sağlık saçan kahvaltılarına eşlik etmek.

Buvette benim her seyahatimde uğradığım bir adres. Ancak sadece New York'ta değil sanırım bugüne kadar gittiğim tüm şehirler içinde en sevdiğim mekan... 2011 yılında şef Jody Williams tarafından açılan Gastrothèque, Avrupa'nın yüksek zanaatkarlık anlayışı, gelenekleri ve tarihinden ilham alarak adeta kendi hikayesini yazıyor. Eski dünyanın cafe kültürünü günümüzün mahalle barı anlayışıyla gerçekten iyi yemek, güzel ambiyans ve ruhu olan mekanların peşinde olanlar için bir araya getiriyor. West Village'daki cafede avokadolu ya da havyarlı yumurtayla kahvaltınıza başlayabilir, mimozanızı yudumlayarak devam edebilirsiniz. Çok sağlıklı bir menüsü olan, yalnız belirli çiftlik ve üreticilerle çalışan Buvette'te özenle seçilmiş ve hiçbiri sizi hayal kırıklığına uğratmayacak Fransız şaraplarını deneyimleyebilirsiniz. Siz de "Green Restaurant" sertifikası bulunan bu mekanın sıra dışı büyüsüne kapılırsanız Paris seyahatlerinizde Pigalle'deki şubesine de uğrayabilir, New York atmosferini biraz da olsa deneyimleyebilirsiniz.

West Village butikleri, kitapçıları, tatlı cafe seçenekleriyle her gün vakit geçirmek isteyeceğiniz, her seferinde farklı bir güzellik keşfedebileceğiniz bir alan. Ben her seyahatimde bir bahane bulup, o kentin güzel çiçekçilerinden mutlaka çiçek alıyorum. Bazen orada yaşayan arkadaşlarıma göndermek, bazen de sadece kendime böyle bir güzellik yapabilmek bana mutluluk veriyor. West Village'taki Ovando da bu güzelliği yaşatan çiçekçilerden. Sadece çiçeklerin güçlü renklerine odaklanılarak ne kadar etkileyici tasarımlar yapılabildiğinin bir göstergesi. Ovando'nun müthiş çiçek tasarımlarının yanı sıra şu sıralar çok moda olan sürprizi ise Bowery'deki atölyesinden geçilerek girilen Vandal... Bowery Caddesi'nin sanatsal ruhuna gönderme yapan restoran ve barında birçok farklı sanatçının işleri bulunuyor. Mekanın tüm kurgusu grafittiler ve bu eserlerin etrafında dönüyor. Vandal'ın vahşi mantarlı pizzasını bir daha başka yerde tadabilme ihtimalinizin düşük olabileceğini söylemeliyim. Şahane yemeklerini tattıktan sonra geceye
barında devam edebilirsiniz.

Sanatla ilgili alternatiflere gelince; NY seyahatinizin her gününe seçtiğiniz sergileri bulundukları bölgelere göre yaymanızda fayda var. 15 Ağustos's kadar Met Museum'da devam edecek olan Manus x Machina – Fashion in an Age of Technology sergisi sadece modayla ilgili kişilerin değil, bambaşka bir yaratıcılık perspektifine şahit olmak isteyen herkesin görmesi gereken bir sergi. Tasarımcılarının yüksek teknolojiyi, el becerisiyle buluşturup couture ve avangart hazır giyim koleksiyonları yarattığını görmek modaya bakış açışınızı bambaşka bir noktaya taşıyor. 20. yüzyıl başından günümüze Louis Vuitton, Christian Dior, Valentino, Sarah Burton for Alexander McQueen, Chanel gibi markalara ait 170 giysinin yer aldığı sergi, hafızalardan silinmeyecek bir deneyim yaşatıyor. Küratörlüğünü Andrew Bolton'ın yaptığı sergide Hussein Chalayan ve Iris van Harpen'ın günümüz teknolojisini 3D baskılarla ve diğer üstün teknoloji teknikleriyle modaya yansıtmaları efsanevi bir etki yaratıyor.

Chealsea bölgesindeki galerilerde her zaman olduğu gibi birbiriyle yarışacak güçte sergiler bulunuyor. 29 Temmuz'a kadar Gagosian Gallery'de Richard Serra'nın imzası olan devasa işlerini, bu galeride gerçekleştirdiği 13. solo sergisinde görebilirsiniz. Yancey Richardson Gallery'de 1 Temmuz'a kadar devam edecek olan Homage: Malkovich and the Masters da mutlaka listenize eklemeniz gerekenlerden. Tracey Emin'in Stone Love show'u 5 Haziran'a kadar Lehman Maupin Gallery'de, Carole Feurman'ın Hero and Leander sergisiyse 25 Haziran'a kadar C24 Gallery'de devam ediyor. Feurman'ın Monumental Dancer ve Beyond the Golden Mean bronz heykelleri serginin odak noktasını oluştururken 2015 Venedik Bienali'nde sergilenen Leda and the Swan tüm görkemiyle ziyaretçileri karşılıyor.

