Alışveriş ve sanatın buluşma rotası
LIFESTYLE

Alışveriş ve sanatın buluşma rotası

Miami’nin güneyli kültürü ve renkli havasını taşırken, modern anlayışıyla lüks zevklere de hitap eden Miami Design District’te moda, sanat, mimari ve kaliteli mutfaklar bir arada.

GÜNCELLEME TARİHİ: 30 Ekim 2019

Simay Keskintepe

Miami'de hayat güneş, kum ve partilerden ibaret değil. South Beach, eksantrik Art Deco mimarisi, plajlara çılgınca akın eden insanları ve gösterişli gece hayatı dışında, radikal bir kültürel evrim geçirdi; dünyanın en önemli tasarım ve sanat merkezlerinden biri haline geldi ve Design District bu değişimin merkezinde yer alıyor.

Yapımları 1920'lere dayanan alçak binalar, proje bitiminin ardından baş döndürücü mimarileriyle lüks markaların merkez mağazalarına dönüştü. Bulgari, Tom Ford, Fendi, Dior, Gucci, Christian Louboutin, Hermès, Tiffany & Co. gibi onlarca öncü marka tasarımlarını sanat galerisi tadında sergilerken; yeni nesil markalar da çoktan sokaklarda yerini almaya başladı. Alışveriş çılgınlığını sanatsal bir zevke dönüştüren sokaklar, zaman zaman yankılanan canlı müzik sesleri, dört bir yanı saran heykeller ve tasarımlar sizi daha da meraklandıracak. Dünyanın her yerinden yaratıcı ve ünlü mimarların imzasını taşıyan mağazalar, her bir markanın kendi kişiliğini yansıtmasının yanı sıra eşsiz ve tekler. Merkez mağazalarını buraya taşıyan markaların ardındaki birçok isim, MDD'de bulunmayı, modern ve yaratıcı dünyada yerini almak olarak değerlendiriyor.


Miami Design District'e özel tasarlanan Gucci butiği

Günlük hayatın getirdiği konfor ihtiyaçları, burada her adımda karşınıza çıkan ergonomik ve akıllıca tasarımlarla karşılıyor sizi. Sürdürülebilirliğe ve estetiğe odaklanan dış cephelerden yaşayan ekolojik çatılara, hayatın akışına ve ihtiyaçlarına uyum sağlıyor sokaklar. Renk paleti ve sürekli ışık alan iç mekanlar MDD'yi daha da davetkar kılıyor.

Meşhur Miami sıcağına gelince; sokakları çevreleyen Florida Maun ve Gumbo Limbo dahil 300 yerel ağacın gölgesiyle yaratılan mekanlar da sanatçıların elinden geçmiş. Örneğin Fransız Bouroullec kardeşlerin tasarımı olan Canopy, çelik iskeletinin üstündeki maviyeşil renkli cam gölgelikleriyle, dev bir bulutun gölgeliğinde dinleniyor hissi veriyor. Tasarımcıları tarafından organik pergola olarak adlandırılan bulut, güneş ışığıyla kaldırımlarda rengarenk dalgalar yaratıyor gün boyu.


Sou Fujimoto tasarımı Palm Court ve Fly's Eye Dome

Japon mimar Sou Fujimoto'nun Crystallised Showers of Sunlight adını verdiği Palm Court'daki mavi cam paletlerden inşa edilmiş yapıt, Miami'nin hem güçlü güneş ışığından hem de ardından gelen tropikal yağmurdan korunma fikrinden esinlenerek tasarlanmış. İki kata ayrılan bina, plazayı çevreleyen mağazalarla dolu. Mavi ışıkların ardında, sürrealist merakınızı besleyecek olan Le Corbusier'yi; olağanüstü boyuttaki fiberglas heykelini göreceğiniz yer de tam burası. Fransız sanatçı Xavier Veilhan'ın bu sanat eseri, basitlik ile gerçek ölçek arasındaki dengeye meydan okuyor. Le Corbusier'nin elinde kalemle tasvir edilmesi ve çizim hareketi; çok yönlü üretken sanatçının mimari, çizim, yazım ve tasarım tutkusu arasındaki mükemmel köprüyü simgeliyor.

