Sanatsal Birleşim: Zeynep Utku
LIFESTYLE

Sanatsal Birleşim: Zeynep Utku

Globart’ın kurucu ortaklarından Zeynep Utku, kişisel stiline yansıyan sanatsal ilhamlarını anlatıyor. Bade Çakar Fotoğraflar Serkan Eldeklioğlu

GÜNCELLEME TARİHİ: 23 Ekim 2020

Globart'ın hikayesinden bahseder misiniz?

Globart, 2015 yılında Londra'da kuruldu. Ortağım,çocukluk arkadaşım Deniz Çağlar ile birlikte Central Saint Martins'de sanat tarihi ve küratörlük bölümünü tamamladıktan sonra bir süre Londra'da; Christie's, Saatchi ve Tate dahil olmak üzere farklı sanat kurumlarında çalıştık. İkimizin de uzmanlık alanı savaş sonrası çağdaş sanat, ilgilendiğimiz alan ise kamusal sanat, kurumsal koleksiyonlar ve yönetimiydi. Sanat fuarlarının hemen hepsine beraber seyahat ediyor, sanatçı stüdyolarını sık sık ziyaret ediyorduk. Böyle olunca, Globart'ı kurma sürecimiz de doğal gelişti. Globart'ı, kurumsal koleksiyonlar ve kamusal sanat odaklı bir çağdaş sanat danışmanlık kuruluşu olarak tanımlayabiliriz. Filantropi programımız altında ise her yıl ayırdığımız bütçeyle kamusal sanat alanında çalışan genç sanatçıların üretimini destekliyoruz.Aynı zamanda Harvard Business Review ve FinancialTimes'ın aralarında olduğu birçok yayına içerik üretiyoruz.

Uluslararası sanat camiasında Türk sanatçılarla ilgili algı nasıl?


Çok yetenekli sanatçılarımız olduğuna inanıyorum fakat doğru yol gösteren ve kariyer planlaması yapan galeri ve temsilcilerin azlığından, yurtdışında sesini duyurabilen Türk sanatçı sayısının pek fazla olmadığını görüyorum. İmkan sağlandığı takdirde çok iyi noktalara gelecek isimler var. Sanat- çılara çok saygı duyuyorum; bekledikleri kabulü belki uzun yıllar alamayacaklarını bilerek çalışmalarına devam ettikleri, başkalarının yargılarına aldırış etmeden, içgüdülerinin ve doğrularının peşinden gittikleri için.

Siz işbirliği yapacağınız sanatçıları belirlerken nelere dikkat ediyorsunuz?


Sanatı ve sanatçıları seçmenin başlı başına bilgi gerektirdiğine inanıyorum. Seçilen sanatçıları ve eserlerini dünyada iyi tanıtabilmek gerektiği gibi, işlerinin içeriğini ve ayrıcalığını etraflıca yansıtmak önemli bir görev. Bir sanatçıyla çalışmadan önce, onunla işlerinin arkasındaki kavramlar hakkında uzun uzun konuşmayı severim. Özgün bir yapıt hemen dikkatimi çeker. Genç sanatçıların kariyerlerini takip etmek ve gelişimlerini yıllar içinde gözlemlemek gerekir, kendilerini nasıl geliştirdikleri önemli bir göstergedir.

Moda dünyasıyla ilişkinizi nasıl tanımlarsınız?


Koleksiyonları ortaya çıkarmak için neler yapıldığını öğrendiğimde çok şaşırmıştım.Tasarımcıları da birer sanatçı olarak görüyorum. Böylesine stres, beklenti ve rekabet altında yaratıcı olmaları gerektiği için ayrıca çok saygı duyuyorum. Şahsi olarak moda ile çok ilgilendiğim söylenemez, çizgisini beğendiğim birkaç markayı takip ediyorum desem daha doğru olur. Bir moda akımına bağlı kalmayı tercih etmiyorum.

Sonsuz imkanınız olsa evinizde yer vereceğiniz sanatçılar ve eserleri hangileri olurdu?

Bir Rothko ile başlayabilirdim.

Yeni dünya düzeninde sanatın geleceğini nasıl görüyorsunuz?


Herkesin ortak merakı bu; sergiler tamamen dijital platformlara mı taşınacak? İnsanların daha az seyahat edeceğine inanıyorum ki, bu da sanat piyasasındaki alışılmış dengeleri muhtemelen değiştirecektir. Sadece en büyük sanat galerilerinin ve kuruluşların karşılayabildiği, gövde gösterileri şeklindeki fuar ve sergiler ve dolayısıyla orada sergilenen bildik isimler yerine; önümüzdeki dönemlerde, daha farklı sanatçıları görebilecekleri platformlarla karşılaşacaklarını umuyorum. Pandemi süreci yaşam biçimlerini değiştirirken, sanat piyasasında yeni arterler açacak.Yıl içinde aynı sıklıkta sanat etkinliklerinin yapılması bundan sonra çok sürdürülebilir olmayacak gibi görünüyor.

Röportajın tamamı Harper's Bazaar Ekim Sayısında!