Melis Ağazat'ın Kreatif Oyun Alanı
LIFESTYLE

Melis Ağazat'ın Kreatif Oyun Alanı

Yaşamının her alanını yaratıcılık ve sanatla dolduran moda danışmanı Melis Ağazat ile stili, koleksiyonları ve moda tutkusu üzerine konuştuk.

GÜNCELLEME TARİHİ: 14 Mayıs 2020

Pelin Hasçalık
Fotoğraflar Merve Ağazat

İzolasyon döneminde kardeşiniz Merve Ağazat ile beraber bu fotoğraf çekimini gerçekleştirdiniz. Sizin için nasıl bir deneyimdi?
Kaygı dolu bir dönemden geçiyoruz. Bunun hislerime ve fotoğraflara yansımaması için kıyafetlere ve hayallere sığındım. Etekler, elbiseler, ayakkabılar hayatımın en zor safhalarında beni hep iyileştirir. Yaş aldıkça gerçeklerin fazlasıyla ağır olduğunu hissediyor insan. Maskeli balo metaforu bazen işe yarıyor. Harper's Bazaar'ın yeri benim için hep ayrıdır; ilk işe başladığım dergi, genç kızlığım, hezeyanlı styling'lerim ile bu dergide yoğruldum. Bugünleri güzel bir hatıraya dönüştürebilmek için de bu çekimi yapmak istedim. Karantina sürecinde evde günleriniz nasıl geçiyor? Merve üst katta yaşıyor. Karantina dışında da hemen hemen her gün birbirimizi gördüğümüz bir yaşam modelimiz var. Oğlum Ada evden eğitime devam ettiği için zamanımın büyük bölümü onunla geçti. Porselen boyadım, kısa yürüyüşler yaptım, en sevdiğim arkadaşlarımla görüntülü konuştum, gardırobumu tekrar düzenledim. Giyinme odam benim sahnem, tiyatrom gibi. Kıyafetlerle oynadım. Bunların dışında edebiyata ve günlük işlere sığındım. Şiire, sanata, resme. Okumaya ve düşünmeye vakit ayırdım. Bazen sadece düşündüm: Gidemediğim yerleri, şu anda nasıldır diye; adadaki çamlarda ışık şu an nasıl yansıyordur diye; Ayayorgi'deki günbatımını, uçan kargaları... Bence hepimiz basiti düşünmenin derinliğini keşfettik.

Eviniz size dair nasıl ipuçları barındırıyor? Moda ve dekorasyon ilişkisi yaşam alanınıza nasıl yansıyor?
Evimin her köşesi benimle beraber bir devinim halinde dönüşür ve değişir. Duvar kağıdı, yastık, koltuk döşemesi değiştirmek en sevdiğim şeylerdir. Moderni yakalama tutkum modada olduğu kadar dekorasyonda da kendini gösterir. Evimde klasik, aileden kalan antika parçalar var ve onlarla yaşamayı seviyorum. Onları modern parçalarla, güncel detaylarla karıştırıyorum ve tıpkı giyim stilimde vintage parçalarla güncelleri karıştırmak kadar olağan buluyorum. Kıyafette o sezon takıntı haline getirdiğim rengi, bir bakıyorum farkında olmadan dekorasyona da yansıtmışım. Her şey bilinçaltı gelişiyor. Bu aslında moda ve giyimde de böyle; farkında değilsinizdir ama Prada'dan yeni aldığınız çanta aslında anneannenizin resimlerinde gördüğünüz krokodil çantanın bir replikasıdır. Aslında siz hatıralarınızı alıyorsunuz!

Kişisel stilinizi nasıl tanımlarsınız? Zaman içinde nasıl değişime uğradı?
Tabii ki yaşa, yaşadıklarıma ve keşfettiklerime bağlı olarak stilim değişiyor ve değişecek. Bazı olmazsa olmazlarım vardır. Hikaye değişse de onlar değişmez. Mesela vintage merakım. Mutlaka bir fuşya parça, antika mücevher, Chanel babet, ince topuklu stiletto ya da etek kadrajımda hep vardır. Bunlara son model parçalar eklenir. Üzerine gülüşüm, üzüntülerim ve sevgim de eklenince her şey tamamlanmış olur.

Gardırobunuzda her daim olacağını düşündüğünüz parçalar neler?
Bu soruya vereceğim ilk cevap etek. Kendimi çok özgür hissettiğim bir parça. Ayrıca jean, topuklu ayakkabılar, desenli elbiseler, siyah smokin ceket, trençkot, tek omuzlu üst ve V yakalı beyaz tişört.

Yaratıcı enerjinizi nasıl dışa vuruyorsunuz?
Aşırı hiperaktif bir yapım var. Üretmek benim varoluş biçimim. 23 sene süren moda dergiciliğinde sayısız moda çekimi, kampanya, kapak çekimi gerçekleştirdim. Hep yeni fikirler, yeni senaryolar, yeni kombinlerle geçti hayatım. Klişe olacak ama giysiler benim legolarım. Küçüklükten beri bu böyle. O parçalarla oynayıp, türlü kombinasyonlar yaratmak immün sistemimi güçlendiriyor. Bunu mesleğe dönüştürdüğüm için kendimi çok şanslı hissediyorum. Moda, içinde olmaktan asla vazgeçemeyeceğim bir evren. Bıkmadan usanmadan bakacağım defileler, vitrinler ve pullarla dolu bir derya. Modanın yanı sıra Londra'da aldığım güncel sanat eğitimi sayesinde porselen boyama alanı oluşturdum. Bir takım heykeller ve porselenleştirilen objelerden oluşuyor. Çalıştığım bir galeri ve açtığım sergiler var. Hayatımın en kapsayıcı kısmı sanat.

