Eklektik Sentez: Serra Kaslowski
LIFESTYLE

Eklektik Sentez: Serra Kaslowski

Klasik ve modern stili buluşturan iç mekan tasarımcısı Serra Kaslowski'nin Rumelihisarı’ndaki evine konuk olduk.

GÜNCELLEME TARİHİ: 31 Mart 2020

Pelin Hasçalık
Fotoğraflar Serkan Eldeleklioğlu

Farklı yaşam tarzlarını yorumlayarak iyi hissettiren mekanlar yaratan Serra Kaslowski ile mimari çizgisi, kişisel stili ve şu sıralar gündemindekiler üzerine.

Eviniz size dair nasıl ipuçları barındırıyor?
Evim geçmişi ve şimdiki zamanı yansıtan, içinde kendimi son derece rahat hissedebildiğim en özel alanım. Antika pazarlarından alınmış, ailemden kalan ve çıktığım seyahatlerden topladığım parçaların yeni ve modernle birleştiği eklektik bir tarza sahip.

İç mimariye olan ilginiz nasıl başladı, ne zaman meslek olarak seçmeye karar verdiniz?
Üniversite yıllarından sonra, 25 yaşında başladı. Kendi evime sahip olmamla birlikte başlayan bu ilgi profesyonel hayata geçerek devam etti.

Mimari tarzınızı nasıl tanımlarsınız? Bu alanda ilham verici bulduğunuz isimler kimler?
Tarzımı, eski ve yeniyi, klasik ve modern stilleri bir arada kullanmayı tercih ettiğim için eklektik olarak adlandırabilirim. Müşterinin istekleri, yaşam tarzı ve öncelikleriyle benim seçim ve uygulamamın bir sentezi olarak sonuçlanması, her projenin farklı olmasını sağlıyor. Her proje benimle müşterinin ortak bir çalışması olarak ortaya çıkıyor. Art Deco iç mimari, moda ve mücevher konusunda en çok ilham aldığım dönem. Aynı zamanda iç mekan tasarımında özgün kimlikleri ve tarzlarıyla Kelly Wrestler, Chahan, Bijoy Jain ve David Collins gibi isimler de bana ilham verir.

Yaratıcı enerjinizi nasıl dışa vurursunuz?
İç mekan tasarımcısı olmak işimle her gün iç içe olmayı gerektirdiği için yaratıcı enerjim her gün farklı şekillerde ortaya çıkabiliyor. Ayrıca modayla da ilgili olduğum için çoğu zaman renkler ve farklı aksesuarlar da kendimi yansıtabilmek adına benim için birer araç oluyor.

Modanın iç mimari ile ilişkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yaratıcılığın, sanatın her alanıyla iç içe olduğunu düşünüyorum. Yarattığımız ve bulunduğumuz mekanlar, sevdiğimiz sanat eserleri, giydiğimiz kıyafetler, kullandığımız aksesuarların hepsi kendimizi yansıttığımız, kimliğimizi belirleyen araçlar. Aslında tüm bunların kimliğimizi oluşturduğunu da söyleyebiliriz.

Sizce 2020'nin öne çıkan mimari ve dekorasyon trendleri neler?
2020 mimari trendleri, mekanların bulundukları konuma göre değişim gösteriyor. Ancak son yıllarda yaşam şekli insanları daha pratik ve sade bir hayat tarzına yönlendirdiği için tarihi binalarda bile minimalist trendin takip edildiğini görüyoruz. Teknolojinin hayatımızdaki yeri, sürekli zamana karşı yarışmamız, bizi mimaride de hayatı kolaylaştıran, sadeliğin ve pratikliğin ön planda olduğu mekanlar yaratmaya yönlendiriyor. Dekorasyonda, doğa ile uyumlu malzemelerin ve renklerin kullanıldığı, 50, 60 ve 70'li yılların ve tarzının bugünkü modern tarzla beraber kullanıldığı trendler göze çarpıyor.

