Upcycling'in İstanbul Üssü
LIFESTYLE

Upcycling'in İstanbul Üssü

Doğanın bize ısrarla iletmeye çalıştığı, “Yavaş yaşa, elindekinin değerini bil ve bana iyi bak” mesajını sonunda algıladığımız bugünlerde, recycling’in ötesinde öne çıkması gereken trendin upcycling olduğunun da farkına varıyoruz. Upcycling, moda endüstri

GÜNCELLEME TARİHİ: 1 Ekim 2020

Upcycling, modayı sanatla bir araya getiren örnekleri ile son günlerde sürdürülebilirlik teması altında lüks modaevlerinin radarına girmeye başladı.Ama halihazırda bu alanda uzun süredir çalışan moda tasarımcıları ve sanatçılar var aslında. Çok uzağımızda da değiller. Beyoğlu Tünel'de yer alan bir sokağı upcycle ederek işe girişen Hacer Sayman, burada ileri dönüşüm üzerine Türkiye'deki en geniş koleksiyonlardan birine ev sahipliği yapan Kameleon isimli konsept mağaza ve galeriyi açmış. "Recycling mi? Ben buna downcycling (aşağı dönüşüm) diyorum. Her şeyi parçalıyorlar. Bizim asıl ihtiyacımız olan, eski eşyaların daha çok değerlenmesini sağlayacak upcycling" diyor 1994 yılında kendisiyle yapılan bir röportajda ünlü Alman mühendis ve ileri dönüşümcü Reiner Pilz. Bu, upcycling teriminin ilk kullanıldığı an oluyor. Sonra sanatçılar ve moda tasarımcıları bu alanda üretmeye, daha doğrusu yeniden üretmeye başlıyorlar. Ama konunun ana akımın dikkatini çekmesi ve popülerleşmesi için daha çok zaman geçmesi gerekiyor. Mesela Maison Martin Margiela 90'larda, Vetements ise 2010'lu yıllarda upcycled parçaları defilelerine ekleseler de konu yine de gündeme oturmuyor.

Bir İhtimal Daha Var

Pandemi döneminde hepimiz evlerimize kapanınca duyduk ki dünya biz yokken rahat bir nefes almış. Azalan üretim, kapalı kalan fabrikalar, durma noktasına gelen hava trafiği sayesinde İkinci Dünya Savaşı sonrasında yaşadığı en temiz döneme adım atmış.Ancak biliyoruz ki bu çok uzun sürmeyecek ve aslında geçmişteki kirletme hızımıza bir de eskiden olmayan devasa atık maske ve eldiven yığınları eklenecek. Ama bunların hepsi atık olmak zorunda değil. Bir ihtimal daha var, o da upcycling ile bu atıkları daha üstün bir değere kavuşturmak.Yani şimdi upcycling'i konuşmanın tam zamanı.

Moda dünyasının sürdürülebilirlik kapsamında gündemine giren upcycling, Galata'da, kendisi de upcycle edilmiş bir sokakta kapsamlı bir seçki ile konsept mağaza Kameleon'da karşımıza çıkıyor. Kameleon'un kurucusu Hacer Sayman daha Avusturya'da işletme okuduğu yıllarda çevre sorunlarına ilgi duymaya başladığından bahsediyor;"1975'te üniversite master tezim Çevre Kirliliğinin Sosyo-ekonomik Sonuçları başlığını taşıyordu. O yıl lardan başlayarak çevre sorunlarına fena halde kafayı takmıştım anlayacağınız. Bir de çok çocuklu aile geleneğimizde tasarruf önemli bir yer tutuyordu; hiçbir şey atılmaz, mutlaka bir şekilde tekrar kullanılırdı. Büyükten küçüğe geçen ya da değiştirilip kullanılan giysiler, yedek yakalı gömlekler, çorbaya dönüştürülen kalan yemekler...

"İstanbul'a döndükten sonra,Avusturya Lisesi'nde okuduğu yıllarda yabancı öğretmenlerinin oturduğu İstanbul'un eski semtlerinden Galata'ya taşınmış. 1993 yılında antika işini de bölgeye taşımış. Derken, içindeki "düzeltme hastalığı" onu çok beğendiği Tünel Pasajı'nı yeniden hayata döndürmeye itmiş. O günlerden bahsederken,"Tünel Geçidi kararı aşamasında, tüm girişimlerimde beni yürekten destekleyen sevgili eşim (eski baro başkanı) Yücel Sayman beni ilk kez uyardı.'Buraya girme Hacer, batarsın!' dediğinde,'Batıracak bir servetim yok ki benim zaten' dedim. Uyarısı kabul görmeyince, 'Hacerciğim, buranın adı geçit ama kimse geçmiyor' dedi. Çok da haklıydı gözleminde çünkü gerçekten de bir erkek berberi, iki kitapçı ve kentin en saygın ama pek de girip çıkanı olmayan bir antikacı dükkanı dışında geçitteki dükkanların çoğu kapalıydı" diyor. Geçit sonraki yıllarda Sayman'ın elinde upcycle olarak, cafe'leri, o bahsettiği ikonik kitapçısı, antikacıları ile İstanbul'da gusto sahibi lokallerin ve yabancıların uğrak yeri haline geldi.

15 yılın ve iyi kötü birçok anı ve deneyimin ardından Hacer Sayman bu defa Tünel Geçidi'nin karşısında yer alan Müellif Sokağı ele aldı ve burayı cafe'si,antikacısı,galerisi ve butik kısmı ile adeta tüm sokağa yayılan yatay bir konsept mağaza haline getirdi.Yani Milano'daki ünlü Corso Como 10 gibi ama onun İstanbul'a yakışır bir şekilde sokağa yayılmış hali ile.

Pet şişelerden, çöp poşetlerinden, bisiklet iç lastiğinden, atık kağıt, deri, kumaş ve benzeri malzemelerden dönüştürülen takılar, çantalar ve eserler Kameleon'un çevreye duyarlı yaklaşımını yansıtıyor. Ayrıca az kullanılmış tasarım kıyafet, çanta ve ayakkabılar ikinci el bölümünde satılarak, elde edilen gelirle ihtiyacı olan kız öğrencilere burs veriliyor. Böylece mağaza anlamlı bir dönüşüme de aracılık ediyor. Kameleon'da bulunan diğer upcycling markalar ve sanatçılar arasında Tertium non Data, Nest.ist, Kikkula Mostly Paper, GoM, Baqboun,HülyaTaluğ,Canan Durukal ve Tevhide Ayaşlı bulunuyor. Kameleon Studio, sokağın öteki ucunda mini bir sanat galerisi. İkisinin arasında yer alan Artrium Depot ise Doğu-Batı esintileri taşıyan, tam anlamıyla bir eskici dükkanı. Sokakta ayrıca Bakkal adında mini bir cafe, karşı tarafında ise Sayman'ın Tünel Geçidi döneminden çok tanınan antika dükkanı Artrium yer alıyor.

"Coronalı günler öncesi her ay konsept mağazada iki tasarımcı, Studio'da ise bir sanatçı ile sergiler açıyorduk. Önümüzdeki sezon, yeni sergi açılışlarında dostlarımızla Bizim Sokak'ın büyülü atmosferinde 'normale dönmeyi' kutlamayı düşlüyoruz" diyor umutla Sayman.