Alyssa Verdi'nin evine konuk olduk
LIFESTYLE

Alyssa Verdi'nin evine konuk olduk

Meraki by Panda ile plaj giyimine yeni bir soluk getiren Alyssa Verdi’yi ve stilini daha yakından tanımak için evine konuk oluyoruz.

GÜNCELLEME TARİHİ: 28 Ekim 2019

Çimen Uzsoy G.
Fotoğraflar Serkan Eldeleklioğlu

Kemerburgaz'da orman yoluna sapıp bir süre ilerledikten sonra, etrafındaki doğayla yüzde yüz uyumlu kütük eve varıyoruz. Bizi bahçe kapısında 3, 4 köpek karşılıyor önce; her biri farklı cinsten ve farklı yaşlarda ama hepsi dost canlısı. Evin sakinleri hakkında ilk ipuçlarını daha içeri girmeden almış oluyoruz. Bizi evde bekleyen Alyssa Verdi, daha sonra gardırobundaki renklerden de anlayacağımız gibi tam bir doğa tutkunu. İstanbul'da olduğu zamanlarda, sokaktan sahiplendiği köpekleriyle birlikte bu orman evinde yaşıyor ancak çok yakında bir diğer tutkusu olan moda eğitimini almak için Londra'ya gidiyor. Detayları kendisinden dinliyoruz.

Londra'da moda eğitimi alıyorsun. Modaya ilgin nasıl başladı, ne zaman meslek olarak seçmeye karar verdin?
İki yıl New York Pace University sanat bölümünde eğitim aldım, bu sene ise Londra Instituo Marangoni'de Fashion Business, Communication & Media bölümüne başlıyorum, çok heyecanlıyım. Küçüklüğümden beri giyinmeye, giysi seçmeye çok ilgim vardı. Ünlü modacıları takip etmeye başladığımda fark ettim ki, bu kargaşalı ama renkli dünya çok hoşuma gidiyor. Yaşım büyüdükçe sanata ve renge değer vermeye başladım. Modanın ilgimi bu kadar çekmesinin ve bunu iş olarak yapmak istememin sebebi, insanların kendilerini giydikleri ile ifade edebilmeleri. Moda sırf güzel giyinmek veya güzel parçalar bulmak değil, aynı sanatta olduğu gibi kendini ifade etmenin farklı bir yolu. İnsanların tercih ettiği renk, aksesuar ve kıyafetlerin, onları tanımamıza yardımcı olduğunu düşünüyorum. Hayalimdeki iş her zaman buydu, modaya kendimden bir şeyler katabileceğime inanıyorum ve moda dünyasında bir iz bırakmak istiyorum.

Markanı hayata geçirmek için okulun bitmesini beklemedin. Markanın hikayesini ve karakterini senden dinleyebilir miyiz?
İş hayatına erken yaşta başlayıp tecrübe kazanmak istedim. Birçok zorlukla karşılaşacağımı biliyordum fakat buna değeceğini de bildiğim için şimdiden adım atmaya başladım. Meraki by Panda, arkadaşım Pınar Yılmaz ile kurduğumuz bir hayaldi ve bunu gerçekleştirdik.

Güncel koleksiyonda neler var?
Koleksiyonumuzu yaratırken doğadan çok ilham alıyoruz, kendi gardırobumdaki gibi Meraki'nin de parçalarının çoğu toprak tonları içeriyor. Amacımız hem bikini ve mayo üstüne hem de gece giyilebilecek şık 'easy to wear' kıyafetler yaratmaktı. Bunu yapmak kolay görünse de oldukça yaratıcılık istiyor. Şu anda daha çok yazlık parçalar üzerinden ilerliyoruz, koleksiyonlarımızı yazdan yaza hazırlıyoruz, belki markamız büyüdükçe alanımızı genişletebiliriz.

Yaratıcı enerjini nasıl dışa vurursun?
Dans ve müziğin hayatımın çok büyük bir parçası olduğunu söyleyebilirim. Küçüklüğümden beri dans ediyorum ve çok keyif alıyorum. Sanırım dansı, müziği ve modayı bu kadar sevmemin sebebi, hepsinin birer ifade biçimi olması. Kendimi kelimelerle ifade etmeden, sanat yoluyla anlatmak bana çok daha güçlü geliyor.

Kişisel stilini nasıl tanımlarsın?
Minimal, moduma göre değişen bir stilim olduğunu söyleyebilirim ama etnik desen ve parçaları tercih ediyorum. Bir de her zaman 'less is more' ve 'simplicity is always key' diyorum. Gardırobuna toprak tonları hakim. İstanbul'daki evin ormanın içinde.

Doğayla nasıl bir ilişkin var?
Orman içerisinde uyanmak çok büyük bir meditasyon. Ağaçların vermiş olduğu enerji bütün günümün pozitif geçmesini sağlıyor. Hafta sonları ve boş vakitlerimde günlerimi şehir dışında geçirmeyi seviyorum. Mesela köpeklerimle Kilyos'a gitmeye bayılıyorum.

Köpeklerini ve onlarla olan ilişkini nasıl tarif edersin?
Köpekler hayatımın çok büyük bir parçası. 14 yaşımdayken annem bir köpek sahiplenmek istediğimi biliyordu. Sokağa atılan çok tatlı bir köpek olduğunu duyunca, Maggie'yi eve getirmeye karar verdi. Hayatımızın o günden sonra tamamen iyi anlamda değiştiğini düşünüyorum. Maalesef Türkiye'de çok fazla sokak hayvanı var ve annemle elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz yardımcı olmak için. Birkaç kez bulduğumuz köpekleri Amerika'ya götürdük ve orada sahiplendirdik. Çok kötü durumda olan köpekleri kalıcı bir yer bulana kadar evimize almaya karar verdik fakat aşırı
sevgimizden ayrılamadık onlardan, o yüzden şimdi altı tane köpeğimiz var. Hepsi birbirinden çok farklı, güzel ve özel karakterlere sahip. Altı köpeğe sahip olmak zor ama sevdikten sonra her şey mümkün.

Konfor alanların neler?
Birinci sırada spor var; bir mutluluk benim için ve güne daha iyi başlamamı sağılıyor. Her gün yapmaya çalışıyorum. Dans gibi hareketli aktivitelerden keyif alıyorum. Kolay kolay hayır diyen biri değilim, her şeyi denemeyi, adrenalini severim. Konfor alanımda, ailemin ve dostlarımın hep yakınımda olması çok iyi hissettiriyor ve en çok bunu aşmaya çalışıyorum şu an. Yurtdışında okuduğum ve sürekli seyahat ettiğim için bazen sevdiklerimden uzak kalıyorum ve buna yavaş yavaş alışıyorum. Yanımda değiller ama her zaman bir telefon uzaklıkta olduklarını bilmek beni rahatlatıyor.

Önümüzdeki günler için seni en çok ne heyecanlandırıyor?
Beni en çok heyecanlandıran şey Londra'ya taşınmak, yeni bir okula başlamak, yeni bir yerde yaşamak, yeni insanlarla tanışmak, yeni şeyler öğrenmek. Beni ne bekliyor bilmiyorum ama kendime söz verdiğim en önemli şey; deneyimlerimden en iyi şekilde yararlanmaya çalışmak.