İstanbul'da iç mimari anlamında en beğendiğiniz adresler hangileri, neden?
Orijinal hali ile bırakılan eski Rum evleri, Boğaz hattında yer alan ahşap tarihi eserler ve eski hamamlar olduğunu söyleyebilirim. Aya Irini Kilisesi de iç mimari olarak hayran olduğum bir müze.

İlkbahar/Yaz 2020 sezonundan gözünüze kestirdiğiniz favorileriniz var mı?
Modayı çok yakından takip etmediğim için zamansız olduklarını düşündüğüm markaları tercih ediyorum. Marni, Isabel Marant, Zadig Voltaire ve Valentino bu markalardan birkaçı.

Gardırobunuzda her daim var olacağını düşündüğünüz parçalar var mı?
Gardırobumdaki hemen hemen tüm kıyafetler, zamansız olmaları sebebiyle uzun süre kullanmasam da yıllar sonra tekrar değerlendirebileceğim parçalar. Beni yansıttıklarını düşündüğüm leopar ve geometrik desenli parçalar vazgeçilmezlerim.

Çevreniz tarafından az bilinen bir ilgi alanınız var mı?
Kişisel gelişim ve psikolojiyle ilgili kitaplara çok ilgim var. Kişisel gelişim hakkında farklı yayınları okumayı seviyorum. Stefano D'Anna'nın Tanrılar Okulu favorilerim arasında.

Size şehirde kendinizi evinizdeymiş gibi hissettiren veya seyahat anlamında kendinizi ait hissettiğiniz adresler var mı?
New York çok sık gittiğim ve yaratıcılık anlamında dünyanın kalbinin attığı bir merkez olduğu için ilham aldığım ve kendimi evimde hissettiğim bir şehir. Toskana da doğal mimarisi ve tabiatı ile kendimi rahat hissetmemi sağlıyor.

Cilt bakım rutininiz ve olmazsa olmaz ürünleriniz neler?
Cilt bakımı için düzenli olarak oksijen bakımı yaptırıyorum. Günlük olarak SkinCeuticals Hyaluronic Acid serum, Charlotte Tilbury göz kremi ve nemlendiricisi kullanıyorum. Ayrıca Charlotte Tilbury highlighter ve Wonderglow ürünleri favorilerim arasında yer alıyor.

Çekim boyu bize eşlik eden köpeğiniz Oliver ile yolunuz nasıl kesişti?
Oliver'ı dört aylıkken kızımın isteği üzerine aldık. Şu anda evde hepimizin çok düşkün olduğu bir karakter olduğunu söyleyebilirim.

Yaz aylarında nerede tatil yapmayı seversiniz?
Yakın zamanda New York'a gitme planım var. Yaz aylarında Mykonos ve diğer Yunan adalarını ziyaret etmeyi seviyorum. İskoçya gibi yazın kışı yaşatan lokasyonlar da çok ilgimi çekiyor.

Şu sıralar üzerinde çalıştığınız projeleri bizimle paylaşır mısınız?
Şu an iki ev projesi üzerinde çalışıyorum. Bebek mahallesinin en eski ve landmark apartmanlarından birinde bulunan bir dairenin tasarımını yapıyorum. Daire, konumu ve planı itibariyle çalışması çok zevkli bir proje. Binanın ruhuna ve orijinal yapısına sadık kalarak iç mekan tasarımında 70'li yıllara ait modern mobilyalar, objeler ve aksesuarlar kullandık. Ev sahibiyle tarz ve renk seçiminde paralel düşündüğümüz için birlikte çalışmak çok rahat ve zevkli oldu. Cesur renkler ve farklı formlardaki mobilyaların eski objelerle bir araya geldiği bir mekan tasarladık.
Bu proje dışında, Etiler'de bulunan bir sitede yine modern ağırlıklı ama klasik dokunuşların da yer aldığı bir konut projesi yapıyorum. Müşterimin renk tercihi olan beyaz ve tonlarını kullandığımız bu projede hafiflik, ferahlık ve dinginlik duygu olarak ön plana çıkıyor.