En çok beğendiğiniz tasarımcılar ya da podyumlardan aklınızda kalan şaşırtıcı detaylar neler?
Prada bir ekol, Chanel ise su gibi, olmazsa olmaz. Bir de karbonhidratlar var: Vetements ya da Off-White. Uzun vadede hiçbir faydasını göremezsiniz ama hoşumuza gidiyor. Dries Van Noten, Stella McCartney, Louis Vuitton koleksiyonları hep radarımdadır. Bir şekilde hazır giyime yön veriyorlar. Sokak modası onların başındaki maestroların tariflerinden besleniyor. Bunun dışında contemporary markaları da çok severek takip ediyorum; Vince, Rosie Assoulin, The Row ve Ganni gibi. Bu sezon beğendiğim birkaç look var; Chanel'in monogram pijama look'u, Alexander McQueen'in asi bohem kadını, Dries Van Noten'ın straplez çiçekli elbisesi, Victoria Beckham'ın renk konusundaki harika denklemleri, Tory Burch'ün Diana'ya ithaf ettiği koleksiyonu.

Size şehirde kendinizi evinizdeymiş gibi hissettiren veya seyahat anlamında kendinizi ait hissettiğiniz adresler var mı?
Benim imza mekanlarım var. Mesela Büyükada. Ada çocukluğumun geçtiği, her noktasında hatıralarımın olduğu, gayet mahrem, bir o kadar da nostaljik bir yer. Splendid Palace Hotel kendimi en huzurlu, en mutlu ve ana ait hissettiğim adres. Çünkü o otelde çocukluğum koşmuş, evlenirken gençliğim gülmüş, Ada'yı büyütürken anneliğim var olmuştur. Ailemiz Giritli, Yunan Adaları'na zaafımız genlerden geliyor. Seyahat rotalarımıza yazın Yunan Adaları giriyor; Milos, Patmos ve Hydra en sevdiklerimden. Avrupa şehirleri arasında favorilerim Floransa, Brugge, Paris ve Roma. Tarihi değeri ve sanat rotası fazla olan yerleri gezmeye doyamam. Floransa'da Four Seasons Hotel, kendimi adeta Medici ailesinin bir ferdi gibi hissettiğim bir adresti. Portofino ve Hotel Splendido da öyle. Londra, gitmekten bıkmadığım yegane şehir, Hampstead Heath ise Londra'nın en sevdiğim bölgesi.

En sevdiğiniz hobiniz ne? Hayatınızda nasıl bir yer kaplıyor?
Porselen boyamaya yaklaşık 12 yıl önce, bir tekniği öğrenmek ve güncel sanat işlerime uygulamak üzere başladım. Hâlâ sanat üretimimi bu yönde yapıyorum.

Sosyal medya paylaşımlarınızda nelere odaklanıyorsunuz?
Öncelikle gerçekliğe odaklanıyorum. Hayatıma dokunmamış, hayatıma katılmamış hiçbir ürünü, hissi veya markayı paylaşmıyorum. Hiçbir şablona göre planlama yapmıyorum. Tamamen günlük hislerim ve duygu halimle yönetiyorum ve bir tür bilinç akışı terminolojisiyle post paylaşıyorum. Orası benim için bir albüm. Geriye dönüp bakınca şaşırıp, mutlu olup, hatırlayacağım bir 'anı mekanı'.

Koton markasıyla Skirtly Yours koleksiyonu oluşturma fikri nasıl doğdu?
Koton ile iki yıl önce ilk işbirliğine imza attık. Etek, benim için jean gibi vazgeçilmez bir parça. Etek tasarlama fikri aklımda hep vardı. Bunu Koton ailesi ve deneyimli tasarım ekibiyle gerçekleştiriyor olmak benim şansım oldu. Bu koleksiyona kalbimin tüm parçalarını koydum. Dergicilikten ve kombinlemeden gelen bir jimnastiğim var, parçalarla kolayca oynayabiliyor, matching yapabiliyorum. Çok güzel geri bildirimler aldık. Koleksiyon, stil içinde eteğin önemini vurgulamam sonucu organik bir şekilde oluştu. Her tür ayakkabıyla, ceketle eteği kombinlemek beni hem mesleki anlamda hem de bir kadın olarak çok motive ediyor.

Tasarım süreci nasıl gelişiyor?
Tasarım sürecinde aldığım geri dönüşler, nostalji, filmler, sokakta yürüyen kadınlar, bir çiçek, bir koku, bir anı bana ilham verebiliyor. Etek, kadına ait en seksi hikaye bence. İçinde Vivienne Westwood asiliği olan, Oscar de la Renta ihtişamı katılmış, bir o kadar da Comme des Garçons avangardlığına göz kırpan kodlardan oluşmuş genetik bir buket.

Koleksiyon kaç sezondur devam ediyor? Bir sonraki sezon için planlar var mı?
Üç sezondur devam ediyor. Sezon trendlerinden oluşan 35 model içeren koleksiyona bu sezon eteklere yakışacak üst, crop ve bluzları da dahil ettik. Floral detayların yanı sıra adaçayı rengi, keten kumaşlar, pantone mavisinin Santorini mavisine karıştığı tonlar, volanlar ve dalgalardan ilham aldık.

Şu sıralar üzerinde çalıştığınız yeni projeler var mı?
Şu sıralar özel bir koleksiyon üzerinde çalışıyorum. Sergi kapsamında düzenlenecek bu projedeki misafir sanatçılardan biriyim ve üretimimi porselen üzerinden yapacağım. Yeni Koton Skirtly Yours koleksiyonu için tasarım çalışmalarımıza başladık. Verdiğim kurumsal danışmanlıklar da var. Mesela Atelier Rebul ekibinin styling'i bu aralar beni en heyecanlandıran işlerden biri.