Ortak Bilincin Rönesansı
LIFESTYLE

Ortak Bilincin Rönesansı

Sosyal mesafeden birlik olma bilinci doğdu. Aslında bu bilinç hepimizin içinde vardı, hep vardı, eskiden beri vardı. Ama sesini biraz kısıp, onu görmemeyi tercih ediyorduk. Ortak bilincimiz bizi hep bir arada olmaya, birlik olmaya itiyordu. Ama bir taraft

GÜNCELLEME TARİHİ: 22 Ocak 2021

Baby Boomer jenerasyonundan insanların sokakta gençleri gözlemleyip, sık sık yakındıklarını duyarsınız. Hepsinin sanal bir gerçeklikte, ekran karşısında, telefonlarını ellerinden düşürmeden yaşadıklarından bahsederler. Günlük hayattaki gerçek iletişimin kalmadığını söylerler."Kimse sokakta birbirine merhaba bile demiyor artık" en klişeleşmiş cümlelerden biridir. Sosyologlar, düşünürler, yöneticiler ve akademisyenler de bu durumu farklı açılardan ele alıyorlar.Tüm bunların sonucu olacak, Carl Jung'un geçen yüzyıl ortaya attığı kolektif bilinç hipotezi çöküyor gibi.Artık senkronizasyonu bozulmuş bir nesilden konuşuluyor.TV'de saat 20:00'de başlayan ana haber bültenini beraberce izlemeyen bir toplum ne kadar senkronize, dolayısıyla ne kadar ortak bilince sahip olabilir ki? Artık herkes kendi istediği zamanda haberleri istediği kaynaktan izliyor, çok farklı yorumlar dinleyip, bambaşka sonuçlara varıyor. Son dönemde adından bahsettiren Social Dilemma belgeselinde, yapımcılar Jeff Orlowski ve Larissa Rhodes da aslında biraz bundan bahsediyor. Hepimiz kendimizle aynı bakış açısına, siyasi görüşe ve hayat tarzına sahip insanların sosyal medya izlerini takip ediyoruz. Hepimiz için bu timeline'ın dışında kalanlar karşı taraf. Bu bölünmüşlüğün içinde bile binbir tane farklı fraksiyona sahibiz.Ve bu yoğun bölünmenin içinden ortak bir bilinç çıkamıyor.

Derken Sen Çıkageldin Karantina

Karantina kelimesi, hastalık nedeni ile bir insanın belli bir yerde quaranta, yani kırk gün kapalı tutulmasından geliyor.Ama pandemi dolayısıyla kendimizi evlerimize kapayıp sosyal izolasyona aldığımızda, toplumda "karantinadayken" deyişi türedi. Önceleri bunu söyledikten sonra kısa bir açıklama yaparak, aslında sosyal izolasyondan bahsetmeye çalıştığımızı anlatıyorduk.Ama sonra ağzımız o kadar alıştı ki hep beraber "karantinadayken" söylemini benimsedik. Karantinadayken neler yapmadık ki; mutfak becerilerimizi geliştirdik, artizan ekmek ustalarına taş çıkaracak ekşi maya ekmekler yaptık, online mindfulness eğitimlerine katıldık, farkındalığımızı geliştirdik, daha sağlıklı yaşama kararı aldık, ilk dışarı çıkabildiğimizde kendimizi doğaya attık, outdoor kültürüne merak sardık. Sakinleştik, dinlemeyi öğrendik; önce kendimizi, sonra birbirimizi. Çünkü seslere hasret kalmıştık. Bu bize, birbirimizi anlama konusunda büyük bir armağan oldu.

İzmir Depremi Sonrası İlk Sınavdan Yıldızlı Pekiyi

Geçtiğimiz ay İzmir Depremi ile yeniden sarsıldık. Bizi yine doğal afet değil, insan afeti yıkmıştı. Fakat karantinadayken edindiğimiz yeni empati öyle güzel kapıları ardı ardına açtı ki; insanlar kurumlarla, kurumlar devlet ve yerel yönetimlerle, yerel yönetimler sivil toplum kuruluşları ile çok anlamlı ve iyi koordine olmuş bir iyilik zinciri başlattı. Bu kadar örgütlüsü ne o çok övülen Alman disiplini ile olabilirdi ne de devlet dayatması ile. Empati ve insanlıkla olurdu. Pek çok markanın bu konuda attığı güzel adımları, unutulmaması adına (malum, sosyal medyanın en zayıf yönü hafızası) bu sayı için ayrıca derledik.

Sosyal Mesafeden Ortak Bilinç Yeşerdi

Gitgide polarize olan toplumlardan konuşur olmuştuk, hepi mizin artmasından çekindiği ama bir taraftan değirmenine su taşıdığı bir bölünmüşlük hissi vardı.Artık sanal bir gerçeklikte birbirimizi görmeden, duymadan, dokunmadan yaşıyorduk. Denen oydu ki; yakın zamanda insan ilişkilerinin yerini yapay zekalarla kurulan sanal ilişkiler alacaktı. Evden çıkmadan alışveriş yapıp, online ilişkiler yaşayacaktık ve hatta pandemi bunu iyice hızlandıracaktı.Ama öyle olmadı."İnsana insan gerek" gibi çok eski bir deyiş haklı çıktı. Çok istediğimiz evden çalışma şartları bile artık o kadar çekici gelmiyor. İş arkadaşlarımızla saatlerce süren bütçe toplantılarını dahi özler olduk. Siz de kendinizi uzun süredir görüşemediğiniz arkadaşlarınıza daha yakın hissetmiyor musunuz? Ailenizle aranızdaki diyalog geçmişe göre daha anlamlı ve daha sıcak değil mi? Maddi kazançlardan çok manevi zenginlikler sizi mutlu etmiyor mu?

Sonuç olarak, pandemi insanlığa tekrar birlik olma fırsatını sundu. Şimdilik fiziksel olarak kucaklaşamasak da, ellerimiz birbirine uzanamasa da çağın en büyük hastalığı ve aynı zamanda doğru kullanım ile en önemli devası sosyal medya ortak bilincin tekrar yeşermesine yardımcı oldu.Bir grup muhteşem beynin bir araya gelmesi sayesinde, pandemiye son verecek bir aşı imkanı ve aydınlık günler artık çok daha yakın. Geriye bu ortak bilinç kazanımını ve sosyal medyanın doğru kullanımını devam ettirmek kalıyor. O da deprem sonrasında gördüğümüz gibi hepimize düşüyor.