Palm Court'un dikkat çeken bir diğer parçası da Richard Buckminster Fuller'in 1965'te geleceğin düşük maliyetli portatif konutu olarak gördüğü Fly's Eye Dome. Günümüzün yeşil mimarisinin öncüsü olarak kabul edilen 24 metrelik prototip, Design District'de de önemli bir ilham kaynağı. Mimar, binanın güneş panellerini ve su toplama sistemlerini bazı açıklıklarda barındırabileceğine ve tamamen kendi kendine yeten bir konut sunabileceğine inanıyordu.


Johanna Grawunder işbirliğiyle yaratılan Fendi butiği

Yapıtın en büyük tasarımı, Fuller'in ardından gelen mimarlar tarafından Sou Fujimoto'nun Palm Court'daki mavi camları arasındaki avluya kuruldu. Yapının içindeki döner merdiven Palm Court'a doğrudan uzanırken, otoparka da bağlanıyor.

Tom Ford
Aranda Lasch tasarımı, cesur Art Deco motiflere sahip Tom Ford butiği; Fransız Lanvin ve İsviçreli Omega'ya da ev sahipliği yapan yeni binanın bir parçası. Art Deco döneminin ruhunu yansıtan mimarisi, Miami'nin modern dokusuna hayat veriyor. Geometrik bir formasyonla cepheye uygulanan fiberglas ve beton paneller, vitrinlerin girişindeki pürüzsüz, açılı bölümlere tezat tırtıklı bir yüzey oluşturuyorlar. Geceleri, panel bağlantı noktalarına entegre edilmiş aydınlatmalar deseni ortaya çıkarıyor. Tom Ford mağazasının içinde, erkek ve kadın giyim iki kata ayrılmış durumda. Kadın kıyafetleri, parfüm, gözlük ve aksesuarları sergilemek için siyah mermer masaların kullanıldığı zemin katın yanı sıra diğer katta Macassar, abanoz ve krom zeminlerde ürünler sergileniyor.


Barbarito Bancel tasarımı Dior butiği

Dior
İlk bakışta profesyonel bir heykeltıraşın elinden çıkmış kusursuz bir heykel ya da bir pasta şefi tarafından mükemmel şekilde kaplanmış beyaz, kocaman pastayı andıran bina, Fransız stüdyosu Barbarito Bancel Architects tarafından yapılmış. Dior'un çok sevdiğimiz elbiselerinin plilerine benzemesi fikriyle tasarlanan cephe, ilhamını Dior'un Japon esintili İlkbahar/Yaz 2007 koleksiyonundan alıyor. Mimarlar Benjamin Bancel ve Ivana Barbarito tarafından yönetilen Paris merkezli stüdyo, beyaz betona verdiği kavisli hareketle dahiyane bir görüntü yaratmış. Mağaza, beyaz, krem ve gümüş tonları kullanılmış iç tasarımıyla dinamik olduğu kadar, Art Deco tasarımlı mobilyalarıyla Miami'nin sahil villalarından birinde gibi hissettiriyor.


Christian Louboutin ve tasarım firması 212box, lüks ayakkabı butiğinin tasarımında tamamen doğal materyaller kullanmış

Christian Louboutin
Güney Florida'da, erkek ve kadın aksesuarlarını Christian Louboutin Beauté ile ilk kez buluşturan mağaza burası. Markanın ultra şık Paris dokunuşlarını Miami ruhuyla tek hamlede birleştirmiş. Dış cephesi tropik dokulardan ve Miami güneş ışığından ilham alırken, iç mimari Louboutin'in seyahatlerini ve markanın Paris mirasını yaşatmakta. Tasarım firması 212box ile çalışan Louboutin, iki katlı mağazanın dışını kaplamak için seçtiği ağaç panelleriyle, mimari anlayışını dokular ve doğal malzemelerle ön plana çıkarmış. Paneller, ağaçları canlı tutabilmek için elle toplanmış ve mağaza yüzde 100 yenilenebilir güneş enerjisini kendi üretiyor. İç tasarımda kullanılan her malzemenin doğal dokusu korunmuş, Louboutin'e ait heykel ve sanat eserleri, uzanan kırmızı halı boyunca dekorun bir parçası olmuş. Zarif tasarımlar bu dokular arasında birer müze parçası gibi sergilenmekte. İçeriye girince kafanızı kaldırıp, Paris'teki Palais de la Porte Dorée'den esinlenilmiş tavana bakmayı unutmayın. Akik tablalar, Florida Keystone, mercan taşı ve beyaz traverten detaylar ve sanatçı Anne Schroeder'in üç sanat eseri de asma katta sergileniyor.