Geçtiğimiz günlerde Frankfurt-New York merkezli 1100 Architect tarafından yenilenen Metro Pictures ise Cindy Sherman'ın 2012 yılından bu yana gerçekleştirdiği ilk solo sergisine ev sahipliği yapıyor. 1920'lerde farklı yaşlardaki kadınlara abartılmış makyajlar, modern giysiler ve dönemin Hollywood yıldızlarının pozlarıyla sunan Sherman, metal levhaların üzerine baskı tekniğiyle gerçekleştirdiği eserlerinde bir kez daha kendisine hayran bırakıyor. 11 Haziran tarihine kadar New York'a yolu düşeceklerin asla kaçırmamaları gereken bir başka sergi de Cardiff and Miller'ın The Marionette Maker deneyimi. Luhring Augustine Gallery'deki sergide, çok karanlık bir ortamda vintage bir karavanda kukla yapımcısı ve kuklaların fantastik dünyasına adım atacak ve bir süre sadece onların gezegenine ait olacaksınız.

24 SAAT'TE NEW YORK

6:30 Otelinizden bisikletinizi alın ve sokakların arasında kaybolun. The Bowery ve Gramercy Park'ın kendilerine ait bisikletleri bulunuyor.

7:30 Bisiklet turunuza Central Park'ta yeşilin büyüsünde biraz nefes alarak ara verin ve yürüyün.

09:00 Buvette'te kahvaltıya gidin.

10:30 Ancient Baths'te günün temposuna hazırlanın. Zeytinyağı, şarap ya da Kerala ritüellerinden birini seçin ve zihninizi dinlendirin.

12:30 Alışveriş için artık hazırsınız!

• Min New York'ta hem kendi markalarına ait kozmetik ürünlerini hem de çok özel zanaatkarların imzasını taşıyan ürünleri bulabilirsiniz.

• McNally Jackson'da tüm kitapları bulabilirsiniz. Yemek yapmaya ilgili duyanlar East Village'daki Bonnie Slotnick Cookbooks'u kaçırmamalı.

• Donna Karan'ın Haiti'deki eşsiz zanaatkarlara destek sağlamak ve aynı zamanda holistik bir topluluk yaratabilmek amacıyla kurduğu ve kendi stilini yansıtan Urban Zen'de başka hiçbir yerde karşınıza çıkmayacak çok özel ve sofistike ürünler bulacaksınız.

13:30 Yemek için hem artık şehrin klasikleri haline gelmiş olanlara saygı duruşunda bulunmak hem de yeni açılanları deneyimlemek gerekiyor. Noodle ve bun seviyorsanız Momofuku'ya gidip lezzet limitlerinizi zorlamalısınız.

15:00 Böylesine şahane bir yemeğe Biagi'de Brezilya stili gelato yiyerek son noktayı koyun. Eğer dondurma seviyorsanız İtalyan gelatosundan daha az kalorili olan bu Biagi'ye bayılacaksınız. Ama dondurmayı tercih etmem derseniz Lady M Cakes'in matchalı krep pastasını deneyin.

15:30 New Museum'da bir sanat molası verin.

16:30 Alışveriş turunuza devam edin.

• Mayo, bikini ve plaj aksesuarları bakmanın tam zamanı. Lisa Marie Fernandez, Kiini, Karla Colletto, Mara Hoffman gibi pek çok markayı Everything But Water'da bir arada bulabileceksiniz. Hem Madison Avenue'daki hem de Bleecker Street'teki mağazalarında Mary Y Sol çantalar, Eugenia Kim hasır şapkalar arasında seçim yapmakta zorlanacaksınız.

• Cap Beauty'de cildinize ve ruhunuza iyi gelebilecek yağ çeşitleri, SPA ürünleri, tamamen doğal granolalar sizi bekliyor.

• Five Story NY'ta ünlü tasarımcıların seçilmiş ürünlerini bulabileceksiniz. Bu konsept mağazada uzun süre vakit geçirme olasılığınız yüksek.

• Louis Vuitton'un Soho mağazası şu sıralar yenileniyor ve herkes merakla bu mağazayı bekliyor. Bu esnada Louis Vuitton'un 5th Avenue'daki Maison'ununu gezebilir Prefall 2016 koleksiyonundan sınırlı sayıda üretilmiş tasarımları görebilirsiniz.

19:30 Rose Bar'da canlı müziğin tam zamanı.

21:30 Akşam yemeği için tercihinizi Dirty French ya da Freemans'tan kullanın. Pişman olmayacaksınız.

00.00 Eski zaman Avrupasının eczanelerinden ve 19. yüzyıl Paris'inden ilham alınarak tasarlanmış Apotheke, hiç tahmin edemeyeceğiniz bir sokakta, hem lezzeti hem de sunumuyla size bu zamana kadar tattığınız tüm kokteyllerin ötesinde bir tecrübe vaad ediyor.