Bellek Arkeoloğu: Daniel Arsham
LIFESTYLE

Bellek Arkeoloğu: Daniel Arsham

New York’lu sanatçı Daniel Arsham’ın Self Structure sergisi, Mosaic Art Foundation aracılığıyla Les Benjamins’in Nişantaşı mağazasında açıldı. Sanatçıyla sergideki işleri ve ses getiren moda işbirliklerini konuştuk.

GÜNCELLEME TARİHİ: 18 Ekim 2019

Çimen Uzsoy G.
Fotoğraflar Serkan Eldeleklioğlu

Kişisel serginiz Self Structure geçen ay açıldı. Öncelikle İstanbul ile olan geçmişinizi ve ilişkinizi öğrenmek isteriz.
İstanbul'a seneler önce bir festival için gelmiştim. İşlerimi takip eden koleksiyonerler var burada. Arkeolojisi ve tarihiyle ilham veren, pek çok uygarlığa ev sahipliği yapmış önemli bir şehir. Benim işlerim de arkeolojiyle çok iç içe; dolayısıyla böyle bir yerde benim kurmaca arkeolojik işlerimin sergilenmesi izleyicide bambaşka bir anlam buluyor bence.

Les Benjamins ile yollarınız nasıl kesişti? Sergiyi burada açmaya nasıl karar verdiniz?
Mosaic Art Foundation bizi bir araya getirdi. Ben sergimin insanların kolayca ziyaret edebileceği bir mekanda olmasını istiyordum ve buranın brutalist mimarisi işlerimi sergilemem için çok uygundu.

Serginin başlığı bize burada yer alan işler hakkında nasıl bir ipucu veriyor?
Sergi ya da işlere başlık vermenin asıl sebebinin birini diğerinden ayırmak olduğunu düşünüyorum, çok bayıldığım bir şey değil açıkçası. Benim için işler zaten içlerinde kendi anlamlarını taşıyorlar ve bir başlığa ihtiyaçları yok. Gençliğimden aklımda kalan, beni etkilemiş ve arkeolojik bir biçimde taşlaşmış bu nesneler bir grup oluşturuyor; içinde Snoopy telefon, sneaker, yamalı sırt çantası gibi parçalar var. Her biri kendini ayakta tutmaya çalışan birer 'öz yapı'.

Adidas için yaptığınız son sneaker tasarımı The Futurecraft 4D çok beğenildi. Markalarla işbirliği yapmak sizin için nasıl bir tecrübe? Yakında yeni bir proje olacak mı?
Farklı disiplinlerden pek çok işbirliği yaptım. Sanatçı olarak yaptığım ilk işlerimden biri sahne tasarımıydı, Merce Cunningham için tasarlıyordum. Disiplin dışı işbirlikleri, kendi işlerimi normalde ulaşmayacakları, daha geniş kitlelere ulaştırmamı sağlıyor. Dior ya da daha önceki işbirlikleri de kesinlikle bu doğrultuda büyük kazanımlar oldu diyebilirim.

Dior defilesi için benzersiz bir sahne tasarımı yaptınız. Kim Jones ile çalışmak nasıl bir tecrübeydi? Modayla nasıl bir ilişkiniz var?
Kim Jones ile uzun zamandır arkadaşız ve onun işlerini yaklaşık onbeş yıldır, Louis Vuitton'dan da önce, Umbro zamanlarından beri takip ediyorum. Bence eşsiz bir moda bakış açısına sahip ve farklı stilleri çok güzel karıştırıyor ama bir yandan da modaevinin geleneklerini koruyor.
Dior işbirliği için çalışmalara başladığımızda arşivlerde saatler geçirdik, Christian Dior en başta neler yapmış, onları araştırdık. Tasarımcı olmadan evvel bir sanat galerisi işletiyordu, hatta Salvador Dali'nin meşhur saatli tablosu burada sergilenmişti. Materyallere çok düşkündü ve ben de Dior ile işbirliğimde bu bakış açısından hareket etmek istedim. Dior'un en başlarda etrafını saran nesnelerden yola çıktım, masasındaki telefon, atölyesindeki saat gibi. Kim ile bazı materyalleri kendi işlerimde kullandıklarıma dönüştürmeye çalıştık. Koleksiyon sunumu için sahne kurulumunun üzerinde çok çalıştık, Christian Dior'un ofisini kristal beyazı bir materyalle yeniden yaratmaya çalıştık. Degrade olup, yok oluyor gibi görünen devasa Dior logoları kurguladık.

Beyaz renk işlerinizde ağır basıyor, sizin için ne ifade ediyor?
İşlerimde çoğunlukla indirgeme yaparak, nesnelerin kendileri adına konuşmasını sağlıyorum. Yapıldıkları materyali de onurlandırıyorlar. Volkanik külden yapılan bir iş siyahtır çünkü volkanik kül siyahtır. Ya da beyazdır çünkü beyaz kristal kullanılmıştır. Bu işler bu anlamda gerçekler. Ayrıca ben renk körüyüm ve bazı renk paletlerini iyi göremiyorum, bu da beni renk kullanımını indirgemeye yöneltti.

Çocuklarınız atölyenize girip çıkar mı? Birlikte sanat ritüelleriniz var mı?
Elbette, çocuklarımın sanatla eşsiz bir ilişkisi var. Etrafları hep sanatla çevrili ve bunun farkındalar. Çocukların mimariyle etkileşimi oyun şeklinde, bu da çocukluğun büyük bir parçası. Benim onları etkilediğim kadar, onlar da beni etkiliyor.